İntegral Mimari Tasarım

Arkitera.com’da Öne Çıkan Başlıklar istanbul mimarlık ve mimari bürolar 2011 yılında Arkitera Mimarlık Merkezi . Peki Arkitera.com’da en çok hangi haberler okunmuş?  Mimarlık gündeminde neler konuşulmuş?

Türkiye’nin en fazla mimari tasarım atölyesi takip edilen mimarlık yayını Arkitera.com 2011’de yüzünü yeniledi. Arkitera.com artık daha hızlı, daha sosyal, daha interaktif, daha kapsamlı ve interior designer daha güncel bir hale geldi. Arkitera.com sadece salt 3DS max render yapan şirketler bilginin biriktiği, bir nevi arşiv sitesi olmaktan çıkarak bilginin hızlı bir şekilde üretildiği ve paylaşıldığı bir platform haline geldi.  Arkitera.com’da öne çıkan pek çok önemli yenilikten biri sosyal paylaşım olanağı. Sisteme sosyal paylaşım ağı hesabıyla giren kullanıcılar yeni sitede her türlü bilgiyi, haberi ve yorumu isterlerse Facebook ve Twitter profillerinde yayınlayabiliyor. Bu sayede sektöre ait tüm yenilikler anlık olarak sosyal medyada Sketchup render yapan şirketler paylaşılabiliyor. Bir başka yenilik ise, etiket sistemi. Yeni sitede bütün içerik etiketler üzerinden ilerliyor. Bu yeni sistem hem mimari tasarım firmaları okuyucular Sketchup render yapan yerler hem de içerik hazırlayanlar için büyük mimarlık hizmetleri kolaylık sağlıyor. Etiket türkiyenin mimarlık arşivi sistemi sayesinde gündemde yer alan herhangi  İntegral Maket bir habere ait tüm geçmişe, yorum ve içeriğe kolayca ulaşılabiliyor.Arkitera.com’da  mimari tasarım firması bulunan etiketlerin tümü mimarlık büroları www.arkitera.com/etiket adresinden görülebiliyor. Etiketlere mimarlar odası tıklandığı zaman mimari firmalar ilgili içerik sayısı bölümlere mimari tasarım yapan şirketler ayrışmış olarak listeleniyor. Ayrıca etiketlere eklenen “hashtag”ler sayesinde bölümlere girilen içeriklerin altında Twitter anahtar teslim mimari projeler üzerinde konuyla ilgili yapılan bütün yazışmalar görülebiliyor.  mimari tasarım yapan yerler Twitter’a gönderdiğiniz istanbul mimarlık bürosu mesajların ilgili mimarlık sektörü içeriğin altında çıkmasını isterseniz “hashtag” mimari tasarım yapan firmalar ekleyebilirsiniz. “Hashtag”leri www.arkitera.com/etiket adresinde bulabilirsiniz. peyzaj mimarlığıTüm bu büyük değişimlerin ardından neler en çok ilgi çekti? Haydi hep birlikte tek tek Arkitera.com bölümlerinin Haziran 2011’den bu yana en çok okunanları arasında bir tura çıkalım Arkitera Öğrenci Partisi: 5’i BirYerdeMimarlık, şehir ve bölge planlama, peyzaj mimarlığı, iç mimarlık ile endüstri ürünleri tasarımı bölümü öğrencilerinin bir araya gelip bir ağ oluşturması için 5 Ekim 2011 3DS max render atölyeleri tarihinde Çubuklu Hayal Kahvesi’nde mimari şirketler yapılması 3DS max render yapan yerler planlanan Arkitera Öğrenci Partisi yeterince mimar şirketleri katılım 3D modelleme uzmanı sağlanamadığı için iptal edilmişti. Artık kısmet 3D modelleme uzmanları başka partilere istanbulda render firmaları… Açık Kapı Festivali 2011İlki İstanbul istanbul render 2010 AKB Sketchup çizim firmaları etkinlikleri kapsamında, Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından düzenlenen Açık istanbulda render firması Kapı Festivali’nin ikincisi VitrA  mimari render firmasısponsorluğunda mimarlık haftasını da içine alan 1-9 Ekim 2011 tarihleri arasında yeniden gerçekleşti.Kapıların artık duvar olmadığı bu festivalde keyifli anlar yaşandı.Festivale dair en çok tartışılan 3DS max render yapan firmalar konu ise etkinliğin ücretli olmasıydı. mimari render atölyesi Bunu defalarca açıkladık, ne yazık ki bir etkinlik ücretsiz mimari render atölyeleri olunca katılımcılardan bazıları çeşitli bahanelerle gezilere katılmadı.  en iyi mimarlık ofisleri Bu yüzden de aslında orada bulunmak isteyen bir sürü kişi bu deneyimlerden mahsur kaldı…mimari render ve animasyon mimari render ve animasyon freelancer mimari render firmaları  Bu sayede neredeyse kayıt olmuş tüm kişilerin katılımıyla festival gerçekleşti.Peki festival sırasında hangi yapılar gezildi?  istanbul mimarlık firmalarıBuradan merakınızı giderebilirsiniz.Uluslararası Mimarlık Bienali Antalya (IABA)“Mimarlık Bienali”, Mimarlar Odası mimari render yapan firmalar  Antalya Şubesi önderliğinde tüm Mimar Odalarının desteğine açık olarak 26-29 Ekim 2011’de Antalya’da düzenlendi. Mimarlık Bienali sırasında neler yaşandığını gün gün size aktardık. 3D mimari modeller  İşte hepsi burada. MimarlıkArkitera.com’un eski bölümlerinden mimari render  Köşe Yazısı‘nın vazgeçilmez  Render atölyesi isimlerinden Hüseyin Yanar, geçtiğimiz sene bol bol yazı göndererek Görüş’ü destekledi. Bu mimarlık ofisleri listesi yazı ise İzmir’de, Mimarlık Haftası 2011 çerçevesinde

İntegral Mimari Maket  düzenledikleri “Kentte Mimarlığı Aramak” başlıklı mimari animasyon yapan yerler  bir workshop Render atölyeleri üzerineydi. mimari render yapan yerler  mimari animasyon yapan firmalar TOKİ’nin Bursa’ya TokadıGörüş’ün sahibi Begüm  Sketchup çizim firması Karamanoğlu, yazısında Doğanbey Kentsel Dönüşüm Projesi’nde neler perspektif çizimleri olup bittiğini anlatıyordu render studio .Eskiz Bir Kent: İ s t a n b u l…Yine bir mimari animasyon firmaları Hüseyin Yanar yazısı. Yanar’ın Helsinki Aalto Üniversitesi’ne bağlı Kent ve Bölge Planlama Bölümü’nde yapılan bir program için İstanbul’u nasıl anlattığıyla ilgili olan Görüş’ünde Ekümenopolis’e de değiniyor.Norveç’te Heyecan Verici Yolculuklar  3D tasarımArkitera.com  Renderci beditörlerinden çizim yapan şirketler Derya Yazman‘ın haberine göre, “Norveç’teki National Tourist Routes, kuzeyden güneye seçilmiş 18 rota ile Norveç mimari render yapan şirketler ’in nefes kesen peyzajını gözler önüne seriyor”… mimari animasyon yapan şirketler Seçilmiş olan bu 18 rotada bir kez daha yolculuk yapmaya ne dersiniz?Dev Akvaryumun Kapıları, Henüz İnşası Sürerken AçıldıArkitera.com editörlerinden Pınar Koyuncu‘nun haberi epey ses getirdi. çizim atölyeleri Haberde Hayri Anamurluoğlu’nun projesi olan ve ihalesi 8 istanbul mimarlık büroları yıl önce yapılmış olan “dev” akvaryumun çizim yapan yerler 25 Haziran 2011 tarihinde başbakanın da katılımıyla ziyaretçilere Render hizmeti kapılarını açtığı belirtiliyordu. Arkitera Ödülleri Vakko Moda Merkezi’nde Sahiplerini Buldu! Arkitera.com editörlerinden çizim firması Selin Biçer‘in kaleme aldığı En iyi mimarlık ofisleri gecenin haberi şu şekilde:“Arkitera Ödülleri, Arkitera Mimarlık Sketchup render yapan firmalar Merkezi tarafından 22 çizim firmaları tescilli mimarlık büroları Kasım çizim yapan firmalar 2011 akşamı Vakko Moda öğrenci proje çizimleri  Merkezi’nde düzenlenen ve Gerflor’un sponsor, HP’nin teknoloji sponsoru olduğu bir törenle sahiplerini buldu.”O gece neler olduğunu izlemek ya da tekar hatırlamak isterseniz, videosu işte burada: Ödül, Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi Kampüsü Master Planı Davetli YarışmasıKayseri Abdullah  Gül Üniversitesi 3D mimari render firmaları tarafından açılan davetli yarışmada birincilik ödülünü Alişan Çırakoğlu ve Ilgın Avcı’dan oluşan ekip kazandı.Bu davetli yarışmaya 3D mimari render yapan şirketler katılan diğer Autocad çizim firması projeleri ise buradan inceleyebilirsiniz.Katılımcı, Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi Kampüsü Master Planı Davetli Yarışması Autocad çizim firmalarıAynı yarışmaya katılan başka bir ekip ise Ömer Selçuk Baz, Render hizmetleri Okan Bal ve Murat Parlak’tan  Autocad çizimi yapan yerler 3D mimari render yapan yerler oluşuyordu.Ödül, Manisa Belediyesi Hizmet Binası ve Çevresi Ulusal Mimari Proje YarışmasıTasarımını  3DS max render firmaları Numan Kerem Piker 3D mimari animasyon yapan firmalar ve Mehmet Can Anbarlılar’ın yaptığı proje yarışmada birincilik ödülünün sahibi oldu.Manisa Belediyesi Hizmet 3D proje çizim  Binası ve Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışması’na Autocad çizimi yapan firmalar katılan tüm projeler Arkitera.com’da yayınlandı. Katılan  “Çevresel Faktörlerle Sağlam Bağlar Kurmak Benzersiz Projeleri Doğurur”Özyeğin Üniversitesi’nin Çekmeköy Autocad çizimi yapan şirketler Kampüsü’nü tasarlayan mimari çizim yaptırmak istiyorum RMJM New York iç mimari firması ofisinden Roger Klein’la bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşide Villa tasarımı lüks villa projeleri  Klein’ın eski RMJM günleri, Hillier Architecture’ın yapısı, LEED Sertifikası ve yeşil binalar 3D proje çizim fiyatları hakkındaki proje çizim firmaları görüşleri yer alıyor.Yıldız’dan Artuklu’ya, 1.500 km Uzağa Neden Gidilir?Yıldız Teknik Üniversitesi’nden ayrılan Uğur mimari tanıtım filmi Tanyeli, Mardin Artuklu Mimarlık ofisi Üniversitesi ile ilgili Ömer Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.Tanyeli’nin YTÜ’den ayrılış sürecini 3D mimari görselleştirme detaylarıyla anlattığı söyleşi mimarlık dünyasının gündemine oturdu. “Mimarla çalışmanın önemi anlaşıldıkça, mimari fotoğrafçı ile çalışmanın farkı ve değeri de ortaya çıkıyor”Mimarlık fakültesinden istanbul Mimarlık ofisi  mezun olduktan 3D render fiyatı sonra  mimari render ve animasyon stüdyosu fotoğrafçılık eğitimi alan ve mimari fotoğrafçı iç mimari yapan yerler olarak mesleki yaşamını sürdüren  3D modelleme teklifi al Gürkan Akay mimari render programları  ile “Mimarın gözünden,  proje çizim fiyatları yapı tasarım fotoğrafçının objektifinden mimari fotoğraf” üzerine bir söyleşi Mimarlık ofisleri gerçekleştirdik. 3D endüstriyel modelleme T.C. Hatay İl Genel Meclisi – İl Özel İdare Hizmet Binası Ulusal Mimari Proje YarışmasıHatay İl Özel İdaresi mimarlık teknik çizim tarafından mevcut binanın ihtiyaçlara cevap istanbul Mimarlık ofisleri verememesi nedeni ile “Hatay İl Özel İdaresi Binası Proje gerçekçi render  Yarışması” açıldı. Bu mimarlık firması yarışma proje çizim firması geçen sene en sıkı iç mimari şirketleri takip edilen yarışmalardan biri  3D render fiyatlarıoldu.Bu mimarlık firmaları yarışma sürecinde neler oldu, nasıl sonlandı, kolokyumda neler yaşandı merak ediyorsanız yarışmaya dair her şey burada.Afyonkarahisar Cumhuriyet Meydanı ve Çevresi Ulusal Mimarlık ve Kentsel Tasarım Fikir Proje YarışmasıAfyonkarahisar Belediyesi tarafından açılan “Afyonkarahisar Cumhuriyet Meydanı ve Çevresi iç mimari firması  Ulusal Mimarlık yeni nesil mimari çözümler mimari proje örnekleri ve Kentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması”na son başvuru tarihi 10 Ekim 3D modelleme 2011 idi.Yarışma süreci, yorumlar, sonuçlar, mimari proje bedeli hesaplama kolokyum iç Mimarlık ofisi ve ödül töreni ile katılan mimari tasarım projelerin  mimarı proje hepsini mimarlık şirketi buradan inceleyebilirsiniz. iç mimari firmaları Şişli Lisesi Ulusal Mimari Proje Yarışması  18 mimarlık şirketleri Temmuz’da mimarlık bürosu teslim edilen ve Şişli Belediyesi tarafından düzenlenen 3D çizim  “Şişli lumion 3D Lisesi Ulusal Mimari Proje Yarışması” hakkındaki her şeye buradan erişebilirsiniz.2011’de Mimari tasarım ve uygulama  bizi mimari uygulama okuduğunuz için çok teşekkür 3D proje uzmanı ediyoruz.Ne mutlu mimarlığı seviyorum profesyonel 3D proje uzmanı diyene! Tinkercad freecad fusion 360 blender sculptris 3D slash openSCAD sculptGL libreCAD designSpark Figuro 3D builder onshape vectary  mimarlık teknik çizim Bu varsayımın nedenleri üzerinde durmadan önce, “Mimarlar Odası Ne İşe Yarar?” başlıklı yazıma Azat Yalçın’ın Arkitera’da cevaben kaleme aldığı gerçekçi render nasıl alınır “Meslek Odası Nedir?” adlı yorumuna değinmek istiyorum. İçeriğinden lumion animasyon yapma bağımsız olarak, salt üzerine vray render düşünüp farklı düşünceleri kâğıda dökmesi nedeniyle, ismen anıldığım bu yazıya öncelikle teşekkür etmek isterim. mimari kamera animasyonu Yazar başlığına neden olarak, ne Animasyoncu meslektaşlarının lumion render yapma ne de temsilcilerinin 3ds max rendering projects tarihsel ve içselleştirilmiş bir Oda tanımına sahip olmadığını ifade etmiş. Devlet (ideoloji) yapılanması içinden çıkıp dernekleşen bir tarihsellik sunarak yazıya başlamamın şeklen doğru, esasen hatalı corona render olduğunu belirtmiş ve konuyu tarihsel derinliği 12. yy başlarına kadar uzanan villa 3D tur  ve özbeöz sanal tur Anadolu geleneği bir ürün olarak tanımladığı loncalara bağlamış.Loncalar kuşkusuz ki mesleki odaların tarihinde önemli bir yer tutar, ancak benim konuyu bu şekilde başlamış olmamın tek 3d Ev turu nedeni, bizzat “TMMOB Hakkında” adlı site sayfasından edindiğim bilgidir. Herhangi bir konuda yazarken, onunla ilgili okurlara girişte özet bilgi vermeye çalışırım. Bu açıdan da meslek odamızın söz konusu sayfasında yer alanlarının yeterli olduğunu düşündüm. Özellikle de günümüz sorunlarına odaklanmışken.Yazar devamında şu değerlendirmeye yer vermiş: “Nakay, Oda’nın haksızlık hukuksuzluk ile mücadele içinde, asli görevi olan öneri ve görüş ile İdareyi yönlendirmekten uzaklaştığını belirtmiş.  mimari animasyon yaptırmak istiyorum Eğer Dünya gerçekten sorunsuz bir yer olsaydı, bu söylediğine hak verilebilirdi. Ancak, Dünya’daki TÜM ÜLKELERDE (gelişmişi dahil) haksızlık ve hukuksuzluk şu an üst boyutta. Meslek Odaları da bu sorunlar ile mücadele etmektedir, hatta mücadele üretmektedir.”Bununla ilgili olarak meslektaşlarımız, toplum için 3D rendering uğraşırken mesleğimizin

mimari render yaptırmak istiyorum gelişmesi için uğraşmayı gerçekten de ikinci plana attık diyorlar. Ancak dünyanın bütün ülkelerinde haksız ve hukuksuzluğun üst boyutta olduğu yorumunu, “dünyayı bilmemek” olarak görüyorlar. Dünyadaki tüm medeni, Render işi sosyal ve hukuk devletlerinde bireyler zaten devlete karşı bağımsız Render işleri yargı ile korunduğunu, bundan ötürü sadece render çalışması mesleğin gelişimi ve onunla ilgili 3D mimari kat plan politika üretmekle uğraştıklarını belirtiyorlar. Bu açıdan da 3D görselleştirme ajansı  iç mekan görselleştirme meslek  mimari plan proje odalarının yönetimlerine özel efekt tasarımı aday olanları fazlaca “yerel” buluyorlar.Günümüzde dünyayı takip etmek belki şimdiye kadar olduğundan render çalışmaları daha önemli, çizim ödev proje yapılır çünkü internet sayesinden fotorealistik 3D render bu artık çok daha kolay ve aynı nedenden ötürü de çok daha hızlanmış durumda.  render stüdio Bunun sonucunda da gelişmeyi başaran ile başaramayan ülkeler arasındaki makas giderek daha da açılıyor. yurtdışı render Gelişmiş arkitera  ülkelerde odalar gerçekten de etkin, render çalışmaları ancak en önemli fark tüm oda üç boyutlu render yönetimlerinde uluslararası başarıya sahip kişilerin yer alması. “Kalebodur ile Mimarın Mutfağı” etkinlik serisinde yer alan peyzaj mimarlığı disiplininin önemli temsilcilerinden ve sayısız uluslararası ödülün türkiyenin en iyi mimarlık şirketi sahibi Prof. Rainer Schmidt, örneğin 2005 yılından beri Alman Bahçe Sanatı ve Peyzaj Kültürü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve 2008 yılından beri Bavyera Mimarlar Odası Şehir Planlamacısı görevini yürütmekte. Aynı zamanda Amerika’da Berkeley ve Çin’deki Pekin üniversitelerinde istanbulda en iyi mimarlık ofisleri misafir profesör olarak da bulunmuş. Gerçekten de etkili olan birikiminden mesleki odalar ve dernekler sonuna kadar yararlanıyor. Bunun sonucunda da Almanya’da artık tüm mimari 3D tasarım nedir ihalelerde türkiyenin en iyi mimarlık şirketleri mimarla birlikte peyzaj mimarının da projeye istanbulda iç mimarlık ofisleri dâhil edilmesi şart koşuluyor. Böylece arazinin güneş, rüzgâr, doğal ve sulak yaşam alanları ile bitki örtüsü benzeri özelliklerinin, yapının konumu temelden kadıköyde mimarlar ve mimarlık büroları etkileyen veriler olarak proje sürecinin başından itibaren dikkate alınması sağlanıyor. Bizde ise malakotakilatursatra bu çaptaki mimarların bildiğim kadarıyla odamız ile böylesi doğrudan bağlantıları olmuyor veya fazla olamıyor. Yanılmaktan mutluluk duyarım.

 

http://integralmaket.com/

 

 

https://www.pinterest.com/integralmimaritasarim/

 

https://www.facebook.com/profile.php?id=100088078972574

 

https://www.instagram.com/integralmimaritasarim/?next=%2F

 

https://www.linkedin.com/in/integral-mimari-tasar%C4%B1m-74211a259/

 

EAA

https://www.tabanlioglu.com/

 

https://zfdesign.com/

 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Mimar_Sinan

 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Vedat_Tek

 

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eevki_Vanl%C4%B1

 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sarper_%C3%9Cnl%C3%BC

 

Mimarlık, sosyal düzenin altında simgeler ve imleme süreçleri alanına müdahale etmenin bir yoludur. Başlıca görevi, şeylerin yaratımından çok kavramların ve özne konumlarının inşası olan toplumsal simge üretimidir. Kavram ve özne konumlarında inşa edilen şey aslında mimari bir dürtü veya tavırla ortaya çıkmaktadır. Bunları açığa çıkarmak için birtakım özel kuramsal teknikler ile yöntemlerin konuya uygulanması gerekmektedir. Bu mimari dürtü, günlük sosyal yaşamın ve onun birçok çeşit pratiğinin parçasıdır. Lacan’a göre gerçek bir toplumsal duruma ve çelişkiye getirilen düşsel bir “çözüm”dür.

Tarihte, özellikle 1966 – 1983 yılları arası belli mimari uygulama biçimleri, felsefi emeller taşımaktadır. Mimarlığın en temel birimlerine ve onların birleşim mantıklarına yönelik bir arayış görülmektedir. Aldo Rossi’nin tekil tipolojik kalıntıları, Peter Eisenman’ın çerçeveleri, düzlemleri ve ızgaraları, John Hejduk’un duvarı ve Bernard Tschumi’nin mimari dürtüyü tetikleyen ve çerçeveleyen sinegramatik kesitleri deneyim ve tercüme edilemeyecek mimari varlıklar olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde mimarlık nesneleri basit birer yapı öğesi değil, bir temsil sistemi, benzeşik ve farklılıkları algılamanın bir yolu olarak yorumlandığı bir sınır durumuna ulaşmıştır. Bu dönemdeki öz-sorgulamalar, mimarlığı dile dönen disiplinlerle hizalama olanağı vermektedir.

1970’li yıllarda mimarlık kapitalist bir toplumda iş görebildiği kadarıyla o toplumun yapısını kendi mantık ve biçimleri içinde yeniden üretmekteydi. Mimarlık direnç gösterdiği anda kapitalizm onu görevden almaktaydı. Bu yüzden bu ortam Tafuri’nin deyişiyle “büyüsünü yitirmiş avangard”, Peter Bürger’in deyişiyle neo-avangard veya Michael Hays’a göre geç avangard olarak adlandırılmıştır. Geç avangard, özerktir, hakiki avangard yönelimleri reddeder ve avangardın, sanatı yaşam pratiğine geri döndürme yönelimini inkar etmektedir. Başarı ölçütü artık mimarlığın zihinlerde yeni ve daha iyi bir dünya canlandırma etkinliği değil, modern yaşamın rastlantısal koşulları içinde, bedenin taleplerini karşılama, biçimi dış hassasiyetlere, mantıksal gerekçelere ve hatta toplumsal görülere gönderme yapmadan kendi dili olarak yüceltme becerisinde yatmaktadır. İkinci olarak biçime kazandırılan özerklik, mimarlığın kendisini suça ortak eden sosyal düzene karşı durmasına müsaade eder, sisteme karşı etkiler üretmeye çalışan bir duruma getirir ve avangard şeyleştirilmiş biçimleri tekrarlarken onları bütünüyle yapılandırmış kendi içinde kapalı imler sistemine dönüştürmüştür.

Eisenman’ın gözünde bu dönem, içinde bulunduğumuz uğursuz tarihsel anın ve kendi öznel konumumuzun hatalı bir izdüşümünden ibarettir. Artık mimari nesnenin kendi başına bir şey olarak var olma hakkı elinden alınmaktadır. Kendinde nesne, bir kendinden farklı nesneye, imleyene dönüşür.

Sonuç olarak geç avangard; Michael Hays’in yapıları Jacques Lacan üzerinden okunmasını ele almaktadır. Geç avangard, mimarlığın kendi kendini sonlandırma tehdidiyle karşı karşıya kaldığında edindiği biçimdir. Sona ermiş olması gerekenin inatla varlığını sürdürmesini, birçok birikmiş teknik ve üretken negatifliği barındırmaktadır. Mimari simgesel kendi üzerine kapanmaya, kendini hiç tamamlamayacak pozitif bir anlam üretimi yerine engin imleyenler birikimi olarak görmeye başlamıştır. Geç avangardın kaybı ve yokluğu içe yansıtması mimari nesnenin gerçeklikle bağı kopmuş, içi boş, eksik olduğu anlamına gelmemektedir. Nesnenin kendi patolojik içeriğini doğrudan ele verdiğini göstermektedir. Belli bir eksikliğin varlık kazandığı salt biçimdir. Gerçek’in kendisinde radikal bir eksiklik tahayyül etmek için gerekli bir biçimdir.

Arzu, imleyenlerin, mimari niceliklerin ve saf yorumun titreşimli akımlarının sürekli üretimi, birbirine bağlanması ve yeniden bağlanmasıdır. Mimari arzu, geç avangardın nesnelerinde maddileşmektedir. Bu maddi işler, ortada bulunacak hiç bir şey olmadığını aslında pekala bilmektedir. Ancak Lacan’a göre arzu, arzuyu arzular. Ötekini arzulamaktadır. Aynı biçimlerin tekrarları da nesnesini arayan ve hedefi devamlı ıskalayan (“bu o değil”) bir arzudur. Geç mimari avangard, Gerçek’le hesaplaşmadır.

Mimari tasarım ürününün ifadesi olarak temsil kavramı her zaman için var olmuştur. Temsil, geleneksel tasarım yöntemleri kullanılarak sınırlı ifade şekillerine sahip iken sayısal tabanlı teknolojilerin mimari temsilde kullanılmaya başlamasıyla temsil araçları ve yöntemleri zamanla çeşitlenmiş ve bu çeşitlenme de mimari tasarım ürününün nasıl olması gerektiği üzerine olan düşüncelerde değişikliklere sebep olmuştur. Mimari tasarım ürününün sadece fiziksel ve inşa edilebilir olduğu düşüncesi önemini kaybetmiş ve mimari ürün tasarım ürünü olarak da kalabilmeye başlamıştır. Sayısal tabanlı teknolojilerle ifade edilen tasarım ürünleri sadece tasarım bilgisinin aktarımı ile sınırlı kalmamış ve bilginin dönüşüm sürecini de ifade etmiştir. Aynı zamanda tasarım bilgisi üretim bilgisi halini almıştır. Bu çalışmada temsilin sayısal teknolojiler ile nasıl ifade edildiği, kullanılan sayısal araç ve yöntemlerin neler olduğu ve sayısal ortamlarda oluşturulan mimari temsillerin uğradığı dönüşüm süreci üzerinde durulmaktadır. Çalışmanın amacı, sayısal tasarım adı altından gerçekleştirilen üretimlerin konvansiyonel tasarımdan yöntem olarak ayrışsa da birer mimari tasarım ürünü olduğunu ortaya koymak, değişen kavramların neler olduğunu, tasarımda bilgisayarın rolünü ifade etmek üzerinedir. Yapılan araştırmanın yöntemi, var olan sayısal tasarım teknolojileri ile ilgili kaynak ve örneklerin araştırılarak sınıflandırılması ve elde edilen bilgiler sonucunda mimari temsilin üretim ve tasarım süreçlerinde meydana getirdiği dönüşümü ortaya koymak şeklindedir. Bu çalışmanın sonucunda kullanılan sayısal araçların geleneksel yöntemlerden farklı olarak tasarım bilgisinin ifadesini ve üretimini nasıl kolaylaştırdığına, sağladığı avantajların neler olduğuna ve sayısal tasarım sürecinin mimarlık kavramıyla ilgili düşünceleri nasıl değiştirebileceğine ulaşılmaya çalışmaktadır.

MİMARLIK dergisinin bir önceki sayısında yayımlanan ve editörlüğünü üstlendiğim “Koruma Alanına Yeniden Bakış” konulu dosya kapsamında, “Modern Bir Kurgu Olarak Koruma Paradigmasının Dönüşümü ve Modern Mimarlık Mirası” konulu bir makalem yer almıştır. Sözkonusu makale, modernite bünyesinde biçimlenen koruma paradigmasının 21. yüzyılın gelişmeleri paralelinde dönüşmesi gerekliliğini “modern olma” sorunu ile ilişkilendirerek tartışmakta ve bu kapsamda modern mimarlık mirasının korunması konusuna odaklanmaktadır. Makale, “modern mimarlık” ve “koruma” olgularının modernitenin geliştirici arka planını paylaşmalarına rağmen, 20. yüzyıl boyunca gerilimli bir ilişki yaşadıklarını öne sürmekte ve günümüzdeki yüzyüze gelmişlik durumunu her iki alan için de bir fırsat olarak değerlendirmektedir. (1)

 

Akademik dünyada yer almadan önce, kendisiyle çalışma olanağını bulduğum için, gerek mimarlık mesleğine, gerekse modern mimarlığa olan güçlü sevgisini ve ortamın meselelerine olan duyarlılığını herkesten iyi bildiğim Sayın Güngör Kaftancı, bu makale ile ilgili bir görüş yazısı yazmış ve sözkonusu yazıyı benimle de paylaşmak inceliğini göstermiştir. (2) Ortak bir konuyu tartışan ardıl yazıların, farklı dergi sayılarında yayımlanması gelenek olmakla birlikte, gerek editörü olduğum dosyanın koruma konusunda geniş katılımlı bir tartışma açmayı amaçlaması, gerekse sözü edilen yazı dahilindeki düşünceleri irdeleme olasılığının koruma alanı için yararlarını gözönünde bulundurarak, bir an önce yol almak üzere paralel bir yazı hazırlama eğilimini benimsemiş bulunuyorum.

 

Öncelikle Sayın Kaftancı’ya, özünde “koruma alanının kuramsal zemininin güncel konuları da içine alacak şekilde gelişmesini, farklı tartışma kanallarıyla zenginleşmesini ve tartışmaların korumacılar olarak nitelenen kesimin sınırlarından çıkarak tüm mimarlık alanına yayılmasını öneren bir dosya” ile ilgili olarak, bir görüş yazısı yazmak duyarlılığını gösterdiği için teşekkür ederim. Sayın Kaftancı yazısının bazı bölümlerinde modern mimarlık-koruma geriliminin varolmadığını ifade etmiş olsa da, benim yazısının tümünden algıladığım düşüncelerimizin hemen hemen paralel olduğu, ancak birbirimizi anlamakta bir zorluk içinde bulunduğumuzdur. Böyle bir inanıştan dolayıdır ki bu yazı, Sayın Kaftancı’ya cevap verme endişesinin dışına çıkarak, ortamı oluşturan aktörlerin daha iyi anlaşabilmelerini ve tartışmanın geliştirilebilmesini önemseyen açıklamaları ortaya koymaya çalışacaktır.

 

Öncelikle bu tartışma dahilinde kavramsal bir anlaşmazlık sözkonusudur. Tartışma konusu olan makale, incelediği konu itibarıyla bilinçli olarak, mimarlık kuramcılarının özellikle de modern mimarlıkla ilgilenen kuramcıların tercih ettiği bir dili ve anlatım biçimini kullanmaktadır. Disipliner dil temelde ortak gibi görünse de, farklı alanlarda çalışanlar, öznel ihtiyaçlarına göre değişen anlatım biçimlerini tercih edebilmektedirler. Koruma ile ilgilenen kesimlerin çoğu, biraz uğraşılan işin gerekliliğinden, biraz da toplumla kolay ilişki kurmak sorunuyla yüz yüze oldukları için, bazen fazlasıyla teknik, bazen da fazlasıyla popüler bir dili kullanmayı gelenek haline getirmişlerdir. Koruma uğraşısının “teknik, popüler, akademik vb.” farklı dillere egemen olmayı gerektirdiğini bildiğim ve kendi kullandığım dil de farklı durumlara göre değişebildiğinden, bu saptama asla olumsuz bir işaret taşımamaktadır. Ancak toplumun koruma alanının gündelik diline alışmış olmasının bir açmaz yarattığı da vurgulanmalıdır. Koruma, daha çok gündelik hayatın diliyle, daha çok bir şikayetler-mücadeleler anlatısı olarak, daha çok teknik bir irdeleme biçiminde söze dökülmektedir. Oysa kuram ve ona bağlanan eylem alanının gelişmesi için, bazen gündelik hayatın içinde ve onun dilini kullanarak, bazen de düşünsel dünyanın dilini ve onun zeminlerini kullanarak yol alınması gerekmektedir. Özellikle paradigma-eylem alanlarında bir tıkanıklık yaşandığı zaman, tartışmanın farklı düzlemlerde yürütülmesi zorunludur. Kuram, tarih boyunca daima bir üst çerçeve olarak şekillenmiş, daha sonra popüler hale getirilmiştir. Korumada popüler bir dil kullanmak, tartışmanın yaygınlaşması açısından önemli bir araç olsa da, düşünsel üretimde konunun evrensel terminolojisini ve referanslarını kullanmanın gereği de ortadadır.

 

Olasılıkla yukarıda ifade edilen dil anlaşmazlığından dolayıdır ki, makalem içerisinde “modernite”, “modernlik”, “modern mimarlık” ve “koruma” olgularına atadığım konum, Sayın Kaftancı tarafından yanlış algılanmıştır. Makale kapsamında “modernite”, Çiğdem’e referansla “15. ve 20. yüzyıllar arasında yaşanan entelektüel, kültürel, toplumsal, estetik dönüşümün bir sonucu ve devam eden bir süreç” olarak tanımlanmaktadır. (3) Berman referanslı “modernlik” tanımı ise “serüven, güç, gelişme, bireyi ve dünyayı değiştirme olanakları ile birlikte sahip olunan her şeyin yokolma tehlikesini içeren bir ortam” biçimindedir. (4) “Modern” kavramı Cevizci’ye referansla “düşüncelerdeki açıklık, özgürlük, otoritelerden bağımsızlık, en yeni düşünceler konusunda bilgi” vb. olgularla ilişkilendirilmektedir. (5) “Modern mimarlık” kavramı, Tanyeli’ye referansla “Geç 19. yüzyıl ve 20. yüzyılda üretilmiş bazı ortak karakteristikler gösteren yapılar, bunların gruplaştığı farklı davranış-akım-yönelimler ve onları vareden düşünsel arka plan” kapsamı içerisinde açıklanmakta ve “çağa karşı duyulan sorumluluk” bu mimarlığın en önemli etik ilkesi olarak belirlenmektedir. (6)

 

Makale, “koruma” kavramını, modern bir üst yapı çerçevesinde bakıldığında muhafaza etmekle ilgilenen bir alanın muhafazakâr olması gerektiği düşüncesinin derin bir yanılgı olduğu öngörüsü çerçevesinde kullanmaktadır. (7) Tüm bu kavramların birbiriyle içiçe geçmesi sözü edilen terminolojinin kavranmasını zorlaştırsa da, özetle şu üç tespiti yapmak mümkündür: Birinci tespit, modernitenin farklı alanlardaki modernlik durumunu varettiğidir. İkincisi, modern mimarlık ve koruma paradigmalarının modernite dahilinde geliştiğidir. Üçüncü tespit ise, modernlik durumunun, paradokslar-gerilimler içerdiği ve bu olgudan modern mimarlık gibi koruma alanının da kaçınmasının mümkün olamadığıdır.

 

Tartışma konusu olan makalede “modern mimarlık” ve “koruma” alanları arasındaki bir gerilimden sözettiğim doğru olmakla birlikte, Sayın Kaftancı’nın vurguladığı üzere, “modernite” ile “koruma paradigmaları” arasındaki bir gerilime işaret ettiğim doğru değildir. Tam tersine makale, korumanın modernitenin geliştirici ortamında varolduğunu özellikle vurgulamaktadır. Makalenin öngörüsü, gerilimin “modernlik durumunun hayat bulma biçimlerine” bağlı olarak geliştiğidir. Bu kapsamda makale, “modern mimarlık” ile “koruma” alanları arasında bir gerilim olduğunu öne sürmenin yanısıra, dolaylı olarak “modern koruma” ile “muhafazakâr koruma” arasındaki bir başka gerilimden de sözetmektedir.

Sayın Kaftancı’nın sözünü ettiği ve benim de karşı olduğum taklit ve replika sorununu kuşkusuz yukarıdaki çerçeve ile kolayca ilişkilendirmek mümkündür. Yeni mimarlığı modern bir kavrayışla geliştirmek yerine taklitle şekillendirmek gibi, tarihî mimarlığın orijinalini korumayıp replikasını yapmaya kalkışmak da, açık bir modernlik sorunudur. “Modern olma” durumunun moderniteyi ithal etmiş toplumlarda bir türlü özümsenememesi ve yerleşememesi çok yönlü tartışılabilecek bir konuyu oluşturmaktadır. Koruma alanının da, mimarlık alanının da bu gerçeklikten kaçınabilmesi kuşkusuz mümkün değildir. Zaten Sayın Kaftancı da, hem çarpık kentleşme, rant temelli yağma vb. olgulardan sözeden bu yazısında, hem de başka yazılarında, kent, mimarlık, toplum vb. her alanda modern olamayışımızı modern bir aydının duruşuyla eleştirmektedir. Benzer biçimde ben de, koruma paradigması ve eyleminin modernlik durumunun sürmekte olup olmadığını sorgulayan bir yazı yazdığımdan dolayıdır ki, Sayın Kaftancı ile aynı kaygıları paylaştığımızı seziyorum. Ancak benim makalem, korumanın ülkemizdeki öznel gelişimine ya da geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca yeterince tekrarlanmış sorunlarına odaklanmayı tercih eden bir çizgi izlememektedir. Onun yerine koruma paradigmasını evrensel varoluş mantığı içerisinde tartışmaya çalışarak görüş açısını genişletmeyi denemekte ve yeni ufuklara ulaşmanın umudunu böyle bir yola bağlamaktadır. Herkesin sürekli şikayet ettiği, farklı aktörlerin birbirini suçladığı ve ne yeni, ne de tarihsel mimarlığa yararı olan bitimsiz döngüleri kırabilmek, ancak yeni görme-sorgulama-düşünme biçimlerinin geliştirilmesi ile mümkün olabilecektir.

Tartışma konusu olan makale, yukarıda açıklanan duruşu nedeniyledir ki, Kaftancı’nın kuşağının korumayı benimsemediği gibi bir suçlamayı aklından bile geçirmemiştir. Çünkü yazıda modernlik durumu devam eden bir süreç olarak ele alındığından, belirli bir kuşak değil, kendimin de dahil olduğu çeşitli kuşaklar tartışmanın kapsamının içine alınmaktadır. Örneğin ben de modern bir mimarım. Sadece koruma ile uğraşıyorum ve makalemden de anlaşılacağı üzere Kaftancı kuşağının ürettiği mimarlığın korunması sorununun gündeme gelmesi için çalışıyorum. Kendime bir ev inşa edecek olsaydım, modern bir mimarlık dilini benimseyeceğimi de rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten makalemde de korumacıların ayrı bir kategori olmadıkları, ortamdaki ayrıksılığın yapay olduğu ve iletişimi-gelişmeyi önlediği vurgulanmaktadır.

Ayrıca tartışma konusu olan makalede mimarların tarihî yapıların yıkımının sorumlusu olduklarına ilişkin tek bir kayıt bile yoktur. Politikacılar, müteahhitler, sosyologlar, bilim adamları vb. farklı aktörlerin sorumluluğu da konu edilmemektedir. Çünkü sözkonusu yazı, suçlu aramaya değil, durumu tespit etmeye yönlenmekte; bu kapsamda da koruma düşüncesi yerleşene kadar geçen süreçte, modern mimarlığın tarihî olanın yerini aldığı ifade edilmektedir. Peki, yalnızca bizim ülkemizde değil, dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki çeşitli kentlerde de, 20. yüzyıl boyunca, tarihî yapılar değişen oranlarda yerlerini modern yapılara bırakmamış mıdır? Koruma alanına yeni ufuklar açabilmek için, suçlu bulmaktan ve onu teşhir etmekten daha önemli olan, meseleyi doğru irdelemektir. Mesele doğru irdelendiğinde de, bazı suçlular bulunabilecek olmakla birlikte, suçlu sanılan bazı kişilerin de aslında suçlu olmadıkları, sadece bilgisiz, öngörüsüz, yanlış yönlendirilmiş, uzağı göremeyen vb. sıfatlarla nitelenebilecekleri anlaşılacaktır. Gerçekten de kendi inşa ettikleri mimarlığın bile yıkılmasını öneren fütüristler gibi uç örnekler bir yana, modern tavrı benimseyen hemen hemen hiçbir mimar tarihe ait olanın yıkımını açıkça savunmamıştır. Çoğu modernist mimar, koruma da modern bir paradigma olduğundandır ki, bu alanı benimsemiş ve geliştirmiştir. Ancak, bazılarının ise koruma alanına uzak durmayı seçtiklerini, bu konuyu dikkate almadıklarını, zaman zaman da öznel üretimlerine yer açabilmek için özellikle sivil örneklerin yokolmasına göz yumduklarını söylemek mümkündür.

Benzer bir tespit politikacılar ve kent yöneticileri için de geçerlidir. Rantla uğraştıkları ya da çıkar peşinde koştukları için tarihî yapıların yıkımına neden olan politikacılar ve kent yöneticileri bulunduğu gibi, önlerine paket olarak konulmuş ve içselleştiremedikleri bir modernlik ülküsünü hayata geçirmek için geçmişin izlerini yok etmeye çalışmış bulunan yöneticiler de vardır. Bir başka anlatımla 20. yüzyıl, “geleneksel-modern” ya da “muhafazakârlık-modernlik” gerilimlerinin açmazlarını pek çok alanda en sarsıntılı biçimde yaşamıştır. Modernlik durumunun parçacı çözümlerle ve sürekli statükoyu koruyarak sağlanamadığı gerçeği, sadece bizim ülke tarihimizde değil, sayısız coğrafyanın tarihinde, üstelik bazen da acıtıcı süreçler dahilinde defalarca kanıtlanmıştır.

Yukarıdaki kapsam içinde bakıldığında “gerilimin varlığı”nı irdelemek, korkulası bir çözümlemenin çıkışı değil, modernleşme süreçlerinin doğası ve iyi yönetildiğinde verimli gelişmelere çanak tutabilecek bir olgudur. Bu kapsamda vurgulanması gereken bir nokta, mimarlık ortamının ciddi kuramsal tartışmalar açabilen bir kesiminin, mimarlığın birçok farklı konusunu ele aldıkları halde, koruma alanından belirgin biçimde uzak durmuş olmasıdır.

Modern mimarlık ve koruma alanları arasındaki gerilim, sadece yıkma eylemleri üzerinden değil, ihmal etme, ilgilenmeme, yok sayma vb. durumlar üzerinden de okunmaktadır. Eğer bir gerilim yoksa, uzak duranların uzaklığı hangi argümanlarla açıklanabilecektir? Ancak koruma alanının dışından bakanlar için belki de, böyle bir okumayı yapabilmek zorlayıcıdır. Üstelik tartışmaya konu olan makale, koruma alanının kendi içinde de bir gerilim olduğundan sözetmektedir. Koruma alanında yer alanların bir bölümü bile, henüz modern mimarlık mirasını, korunması gereken bir değer olarak algılamamaktadırlar. Son dönemde modern mimarlığın bazı önemli yapıtlarının ardı ardına yıkılmasında, koruma kurullarında çalışan mimarların rollerinin olmadığını söylemek mümkün değildir. Eğer bir gerilim yoksa, koruma alanının bu kesimi, modernliğin bir gereği olan dönüşme ihtiyacına neden çabucak uyumlanamamış ve inşasının üzerinden yarım yüzyıldan fazla zaman geçmiş olan bazı mimarlık örneklerinin artık bir koruma nesnesi haline gelmiş olabilecekleri düşüncesini, neden kolayca benimseyememiştir?

Modernlik duygusunu ortak bir kavrayışla paylaştığımıza inandığım Sayın Kaftancı’ya, tartışmayı biraz daha derinleştirme olanağı veren duyarlı yazısı için yeniden içtenlikle teşekkür ederim. Tartışma konusu olan makalemde, modern mimarlık paradigmasının “çağına karşı dürüstlük” öngörüsünü, koruma alanına yön gösterebilecek bir ilke olarak benimsediğim gözönünde bulundurulursa, Sayın Kaftancı’nın çağdaşlığın topyekun bir dünya görüşü olduğu fikrini de el üstünde tutacağımı rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kapsamda, modern mimarlık-koruma geriliminin varolup olmadığı verimli bir tartışma konusu olmayı sürdürmekle birlikte, “koruma”yı “modernleşmenin sarsıntılı düzleminde gelişen bir paradigma, bir disiplin, bir eylem alanı” olarak irdelemek, gelecek zamanlar açısından daha önemli gibi görünmektedir.

Açıt: Pencere ve kapı boşluğuna verilen isim.

Aderans: İki farklı malzemenin kimyasal yapıştırıcılar ile birbirine bağlanması ve tek malzeme gibi çalışmasını sağlayan malzemeye verilen isim.

Akıtmalık: Çatı kaplama işleminde yedirmelik veya kurşun şeritle örtülü birleşme ya da tonoz geçmesine verilen isim.

Alınlık: Giriş kısmının ya da kapı ve pencerelerin üstünde bulunan üçgen süslemeye verilen isim.

Ankraj: Çelik ya da demir malzemenin beton içerisine yerleştirmek için yapılan işlemlerin tümüne verilen isim.

Aypencere: Yarım daire şeklinde olan pencereye verilen isim.

Beton: Kum, çakıl ve mıcır malzeme ile onları birbirine yapıştıran çimento ve sudan oluşmuş zamanla sertleşip dayanım kazanmış kompozit malzemeye verilen isim.

Cam Kiremit: Işık geçiren çatı örtüsü yaparken kullanılan camın preslenmesi sonucuyla elde edilen bir tür kiremite verilen isim.

Dam Başağı: Çatıların tepelerine süs olarak konulan başak biçimindeki sivri tepeliğe verilen isim.

Drenaj: Binanın dış duvar yüzeyinde basınçlı suyun oluşumunu engellemek için drenaj tabakası ile suyun tahliye edilmesine verilen isim.

Eşik: Kapı boşluğunun altından boydan boya giden ve kapının ayırdığı iki hacmin döşemesinden biraz yüksek olan kısma verilen isim.

Açıt, aderans, akıtmalık, alınlık, ankraj, aypencere, beton, bağlama, bakkal tavanı, basık, beden duvarı, bindirme, cam kiremit, cam tuğla, dilatasyon, dam başağı, dayak, duvar, düz çatı, donatı, drenaj, eskis, eşik, etek, filiz, firkete, füruş, gazbeton, grobeton, gemi merdiveni, genleşme derzi, gergi, giydirme cephe, görünüş, granit, granülometri, harç, harpuşta, hatıl, hava bacası, hazır beton, hidratasyon, hol, ıslah, ıskarpela, imar çapı, iskan, iskele, istinat duvarı, jeodezi, jips, kargir yapı, kartonpiyer, lamine, mimarlık, nervürlü demir, niş, ön cephe olmak üzere daha birçok mimari terim vardır.

Abajur: 1. Aydınlığı bir yere yöneltmek ve ışığın doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan lamba siperi. 2. Kalın bir dış duvarda delik şeklinde açılmış olup daha çok ışık almak için içeriye doğru genişleyen şevli pencere.
Abara: Köy evlerinin tavanlarında iki direk arasında kalan boşluk.
Açıklık: Yatay bir taşıyıcı yapı öğesinin dayanak noktaları arasındaki uzaklık; kiriş açıklığı; kirişin ankastre olduğu nokta ile boştaki ucu arasındaki uzaklık.
Atkı açıklığı: İki ana kiriş arasındaki kirişleme açıklığı
Etken açıklık: Bir strüktür öğesinin mesnetlerinin eksenden eksene uzaklığı.
Serbest açıklık: Bir kirişin iki dayanağı arasındaki kesintisiz açıklık veya yatay uzaklık.
Açıt üstlüğü: Bir kapı yada pencere kanadı üstünde yer alan sabit yada açılır bölüm
Ada: Çevresi yollarla sınırlanmış ve çoğu parsellerle bölünmüş arsa ile böyle bir arsayı kaplayan yapılar takımı, yapı adası
Aderans: Yapı öğelerinin, çimento yada tutkal gibi kimyasal yada mekanik bağlayıcı bir bağlayıcı ile birbirine yapışması. Yapıda ahşap parçalar tutkalla;tuğlalar, taşlar harçla; betonarme çeliği de çimento ile olan aderansı dolaysıyla betona bağlanır.
Aglomera: Tanelerden ibaret bir karışımın bir bağlayıcı madde ile birleştirilmesinden meydana gelen yapı öğesi.Duvar briketi, eternit vb. bu tür öğelerdir.
Agrega: Harç, beton veya asfalt gibi malzemenin ana bölümünü meydana getiren, kırmataş çakıl, kum, cüruf gibi atıl gereçler.Kum ve çakıl, daha büyük taşların kırılmasıyla da elde edilebilir.Uygun nitelik ve karışımda yüksek fırın cürufu; lav cürufu, süngertaşının ufalanmasından elde edilmiş gereçler de yerine göre agrega olarak kullanılabilir.
Ahşap
Ahşap, tarih öncesi çağlardan beri insanların yapı yapmakta kullandığı en eski ve en yaygın yapı malzemesidir. Ahşap yapılarda son yüzyıla kadar en yaygın ve ileri teknolojiler Japonya ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında , özellikle Anadolu’da kullanılmakta iken , son yüzyılda ülkemizdeki kullanımı ; batıdan şekilsel olarak aldığımız birçok şey gibi betonarme de sanki uygarlığın bir göstergesi imiş gibi algılanarak aniden terkedilmiştir.
Oysa Dünya’daki eğilim bunun tersine işlemiş , batıda ahşap teknolojileri çok ileri gitmiş ve günümüzde Lamine Ahşap Teknolojisi olarak adlandırılan bu teknoloji artık önümüzdeki yüzyılın malzemesi olarak görülmektedir.
Ahşap , hafiftir,depreme dayanıklıdır, beton ve çelikten çok daha uzun ömürlüdür,bakımı beton ve çelikten çok daha kolaydır, insan metabolizmasına en uygun yapı malzemesidir, yapımı kolaydır. Hızla inşa edilebilir. Ancak ahşabın önümüzdeki yüzyılın malzemesi olarak görülmesinin nedeni , bu üstün özellikleri değil , Global Isınmaya ve Sera Etkisi’ne karşı insanlığın elindeki en büyük silah olmasından kaynaklanmaktadır. Ağaçlar ve karbondioksit arasındaki ilişki nedeniyle, ağaçların kesilerek kereste üretilmesi, sera etkisini azaltır.
Akaç;1. birikmiş suları akıtmaya yarayan boru, oluk ve benzeri araç 2.temel düzeyindeki suları toplayıp yapıların uzağına akıtan yer altı su borusu.
Akma: Bir gerece uygulanan gerilme sabit kaldığı halde şekil değiştirmenin artması.
Akma dayanımı: Basınç örneğinin yapıldığı gerecin standardında belirtilmiş miktarda kalıcı bir kısalma göstermeye başladığı andaki gerilme.
Akma suları: Basınç gerilmesinde bir artış olmadığı halde kısalmanın belirli bir artış gösterdiği anda gerecin basınç gerilmesi.
Aks: Eksen
Alafranga: Frenk(Avrupalı) tarzında olan, alaturka karşıtı.
Alan: Düz, açık ve geniş yer, mücavir alan, yararlı alan.
Alçı: Alçı taşını özel fırınlarda ısıtıp bağlı bulunduğu kristal suyunu uçurarak ve kalan kalsiyum sülfatı toz haline getirerek elde edilen gereç.Alçı su ile karılınca katılaşma ve sertleşme özelliği olduğundan yapılarda ve heykelcilikte kullanılmaktadır.
Alçı levha: Bölücü duvar, asma tavan yada sıva yerine kaplama yapmakta kullanılan,yapı alçısı ile lifli bir maddeden yapılmış, iki yüzü genellikle kağıt kaplı levha.
Alın duvarı: Bir beşik çatıda damlalık aşığının yanında giden duvar parçası.Alın duvarı merteklere dik doğrultudadır.
Alın tahtası: Bir ahşap saçakta merteklerin uçlarını birleştiren, yani saçağın alnına boydan boya yerleştirilen tahta.
Alınlık: Kimi yapılarda giriş kısmının yada kapı ve pencerelerin üstünde bulunan üçgen veya yarı değirmi süsleme.
Altyapı: Su, elektrik,kanalizasyon,yol gibi tesislerin topuna verilen ad.
Ambar: Kum,çakıl maddeleri ölçmekte kullanılan, kenarları 75 cm olan küp biçiminde ölçek. Depo.
Ana duvar: Yığma bir yapıda taşıyıcı duvar, beden duvarı.
Ana kiriş: Yüklerini başka kirişlere değil de doğrudan doğruya kolonlara yada taşıyıcı duvarlara aktaran kiriş.
Ankastre: Bir yuvanın içine yerleştirilmiş, gömülmüş anlamında olup ankastre basamak, ankastre kiriş, ankastre mesnet, ankastre tesisat gibi terimlerde geçer; gömme.
Ankastre basamak: Ucu duvara gömülmüş olan ve duvar tarafından taşınan merdiven basamağı.
Ankor: Bir saçak silmesini yada bir çıkmayı destekleyen bir çeşit konsol.
Ankraj: Bir yapı öğesini kagir bir bölüme kenetleme tutturma işi, demirleme.
Anpatman: Papuç sömel.
Antre: Bir binanın veya apartman dairesinin ilk girilen bölümü, giriş.
Apartman: Her katında bir yada daha çok daire bulunan çok katlı konut yapısı,apartman binası.
Blok apartman: Büyük bir blok halinde kurulmuş apartman
Düpleks apartman: Bir iç merdivenle birbirine bağlanan iki düzeyli daireden meydana gelmiş apartman
Nokta apartman: Kule gibi yüksek apartmanlara denir.
Apartman dairesi: Bir bina içinde birkaç oda ile mutfak, banyo ve heladan meydana gelen, bir kişi veya bir ailenin otura bileceği büyüklükte daire.
Aplikasyon: Bir yapının temel durumunu arsa üzerinde belirleme işi
Aratsak: Yapıların üstüne gelen süslü saçak,tavan.
Ardiye: Ticaret eşyasını saklamaya yarayan depo
Arnavut kaldırımı: Arnavut kaldırımı, desenden bağımsız, belli büyüklükteki taşlarla kaplanmış yaya yürüyüş yoludur.
Yağmur sularının taşların arasından akmasına izin verdiği için yoğun yağış alan bölgelerde kullanımı yaygındır. Ayrıca altyapı kazılarının yoğun olduğu dönemlerde, sökülmesi ve tekrar döşenmesi kolay olduğu için de tercih edilir. Asfalt olmadığı zamanlarda, önemli ticaret yolları buna benzer teknikler kullanılarak döşenmiştir.
Asansör: İnsanları veya yükleri yüksek yerlere dikine veya eğik raylar arasında çıkarıp indiren makineli kabin.
Asansör yuvası: Asansörün ve karşı ağırlığın, içinde inip çıktıkları boşluk.
Asansör çukuru: Bir asansör kuyusunun dibinde güvenlik düzeni için bırakılan boşluk.
Askıya almak: Bir binada dengeyi tehlikeye koyacak şekilde onarım yapılırken o binayı dikme ve payandalarla desteklemek.
Asma tavan: Mevcut betonarme, çelik konstruksiyon veya ahşap tavan iskeleti altında mekanik ve elektrik imalatlara montaj boşluğu sağlayan sisteme verilen ortak isim. Mevcut tavandan sarkıtılan metal çubuklara yatay profiller asılarak oluşturulan bu sistem alçıpan ya da dekoratif paneller ile sonlandırılır.
Asmolen: Betonarme dişli döşemede dolgu için kullanılan pişmiş topraktan, gaz betondan yada cürüf ve beton karışımından yapılmış blok, döşeme dolgu bloğu.
Asmolen döşeme: Araları dolgu dişli döşeme.
Aşık: Çatılarda mertekler veya örtüyü taşıyan yatay ağaçlardan her biri.
Ara aşığı: Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan aşıklardan her biri.
Mahya aşığı: Kırma veya beşik örtüsü çatılarda mahyaya yerleştirilen aşık.
Montaj aşığı: Mahyada taşıyıcı aşık bulunmaması durumunda yada bir mertek çatısında mertek uçlarını bağlamak için bunların altına yerleştirilen ve mertekler tarafından taşınan küçük kesitli aşık.
Aşınma: Rüzgarın veya akan suların etkisi ile yeryüzünde meydana gelen yitimi.
Atkı: Kapı ve pencerelerin üstüne yerleştirilen ağaç,taş veya beton kiriş, üst eşik lento.

Baba: 1.Ahşap asma çatı makasında aşıktan gelen yükü yanlamalara aktaran, gergin (alt başlığın) asıldığı bir çeşit dikme,asma baba. 2. Merdiven tırabzanlarının baş ve sonuna, yani sahanlık kenarlarına konulan çoğu torna işi süslü ayak,
Baca: Dumanı veya kirli havayı çekip dışarıya vermeye yarayan maden veya kagir kanal.
Asma baca: Duvarları yere kadar inmeyerek tavandan başlayan baca.
Çöp bacası: Binalarda üst katlardan atılan çöpleri zemin katı veya bodrumdaki çöp katlarına götüren boru.
Baca külahı: Yağmur ve rüzgarın girmesini önlemek üzere bacanın üstünü örten bir çeşit saçak.
Baca şevliği: Fabrika bacası gibi yüksek bacalarda, sağlamlık sağlamak amacıyla aşağıdan yukarıya doğru verilen ve bacanın dış görünüşünü gittikçe daraltan eğim.
Bağ kirişi: Düşey yüklemeye karşı çalışmayıp çekmeye çalışan ve elamanları konstrüktif olarak bağlayan betonarme kiriş. Bağ kirişi uzun nervürlü döşemelerde ve temellerde olur. Temellerde kullanılan bağ kirişlerine deprem (yada zelzele) kirişi adı da verilir.
Bağdadi: Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara veya kamışlara sıva vurularak yapılan (duvar veya tavan).
Bağın: 1. İksa 2. Bitişik düzendeki iki yapının arasında yeni bir yapının yapılırken, var olan yapıların zarara uğramamaları için karşılıklı duvarları arsına yatay olarak uzatılıp sıkıştırılan ağaç dayaklarla kurulan düzen.
Bağlama Çeliği: Hendek ve temel çukurlarında iki yandaki toprağı tutan veya bir onarım işinde kapı ve pencere ayaklarının yıkılmasını önlemek üzere bunların arasına yatay olarak uzatılan ağaç.
Bağlama demiri: Kagir yapılarda ayrılmayı önlemekte kullanılan çeşitli şekillerde demir,kenet.
Bağlayıcı: Çimento,kireç,alçı gibi su ile karıştırıldığında plastik bir hamur veren bir süre sonra katılaşan, daha sonrada sertleşen ve bu özelliğinden dolayı taş ve kumu bağlamakta kullanılan madde
Bakkal tavanı: Döşeme kirişlerinin alttan görünecek şekilde açıkta bırakıldığı ahşap tavan türü. Bu tür tavanlar farelerin barınmasına elvermedikleri ve bu nedenle eskiden bakkal dükkanlarında çok kullanıldıkları için bu adı almışlardır.
Balansman: Merdiven dengeleme
Balar: Çatı kirişi olarak kullanılan ve kiremit in altına yerleştirilen ince tahta.
Balkon: Bir binanın üst katlarından dışarıya doğru çıkmış, önü ve yanları korkulukla çevrili yer.
Banyo teknesi: İçine yatılarak veya oturarak yıkanılan emaye döküm, emaye çelik saç, plastik yada kalın fayanstan yapılmış tekne.
Barbakan: Arkadaki topraktan gelen suyu atmak üzere istinat duvarlarına yerleştirilen borulardan her birine denir.
Barbata: Kale ve istihkam duvarlarının üzerlerine mazgallı korkuluk duvarları, parapet.
Basamak: Merdivene adım attıkça basılan ve art arda gelen birbirinden yüksek düzeylerden her biri.
Basamak aynası: İki basamak arasında kalan düşey bölüm,rıht.
Basamak genişliği: Bir basamağın, çıkış çizgisi üzerindeki genişliği; iki rıht arasında kalan yatay uzunluk.
Baştaban: Saçaklık bölümünü taşıyan ve sütün başlıkları üzerine oturarak sütunları birbirine bağlayan taş bloklardan ibaret bölüm.
Batardo: Su geçen bir yerde yapı kurulurken suyu tutmak için kazıklarla yapılan eğreti set,su tutmalık.
Beden duvarı: Yığma bir yapıda taşıyıcı duvar.
Belverme: Bir kiriş veya döşemenin ortasının sarkması, sehim yapma.
Beşik çatı: Beşik örtüsü biçiminde olan, yani yatay bir mahya ile, iki yana doğru düşen iki yüzeyden oluşan çatı.
Beton: Çimento, kum ve çakıl yada kırma taşın uygun miktarda su ile karıştırılmasıyla elde edilen ve özelliklerini çimentonun hidratasyonu ile kazana karışım. Beton başlangıçta plastiktir, sonra katılaşıp sertleşerek taş benzeri bir kitle görünüşü alır.
Beton çeliği: Betonarme donatı olarak kullanılan çoğu daire kesitli çubuk halindeki çelik, betonarme demiri.
Betonarme: Eğilme ve çekme kuvvetlerine dayanması için içine uygun şekilde çelik donatı yerleştirilmiş beton. Birbirine iyice bağlanan bu iki malzemenin dış kuvvetlere karşı ortak çalışmaları sağlanmış olur. Beton basınca çelik çekmeye çalışır. Betonarme, beton ve çelik kullanılarak imal edilen yapı malzemesinin ismidir. Yapıda kullanılan betonarme elemanlar (kolon, kiriş, döşeme vb) bir takım gerilmelere maruz kalırlar. Bunlar genel olarak basınç, çekme, kesme ve burulma etkileridir.
Betonarme hasırı: Betonarme döşeme veya perdelerle donatıyı meydana getiren beton çeliğinden yapılmış hasır.
Betonarme perde: Bir iskeletli yapıda düşey ve yatay yükleri taşıyan betonarme duvar.
Bırakma diş: Bir duvar örülürken, uç tarafında, sonradan eklenecek duvar taşlarının veya tuğlalarının eklenebilmesi için bırakılan dişlerden her biri.
Bırakma kirişi: Bir ahşap çatı makasında alt başlığı meydana getirip makas uçlarının açılmasını önleyen ağaç gergi.
Bide: Klozetin yanına yerleştirilen, oturularak taharetlenmekte kullanılan fıskiyeli tekne.
Bina: İçinde yaşamak veya çeşitli eylem ve işlevleri gerçekleştirmek üzere kurulan yapı; ev,okul,türbe bir binadır, köprü ise yapıdır. Her bina bir yapıdır,her yapı bina değildir.
Bina alanı: İmar yönetmeliğine göre aydınlık ve çıkmalar dışta tutulmak üzere binanın arsa zemininde kapladığı alan.
Bina yüksekliği: İmar yönetmeliğine göre binanın arsada kot aldığı noktadan saçak düzeyine kadar olan yükseklik.
Bitişik bina: İki yanda komşu parsellerdeki binalara bitişik olan bina.
Blok: Çok parçalı bir yapının bölümlerinden her biri.
Blok başı: Bir yanı komşu parseldeki binaya bitişik olan.
Blokaj: Grobeton dökülmeden önce, yaklaşık 15 cm yüksekliğindeki taşların yere, tabanları üzerinde dengeli duracak şekilde dik olarak yerleştirilmeleri ve araları yine taşla kamalandıktan sonra tokmaklanmalarıyla yapılan taş döşek.
Bloklu döşeme: Asmolen veya reks blokları ile yapılan döşeme.
Bodrum: Bir binanın, yol düzeyinden aşağıda kalan katı.
Bordür: Yapıda bir gerecin çevresini tümüyle yada kısmen kuşatan, aynı yada başka gereçten yapılmış bölüm; karo mozaikleri kuşatan mozaik bordür.
Bosaj: Bir duvar yüzündeki taşların çeşitli şekillerde pürüzlü ve çıkıntılı olarak bırakılması.
Boyunduruk: 1. Ahşap veya çelik yapıda iki dikme arasına yatay olarak konulan ve böylece dikmelerin açılmasını yada yaklaşmasını önleyen ahşap yada çelik atkı. 2. Bir ahşap döşemenin kirişlerini birbirine bağlamak üzere aralarına yerleştirilen küçük kiriş parçalarından her biri.
Böğür: Yapının bir bölümünü ana yapıya bağlayan kemer.
Bölme: Taşıyıcı olmayan, çoğu hafif gereçli, az kalın duvar.
Briket: Kömür dışığı veya kum-çakıl ile çimentodan yapılan harcın kalıplarda sıkıştırılması sonucunda elde edilen bir çeşit boşluklu blok.
Büzülme: Bir cismin, yapısı değişmek sizin hacimce küçülmesi; bir basınç gerilmesi uygulanmadığı halde, hidratasyon ve kuruma nedeniyle betonun boyutlarında zamanla oluşan küçülme,rötre

Cam kiremit: Işık geçiren çatı örtüsü yapmakta kullanılan, camın preslenmesiyle elde edilen bir tür kiremit.
Cephe (mimarlık): Bina yüzüne dik doğrultuda sonsuzdan bakılan görünüş. Mimarlıkta cephe temelde bir yapının dışa bakan ön yüzünü (TDK’da yüz (II), 10. anlam) ifade eder ama yapının yan yüzleri ya da arka yüzü için de kullanılabilir.
Fransızca olan ve “cephe, yüz” anlamına gelen façade sözcüğünden Türkçe’ye fasad olarak geçmiş bir terim de aynı anlamda kullanılabilmektedir ancak bu kelimeye TDK’nın Güncel Türkçe Sözlük’ünde rastlanmaz.
Mimarlıkta ön cephe, bir binanın tasarımı açısından sıklıkla en önemli bölümdür çünkü binanın geri kalanının tarzını da belirler. Bu önem doğrultusunda, tarihsel anlam kazanmış pek çok ön cephe, yerel ya da genel şehir ve bölge planlama kanunları ile koruma altına alınmıştır ve değiştirilmeleri ya çok kısıtlanmış ya da yasaklanmıştır.
Film (daha kısıtlı olarak da sahne sanatları) setlerinde, kurgusal binalar sıklıkla yalnızca cephelerden oluşur. Yalnızca cephe inşası hem daha ucuzdur, hem de bina inşası ile ilgili kanuni düzenlemeler gerektirmez. Arkalarından desteklenerek dik tutulan bu cepheler, gerekli sahnelerde oyuncuların giriş-çıkış yapabilmesi için kapılar ve o kapıların açıldığı, iç düzenlemesi yapılmış odalar da içerebilir.
Cumba: Eski Türk evlerinde zemin katının üzerindeki katlarda dışa taşan, çoğu kafesli oda bölümü.
Cüruf: Maden veya kömür posası,dışık.

Çakıl: Irmak ve deniz kıyılarında, suyun çalkalanıp yuvarlaştırıldığı ufak taş. Yapıda kullanılacak çakıl silisli olmamalı ve içinde toprak,kil ve örgensel parçalar bulunmamalıdır.
İnce çakıl: 15 mm çapında delikleri bulunan elekten geçip 7mm’ lik deliklerden geçmeyen çakıl.
İri çakıl: 70 mm çapında delikleri bulunan elekten geçmeyip 30 mm’ lik delikten geçmeyen çakıl.
Orta çakıl: 30 mm çapında delikleri bulunan elekten geçip 15 mm’ lik deliklerden geçmeyen çakıl.
Çap: Bir bina yada arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren plan. Genellikle kadastro paftasından çıkarılır.
Çapraz bağlama: Çatılarda rüzgar yükünü karşılamak ve rijitliği korumak üzere, iki makas arasına dikmeleri birbirine bağlayacak şekilde atılan çapraz ağaç çiftti; rüzgar bağlaması.
Çatı: 1. Birbirine çakılmış, çakılmış şeylerin topu. 2. Yapıların üstünü akıntılı bir tarzda örtecek malzemeyi taşımak üzere yapılan çoğu ahşap yada maden iskelet.
Çatı katı: Binalarda çatı ile son normal kat arsında cepheden geri çekilerek yapılan kat,çekme kat, teras katı.
Çatı örtüsü: Çatının üstüne gelen ve yapıyı yağmur, kar, rüzgar ve güneş ışınları gibi etkenlerden korumak üzere, bu işlere elverişli gereçlerle yapılmış tabaka.
Çekme: Çekilen bir cisimde meydana gelen zorlama; bir cismi koparmaya çalışan kuvvet veya gerilme. Beton basınca çelik çekmeye çalışır.
Çekme kat: Bir binanın son katı üzerine yapılan, cepheden geriye çekilmiş kat, teras katı.
Çıkma: Bir binanın üst katlarında dışarıya doğru çıkan doğru taşan bölüm.
Çimento: Killi kalkeri özel fırınlarda pişirip çok ince öğütmekte elde edilen, su ile karıştırıldığında katılaşıp sertleşen, harç ve beton yapımında kullanılan kül renginde toz, bağlayıcı gereç.
Çini: Duvarları kaplayıp daha iyi bir görünüş vermek veya nemden korumak için kullanılan, bir yüzü sırlı, öteki yüzü gözenekli pişmiş toprak karo.
Çiroz: Uzun kolonlara ve betonarme perdelere konulan, uçları ters yönde kıvrılmış ek donatı.
Çörten: Damlaların yağmur ve kar sularını bina duvarlarından uzağa akıtmak için ahşap yapılarda tahtadan, kagir yapılarda taş veya betondan yapılan, dışarı doğru uzanmış oluk.

Dağıtma demiri: Tek doğrultulu betonarme döşemelerde (hurdilerde), çalışma doğrultusuna dik olarak yerleştirilen donatı.
Daire: Büyük bir binanın, özellikle bir apartman binasının bölümlerinden her biri.
Dal: Büyük kenarın küçük kenarına oranı 2’ den küçük olan betonarme plak döşeme, iki doğrultulu döşeme.
Damlalık: Yağmur suyunu düşey bir yapı elamanının yüzeyini yalamayacak şekilde ileri dökmek için yapılan ve boydan boya devam eden çıkıntı.
Davlumbaz: Ocakların üzerine maden,cam,beton vb. malzeme ile yapılan, duman ve kokuları toplayarak bacaya sevk eden eteklik.
Deformasyon: Bir cismin yada strüktürün biçiminin bozulması.
Denizlik: Pencere doğramasının altında içte ve dışta yapılarak suların duvar içerisine sızmasını veya duvar yüzeyinde süzülmesini önleyen öğe.
Derz: İki yapı gereci, elemanı yada yapının iki bölüğü arasında kalan veya bırakılan aralık.
Detay: Bir yapının her noktasının yapısal düzeni, ayrıntı.
Devremülk: Yılın yalnızca belli dönemlerinde yararlanmak koşuluyla edinilmiş ortak mülk.
Dikme: Çatılarda dikine konulan ve üzerlerine aşıkların çakıldığı çoğu kare kesiti ağaçlardan her biri.
Donatı: Genelde, bir malzemeyle birlikte kullanılarak çekme yada eğilme gerilmelerini karşılamak, iç gerilmeleri ve deformasyonları dağıtarak çatlamaları engellemek ve kırılma durumunda parçalanmasını önlemek.
Dozaj: Bir bileşiğe veya bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi.
Döşeme: Yapılarda katları ayıran ve üzerinde yürünen kısım.
Ahşap döşeme: Ahşap kirişler üzerine ahşap malzeme kaplanarak yapılan döşeme.
Asmolen döşeme: Araları asmolen dolgulu dişli döşeme.
Kaset döşeme: Her iki doğrultudaki nervürleri yük taşıyacak şekilde ve aynı kesitte olan dişli döşeme.
Konsol döşeme: Yalnızca bir kenarından taşınan döşeme plağı.
Mantar döşeme: Kolonları başlıklı olan kirişsiz betonarme döşeme.
Döşeme kaplaması: Döşemenin üzerine,daha uygun kullanış sağlayan bir gereçle yapılan kaplama.
Dublaj duvarı: Bir duvar sisteminde daha iyi bir görünüş yada ısı yalıtımı sağlamak üzere yapılan ikincil duvar.
Duvar: Yapılarda taş, tuğla,briket, ker**** ve benzerleri gereçlerle yapılan düşey bölme öğesi.
Alın duvarı: Bir beşik çatıda damlalık aşığının yanında giden duvar parçası,kalkan duvar.
İstinat duvarı: Yüksek bir setin kenarına toprağı tutturmak üzere örülen duvar, dayanma duvarı.
Kalkan duvarı: Bir beşik çatıda aşıklara dik doğrultudaki üçgen dış duvar.
Sağır duvar: Pencere, kapı gibi boşluğu olmayan duvar.

Ekleme dişi: Bir duvara eklenecek ikinci bir duvarın, sağlam bağlanmasını sağlamak için taş ve tuğla dişlerden her biri.
Eliböğründe: Eski ahşap evlerde çıkmaların altına aralıklı olarak konulan eğrisel ahşap göğüslemelerden her biri.
Emme kuvveti: Çatıyı kaldırmaya yönelen kuvvet.
Emniyet gerilmesi: Bir gerecin yada yapı öğesinin güvenlikle karşılayabileceği en yüksek gerilme; bir cismin 1 cm2 sinin gerilme dolaysıyla taşıya bileceği en büyük kuvvet.
Esneklik: Bir cismin, üzerindeki yükün kaldırılmasıyla ilk durumuna dönmesi özelliği; esnek olma hali, elastiklik.
Etek: Baca ve parapet kenarında çoğu alüminyum, çinko yada bakırdan yapılan ve suların çatı ve duvar içine sızmasını önleyen bölüm.
Etriye: Betonarme kolon ve kirişlerde boydan boya giden demirleri saran enine donatı.
Eviye: Mutfak, laboratuar ve benzeri yerlerde genellikle içinde bulaşık yıkanan ve musluktan akan suyu toplayarak pis su kanalına gönderen tekne.

Falez: Yalılar.
Fay: Ayrı zamanlarda oluşmuş katmanların kayarak yan yana gelmesine yol açan yer çatlağı.
Fayans: Kil, kaolin kuvars feldispat, kalker gibi seramik hammaddelerinin çeşitli oranlardaki karışımının özel kalıplarda sıkıştırılarak biçimlendirilmesinden sonra 900 santigratın üstünde bir sıcaklıkta pişirilmesiyle elde edilen bir yüzü sırlı, öteki yüzü gözenekli yapı gereci.
Filiz: Betonarmede, ileride yapılacak eklemeler için beton dökümü sırasında dışta bırakılan demir uçlarına verilen ad.
Firkete: U harfi şeklinde bükülmüş çoğu 12 metre boyunda beton çeliği.
Fizibilite: Yapılma ve tamamlama kudreti, yapılabilirlik.
Flanş: (Demir profili hakkında) Başlık.
Foraj: Kuyu açmak yada kazık temel yapmak üzere burgu ile yeri delme.
Fosseptik: Kanalizasyon bulunmayan yerlerde pis suları içinde toplamak üzere yapılan sızdırmaz çukur.
Fret: Yuvarlak veya çokgen kesitli bir betonarme kolonda düşey demirleri, kapalı halka veya dairesel spiral şeklinde saran ve etriye yerine kullanılan enine donatı. Fret, boyuna donatının burkulmasına ve göbek betonunun yanlara doğru açılmasına engel olur.
Fuga demiri: Derz yapılırken harcı sıkıştırmakta kullanılan alet.
Furuş: Saçakların, çıkmaların altına yalnızca süsleme amacıyla konulan küçük destek yada oymalı süsler

Gabari: Yapılacak bir binanın belediyece ön görülen azami yüksekliği.
Gazbeton: İncede ve silisli bir agrega ve inorganik bir bağlayıcı madde (kireç veya çimento) ile hazırlanan karışımın, gözenek oluşturucu bir madde katılarak hafifletilmesi yoluyla elde edilen hafif beton.
Gemi merdiveni: Rıht yüksekliği fazla, basamak genişliği az, metal yada ahşap dik merdiven.
Genleşme: Isı etkisiyle bir cismin, yapısı değişmeksizin hacimce büyümesi.Genel olarak yapı elemanlarında gece gündüz, yaz kış sıcaklık farklılıklarından dolayı genleşme meydana gelir.Hareketlerin nitelikleri, tasarlama ve uygulamada gereğince göz önünde tutulmazsa yapıda önemli arızalara yol açar.
Genleşme derzi: Betonarme, çelik ve kagir yapılarda yapı öğelerinin genleşme kısalma yada oturmalarından dolayı strüktürde doğabilecek hasarları önlemek için boydan boya bırakılan aralık, dilatasyon derzi.
Gergi: Açılmaya çalışılan iki yapı öğesini bağlayarak bunların açılmasını önleyen ahşap yada çelik çekme çubuğu.
Giydirme cephe: Çok katlı bir yapıda, döşemelerin önünden geçerek devam eden, bunlara veya kolonlara asılan, taşıyıcı olmayan, çoğu bol camlı dış kabuk.
Göğüsleme: Bir aşığın veya ahşap kirişin yükünü alıp bir düşey taşıyıcıya ileten eğik basınç çubuğu.Çatıda göğüslemeler aşık açıklıklarını azalttıkları gibi çatının uzunluğu doğrultusunda rijitliği de sağlarlar.
Görünüş:Bir yapının tümünün yada bir parçasının düşey bir düzleme perspektifsiz olarak düşürülmüş çizilen şekli.
Kesit görünüş: Bir yapının belli bir yerinden alınan kesitte, kesilen bölümle birlikte, kesilmeyip görünüşe giren bölümlerin de gösterildiği görünüş veya kesit.
Kuş bakışı görünüş: Bir yapının veya cismin, eğik bir açıyla üstten görünüşü.
Granit: Kuvars, feldispat ve mikadan oluşan, türlü renkte, çok sert bir taş.Granit, temellerde, köprü mesnetlerinde, kırma taş olarak beton yapımında parke taşlarında ve levha halinde döşeme ve duvar kaplamalarında kullanılır.
Granülometri: Beton veya harçta taneli gereçlerin boyut bakımından bileşimi, granülometrik bileşim.Granülometrik bileşimin saptanmasıyla, boyutları çeşitli sınırlar arasında bulunan tanelerin karışımın içinde hangi miktarlarda bulunduğu anlaşılır.
Grobeton: Düşük dozlu demirsiz beton, kaba beton.
Guse: Kimi betonarme kirişlerin kolonla birleştikleri köşelerde yapılan üçgen destek.

Harç: Yapıda tuğla yada taşları birbirine bağlamak ve kagir duvar ve tavanları sıvamak için kullanılan, kum, kireç, çimentoyu suyla kararak yapılan hamur.
Harç tabancası: Betonu basınçla püskürterek uygulamakta kullanılan tabanca.
Harita: Yeryüzünün veya bir parçasının belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen planı.
Harpu şta: Dış etkilere açık duvarların üstünü örterek yağmur ve kar sularını yanlara akıtan eğik veya yuvarlak bölüm.
Hatıl: Yığma veya hımış yapıda, ağırlığı yatay olarak dağıtmak ve duvarların düşey doğrultudaki çatlamalarını önlemek üzere duvarın içine yatay olarak boydan boya uzatılan ahşap, tuğla yada beton bağlama öğesi.
Hava bacası: Doğrudan havalandırılamayan bir hacme gerekli havayı sağlamak üzere yapılan ve çatının üstene değin yükselen doğal çekişli baca.Hava bacaları çoğunlukla kazan dairelerinin, banyo ve helaların havalandırılmasında kullanılır.
Hazır beton: Bir beton santralinde üretilerek transmikserle yapı yerine getirilen taze beton.
Hazne: Oluk ile yağmur borusunun arasına yerleştirilen ve bir çeşit huni görevi yapan çinko tekne, sandık.
Helik: Duvar örülürken büyük taşların arsına yerleştirilen küçük taşlar.
Hımış: Dikme ve payandalardan meydana gelen ahşap çatkı arasına ker**** yada tuğla doldurularak yapılan yapı.Bu çeşit yapıların duvarları içten ve dıştan topraklı veya kireçli sıvayla sıvanır, üstleri ise düz dam yada çatıyla örülür.
Hidratasyon: Sönmemiş kirecin hidratasyonu sonucunda sönmüş kireç elde edilir.Çimentonun su karşısında yaptığı kimyasal reaksiyonda bir hidratasyon olayıdır.Çimentonun hidratasyon yapabilmesi için çok ince öğütülmüş olması (20 mikron) gerekir.
Hidrofor: Depodaki suyu basınçlı olarak borularla musluklara gönderen alet.
Hol: Bir orta çağ evinde oturanların birlikte yaşadıkları, yiyip içtikleri, yattıkları ortak oda.
Hurdi: tek doğrultulu betonarme döşeme.

Iskarpa: Bir hendeğin duvarında yada bir kale duvarının eteğinde yapılan eğiklik.
Iskarpela:Tahtada zıvana deliği açmakta, kilit ve menteşe yerlerini oymakta kullanılan keskin çelik uçlu, tornavidayı andırır kalem.
Islak hacim: Bir binada mutfak,banyo,tuvalet gibi içinde su bulunan hacim, yaş hacim.
Izgara: Maden yada ahşap çubukları aralıklı sıralamakla meydana getirilen parmaklık veya kafes.

İhata duvarı: Taşıyıcı olmayıp yalnızca bir yeri kuşatmak için yapılan bahçe duvarı.
İksa: Bir hendek veya temel çukuru kazılırken yandaki toprakları tutturmak için, yere yan yana çakılan ve kavramalarla birbirine tutturulan kalın tahtalarla kurulan düzen.
İmar: Şehirleri belli bir düzen içerisinde düzenleme.
İmar durumu: Bir arsanın imar planına ve imar yönetmeliğine göre nasıl kullanılabileceğini bildiren ve belediyece düzenlenerek isteği üzerine arsa sahibine verilen belge.
İmar hududu,İmar sınırı: Nazım planı bulunan yerlerde nazım plan sınırları; bulunmayan yerlerde belediye sınırları.
İmar kanunu: Türkiye’de yerleşme yerleri ile bu yerdeki yapılaşmaların plan,fen,sağlık ve çevre koşullarına uygun oluşumunu sağlamak amacıyla düzenlenmiş olan 3194 sayılı yasa.
İmar yönetmeliği: İmar yasasının tamamlayıcısı olarak hazırlanıp kentin belediye meclisince onaylandıktan sonra yürürlüğe giren yapı düzeni yönetmeliği.
İnşa: Yapma,bina etme,kurma.
İnşaat alanı: Bodrum ve çatı katları dahil, iskanı mümkün olan bütün katların, ışıklıklar çıktıktan sonraki alanlarının toplamı.
İskan: Yurtlandırma, yerleştirme. 2. Yurtlanma, yerleşme.
İskan sınırı: İmar sınırı içerisinde yapı yapma izni verilen bölgeler ile izin verilmeyen bölgeleri ayıran sınır.
İskele: Yapıların dışında keresteden yada madensel borulardan kurulup çalışmak için üstüne çıkılan, sabit ayaklı, taşınabilir veya asma çatkı.
İskelet: Kolon-Kiriş sistemindeki bir yapının taşıyıcı öğelerinin bütünü.
İskeletli yapı: Betonarme döşemeli, çelik veya betonarme kiriş veya kolonlu yapı; karkaslı yapı.
İstikamet rölevesi: Belediyece verilen, plandaki yapılaşma doğrultusunu gösterir.
İstinat: Dayanma, yaslanma.
İzalasyon: Yalıtma, tecerrüt, tecrit. Jakuzi: Su masajı teknesi yada havuzu

Kaba yapı: Küçük ayrıntıları çok olmadığı için yapımı aşırı özen gerektirmeyen.
Kadastro: Her çeşit arazi ve mülklerin yerini,alanını,sınırlarını ve değerlerini belirtip plana bağlama işi.
Kademhane: Ev dışında yapılmış hela.
Kagir: Taş ve tuğladan yapılmış olan.
Kalıp: Plastik bir maddeye (örneğin betona) belirli bir biçim vermek ve priz süresince tutmak için kullanılan ve o biçimi negatif olarak taşıyan araç.
Kalıp planı: Betonarme projesinde döşeme demirlerini,kirişleri ve kolonları gösteren plan.
Kalkan duvar: Beşik çatı ile örtülü bir yapının mahyaya dik gelen duvarındaki üçgen bölüm.
Kalker: Kimyasal bileşimi CaCO3 olan kalker genellikle kil ve silisle birlikte bulunur.
Kameriye: Bahçelerde küçük köşk şeklinde yapılan ve üstü yeşilliklerle sarılan çardak.
Kaplama: Bir şeyin dışına, daha iyi bir görünüş kazandırma veya koruma ereğiyle geçirilen başka maddeden kat.
Kargalık: Bir alın duvarında mertekler arsında kalan boşluklara yada duvar parçalarına verilen ad.
Karkas: Kolon-Kiriş sistemindeki bir strüktürün taşıyıcı öğelerinin topuna verilen ad.
Karkaslı yapı: İskeletli yapı; çelik karkaslı yapı, betonarme karkaslı yapı.
Karo: Dört köşe kaplama gereci. Karolar çokluk pişmiş toprak, beton,taş,plastik gibi gereçlerle yapılırlar.
Karo fayans: Banyo,mutfak,hela gibi ıslak hacimlerle duvar kaplama gereci olarak kullanılan, kare veya dikdörtgen yüzeyli fayans karo.
Kartonpiyer: Yapıları kabartmalarla bezemek için, çoğunlukla duvar ve tavan ara kesitleri ile tavan göbeklerinde kullanılan sertleştirilmiş mukavva veya kıtıklı alçı.
Kasnak kirişi: Ahşap döşemelerde veya çatılarda bacanın geçmesi için bırakılacak boşluğu meydana getirmek üzere kirişler veya mertekler arsına, bunlara dik doğrultuda çivilenen ağaç.
Kat: Binada iki döşeme arasında kalan boşluk.
Ara kat: Bir binada genellikle zemin katı ile birinci kat arsına yapılan çoğu basık tavanlı,altı kapalı yarım kat.
Asma kat: Bir binada, genellikle zemin katı ile birinci kat arsında yapılan çoğu basık tavanlı, altında mekanın devam ettiği yarım kat.
Kat yüksekliği: Döşeme üstünden bir üst katın döşeme üstüne olan uzaklık.
Katalizör: Bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, ancak reaksiyona edimli olarak katılmayan madde.
Kayma dayanımı: Bir kesitin güvenlikle karşılayabileceği en büyük kayma gerilmesi.
Kayma gerilmesi: Kesme kuvveti ve/veya burulma momentinin oluşturduğu gerilmeler.
Kayma kuvveti: Kayma gerilmesini meydana getiren kuvvet.
Kazık: Bazı noktaları belirlemek amacıyla toprağa çakılmak üzere hazırlanmış,sivri uçlu kare veya daire kesitli çubuk.
Keçi ayağı: Toprağı sıkıştırma işlerinde motor gücü ile çekilerek kullanılan, bir tamburun çevresine tutturulmuş keçi ayağını andırır çıkıntılardan meydana gelen araç.
Kemer: İki sütün veya iki ayak arsındaki bir açmanın üstünü örtmek için uçları bu sütün veya ayaklara oturmak üzere yay şeklinde yapılan ahşap,maden yada kagir yapı parçası.
Kenet taşı: Kemer taşlarını kilitlemek üzere kemerin en üst bölümüne yerleştirilen konsol şeklinde çıkıntılı kilit taşı.
Ker****: Balçıktan yapılan ve kalıplanarak güneşte kurutulan çiğ tuğla. Ker**** içinde bitki artıkları , olmayan çok killi toprağın, içine katılan saman sapları ve başka gereçlerle stabilize edilip suyla karıldıktan sonra kalıplara dökülüp önce gölgede sonra güneşte kurutulmasıyla elde edilir.
Kesit: Bir cismin bir düzlemle kesildiğinde düzlem üzerinde meydana gelen şekil. Kesit terimi, yapıda daha çok düşey kesit yerine kullanılır.
Keson: Sualtı veya sulu zemin yapılarında temel yapmak üzere suyun dibine indirilen büyük, ahşap veya saç kasa,sandık. Bu yolla yapılan temellere keson temel yada sandık temel denir.
Keşif: 1. Bir yapının maliyetinin hesaplanması. 2. Arazi durumuna göre en iyi çalışma biçimini saptamak için arazinin gözden geçirilmesi.
Kırlangıç kuyruğu: Geçme yapmak için bir ağacın ucuna verilen, kırlangıç kuyruğunu andırır biçim.
Kırma çatı: Yapının her yüzüne doğru inen yüzeyleri bulunan ve yapıyı çepeçevre dolaşan olukları yatay ve aynı düzlemde olan çatı.
Kil: Aslı alüminyum silikatı [ Al2(SiO2)3] olan geçirimsiz, ince taneli bir toprak. Kil, kuruduğu zaman büzülen, ıslandığında hacmini arttıran ve sıkıştırıldığında suyunu veren plastik bir toptraktır.
Kiler: Yiyeceklerin saklandığı oda veya büyükçe dolap.
Kilit taşı: Kemer,kubbe ve tonozların tepe noktalarına konan, örgüyü kilitleyerek üstüne gelen ağırlığı yanındaki taşlara aktaran taş.
Kireç: Kalsiyum karbonatın, yani kireç taşının (CaCO3) 900 santigratın üzerinde pişirilmesi ile elde edilen bağlayıcı madde.
Kireç taşı: Kireç yapmakta kullanılan, içinde %90’ın üzerinde CaCO3 bulunan taş. Yapıda kullanılacak kireç taşı yağlı, taze ve kıvamında pişmiş olmalı, içinde toprak,kum,çakıl vb. yabancı maddeler ve fazla pişirilmiş parçalar bulunmamalıdır; rengi genellikle beyaz olmalıdır.
Kiremit: Çatıları kaplamakta kullanılan, birbirinin kenarına binip suyu alta geçirmeden akıtacak biçimde yapılmış çoğu pişmiş toprak gereç.
Kiremit altı levhası: Kiremitlerin düzgün döşenebilmesi ve ek bir su yalıtımı sağlanması amacıyla kiremitlerin altında kullanılan çoğu bitümlü özel oluklu levha.
Kiremit pervazı: Saçak uçunda ilk kiremit sırasını tutan alın tahtası.
Kiriş: Boyu doğrultusundaki eksenine dik kuvvetlerin etkisi altında bulunan çubuk; döşemeden gelen yükleri düşey taşıyıcılara aktaran, eğilmeye dayanıklı strüktür öğesi.
Ana kiriş: Döşemelerden veya ikincil kirişlerden aldığı yükleri başka kirişlere değil de doğrudan doğruya kolonlara yada taşıyıcı duvarlara aktaran kiriş.
Bırakma kiriş: Bir ahşap çatı makasında alt başlığı meydana
getirip makas uçlarının açılmasını önleyen ağaç gergi.
Kafes kiriş: Açıklık büyüdükçe kirişlerin yüksekliği artar; buna karşılık kirişin içini yer yer boşaltmak mümkündür. Boşaltma sonucunda kiriş, çekme ve basınç çubuklarından ibaret hale gelebilir. Böyle basınç ve çekme çubuklarından yapıla kirişlere kafes kiriş denir.
Konsol kiriş: Bir ucu ankastre öteki ucu serbest kiriş.
Sandık kiriş: Üst ve alt başlıkları birbirine tutturulmuş dolu gövdeli paralel iki putrelden oluşan bileşik kiriş.
Sürekli kiriş: Açıklıklarından birine gelen belirli bir yükün, diğerlerinde de hesaplanabilen bir etki meydana getirdiği aynı doğrultuda birkaç açıklığı bulunan kiriş, mütemadi kiriş.
Kiriş-plak sistemi: Betonarme kirişler aracılıyla taşınan betonarme döşeme sistemi,kirişli döşeme sistemi. Bu sistem geniş açıklıklar için kullanılan en eski döşeme sistemidir, ancak tavanda kirişlerin sarkması nedeniyle esnek planlamayı güçleştirmektedir.
Kirnas: Kimi Anadolu evlerinin üst katlarında dışarıya doğru çıkıntılı olarak yapılmış hela.
Klape: Bir beton kalıbında kanat tahtalarını bağlayan ahşap parça.
Klinker: İnce öğütülmüş ve iyi karıştırılmış çimento hammaddelerinin sinterleşmeye kadar pişirilmesiyle elde edilen madde.
Kolon: Uzunluğu doğrultusuna paralel kuvvetlerin etkisi altındaki çubuk,sütun. Kolonlar,kiriş yada döşemelerden gelen etkileri öteki kolonlara veya temellere aktaran genellikle düşey taşıyıcı öğelerdir.
Kolon-kiriş sistemi: Yatay öğelerin yüklerinin duvarlara yada kemer ve tonozlara değil de kirişler aracılıyla kolonlara aktarıldığı yapım sistemi.
Kolon planı: Betonarme kolonların yerleşme durumunu gösteren plan. Kolon planı 1:50 ölçeğinde çizildiği halde, burada kolonların yatay kesitleri 1:20 olarak çizilir.
Kompasite: Malzemenin birim hacmine isabet eden dolu hacim.
Konsol: Bir çıkmayı alttan destekleyen S şeklinde iki ters kıvrımlı taş destek. 2. Yalnızca bir yanındaki mesnet tarafından taşınan,diğer kısımları boşlukta olan yatay yapı öğesi; konsol kiriş, konsol döşeme.
Kontrplak: Liflerin doğrultusu birbirine dikey gelmek üzere üst üste yapıştırılan incecik ahşap tabakalardan meydana gelen ince,esnek ve çalışmaz ahşap levha.
Konut: Bir yada daha çok insanın ikamet ettiği yer,ev.
Koridor: Bir kattaki odaları birbirine bağlayan dar,uzun geçit.
Korkuluk: Köprü,merdiven,balkon gibi düşmek tehlikesi olan yerlerin kenarlarına dikilen alçak duvar veya parmaklık.
Korozyon: Bazı maddelerin kimyasal yoldan malzemeleri tahrip etmeleri olayına verilen genel ad.Korozyon daima elektronik yoldan,çoğunluklada oksitlenme şeklinde olur.
Kot: 1. Bir noktanın, esas olarak alınan yatay düzlemden yüksekliği ve bu yüksekliği gösteren rakam.2. Projelerde boyutları göstermek için ölçü çizgileri üzerine yazılan rakam.
Kör döşeme: Ahşap parke kaplamanın altına, düşük nitelikli tahtalarla yapılan ve kadronlara çakılan döşeme.
Kör kasa: Bir kapı ve pencere kasasını yada telaroyu tutturmak üzere alta,sonradan görülmeyecek şekilde konulan kasa veya telaro.
Kraft kağıdı: Yapılarda ısı geçirimsizliğini şiltelerinin üzerinde kaplama gereci olarak kullanılan dayanıklı kağıt; çimento torbası yapılan kağıt.
Kule: Taban alanına oranla yüksekliği çok fazla olan, çoğu silindir şeklinde yapı.
Kum: Bazı kültelerin ve en çok silisli kültelerin ufalanmasından oluşan ve deniz kıyısı, çay yatağı gibi yerlerde pek bol bulunan, ufak ve sert tanecikler.Yapıda kullanılacak kum silisli olmalı,içinde toprak,kil ve örgensel maddeler bulundurmamalıdır. Harçlarda ocak veya dere kumu kullanılır.
Kuranglez: Bir yapının genellikle toprak altında kalan bir bölümüne ışık almak üzere yapılan, üstü ızgaralı veya cam tuğlalı bir çeşit ışık bacası.
Kurtağzı: 1.Ahşap doğramanın birbirine geçen dişleri. 2.Gömme hasır basamaklarının, birbirlerinin üzerlerine oturmaları ve kaymamaları için yapılan birleştirme biçimi.
Kuşak: 1. Sağlamlığı artırmak için, bir şeyin çevresine geçirilen ağaç veya maden bağ; iki dikme arasındaki yatay ahşap parça.2. Ahşap çatıda, aşıkların altından geçerek dikme veya babaların birbirine ve merteklere bağlayan çubuk.
Kutu çerçeve: Yüklerin,kolonlar yerine yalnızca betonarme perdelerle taşındığı betonarme sistemi.
Kükürt çimentosu: Korkuluk demirlerinin betona tespiti için açılan deliklere birlikte ısıtılarak dökülen eşit miktarda kükürt ve zift.
Küllük: Soba bacalarının kurumlarını temizlemek için baca deliğinin altına açılan ve içine önü kapaklı sürme bir kutu yerleştirilen delik.
Küpeşte: Korkulukların üzerine, elin kayması için yerleştirilen ve boydan boya devam eden profilli ahşap, maden yada plastik kısım.
Kür: Betonun prizini uygun olarak yapabilmesini sağlamak amacıyla su ile çimento arasındaki reaksiyon için gerekli sıcaklık ve nem koşullarını sağlama.
Küvet: Leğen hizmeti gören kaplara verilen ad,tekne.

Lambri: Ahşap,plastik,metal veya taşla yapılan iç duvar kaplaması.
Laminat: Altta fenol reçinesi emdirilmiş kraft kağıdı tabakaları ile, üstten melamin tabakasından meydana gelen kaplama folyosu.
Lata: Yapıda kullanılan dar, uzun kereste. Lataların enine kesit ölçüleri Türk standartlarına göre 18/48,24/48,28/48 ve 38/58 mm’ dır.
Lavabo: El ve yüz yıkamak için su akıtma düzeni bulunan tekne.
Lento: Kapı ve pencere boşlukları üzerindeki duvar yüklerini taşımak için bu boşlukların üstüne, yandaki duvarlara oturacak şekilde yerleştirilen küçük açıklı taş, beton ayda ahşap kiriş.
Lığ: 1. Suların taşıdığı veya çekilirken bıraktığı kil ve kumlu çamur.2. Kumdan daha ince, kilden daha taneli, tane boyutları 0,002-0,06 mm arsında değişen mineral tanecikler.
Limon kiriş: Bir merdiven kolunun iki yanında uzanan kirişlerden her biri.
Limonluk: Merdivenlerde, balkonlarda havada kalan kenarlara çekilen 20-30 cm yüksekliğinde.
Lojman: Personelin oturması için kimi kuruluşların yaptıkları düşük kiralı yada kira karşılığı olmayan konut.

Oda: Bir binanın, özellikle bir evin oturmak,çalışmak,yatmak gibi eylemlere yarayan gözlerinden her biri.
Oluk: Çatıda derelerde toplanan yağmur yada kar suyunu toplayıp yağmur iniş borularına götüren üst yanı açık,çinko,galvanizli sac veya plastik kanal.
Asma oluk: Saçak kenarına çıkıntılı olarak,oluk bağası adı verilen özel lamalarla asılan oluk,asma dere.
Gizli oluk: Cephede görülmemesi için çatıda bir korkuluk duvarı arkasına gizlenmiş oluk,gizli dere.
Oturtma oluk: Bir betonarme saçak ucuna veya döşeme üstüne oturtulan oluk. Oturtma oluklar gizli veya açık şekilde yapılabilirler.
Omuzlamak: Bir duvarın itme kuvvetini başka bir duvar kütlesi ile karşılamak.
Otoklavlama: Yeni dökülmüş beton,gaz beton, elyaflı-çimento gereçleri yada kireç-kum tuğlalarını belirli bir süre buhar basıncı( 190 0C) altında otoklavda tutma. Otoklavlama, dayanımı attırma bakımından çok etkin bir yöntemdir. Betonun açık havada 28 günde kazanabileceği dayanım, otoklavlama yolu ile 24 saatte kazandırılabilmektedir.
Oturma: Bir yapının, altındaki zeminin hareketi veya sıkışması dolası ile aşağı doğru hareketi. Yapının çeşitli bölümlerindeki oturmalar çok farklı olmadıkça bu tehlikeli olmaz.büyük yapılardaki genleşme derzleri,oturmadan meydana gelebilecek tehlikeyi ortadan kaldırmakta da yararlı olurlar.
Ozalit: Aydınger kağıdı gibi saydam kağıtlara çizilmiş resimleri ışıklı kopya yoluyla duyarlı kağıtlara aktararak çoğaltma işi.

Ölçek çizgisi: bir cismin veya haritanın ölçeğini göstermek üzere, kenarına çizilen ve her birimin gerçekte kaç metre yada km. karşılık olduğunu gösteren doğru.
Ölçme latası: Üzerine cm. bölmeleri bulunan ve cetvel olarak kullanılan lata.
Ölçme nişanı: Çatlak duvarların daha çok açılıp açılmadıklarını anlamak için çatlağın iki yanına tutturulan cam vb. parça. Cam kırılırsa çatlağın genişlediği anlaşılır.
Ölçü çizgisi: Bir projede çeşitli bölümlerin ve öğelerin uzunluklarını göstermek üzere çizilen ve üzerine ölçüler yazılan çizgi.
Ön cephe: Yapının yola bakan yüzü.
Ön gerilme: Bir betonarme öğede sürekli iç gerilmeler sağlanması yoluyla,betonu basınç gerilmelerine, çelik halatları da çekme gerilmelerine karşı çok yüksek dayanım gösterecek şekilde çalıştırma tekniği.
Örtü: Binanın üstünü örten çatı; çatının üstünü örten kiremit, eternit vb. kaplama.
Örtü altı kaplaması: Çeşitli levhalar yada kiremit gibi örtü gereçlerinin altına, tahtadan geçmeli veya geçmesiz yapılan kaplama.
Özgül ağırlık: Bir çimsin boşlukları çıkarıldıktan sonra, birim hacimdeki parçasının ağırlığı.

Pabuç: Bir sütunun,bir dikmenin taban bölümü.
Pabuçluk: Eski Türk evlerinde odaların girişinde kapı ile odanın yüksekçe döşemesi arasında kalan, ayakkabı çıkarılan yer.
Pafta: 1.Üzerine proje çizilen levha,çizim levhası.2. Büyük haritaları meydana getiren ayrı parçalardan her biri.
Pah: Eğik olarak kesilmiş kenar,şataf.
Pandül ayak: Her iki ucu da mafsallı olan, yani moment almayan düşey çubuk.
Panel duvar: Taşıyıcı niteliği olmaksızın bölme olarak kullanılmak üzere yapılmış ince duvar.
Panjur: Bir çerçeve içine yerleştirilmiş hareketli yada sabit yatay şeritlerden oluşan ve pencere dışına takılan kanat. Panjur gereğine göre güneşi ve rüzgarı önlemeye, ışığı düzenlemeye yaradığı gibi güvenlik amaçlıda kullanışlıdır.
Pano: Hazır bölme yada cephe elamanı.
Parapet: Teras,balkon,köprü gibi yerlerde yapılan yaklaşık olarak 90cm yüksekliğinde korkuluk duvarı.
Paravana: Odalarda kapıların önüne konan yada bölme olarak kullanılan,katlanır,taşınır,çerçeveli perde.
Parke: Meşe,gürgen ve kayın kerestelerinin makinelerde işlenmesi ile elde edilen dar,uzun ve zıvana lambalı döşeme kaplama gereci.
Parsel: Belli bir amaç için ayrılıp sınırlanmış arazi parçası; bir adanın parçalarından her biri.
Parsel derinliği: Bir parselin arka çizgisi ile cephe doğrultusu arsındaki ortalama dikey uzaklık.
Parsel genişliği: Bir parselin, üzerinde bulunduğu yoldaki cephe genişliği. Köşe başına rastlayan parsellerde dar yüz parsel genişliği olarak benimsenir.
Pas payı: Kolon,kiriş,döşeme gibi bir betonarme ve de çelik donatının dışında kalan beton bölüm. Pas payının yararlı kesite katılmadığı,ancak, hava ile yada su ile ilişkilerini keserek demirleri pasa karşı koruduğu kabul edilir.
Pavyon: Bir arsa içinde ayrı ayrı birkaç binası olan bir kuruluşun bu binalarından her biri yada asıl binadan ayrı küçük bina.
Payanda: Düşey bir taşıyıcı,örneğin bir duvarı güçlendirmek için eğik olarak verilen destek.
Pencere: Dışarısını görmek,hava ve ışık almak için duvarlarda yapılan ve doğrama ile camdan meydana gelen açma.
Pencere bandı: Hava sızmalarını önlemek üzere, pencere ve kapı aralıklarına konulan keçe,kauçuk yada plastik şerit.
Pencere eteği: Pencerelerin altında bulunan denizlikten döşemeye kadar olan sağır bölüm.
Perçin: İki yada daha çok maden levhayı birbirine bağlamak için kullanılan bir çeşit sabit bağlayıcı.
Perdah: Maden,ahşap,taş yada sıvalı bir yüzeyi pürüzsüz hale getirme işi; parlatma,açkı.
Perde: İskeletli yapıda düşey ve yatay yükleri taşıyan betonarme duvar, betonarme perde.
Perde duvar: Çelik,betonarme gibi taşıyıcı öğeler arsında kalın taşıyıcı olmayan,ince duvar,bölme.
Pervaz: Bir şeyin çevresine veya kenarına uzunluğuna eklenen dar kenarlık; kapı ve pencerelerde kasanın sıva ile birleştiği çizgiyi örten silmeli ve düz kenarlık.
Peyzaj mimarlığı: Bahçe mimarlığının günümüzdeki daha geniş kapsamlı tanımı; bir toprak parçasını bitki,su,taş gibi doğa öğeleri ile düzenleme sanatı.
Pilastr: Bir bölümü duvara gömülmüş ayak, gömme ayak. Pilastların çoğunda çıkıntı, görünen yüzün genişliğinin 1/3’ ünü geçmez. Pilastr zamanla taşıyıcı olmaktan uzaklaşarak bir süsleme öğesi durumuna gelmiştir.
Piliye: Ayrık bir destek gibi çalışan kagir, ahşap veya demir dikme;ayak.
Pirinç: Sıva ve dökme mozaik işlerinde kullanılan küçük taş kırıntılarına verilen ad.
Pissu: Hela,banyo,mutfak gibi atılan kullanılmış suların ve katı cisimlerin karışımı,evsel atık su. Yapıda pissu tesisatı sıhhi tesisatsın bir bölümüdür.
Pisuar: Genel binalarda erkek helalarına tek olarak yada grup halinde yerleştirilen sidiklik.
Piştak: Asıl eve girmeden önceki oda veya koridor.
Plak: Kirişler yada taşıyıcı duvarlarla kuşatılan ve bunlarca taşınan, bir veya iki yönde asal donatılı betonarme döşeme parçası.
Plan: Bir cismin yatay bir düzlemde kesildiği varsayılarak çizilen ölçekli arakesit resmi, yatay kesit.
Plankote: Kotlu plan.
Pliye: Kesme kuvvetini karşılamak üzere betonarme kiriş ve döşemelere yerleştirilen, özel şekilde bükülmüş betonarme demiri.
Polikarbonat: Işığa karşı çok dengeli ve çok saydam bir sert plastik. Özellikle tepe ışığı almak üzere, çekme yoluyla elde edilmiş içi boşluklu saydam levhalar halinde cam yerine kullanılır.
Polistiren: Strienden polimerleşen, 60-80°C yumuşayan, 145°C kaynayan bir plastik. Genel olarak asitlere, alkalilere ve suya karşı çok dayanıklı olan polistirenlerin özellikleri, molekül ağırlıklarına göre çok değişir. Kaynar su ve tiner, polistiren üzerinde iz bırakır. Bu sakıncasına karşın dış ülkelerde özellikle saydam bölme yapımında cam tuğla gibi kullanılmaktadır. Polistiren, soğuk su borusu yapımında da kullanılmıştır.polistiren, mor ötesi ışınlarının etkisi ile sararır.
Polistiren köpüğü, genleşmiş polistiren Isı iletkenlik katsayısı 0,03 olan, blok yada levhalar halinde satılan ve çoğunlukla sandviç bölmelerde kullanılan gereç.
Polyester: Cila işlerinde, cam elyafı ile donatılmış olarak mobilya ve çeşitli yapı öğeleri yapmakta kullanılan sentetik reçinelerin genel adı. Polyesterler bir yada daha çok poliasidin bir polialkolle birleşmesinden oluşurlar.
Porozite: Boşluklu gereçlerde birim hacme düşen boşluk miktarı.
Portofo: Döşeme, kiriş gibi taşıyıcı yapı öğelerinin, duvarların veya ayakların üzerinden boşluğa doğru uzanan bölümünün durumunu anlatmakta kullanılan terim.
Prekast: Hazır parça halinde yerine konulmak üzere bir fabrikada yada yapıyerinde önceden dökülerek kalıplanmış beton öğe.
Priz: Bağlayıcı madde hamurunun katılaşması.
Priz bitme süresi Bağlayıcı maddelerle yapılan bir hamurun plastikliğini yitirdiği ana kadar geçen zaman.
Priz geciktirici Betonun döküm sırasında işlenebilme süresini uzatmak için kullanılan katkı maddesi.
Priz hızlandırıcı Düşük hava sıcaklıklarında yada ivedi harç ve beton işlerinde katılaşmayı hızlandırmak üzere kullanılan katkı.
Priz ısısı Çimentonun katılaşması sırasında yayılan ısı.
Profil: Yapıda kullanılmak üzere biçimlendirilmiş maden çubuk.
Proje: Bir yapının gerçekleştirilebilmesi için gerekli plan, kesit, görünüş gibi çizimlerin tümü.
Fikir projesi, fikir tasarımı: Avan projeden önce, mimarın verilen konu üzerinde ilk düşüncelerini ortaya koyduğu tasar.
Avan proje: Gerçekleştirilecek bir yapı konusundaki ilk düşünceleri plan, kesit ve görünüşlerle belirtildiği öneri projesi; önproje. Avan proje aynı konunun ayrı birkaç çözümünü göstermek üzere birden çok proje halinde de düzenlenebilir.
Kesin proje, kat’i proje: Avan proje üzerindeki inceleme ve kararlara göre düzenlenen proje. Bu projenin ölçeği genellikle 1:100 olup bu ölçek çok büyük veya çok küçük yapılarda değiştirilebilir.
Uygulama projesi, tatbikat projesi: Bir yapının inşaatını yürütebilmek üzere düzenlenen proje.
Puantör: İşçilerin çalıştığı saatleri, yaptıkları işi ve yapıyerine gelen gereçleri hesaplayıp kaydeden görevli.

Radye: Bir yapıyı yer sularının çalışmasına karşı koruyan kaplama.
Rampa: Eğik yol veya geçit. Yaya rampalarında eğim açısı en çok 20° (%36) olur; çizimlerde eğim okul merdivendekinin aksine iniş doğrultusunu gösterir. Otomobillerin %30’a kadar eğimli rampalara tırmanma gücü olduğu kabul edilirse de karayollarında rampa eğimleri çokluk %15’e kadar yapılır. Bu eğim yolun dönen bölümlerinde %8,5 i geçmez.
Rayiç: Sürüm değeri, piyasa fiyatı.
Rayiç cetveli: malzeme birim fiyatlarını göstermek üzere ilgili kuruluşça düzenlenmiş çizelge
Reaksiyon: Duvar yada kolon gibi bir dayanağın, bir kiriş gibi yüklü bir öğeden aşağı doğru gelen basıncı karşılayan yukarı doğru direnişi, tepki.
Rehabilitasyon: Harap yada terk edilmiş eski yapıların, tarihi çevrelerin, değişen gereksinimleri karşılayacak biçimde onarılarak yeni bir işlevle çağdaş yaşama katılmasının sağlanması.
Reks bloğu: Reks döşeme yapmakta kullanılan, taşıyıcı, pişmiş toprak blok. Bu blokların üst ve altlarında betonarme demirleri için özel kanallar vardır. Reks kirişleri hazırlanırken, harman suyunu emmemeleri için reks blokları ıslatılır.
Reks döşeme: Reks bloklarını beton çeliği ve betonla donatarak hazırlanan kirişlerin yan yana dizilmesiyle yapılan bir çeşit dişli döşeme. Reks blokları istenilen açıklığa göre dizilerek yerde kiriş haline getirilir; sonra bu kirişler genellikle kalıpsız olarak, uçları mesnetler üzerine gelecek şekilde yan yana dizilirler.
Resterasyon: Aslını bozmadan onarma.
Rıht: Basamak aynası.
Rıht yüksekliği: Bir merdivenle birbirini izleyen iki basamak arasındaki düşey uzaklık.
Rijit: Oynak ya da esnek olmayan.
Rögar: Kanalizasyonda, yer altındaki temizleme parçalarını kontrol etmek ve çeşitli doğrultulardan gelen boruları başka bir doğrultuya yöneltmek için yapılan baca, lağım bacası.
Rölöve: Var olan bir yapının bütün boyutlarını ölçerek plan, kesit ve görünüşünü yeniden çıkarma.
Röper: Bir doğrultucuyu, bir düzeyi bir yüksekliği belirlemek veya yeniden bulmak üzere bir duvar, bir kazık yada arazi vb. üzerine konulan işaret.
Röper kazığı: Bir röper noktasını belirlemek üzere çakılan kazık.
Röper noktası: Belli bir yeri, bir noktayı yeniden bulmak için konulan sabit işaret.
Röperli kroki: belli röperlere göre bir arsanın konumunu ve ölçülerini gösteren kroki.
Rötre çatlağı: Betonda büzülme nedeniyle oluşan çatlak, büzülme çatlağı.
Ruhsat projesi: Yapıya başlama izni alabilmek üzere belediyeye verilen kesin proje ve uygulama projesi.
Ruhsat şubesi: Belediyelerde ruhsat projesi ile, gerekli belgeleri inceleyerek yapıya başlama izni veren bölüm.
Rüstik: Duvarları, yarı yontulmuş veya taşın ilkel halini anımsatır biçimde yontulmuş taşlarla örülmüş.
Rüzgar bağlaması: Bir strüktürde yalnızca rüzgar yükünü karşılamak üzere yapılan kiriş.
Rüzgar basıncı: Rüzgara bağlı olarak bir duvar yada çatı yüzeyinde oluşan ve kg/m2 şeklinde belirtilen basınç. Bayındırlık Bakanlığı’nın Genel Teknik Şartnamesine göre özel durumlar dışında dik etki alan yüzeyler için rüzgar basıncı 150 kg/m2 olarak kabul edilir.
Rüzgarlık: Soğuk ve rüzgarın içeriye girmesini önlemek üzere bina girişlerinde yapılan çifte kapı yada döner kapı düzeni.

Şahmerdan: Ağır çekiç. Toprağa iri kazık çakmaya yarayan çok ağır bir çeşit tokmak.
Şantiye: Yapım yeri.
Şantiye binası: İşlerin yürütülebilmesi için yapı yerinde kurulan geçici bina.
Şantiye şefi: Bir yapı yerinin ve yapımının yönetiminden sorumlu mühendis yada mimar.
Şap: Henüz prizini bitirmemiş ve yüzeyi yaş olan düzleme betonu üzerine genellikle 2,5 cm kalınlığında dökülüp mala ile perdahlanan çimento harcından yapılmış ham döşeme kaplaması.
Şapka: Boru, baca gibi yukarıya doğru uzanmış şeylerin tepesine, içlerine yabancı maddelerin girmesini önlemek üzere takılan başlık. Duvarların üzerine gelen beşikörtüsü şeklindeki harp uşta.
Şev: İnişli yer, bayır. Eğik, meyilli.
Şirvan: Eskiden çatı arasında yada dükkanların üstünde bulunan basık oda.
Şofben: Sıcak su sağlamakta kullanılan doğalgaz yada bütan gazı otomatı.
Şömine: Salonda yada bir terasta yapılan alafranga odun ocağı, ocak. Şömineler duvar kenarında yapılabilecekleri gibi, bir mekanın ortasında olabilirler.
Şönt Baca: Çok katlı yapılarda her katın bir kat yüksekliğince giden bacasının ana bacaya birleşmesi ile meydana gelen bacalar grubu.

Saçak: Çatının binadan dışarı taşan bölümü.Çatı sularını yapı bedenden ve temellerinden uzağa akıtmak ve gerektiğinde gölge sağlamak için yapılır.
Saçak düzeyi, saçak seviyesi: Saçağı olmasa da ir binanın son kat döşemesinin üst kotu.
Saçak silmesi: Bir yapının saçak altı bölümlerini sulardan korumak için dış duvarların üst bölümlerine yapılan yatay silme.
Sağrı: Çatılarda mahyalarla dereler arasında kalan üçgen ya da yamuk, eğik düzeylere verilen ad.
Sahanlık: Binalarda kapı önünde, merdiven başlarında yada ortasında veya asansör önlerinde genişçe düzlük.
Ara sahanlık: Bir merdivenin iki kolu arasında yer alan sahanlık.
Kat sahanlığı: Kat düzeyindeki sahanlık.
Köşe sahanlık: İki kolu birbirine dik merdivenlerdeki sahanlık.
Tama sahanlık: iki kolu birbirine paralel merdivenlerdeki ara sahanlık.
Saka deliği: Eskiden evlerin ön cephe duvarında bulunan ve sakaların getirdikleri suyu eve girmeksizin boşalttıkları teknecik.
Sakal: Asma tavan yapmak için yada başka bir erekle betonarme tavandan sarkıtılan ince demirlere verilen ad.
Sandık: Yapılarda kum, çakıl ölçmek için kullanılan üstü ve altı açık, dikdörtgenler prizması biçiminde ahşa ölçü.
Sarnıç: Yağmur suyu biriktirmeye yarayan kagir yer altı deposu.
Sehim, sehm: Eğilme etkisi altındaki bir yapı parçasının,örneğin bir kirişin belvermesi.
Seki: Ahşap dikmeleri nemden korumak için altlarına konulan taş altlık.
Sergen: Kimi eski evlerde, duvarlarda yada kapı üstlerinde bulunan raf.
Sığınak: Savaş sırasında halkın yada askerin sığınması için yapılan özel yer altı yapısı.
Sıhhi tesisat: Bir yapıda temiz ve pis su döşemi. Sıhhi tesisat, makine mühendisliği konusudur.
Sıva: Duvar veya tavanlarda kagir yada hımış yüzeyleri düzgünleştirmek için ve korumak için kullanılan bir çeşit harç. Plastik kıvamda iken duvarlara ve tavana uygulanan ve daha sonra sertleşen sıvalar genellikle çimento, kireç, alçı ile kum ve su karışımından meydana gelir.
Akustik sıva: Ses emicilik özelliği yüksek olan sıva. Bu çeşit sıvalar genellikle su ile temasta hacimlerini arttıran alüminyum tozu ile yapılırlar.
Rabiç sıva: Metal depluvaye kaplanmış yüzey üzerine üç kat halinde vurulan sıva.
Silme: Duvar, tavan, kapı, pencere, yazıtlık, gibi öğeleri çevrelemek için düz yada eğri profilde kabartmalı olarak yapılan, çubuk biçiminde sürekli bezeme örgesi.
Silo: Tahıl, çimento, agrega ve benzeri maddeleri depolamakta kullanılan çoğu silindirik yüksek kule.
Sirkülasyon alanı: Koridor, merdiven, rampa gibi çeşitli hcimleri birbirine bağlayan öğelerin kapladığı alan.
Sirkülasyon çekirdeği: Bir binada düşey sirkülasyon araçlarının yani merdiven ve asansörlerin katlarda ve düşeyde bir araya getirilmeleriyle oluşturulan çekirdek.
Sistem detayı: Bir yapıda yinelenen bir sistemin anahtar(ana) detayı. Çok zaman bu terim, yanlış olarak bir yapının cephesinden geçen düşey kesiti anlatmakta kullanılmaktadır.
Site: Bir bütünlük içinde gerçekleştirilmiş ortak yönetimi olan konut yerleşmesi birimi.
Sofa: Evlerde oda kapılarını açıldığı genişçe mekan.
Soğuk cephe: Yapı içinde oluşan ve difüzyon yoluyla gelen su buharını dışarıya atmak üzere tabakaları arasında bir havalandırma boşluğu bırakılmış cephe türü.
Sonda: Suyun derinliğini ölçmek veya su dibindeki zeminin cinsini öğrenmek için kullanılan alet. Zeminde delik açmak veya zemin katmanlarının durumunu öğrenmek için kullanılan büyük burgu.
Sondalama: Sonda ile suyun derinliğini ölçme veya su dibinin cinsini saptama.
Sömel: Temel pabucu.
Stabilizasyon: Toprağın ve agreganın mühendislikle ilgili özelliklerinin ıslah etmek için, stabilitesini arttırmak veya korumak amacıyla kimyasal yada mekanik işlemler uygulama.
Stabilize yol: Yüzeyine kum, çakal, az miktarda kil karışım serilip sıkıştırılarak yapılan yol.
Sundurma: Yağmurdan yada güneşten korunmak için bir kapı üstüne yada duvar önüne yapılan saçak.
Sundurma çatı: Tek akıntı yüzeyi olan çatı.
Süpürgelik: Yapılan duvarların döşeme ile birleştiği yerlere boydan boya yerleştirilen 5-8 cm yüksekliğinde ahşap, taş, maden veya plastik şerit; sıva dibi. Süpürgelik birleşme çizgisini örttüğü gibi, duvarın alt bölümlerinde boya yada badananın kirlenmesini önler.
Sürveyan: Yapılarda işçiye ve özellikle gereçlere nezaret eden kimse.
Sütun: Taştan yapılmış taşıyıcı dikme.
Sütun altlığı: Bir sütunun üzerine oturduğu kare prizma yada silindirik biçimli taban.

Taban tahtası: Ahşap bir döşemede taban kirişlerinin üzerine çakılan döşeme tahtalarını her biri.
Tanzim planı: Düzenleme planı.
Tapu, tapu senedi: Bir mülkün kimin olduğunu gösterir belge.
Tarafsız düzlem: Basınç ve çekme bölgelerini birbiriden ayıran itibari düzlem. Düz eğilme durumunda çubuk lifleri uzunluk değiştirirler. Basınç bölgesinde lifler kısalma, çekme bölgesinde ise uzamaya zorlanır. Aradaki bir düzlemde yer alan lifler ise uzama yada kısalmaya uğramazlar, ki bu liflerin bulundukları düzleme tarafsız düzlem denir.
Tarafsız eksen: Eğilen bir kirişte gerilmenin sıfır olduğu çizgi, ölü eksen. İki mesnetli bir kirişte yüklerin üstten gelmesi durumunda tarafsız eksenin altındaki bütün lifler çekmeye, üstündekiler ise basınca çalışırlar. Kiriş homojen gereçten yapıldığında tarafsız eksen, kesitin ağırlık merkezinden geçer.
Taslak: Bir şeyin henüz kesin biçim almamış durumu, eskiz.
Taşçı kalemi: Üzerine çekiçle vurularak taş yontmakta kullanılan çok ser yassı uçlu bir çelik.
Taşıyıcı: Yapının maruz kaldığı çeşitli kuvvetleri ve zorlamaları karşılayan bölümleri meydana getiren yapı bileşeni. Bir yapıda döşemeler, kirişler, kolonlar, temeller taşıyıcı gereçlerle yapılırlar.
Taşıyıcı olmayan: Yalnızca kendi yükünü ve rüzgar yükünü karşılayan yapı bileşeni.
Tatami: Japon evlerinde döşeme kaplama gereci olarak kullanılan kalın hasır. Tatamilerin yalnızca sazdan örülmüş olanlarının yanı sıra ipek, pamuk yada kendir şeritli olanları da vardır.
Tavan: örtülü bir yerin üstündeki döşemenin alt yüzeyi; taban karşıtı.
Asma tavan: Mevcut bir tavanın altına daha iyi bir görünüş vermek amacıyla buna asılarak yapılan ikinci bir tavan.
Yüzer tavan: Darbe ve hava seslerini azaltmak üzere, üst döşemeden kopuk olarak yapılan asma tavan
Tavan planı: Üstte döşeme kaplamsı bulunmadığı kabul edilerek çizilen ahşap tavan kirişlemesi planı.
Tecsimat: Bir duvar yüzeyindeki kabartma bezemeler.
Tekmelik: Kapı kanatlarının, ayak çarpabilecek alt bölümlerine konulan çoğu maden koruma parçası; alüminyum tekmelik.
Tekniker: Yapıda mimar ve mühendisin yardımcısı olan teknik eleman.
Temel: Bir yapının sağlam zemine oturtulan ve yapıdan gelen yükleri zemine aktaran bölümü.
Izgara temel: Çürük zeminli yerlerde kolon sıralarını iki doğrultuda bağlamak üzere oturtulmuş, planda bir ızgara şeklinde düzenlenmiş temel.
Radye temel: Yapının zemine oturduğu yüzeyi bir döşeme gibi boydan boya kaplayan çoğu betonarme temel.
Sürekli temel: Zeminin ayrık temel yapılmasına elverecek kadar sağlam olması yada yüklerin büyüklüğü durumunda yapılan kolonların altında ve arasında betonarme kiriş gibi uzanan temel türü; mütemadi temel. Sürekli temel yapının bağlanması bakımından ayrık temele göre daha uygun ise de maliyeti daha yüksektir.
Tekil, münferit temel: Emniyet gerilmesi büyük olan zeminlerde her kolonun altına ayrı olarak dökülen betonarme temellere verilen ad.
Yüzeysel temel: Çok az kazılmış zemine oturtulan temel, sığ temel.
Temel tabanı: Temelin üzerine oturduğu kaya, küskülük yada toprak zemin.
Temel taşı: Yığma yapılarda temele konan büyük taşlardan herbiri.
Tepelik: Kimi yapıların anıtsal kapıların ve mihrapların üst bölümünü süslemek üzere konulan iki ucu ve ortası kalkık oymalı mermer parçası.
Teras: Oturup hava almaya yarayan düz ve çevresi açık yüksekçe yer, taraça.
Terasman: Toprak düzlemesi, toprak kazma ve taşıma işleri.
Tesisat: Belli bir işin sağlanmasına yardım eden alet ve araçların uygun yerlere birbirine bağlı olarak döşenmesi veya döşenen bu araçların tamamı.
Tessera: Döşeme ve duvar mozaiği yapımında kullanılan, küçük bir küp biçiminde cam, pişmiş toprak yada taş parçası.
Tesviye: Düzleme.
Tırabzan: Merdiven parmaklığı.
Tırabzan ayaklığı: Küpeşteyi taşıyan parmaklardan her biri.
Tırabzan babası: Ahşap merdivende tırabzanın ilk basamak yada sahanlık basamağındaki kalın çubuğu.
Tonoz: Biçimi alttan içbükey olmak üzere taş yada tuğla ve harçla örülmüş yarım silindir biçimde tavan; bir kemerin ötelenmesi ile meydana gelen örtü.
Topal kiriş: Bir döşeme kirişlemesinde yükünü ana kirişe değil de kasnak kirişe aktaran kiriş.
Trilit: Dikine yerleştirilmiş iki taş blok üzerine yatay olarak bir üçüncü blok konularak yapılmış anıt yada kapı benzeri yapı. Dolmenler birer trilittir.
Tripleks: Üç düzeyli ev yada apartman dairesi.
Tromp: Bir bina köşesine bindirmeli olarak örülen tonoz parçası; kare planlı kubbeli bir yapının duvarları arasındaki köşelerin üst bölümüne yapılan ve binanın üstünü sekiz kenarlı olarak kubbenin oturmasına elverişli bir kaide meydana getirmek üzere köşeleme tonoz.
Tretuvar: Yaya kaldırımı. Bina eteğini dolaşan dar kaldırım.
Tuğla: Duvar örmekte kullanılmak üzere kalıplara dökülüp kurutulduktan sonra harman ocağı yada fırınlarda pişirilen gereç.
Blok tuğla: Normal tuğlanın 4-8 katı büyüklüğünde boşluklu tuğla.
Çiğ tuğla: Kili güneşte kurutularak yapılmış tuğla.
Fabrika tuğlası: Kil, killi toprak ve balçığın ayrı ayrı yada gerektiğinde su, kum,tuğla ve kiremit tozu kül vb ile karıştırılarak makinelerde biçimlendirilmesinden sonra fırında pişirilmesiyle elde edilen tuğla.
Harman tuğlası: Kil, killi toprak ve balçığın ayrı ayrı yada gerektiğinde su, kum,tuğla ve kiremit tozu kül vb ile karıştırılarak makinelerde biçimlendirilmesinden sahra fırınında pişirilmesiyle elde edilen tuğla.
Pres tuğla: Yüksek basınç altında kalıplanmış, düzgün köşeli, perdahlı tuğla.
Tüteklik: Hamamlarda duvarlar içinde bırakılmış olan dar duman bacalarına verilen ad

Uzay kafesi: Çok geniş açıklıkları örtmek üzere yapılan, çubuklardan oluşan bütün öğeleri birbirlerine bağlı olup her doğrultuda bir bütün halinde çalışan üç boyutlu kafes.

Üst başlık: Bir kafes kirişin yada makasın basınca çalışan üstteki bölümü.
Üstemel: Bina eteği, etek duvarı, subasman.
Üstyapı: Bir yapının toprak üzerinde kalan bölümü.
Üzengi: Kirişleri veya bazı çatkı parçalarını taşımak üzere altlarına geçirilen U şeklinde bükülmüş lama demiri veya yuvarlak demir, üzengi demiri.
Üzengi çizgisi: Bir kemerde iki yandaki üzengi taşlarını birleştirdiği varsayılan çizgi.
Üzengi taşı: Bir kemerin ayağa oturduğu noktadaki ilk taş. Üzengi taşlarının ayaklar üzerine gelen yüzleri yatay, üst yüzleri ise kemer eğrisine uygun olacak şekilde eğiktir.

V kolon: Yükleri üsteki iki noktadan alıp tek bir yük halinde temele aktaran, V harfi şeklinde kolon çiftti.
Vaziyet planı: Konum planı.
Vernik: Reçine türünden bazı maddelerin uygun eriticiler
( aseton,eter,alkol vb.) içinde eritilmesiyle elde edilen ve havanın etkisinden,nemden korumak yada daha iyi bir görünüş vermek için ahşap eşyanın yüzüne sürülen sıvı.
Vestiyer: Genel binaların girişinde plato,şapka,şemsiye gibi şeylerin bırakıldığı yer.
Vibratör: Dökülmekte olan betonun içine daldırılarak yada kalıba uygulanarak, meydana getirdiği titreşimlerle betonun sıkışmasına yardım eden elektrikli aygıt.
Vinç: Ağır yükleri kaldırıp indirmek için kullanılan makine düzeni,
kaldırak.
Viyadük: Bir kara yada demir yolunu bir vadiden yada başka bir yol üzerinden aşırmak için yapılan ve yüksek ayaklar üzerinde taşınan köprü.

Yaka: 1. Çatıda, baca kenarında etek parçasını tutturmakta kullanılan maden (çinko,bakır vb.) şerit. 2. Oluğun, saçak kenarında örtü kaplamasına oturan ve boydan boya giden şerit halindeki parçası.
Yangın duvarı: Bina içinde özelliği olan bir bölümün yangından korunması için çevresine yapılan koruyucu duvar.
Yanlama: Bir ahşap asma çatı makasında babanın yüklerini iki yandaki mesnetlere ileten eğik iki basınç çubuğundan her biri.
Yapı: Karada veya suda, bayındırlık veya iskan eğriyle kurulan köprü,yol,tünel,baraj,bina gibi tesisler ile bunların yer altı ve yer üstü inşaatı.
Yapı bileşeni: Yapı elemanlarının çeşitli yöntemlerle, çeşitli şekillerde bir araya getirilmeleriyle yapılan ve yapı elemanı olarak adlandırılamayacak kadar karmaşık olan yapı parçası. Duvar,kapı,pencere,çatı,temeller, yapı bileşenidir.
Yapı elemanı: Bir yapının, biçimlendirilmiş yapı gereçlerinden meydana gelen ilksel parçası. Tuğlalar,briketler,kiremitler,karolar,büzler,mad eni profiller,ahşap yada prekast beton parçalar yapı elemanlarıdır.
Yararlı alan: Bir binanın tümünün yada bir bölümünün, duvarları katılmaksızın hesaplanan kullanılabilir alan.
Yastık: Bir dikme yada payandanın altına yerleştirilen yassı ağaç.
Yelpaze: Kırma çatı saçaklarının köşelerindeki mertekleri damlalık aşığına bağlaya bilmek için kazayağı şeklinde yerleştirerek yapılan düzen. Eski Türk yapılarının bir özelliği olan bu düzen, çıkmalı ahşap döşemelerde de kullanılmıştır.
Yığışım: İrili ufaklı taşların sonradan doğal bir çimentoyla birleşmesinden oluşan kaba külte.
Yığma: a.Taşları yada tuğlaları, taşıyıcı olacak şekilde, üst üste koyup harçla bağlayarak yapılmış, b.Tahta ve kütüklerle, bindirme yoluyla çivi kullanmadan örülmüş,masif.
Yonga levha: Özel makinelerle elde edilen odun yongalarının sentetik reçine tutkallarıyla ısı ve basınç altında yapıştırılması ve biçimlendirilmesi yoluyla yapılan suni tahta levha,sunta.
Yorulma: Önemli bir oranda hareketli yüklerin etkisi altında yapı öğelerini, değişken kuvvetlerin,yani ters yönlü gerilmelerin etkisi altında bulunurlar. Bu durumun doğal
hangi bir kesitine ait bir noktanın min-max gerilme gibi iki sınır arasında değişken bir gerilme etkisi altında kalmasına yorulma denir.
Yönlendirme: Bir binanın yada yolun, güneşin yükselişine göre planlanması. Binaların yönlendirilmesi bakımından kuzey yarıkürede güney, güney yarıkürede ise kuzey en elverişli yönlerdir.
Ytong: Kum.kireç çimento su ve alüminyum tozunun karışımının belli işlemlerden geçirilmesiyle üretilen bir çeşit gazbeton.
Yumru: Bir ahşap süpürgelikle döşeme arsındaki çizgiyi örtmek üzere yerleştirilen,dörtte bir yuvarlak çıta,süpürgelik çıtası.
Yüklenici: Bir işi,yapının bir bölümünü yada tümünü yapmayı belli koşullarla üstüne alan kimse,müteahhit.
Yüklük: Evlerde, odanın bir yanında şilte,yorgan gibi şeyler koymaya yarar yerli dolap.

Zati yük: Taşıyıcı bir yapı parçasının kendi ağırlığı.
Zemin emniyet gerilmesi: Bir zeminin birim alanının güvenlikle taşıya bileceği yük.
Zemin mekaniği: Zeminin yapısını,sınıflandırılmasını,direncini,ye r katmanları arsındaki su akışını,bunların içindeki etken ve edilgen yer basınçlarını inceleyen bilim kolu

Mimarlık Mimarlık mekan tasarlama işidir. İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla, yapıları ve fiziksel çevreyi tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir. İnsan barınmak için yaşamak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekan ihtiyacı duyar ve bu mekanı kendine özgü kültürel, fonksiyonel ve farklı zevklerde yaratır.

Mimarlık evrensel bir meslektir. İnsanlık tarihinin her döneminde önemli olmuştur. Dini yapıların tanrıya ulaşma arzusundan, iktidarı simgeleyen saraylara ya da bir kentin dokusunu oluşturan basit konut tiplemelerine kadar her türlü açık ve kapalı mekanı tasarlar.

Bu çevre kırsal veya kentsel olabileceği gibi, yapıları veya mekanları kuşatan yakın dış çevre de mimari tasarımın kaps***** girer. Mekan, içinde yaşamın gerçekleştiği fizik ortam olarak tanımlanabilir. Mekanın oluşabilmesi ve üretilebilmesi için yapılara, yaşamın hergün artan çeşitliliği gözönüne alınırsa, oldukça karmaşık ilişkiler düzeni içinde yapılaşmış fizik çevreye gereksinme vardır. Mimari tasarımın öznesi olan yaşam, coğrafi, iklimsel, kültürel, demografik farklılıklar içerir.

MÖ 1. yy.’da yaşamiş olan Roma’lı mimar Vitruvius “De Architectura” adlı kitabında başarılı bir mimarlık için “Utilitas, Firmitas, Venustas” (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) etmenlerinin gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Rönesans’ ta bu tanım, “Comodita, perpetuita, bellezza” (kullanışlılık,süreklilik- kalıcılık, güzellik) olarak benimsenmiştir. 1581’de bir İngiliz yazarı mimarlığı “yapı bilimi” olarak tanımlarken 19.yy’da İngiliz eleştirmen Jo hn Ruskin mimarlığın “yapılara uygulanan süslemeden başka bir şey olmadığı” nı ileri sürüyordu. Amatör bir eleştirici olan Sir Henri Watton “The Elements of Architecture” (1624) adlı kitabında mimarlığın üç koşula ( kullanılışlılık, sağlamlık, güzellik) yanıt vermesi gerektiğini belirtir. F.L.Wright’a göre de “mimarlık biçim haline gelmiş yaşamdır.”

Dünyanın en eski mesleği olarak kabul edilen mimarlık yapı sektörünün de ayrılmaz bir parçasıdır. Yapı sektörü ise, tüm dünya ülkelerinde en büyük sektör olup, diğer sektörlerin de itici gücü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, mimarlık, geçmişin birikimleri ile geleceği hazırlayacak, gelecekte yaşanacak kaliteli yaşam çevrelerini oluşturacak, vizyon sahibi bireylerin mesleğidir.

Son elli yıldır mimarlık mesleği konusunda “Çizim yapma sanatı” gibi bir yanlış kanaat oluşmuş , mimarlık sanatına yardımcı olan ancak çalışma alanı , tüm yapılarda kullanılan elemanların malzeme, mukavemet, statik ve dinamik durumlarını ve ekonomisini inceleyen bilim dalı olan inşaat mühendisliği ile mimarlık kavramları birbirine karışmıştır.

Mimarlık sanatının kültürel yanını gözardı eden bu anlayış sonucunda , yüzyıllardır ülkemizin kimliği ile bütünleşen ve kültürümüzün ve değerlerimizin en kalıcı kanıtı olan mimarlık , kimliğini kaybetmiş, kültürel kimlik sorusu ile bir hesabı bulunmayan egemen yapı kültürü kentlerin görünür kimliğine damgasını vurmuştur.

Oysa Mimarlık ülkelerin kartvizitine yazdığı değerlerin en önemlilerinden biri belki de en önemlisidir.Mimarlık okullarından mezun olanların, mesleğin ilgi alanının çok geniş bir yelpazeyi kapsaması nedeni ile, birbirinden çok farklı alanlarda çalışabildikleri gözlemlenmektedir.

Çalışma alanları Kamu Kurumları’nda (devlet memuru olarak ) Tasarımcı olarak,
Yapı denetimi amacı ile, o Yasa ve yönetmeliklerin hazırlanmasında,
Özel Sektör’de
Serbest çalışan mimarların bürolarında tasarımcı ve/veya uygulamacı olarak,
Şirketler, Bankalar vb. kuruluşlarda sürekli görevli mimar olarak, Şantiyelerde görev alarak,
Yapı Sektörü’ne ilişkin malzemelerin tasarımında, üretim sürecinde, pazarlamasında ve satış noktalarında, Sergi vb. organizasyonların hazırlanmasında,
Mimarlık ve ilgili alanlarda dergi yayıncılığında,Serbest mimar olarakAkademisyen olarak
Ahşap, tarih öncesi çağlardan beri insanların yapı yapmakta kullandığı en eski ve en yaygın yapı malzemesidir. Ahşap yapılarda son yüzyıla kadar en yaygın ve ileri teknolojiler Japonya ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında , özellikle Anadolu’da kullanılmakta iken , son yüzyılda ülkemizdeki kullanımı ; batıdan şekilsel olarak aldığımız birçok şey gibi betonarme de sanki uygarlığın bir göstergesi imiş gibi algılanarak aniden terkedilmiştir..Oysa Dünya’daki eğilim bunun tersine işlemiş , batıda ahşap teknolojileri çok ileri gitmiş ve günümüzde Lamine Ahşap Teknolojisi olarak adlandırılan bu teknoloji artık önümüzdeki yüzyılın malzemesi olarak görülmektedir.Ahşap , hafiftir,depreme dayanıklıdır, beton ve çelikten çok daha uzun ömürlüdür,bakımı beton ve çelikten çok daha kolaydır, insan metabolizmasına en uygun yapı malzemesidir, yapımı kolaydır. Hızla inşa edilebilir. Ancak ahşabın önümüzdeki yüzyılın malzemesi olarak görülmesinin nedeni , bu üstün özellikleri değil , Global Isınmaya ve Sera Etkisi’ne karşı insanlığın elindeki en büyük silah olmasından kaynaklanmaktadır. Ağaçlar ve karbondioksit arasındaki ilişki nedeniyle, ağaçların kesilerek kereste üretilmesi, sera etkisini azaltırAnıtlar, genellikle heykel ya da çeşitli biçimlerdeki yapılar. Anıtın amacı, bir kişinin, olayın ya da tarihsel bir dönemin anısını canlı tutmaktır. Tarihteki en önemi anıt örnekleri Mısır piramitleridir. Bir tür anıtmezar olan piramitler, çok eski zamanda yaşamış ve oraya gömülmüş olan firavunların (kralların) anılarını yaşatmak amacıyla yapılmışlardır. Zafer takları da tarihteki önemli anıt örneğidir. Roma’daki büyük zafer takları Romalı generallerin, Paris’teki ünlü Zafer Takı Napolyon ordularının savaşta kazandıkları zaferlerin anısına dikilmiştir. Londra’da Whitehall’daki Kenotaf da (boş lahit) en ünlü savaş anıtlarından biridir.Dünyanın pek çok ülkesinde, meydan ve caddelerde tek bir kişinin anısına dikilmiş anıtlara rastlanır. Ankara ve Türkiye’nin öteki kentlerindeki Atatürk, ABD’nin Washington kentindeki George Washington anıtları, İngiltere’de Londra’daki Trafalgar Meydanı’nda bulunan Nelson Sütunu bu tür anıtlara örnek olarak verilebilir.Anıt sözcüğü öncelikle geçmiş zamanları anımsatan bir yapıtı akla getirir. Tarih öncesi çağlara ait taş ya da toprak yapılar için de bu sözcüğün kullanıldığı olur. Genel olarak tarih öncesi taş anıtlar, mezar ya da tapınaklardır. Bu tür mezarlardan geriye, içlerine ölülerin koyulduğu taştan oda ya da bölmeler kalmıştır. Bu tür taş anıtlar megalit olarak adlandırılır. Megalit, Yunanca “büyük” anl***** gelen megalo ve “taş” anl***** gelen lithos sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşmuştur. Ölülerin gömüldüğü yer alçak ve uzun bir oda ya da galeri biçiminde olduğu için, bazı megalitlere galeri mezar denir. Galeri mezarlar yatay ve dikey biçimde yerleştirilen taş bloklardan oluşur.Ölülerin gömüldüğü salonun dışarıya bir geçitle bağlandığı mezarlar ise, geçit mezar olarak adlandırılır. Hem geçit mezarlara, hem de galeri mezarlara birden çok kişi gömülürdü. Menhir’ler de bir tür megalit anıtlardır. Menhir sözcüğü, Breton dilinde “taş” anl***** gelen men ve “uzun” anl***** gelen hir’den türetilmiştir. Menhirler, dik olarak yerleştirilmiş büyük taş anıtlardır. Fransa’nın kuzey ve İngiltere’nin güney kesiminde menhirlere çok yaygın olarak rastlanır. Buralardaki menhirler daire, yarım daire ya da elips biçiminde dizilmiş taşlardan oluşur. İngiltere’deki Stonehenge en ünlü menhir örneğidir. Cilalı Taş Devri (Neolitik Çağ) ve Tunç Çağı başlarında (yaklaşık İÖ 2800) pek çok tapınak yapılmıştır. Ne var ki bu taş tapınaklarda hangi tanrılara tapıldığı ve dinsel törenlerin nasıl yapıldığı bilinmemektedir.Hıristiyan dünyasında kilise anıtlarının tarihi 12. yüzyıla kadar gider. Eskiden zengin kişiler taş lahitlerde kilisenin içinde gömülürlerdi. Sonraki dönemde kişilerin adları pirinç levhalara yazılmış ve bu levhalar kilisenin taş duvarına yerleştirilmiştir.Türk anıtlarının tarihi, İslam öncesi döneme kadar gider ve ilk anıt örneklerine Orta Asya’da rastlanır. Bunlardan günümüze ulaşmış olan en ünlü anıt Orhun Anıtları’dır. Eski Türklerde alp denen savaşçıların ve yiğitlerin mezarının kenarına dikilen ve balbal denen taşlar da birer anıt örneğidir.Türkler Anadolu’ya yerleştikten sonra kümbet, türbe gibi çeşitli anıtlar yapmışlar ve mezar taşlarında süslemeye özel önem vermişlerdir. Selçuklu mezar taşlarının üzerinde insan, hayvan ve kuş figürleri yer alır. Osmanlı mezar taşları ise bitki ve geometrik figürlerle bezenmiştir. Osmanlı mezar taşlarının biçimleri gömülü olan kişinin toplumsal konumunu da yansıtır. Anadolu’da, kümbet ya da türbe olarak adlandırılan anıtmezarların en ünlüleri arasında Erzurum’da Emir Saltuk Kümbeti, Kayseri’de Döner Kümbet, Konya’da Gömeç Hatun Kümbeti, Bursa’da Yıldırım Bayezid Türbesi, İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman Türbesi sayılabilir.Kurtuluş Savaşı’ndan sonra anıt yapımında hızlı bir artış oldu. Hemen bütün kentlerde Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, halkın savaştaki kahramanlıklarını simgeleyen anıtlar dikildi. Çanakkale Zaferi ve Meçhul Asker Anıtı, Taksim Anıtı ile Atatürk’ün gömülü olduğu Anıtkabir, bunların önde gelen örnekleridir.Arnavut kaldırımı, desenden bağımsız, belli büyüklükteki taşlarla kaplanmış yaya yürüyüş yoludur.Yağmur sularının taşların arasından akmasına izin verdiği için yoğun yağış alan bölgelerde kullanımı yaygındır. Ayrıca altyapı kazılarının yoğun olduğu dönemlerde, sökülmesi ve tekrar döşenmesi kolay olduğu için de tercih edilir. Asfalt olmadığı zamanlarda, önemli ticaret yolları buna benzer teknikler kullanılarak döşenmiştir.Asma tavanMevcut betonarme, çelik konstruksiyon veya ahşap tavan iskeleti altında mekanik ve elektrik imalatlara montaj boşluğu sağlayan sisteme verilen ortak isim. Mevcut tavandan sarkıtılan metal çubuklara yatay profiller asılarak oluşturulan bu sistem alçıpan ya da dekoratif paneller ile sonlandırılır.Betonarme, beton ve çelik kullanılarak imal edilen yapı malzemesinin ismidir. Yapıda kullanılan betonarme elemanlar(kolon, kiriş, döşeme vb) birtakım gerilmelere maruz kalırlar.Bunlar genel olarak basınç , çekme, kesme ve burulma etkileridir.Betonarme yapı elemanında bulunan beton ve çelik birlikte bu gerilmelere karşı koyarlar. Bu esnada , beton daha çok basınç gerilmelerini karşılar , çelik ise daha çok çekme gerilmelerini karşılar.Mimarlıkta cephe temelde bir yapının dışa bakan ön yüzünü (TDK’da yüz (II), 10. anlam) ifade eder ama yapının yan yüzleri ya da arka yüzü için de kullanılabilir.Fransızca olan ve “cephe, yüz” anl***** gelen façade sözcüğünden Türkçe’ye fasad olarak geçmiş bir terim de aynı anlamda kullanılabilmektedir ancak bu kelimeye TDK’nın Güncel Türkçe Sözlük’ünde rastlanmaz.Mimarlıkta ön cephe, bir binanın tasarımı açısından sıklıkla en önemli bölümdür çünkü binanın geri kalanının tarzını da belirler. Bu önem doğrultusunda, tarihsel anlam kazanmış pek çok ön cephe, yerel ya da genel şehir ve bölge planlama kanunları ile koruma altına alınmıştır ve değiştirilmeleri ya çok kısıtlanmış ya da yasaklanmıştır.Film (daha kısıtlı olarak da sahne sanatları) setlerinde, kurgusal binalar sıklıkla yalnızca cephelerden oluşur. Yalnızca cephe inşası hem daha ucuzdur, hem de bina inşası ile ilgili kanuni düzenlemeler gerektirmez. Arkalarından desteklenerek dik tutulan bu cepheler, gerekli sahnelerde oyuncuların giriş-çıkış yapabilmesi için kapılar ve o kapıların açıldığı, iç düzenlemesi yapılmış odalar da içerebilir.Kubbe, (İspanyolca: cúpula, Almanca: kuppel, Boşnakça: kupola) Binaların üstünü örtmek için kullanılan yarım küre şeklindeki mimari unsur.Kubbe kelimesi batı dillerine, Müslümanların Endülüsteki hakimiyetleri sırasında İspanyolca aracılığı ile girdi.Kubbe, mimari alanda eski dönemlerden beri uygulanan bir unsurdur. Tarihi gelişimi süreci içinde boyutları büyüyen kubbe asıl önemli gelişimini Türk ve İslam mimarisinde kaydetti. Başlangıçta küçük boyutlu kubbeler inşa eden Türk mimarlar, özellikle İstanbul’un fethinden sonra büyük kubbeli eserler yapmaya başladılar. Mimar Sinan’ın Edirne’de Padişah II. Selim adına inşa ettiği Selimiye Camii, 31 metreyi aşan kubbe çapıyla Bizans İmparatorluğu devrinde inşa edilen Ayasofya’yı geride bıraktı.Günümüzde Türkiye’de inşa edilen camilerin kubbe tarzı büyük ölçüde Osmanlı tarzının devamı niteliğindedir.Mescid, Cuma Namazı kılınmayan küçük cami veya namaz kılma yeri.Mescid kelimesi Arapça’da secde edilen yer anl***** gelir. Mescidlerde minber yoktur bu sebeple buralarda hutbe okunmaz ve Cuma Namazı kılınmaz. Mescidler namaz kılmak için kullanılan küçük mekânlardır.Cami ve mescid ayrımı sadece Türkiye’de vardır. Diğer İslam ülkelerinde mescid kelimesi Türkiye’deki cami kelimesinin karşılığı olarak kullanılır. Arapça’nın dışındaki dillere cami kelimesi mescid kelimesinin değişik dillerdeki okunuş şekli olarak girmiştir. Namazgâh, Açık havada namaz kılmak için düzenlenmiş ibadet mekanı.İslamiyetin ilk dönemlerinde cuma ve bayram namazlarının topluca kılınabilmesi için oluşturulan açık alanlara musalla denirdi. Osmanlılar zamanında yakınında cami veya mescid bulunmayan şehir dışındaki alanlarda, namaz kılmak için oluşturulan mekânlara namazgâh denildi.Namazgahlar normal zeminden biraz yüksekte, birkaç basamakla çıkılan düz bir set biçiminde inşa edilir. Namazgâhta kıbleyi gösteren büyük bir taş bulunur. Bu taşın üstünde genellikle namazgâhı yaptıran kişinin ismi ve ayetler yazılır. Bazı namazgâhlarda minber de bulunmaktadır. Zaha HadidSTAND TASARIMININ PÜF NOKTALARIStant sözcüğü, dilimize İngilizce bir sözcük olan “stand” kelimesinden geçmiştir. Dilimizdeki karşılığı ise bir fuar ya da sergide ürünlerin sergilenmesi, tanıtımlarının ya da satışlarının yapılması amacı ile firmaya tahsis edilen alan anlamına gelmektedir. Aynı zamanda firmaların ticari faaliyetlerini güçlendirmeleri ve müşteri kitlelerini genişletmeleri açısından da oldukça önemli bir yer tutmaktadır.Günümüzde stand hazırlama işlemleri, profesyonel mimarlık hizmetleri dahilinde gerçekleştirilmektedir. Çünkü doğru bir stand tasarımı ile markanın tanınırlığının artması, firma mesajlarının daha geniş kitlelere ulaştırılması ve potansiyel müşterilerin kazanılması gibi çok sayıda avantaj elde edilebilmektedir. Bu nedenle özellikle fuar etkinlikleri için birçok farklı sektörden firma, profesyonel şekilde hazırlanan tasarım stantlar için sipariş oluşturmayı tercih etmektedir.Stand yapımı sırasında dikkat edilmesi gereken bazı püf noktaları, işletmelerin hedeflerine daha doğru şekilde ve kısa sürede ulaşmaları için önem taşımaktadır. Bu püf noktalar ise kısaca şu şekilde sıralanabilmektedir:Stand tasarımı yaparken, firmaların fuar ve benzeri kalabalık ortamlarda ön plana çıkması ve görünürlüğünün sağlanması gerekmektedir. Bunun için mimari tasarımın çarpıcı ve fark edilebilir olması önerilmektedir.Stant hazırlarken firmanın müşterilerine iletmek istedikleri mesajlar, uygun bir kanal aracılığı ile ve doğrudan aktarılabilmelidir. Bu mesajların kalabalıkta kaybolması ya da rakip firmalar tarafından bastırılması, firma tanınırlığını olumsuz etkilemektedir.Etkili ve doğru tasarıma sahip olan stant giydirme çalışmaları, en önemli detaylar arasında yer almaktadır. Çünkü bu çalışmalar ile hizmet kalitesi ve profesyonellik gibi konulara vurgu yapılması mümkün hale gelmektedir.Stant hazırlarken firmaya ait yeni fikirler ya da ürünler hakkında reklam çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Bu sayede potansiyel müşteriler, firmanın inovasyon çalışmaları hakkında da fikir sahibi olma şansına kolayca ulaşabilmektedir. Stand tasarımının profesyonel şekilde yapılması, işletmelere en kısa süre içerisinde doğru müşteri kitlesi ve satış platformlarının ulaştırılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle stant tasarımı yapılırken mutlaka alanında uzman firmalardan destek alınması gerekmektedir. Dikkat Çekici Stand Tasarımı İçin Dikkat Edilmesi GerekenlerDikkat çekici bir stant tasarımı yapmak için özen gösterilmesi gereken bazı faktörler bulunmaktadır. Aynı zamanda bu faktörlerin birbirleri ile uyumlu görünmeleri ve çalışmaları da büyük bir önem taşımaktadır. Dikkat çekici bir stant hazırlamak için göz ardı edilmemesi gereken detaylar ise kısaca şu şekilde sıralanabilmektedir:Konsept Hazırlıkları: Stant yapımının ilk adımıdır. Konseptin, sergilenecek ürünlerin, kullanılacak dekoratif objelerin, standı oluşturacak materyallerin, standın büyüklüğü ve yeri gibi detayların belirlenmesini kapsamaktadır. Konsept hazırlıkları sırasında verilmek istenen mesajlar da belirlenmelidir. Daha sonrasında konsepte uygun olacak adımlar sırası ile hayata geçirilmelidir. İç Tasarımın Belirlenmesi: Stantlarda 3 farklı iç alan hazırlanmaktadır. Bu alanlar sunum, hizmet ve görüşme bölümleri olarak tasarlanmaktadır. Bu sayede görüşmeler sırasında stant içerisinde karışıklık yaşanması önlenmiş olmakta ve müşterileri organize etmek daha kolay bir hal almaktadır. Teknik Donanım Hazırlıkları: Su, havalandırma, aydınlatma, seslendirme ve elektrik gibi hizmetlerin kullanılabilmesi için stant hazırlıkları yapılırken gerekli donanımların kurulması gerekmektedir. Bu adım sırasında fonksiyonellik ve estetiğin bir arada kullanılması, müşterilere hitap eden bir profesyonellik mesajı taşımaktadır. Sergi Hazırlıkları: Firma tarafından sunulan hizmetler ya da satışı yapılan ürünlerin sergilenmesi için yapılan alan hazırlıklarıdır. Bu aşamada vitrinler ya da çeşitli platformlardan yardım alınabilmektedir. Aynı zamanda doğru bir aydınlatma, seslendirme ve dekorasyon çalışması ile ürünlerin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Ürünlerin karışık görünmemesi ve kendini belli etmesi ise en önemli unsurdur.Genel Tasarım: Stant hazırlıkları tamamlandıktan sonrasında genel tasarımın yapılması gerekmektedir. Bu aşamada stant giydirme ve reklam çalışmalarının birbirleri ile uyumlu olmaları önem taşımaktadır. Aynı zamanda kullanılacak tabelanın da genel görünüm dahilinde tasarlanması önerilmektedir. Çarpıcı ve görünür bir tasarım, standın ön plana çıkmasında en etkili detaylar arasında yer almaktadır.Dikkat çekici bir stant tasarımı yapmak için sadelik ve şıklık gibi unsurlardan da yardım alınabilmektedir. Çünkü çarpıcılık, yalnızca gösteriş ve zenginlik gibi detaylar ile sağlanmamaktadır. Bu nedenle firmaya ve konsepte en uygun olan çalışmaların yürütülmesi tavsiye edilmektedir. Stand Tasarımı FiyatlarıStand tasarımı fiyatları, birçok farklı unsura bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu unsurlar ise kısaca şu şekilde sıralanabilmektedir:Stant çalışmaları için anlaşma sağlanan firmanın belirlediği fiyat politikası,Stant kurulumu için kullanılacak olan materyallerin tercihi,Stantta kullanılması istenen teknik donanımların çeşitliliği,Uygulanacak konsept ve dekorasyon ürünlerinin seçimi,Standın büyüklüğü ve çeşidi,Stant giydirme ve reklam çalışmaları için belirlenen çalışmalar,Sergi alanları için yapılan tercihlerdir. Stand tasarımı yaparken uygulanacak fiyatlandırma, firmaların tercih ettikleri ürünler ve teknik donanımlara bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu nedenle net bir fiyat bilgisine ulaşmak için firmaya ulaşılması ve istenen özelliklerin belirtilmesi gerekmektedir. MİMARİ CEPHE TASARIMI NEDİR?Mimari cephe tasarımı, yapıların dışarıdan görünen tüm yüzeylerini kapsayan bir tabirdir. Çalışmalar sırasında estetik uygulamalar genel olarak ön dış cephede vurgulanmaktadır. Ancak yan ve arka cephelerin tasarımı da ön cephe ile bütünlük sağlayacak şekilde hazırlanmalıdır.Dış cephe tasarımı, yapılarda verilmek istenen mesajın ulaştırılması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle günümüzde yalnızca iç tasarım değil; dış cephe tasarımları da büyük ilgi görmektedir. Doğru ve işlevsel bir dış cephe tasarımının yapılabilmesi içinse mimari unsurlardan yardım alınması gerekmektedir. Mimari Cephe Tasarımı Nasıl Yapılır?Mimari cephe tasarımları, birçok farklı kriter açısından önem taşıyan çalışmaların tümünü kapsamaktadır. Başarılı bir dış cephe mimari tasarım çalışması hazırlamak için çok sayıda faktörün birbirleri ile uyum içerisinde organize edilmeleri gerekmektedir. Bu faktörler ise kısaca şu şekilde sıralanabilmektedir:Bina Kullanım Alanı: Dış cephe tasarımı yapılacak olan binanın hangi amaç ile kullanılacağının belirlenmesidir. Gökdelenler, villalar, apartmanlar, müstakil konutlar ya da işletmeler gibi farklı bina çeşitleri için en uygun olan tasarımın belirlenmesi amacını taşımaktadır. Bu sayede yapının yalnızca iç kısımlarında değil; dış cephesinde de verilmek istenen mesajın uygulanması mümkün hale gelmektedir. Maliyet Hesaplaması: Mimari dış cephe tasarımı yaparken bütçenin ve maliyetlerin hesaplanması, gerçekçi sonuçlara ulaşmak açısından en önemli etmendir. Bu nedenle proje maliyetinin doğru şekilde hesaplanması ve bütçeye uygunluğa bağlı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Çevresel Faktörlerin Belirlenmesi: Dış cephe görsel tasarım çalışmaları, estetik ve bilgilendirme açısından büyük bir önem taşımaktadır. Ancak bu çalışmaların iklim ve çevre koşullarına uygun şekilde belirlenmesi, kullanılacak malzemelerin ise bu şartlara en uygun olan ürünlerden seçilmesi gerekmektedir. Aksi halde yağışlar, yoğun sıcaklık, nem ve benzeri unsurlar nedeni ile dış cephenin muhafaza edilmesi mümkün olmayacaktır.Müşteri Beklentileri: Mimari cephe tasarımı yaparken en önemli unsurlardan biri de müşterilerin beklentileridir. Cephe tasarımı yapmaya başlamadan öncesinde müşterilerin taleplerini doğru bir şekilde anlamak ve beklentilerini karşılayacak öneriler sunmak, başarılı bir cephe mimarisi yapabilmenin temel kuralıdır. Bu nedenle projede görev alan kişiler ve müşterilerin aktif bir şekilde iletişim kurmaları gerekmektedir. Çalışmalara başladıktan sonrasında yapılması istenen değişiklikler hem maddi açıdan hem de vakit açısından ciddi kayıplara neden olabilmektedir. İç Tasarım Unsurları: Mimari cephe tasarımı yaparken dikkat edilmesi gereken bir diğer etmen ise yapıların iç tasarımlarıdır. İç ve dış tasarımların birbirleri ile uyumlu olmaları, bütünlüğün sağlanabilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle tasarım çalışmalarına başlamadan öncesinde yapının iç tasarım unsurlarının incelenmesi gerekmektedir. Mimari cephe tasarımı yapmak için öncelikle yukarıda belirtilen tüm planlamaların hazırlanması gerekmektedir. Ardından uygun bilgisayar programları ile 3D modelleme çalışmaları hazırlanmakta ve müşterilerin onayına sunulmaktadır. Gerekli düzenlemeler ve değişiklikler yapıldıktan sonrasında ise proje hayata geçirilmektedir. Bina Cephe Tasarımlarının ÖnemiBina cephe tasarımı, kişilerin yapı hakkında ilk izlenimlerini oluşturdukları alanlardır. Aynı zamanda karşılamayı yapan ve yapı hakkındaki bilgileri aktaran alan da yine dış cephelerdir. Bir yapının dış cephesine bakarak profesyonelliği, statüsü, kullanım alanı ve iç tasarım unsurları hakkında bilgi edinmek mümkündür. Bu nedenle dış cepheler, yapıların kendilerini en etkili şekilde ifade ettikleri ve istenen mesajların ulaştırılmasını sağlayan kısımları olarak tanımlanmaktadır. Bina cephe tasarımı yaparken birçok farklı etmen bir arada değerlendirilmektedir. Tasarım sırasında iklim ve çevre koşullarına uygunluğun sağlanması, yapının ömrünü uzatan bir faktördür. Aynı zamanda gerekli izolasyon, yalıtım ve benzeri koruyucu önlemlerin alınması, yapı içerisinde daha konforlu bir yaşam alanı yaratılmasında da etkili olmaktadır. Bu nedenle binalarda yalnızca iç tasarım değil, dış cephe tasarımları da büyük bir önem taşımaktadır.Dış Cephe Tasarımı Nasıl Yapılır?Dış cephe tasarımı, profesyonel mimarlık unsurları dahilinde yapılmaktadır. Yapının özellikleri, çevresel faktörler, müşteri talepleri ve maliyet hesaplaması gibi faktörler planlandıktan sonrasında proje şekil almaya başlamaktadır. Şekillenen proje, müşterilerin beğenisine sunulmak üzere 3D çizim desteği sunan bilgisayar programları ile canlandırılmaktadır. 3D sunumlar ile müşteriler, projenin tamamlanmış hali hakkında görsel verilere sahip olabilmektedir. Hazırlanan sunumun onaylanması durumunda, projenin yapılması için gereken malzemeler temin edilmekte ve dış cephe tasarımı hayata geçirilmektedir. Ancak projede değişiklik talep edilirse gerekli düzenlemelerin yapılması ve müşteri onayı alındıktan sonrasında çalışmaların başlatılması gerekmektedir. 3D MİMARİ ANİMASYON NEDİR ve NE İÇİN KULLANILIR?Mimari projelerin gerçeğe dökülmesinden hemen önce sanal ortam üzerinde modellemelerin yapılmasına 3D mimari animasyonu denilmektedir. Geleneksel yöntemlerle yapılan 2D tasarımların yerini modern dünyada alan bu yöntem, bir mimari projenin başlıca unsuru olarak görülmektedir. Projelerin gerçekleştirilme aşamasından önce gerekli tüm detayların izlenebilmesi adına hayati öneme sahip olan 3 boyutlu animasyon projeleri, görsel faktörler yardımıyla tasarımcıların ya da mimarların tasarımlarını sanal ortama dönmesidir. 3D mimari tasarım, projenin çizim aşaması sırasındaki en temel faktör olarak mimarların başvurduğu bir yöntemdir. Bu yöntem, yapıların temelinden iç ve dış tasarımına kadar her noktasında kullanılmaktadır. Bu işlem, tasarım detaylarının yanı sıra bir yapının inşasında meydana gelebilecek risklerin analizinin de kolaylıkla yapılmasını sağlamaktadır. Görsel yollarla yapılan sunumların da en temel parçası olan 3D mimari görselleştirme, tasarım firmalarının alıcılara yaptıkları sunumun zenginleştirilmesindeki en önemli parça olarak görülmektedir. Bu yöntem yardımıyla alıcılara, gösterilen proje içerisinde sanki bulunuyorlarmış gibi bir his vererek, o yapıda oldukları hissiyatının yaratılması hedeflenmektedir.Kısacası, mimari alanda büyük bir öneme sahip olan 3D tasarım, 3 temel başlık altında önem kazanmaktadır;Projeyi ya da ürünü görselleştirme ve ilgi çekici kılmaProjenin tüm tasarım detaylarını sanal ortamda gözlemlemeProje gerçekleştirilmeden hemen önce tüm risklerini değerlendirm 3D Mimari Animasyon Nasıl Yapılır?Alanında yetkin kişiler tarafından gerçekleştirilen bir işlem olan 3d mimari animasyon, tasarımcının aklındakini sanal ortama dökme tekniği olarak da adlandırılabilmektedir. Projedeki her detayın açık bir şekilde gözlemlenmesini sağlayan bu animasyon tekniği, gerçeğe oldukça yakın bir sonuç vermektedir. Peki 3D mimari animasyon nasıl yapılır? Bilgisayar ortamında oluşturulan herhangi bir resim ya da videonun dış ortamlara aktarılmasını sağlayan render işlemi, 3D mimari animasyonda kendini göstermektedir. Gerekli çizim programları üzerinde tasarlanan projeler, çeşitli platformlara render işlemi ardından paylaşılmaktadır.Birçok 3D animasyon programı üzerinden yapılabilen bu işlemler için kullanılan en popüler uygulamalar şunlardır;Tinkercad Autocad SketchUp Fusion 360 3D Slash OpenSCAD Vectary Onshape SculptGL DesignPark Blender 3D Builder Autodesk Maya ZBrush Basit bir yolla 3D mimari animasyon tekniğinin nasıl yapıldığını açıklamak gerekirse: bu yönetimi gerçekleştirmek için ilk önce gerekli olan programın seçilmesi gerekmektedir. Her detay için oldukça çeşitli uygulama bulunabilmektedir. Bu uygulamalar yardımıyla yapıların temelinden iç ve dış tasarımına kadar olan her noktası titizlikle ele alınabilmektedir. Tasarımcı ya da mimar, projesini sanal ortam üzerine tasarlarken, çizim sırasında gerekli araçlar kullanabilmektedir. Bu araçlar da bilgisayar ortamında tıpkı bir kağıt üzerine resim çizer gibi faaliyet gösteren grafik tableti, tasarımcının fikirlerini sanal ortama dökmesine olanak sağlamaktadır. 3D Mimari Animasyon Tasarımı Ne İçin Kullanılır?Teknolojinin gelişim göstermesiyle birlikte önem kazanan animasyon teknikleri, kedine iş dünyasında yer bulmuştur. Özellikle mimari alanda oldukça büyük bir öneme sahip olan animasyonlar, proje tasarımlarının en temel parçası olarak görülmektedir. Bilgisayar programları yardımıyla hazırlanan projeler, çeşitli alanlarda gerek reklam gerekse sunum amacıyla kullanılmak adına da 3D animasyona başvurulmaktadır. Geleneksel yöntemler olan karton üzerinde görsel göstermenin çok ötesine çeken 3 boyutlu animasyonlar, izleyicinin dikkatini çekme ve projeyi zenginleştirmek adına oldukça önemlidir. Projenin sunulduğu kitleyi çekebilmek için önemli olan bu 3 boyutlu animasyon yöntemi, sanki o tasarımın içindeymiş gibi bir his vermesi nedeniyle tasarım firmaları tarafından sıkça sunum sırasında başvurulan bir yöntemdir. 3D animasyonlar, sunum özelliğinin yanı sıra bir projenin tüm detaylarını gözlemlemek adına tasarımcıya ya da mimara büyük fikirler sunabilmektedir. Tasarım sırasında görülmeyen ince detayları yakalamak adına oldukça kolaylık sağlayan 3 boyutlu animasyon, mimarın projesini zenginleştirmesini de sağlamaktadır. Görsel yollar sayesinde yeni fikirler edinmede araç olarak kullanılan animasyonlar, projenin güvenilir bir çerçevede tasarlanmasında da çok etkilidir. Autocad gibi uygulamalar yardımıyla projenin en ince ayrıntısına kadar inebilen tasarımcı, yapıda kullanılabilecek çeşitli malzemelerin türüne de buradan karar verebilmektedir. Sanal ortam üzerinde hayal edilebilen her şeyin gerçekleştirilmesiyle birlikte yapılar sağlamlık kazanmaya başlamıştır. Öngörülemeyen doğal afetlere 3D animasyon yöntemiyle önlem alınabilmektedir. Tasarımcılar, animasyonlar yoluyla gerçekleştirdikleri bazı testler yardımıyla projelerin daha dayanıklı olmalarını sağlamaktadır. Tüm bu etkenlerle birlikte 3D mimari animasyon, projelerin en temel parçası haline dönüşmekte ve ortaya çıkartılan yapıların; sağlamlığına, görüntüsüne, tasarımcının fikirlerini geliştirmesine ve alıcıların görsel yollarla projeye bağlanmasına olanak sağlamaktadır. KAFE ve RESTAURANT İÇ MEKAN TASARIMIKafe ve restaurantlar, günlük yaşam dahilinde en sık ziyaret edilen sosyal mekanların başında yer almaktadır. Arkadaş sohbetleri, kahve molaları, yemek yeme, küçük molalar ve sosyalleşme gibi imkanlar sunan bu mekanlar, özellikle günümüzde büyük bir popülariteye sahiptir. Bu nedenle kafe ve restaurant hizmetleri sunan işletmelerin sayısı da her geçen gün büyük bir artış göstermektedir. Kafe ve restaurant sayısında yaşanan artış, rekabeti doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle işletmeler, potansiyel müşterilerine işletmeleri hakkında bilgi vermek ve pazardaki rekabette öne geçmek adına tasarım unsurlarından yardım almaktadır. Doğru şekilde yapılan kafe ve restoran tasarımı, müşterilerin ilk bakışta işletme hakkında fikir edinmelerini sağlamaktadır. Çünkü restoran ve cafe mimari tasarım çalışmaları ile işletmelerde verilen hizmetin kalitesi, profesyonelliği, statüsü ve amaca uygunluğu dışarıdan da kolayca görülecek şekilde yansıtılmaktadır. Restaurant ve cafe iç tasarım modelleri, birçok farklı unsura bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Bu nedenle tasarım çalışmaları başlatılmadan öncesinde müşterilerin beklenti ve taleplerini detaylı bir şekilde aktarmaları gerekmektedir. Restoran ve cafe iç tasarımı yapmak için dikkat edilmesi gereken noktalar ise kısaca şu şekilde sıralanabilmektedir:İşletmenin vermek istediği hizmet şekli,İşletmede sunulan ürün ve hizmetlerin çeşitliliği,İşletmenin hitap etmek istediği potansiyel müşteri kesimi,İşletmenin piyasada sahip olmayı hedeflediği statüleri,İç mekan tasarımı için belirlenen bütçenin miktarı,İşletmede sunulacak hizmetlere bağlı olarak bağlanması gereken teknik donanımların çeşitliliği,İşletmenin günün hangi saatlerinde daha yoğun hizmet vereceğidir.Kafe ve restaurant iç mekan tasarımı, alanında uzman olan mimarlık firmaları tarafından sağlanmalıdır. Bu sayede en etkili, profesyonel ve bütçe dostu tasarımların hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. Kafe ve Restaurant İç Mekan Tasarımının ÖnemiKafe ve restaurantlar, günümüz dünyasında en sık ziyaret edilen işletmelerin başında yer almaktadır. Özellikle yoğun çalışma hayatı, bu durum üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Kişiler; iş yemekleri, sosyal yaşamın sürdürülmesi, kahve molalarının verilmesi ya da yemek aralarında hızlı servis alınabilmesi gibi ihtiyaçlarını karşılamak için kafe ve restaurantları sık sık tercih etmektedir. Bu nedenle talebe uygun olarak her geçen gün daha çok sayıda işletme rekabete dahil olmaktadır. Restaurant ve kafe içi tasarımı, dış cephe tasarımı ile tamamlandığında etkili bir sunum yaratmaktadır. Bu sayede kişiler, mekana girmeden öncesinde kendilerine uygun olup olmadığını anlama fırsatına sahip olmaktadır. Örneğin; kullanılan naturel ögeler doğaya saygıyı, avangard mobilyalar şıklığı, basit tasarımlar ise hızlı servisin temsilcisi olarak kabul görmektedir. Bu sayede kişiler, amaçlarına en uygun olan işletmeyi dışarıdan gözlemleyerek seçme fırsatına sahip olmaktadır. İç mekan tasarımı, işletmenin müşterilerine vermek istedikleri tüm mesajları en hızlı şekilde iletmeyi mümkün hale getirmektedir. Bu nedenle karşılama ve ağırlama alanlarının dikkat çekici olması tercih edilmektedir. Böylece kişiler, kendilerini konforlu ve keyifli hissettikleri bir zaman dilimi geçirme fırsatına sahip olmaktadır. Bu durum sonucunda ise düzenli müşterilerin kazanılması ve firmanın rekabette ön plana çıkması daha kolay bir hale gelmektedir. Kafe ve Restaurant İç Mekan Tasarımının Püf NoktalarıKafe ve restaurant iç mekan tasarımı yaparken dikkat edilmesi gereken bazı önemli detaylar bulunmaktadır. Bu detaylar ise kısaca şu şekilde açıklanabilmektedir:Hizmet Detayları: İşletmede verilmesi planlanan hizmetler, ürün çeşitliliği, servis seçenekleri, hitap edilmesi istenen müşteri kitlesi, günün hangi saatlerinde aktif olunacağı ve aynı anda kaç kişiye hizmet sunulabileceği gibi detayların belirlenmesi aşamasıdır. Bu aşamada belirlenen unsurlar, iç mekan tasarımında en etkili ögeler olarak yer almaktadır. Mekan Özellikleri: İç mekan hatları, tasarımı ve boyutları gibi özellikler yapılacak olan çalışmaları doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle tasarıma başlamadan öncesinde iç mekan özelliklerinin incelenmesi ve gerekli ölçümlerin yapılması büyük bir önem taşımaktadır. Müşteri Talepleri: Hizmet detayları dahilinde müşterilerin hedeflerinin ve mekan özelliklerinin karşılandığı aşamadır. Bu sayede gerçekçi verilerin elde edilmesi ve etkili sonuçların alınması mümkün hale gelmektedir.Konsept Hazırlanması: Tüm ön bilgilendirmeler yapıldıktan sonrasında verilmesi planlanan hizmete en uygun olan konseptin hazırlanması gerekmektedir. Bu sayede kullanılacak renkler, tercih edilecek mobilyalar, dekoratif ürünler ve aydınlatma gibi unsurların şekillendirilmesi mümkün olacaktır. Mobilya Seçimi: Mekan özellikleri ve konsepte bağlı olarak uygun mobilyaların seçilmesi, iç mekan tasarımındaki en önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Seçilen mobilyaların konforlu, işlevsel ve kolay temizlenebilir olması gerekmektedir. Aynı zamanda küçük alanlar için daha açık renkli ve modüler mobilyaların tercih edilmesi; geniş alanlar içinse mekanı boş göstermeyecek boyut ve renklerin seçilmesi tavsiye edilmektedir. Aydınlatma: Kafe ve restaurant iç mekan tasarımlarındaki en önemli faktörlerden biri de aydınlatmadır. Aydınlatmanın çok parlak ya da loş olması, kişilerin ruh hallerini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle aydınlatma yaparken ön plana çıkarılması istenen alanlarda, mekanın diğer kısımlarında kullanılan aydınlatma seçeneklerine tezat çalışmaların yapılması tavsiye edilmektedir. Kafe ve restoran tasarımı yaparken havalandırma, ısıtma, elektrik tesisatı, su tesisatı ve klima gibi unsurlara da dikkat edilmesi gerekmektedir. Aksi halde konforlu bir iç mekanda hizmet verilmesi mümkün olmayacaktır. OFİS TASARIMINDA HANGİ NOKTALARA DİKKAT EDİLMELİDİR?İşletme veya hizmetlerin yönetilmesi konusunda faaliyetlerin planlanması ve sunulması aşamalarında kullanılan mekanlar olan ofisler hem estetik hem de teknik değerleri karşılamalıdır. Ofisler, sunulan hizmet veya ürünün tanıtılması açısından son derece önemlidir. Ofis tasarımı aynı zamanda faaliyetlerini sürdüren çalışanların performansları üzerinde de etkili olmaktadır. Bu kapsamda ofis tasarım seçenekleri arasından estetik ve aynı zamanda yüksek kullanılabilirlik imkanı sunan modeller tercih edilmelidir. Ofis Tasarımında Dikkat Edilmesi GerekenlerOfis tasarımları, teknik ve estetik detayların birlikte değerlendirilmesi sonucunda hazırlanmaktadır. İş ortamında geçirilen vaktin, günlük yaşam içerisindeki yeri değerlendirildiğinde azımsanmayacak sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Ofisler, çalışanların performansını da doğrudan etkilediğinden tasarım sırasında birçok ayrıntıya dikkat edilmelidir. Bu sayede çalışanların performansını üst seviyeye çıkarabilecek ve konforlu bir yaşam alanı sunabilecek ofis modelleri tasarlanabilmektedir.Çalışma hayatının yeni modası: Minimalist dokunuşlarOfis tasarımlarında dikkat edilmesi gereken ilk husus, minimal bir anlayışın benimsenmesidir. Faaliyet kolu değişse de çok fazla eşya ve mobilyanın bulunduğu mekanlar karmaşık bir ortam oluşturmaktadır. Yüksek kullanılabilirlik oluşturmak için daha az eşya ve mobilya ile dekore edilmelidir. Çalışanların daha rahat hareket imkanı bulması ve aynı zamanda mekanın iç açıcı bir ferahlık oluşturması, verimliliği doğrudan etkilemektedir.Minimal ofis tasarımları, her geçen gün daha fazla ilgi görmektedir. İşverenler, çalışanlardan yüksek verim alabilmek ve onlara bir “yaşam alanı” sunabilmek için minimal tasarımlara yönelmektedir. Böylelikle personeller bulundukları ofisi daha fazla benimsemekte ve ofiste geçirdikleri vakitlerinden daha fazla keyif almaktadır.İç huzura eşlik eden detay: FerahlıkOfis tasarımı yapılırken ferah bir ortam oluşturulmasına dikkat edilmelidir. Ferahlığı sağlayacak birçok etmen bulunmaktadır. Mobilyaların yanı sıra duvar ve tavan boyalarında da hedeflenen renkler kullanılmalıdır. Renklerin iç huzura olan katkısı göz önünde bulundurulmalı ve yapılan iş de düşünülerek uyum sağlanmalıdır. Bu sayede dekoratif bütünlük sağlanmaktadır.Havalandırma sistemleri, ofislerde ferah bir ortamın oluşturulması açısından son derece önemlidir. Tercih edilecek havalandırma sistemi, ofisin tamamına ulaşabilmeli ve aynı zamanda estetik değerleri karşılamalıdır. Ofisin konseptine uygun şekilde fan ve havalandırma tercih edilerek bütünlük sağlanabilmektedir.Aydınlık ortam: İş hayatının vazgeçilmeziAydınlatma sektöründeki gelişmeler, iş hayatına entegre edilecek çok sayıda ürünün ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Ofis tasarımlarındaki teknik noktaların başında gelen aydınlık ortam, faaliyet verimini doğrudan etkileyen başlıca detaylar arasında yer almaktadır. Ana lambaların yanı sıra gömme ve led ışıklar kullanılarak ofis ortamının modern bir hava kazanması sağlanabilmektedir.Dekoratif parçalar ile yaptığınız işi anlatın Ofis projelerinde genel hatları tamamlarken sunduğunuz ürün veya hizmeti betimleyen dekoratif parçalardan yararlanabilirsiniz. Bu sayede potansiyel müşterilerinizin olumlu bir ilk yargı oluşturmalarını sağlayabilir ve çalışanlarınızın işe aidiyetini artırabilirsiniz.Ergonomik mobilyalarOfis mobilyaları, başta çalışma masaları ve koltuklar olmak üzere geniş bir ürün yelpazesine sahip olarak sıralanmaktadır. Mobilya seçiminde ürünlerin ofis ile uyumunun yanı sıra çalışanlara sunduğu konfora dikkat edilmelidir. Ergonomik mobilya tercihi ile masa başında geçirilen uzun vakitlerde dahi konfor üst seviyelerde olmakta ve çalışan verimi düşmemektedir. Görsel açıdan estetik bir yapıya sahip olan mobilyalar, insan vücudunu destekleyici kaliteye ve özelliklere sahip olmalıdır. Mobilya seçimi sırasında kataloglar ile sunulan seçenekler arasından fiyat uygunluğuna da dikkat edilmelidir.Ofis tasarımlarında son yıllarda doğal ahşap görünümüne sahip çalışma masaları dikkat çekmektedir. Çeşitli ağaç türlerinden üretilebilen bu çalışma masaları uzun ömürlü olmakla birlikte kalıcı değişimlerin vazgeçilmez hamlelerindendir.Ortama uygun tasarımlara yönelinmeliOfis tasarımları, işyerinin sunduğu hizmet veya ürün çerçevesinde şekillenmelidir. Özel bir konseptin oluşturulacağı bu alanlarda her bölümün kendine has özellikleri bulunmalıdır. Örneğin çalışma alanları ile toplantı salonu arasında bazı farkların bulunması gereklidir. Toplantı salonları daha ciddi ve kurumsal bir imaj oluşturmalıdır. Ofiste dinlenme alanı bulunuyor ise bu bölümün dinginleştirici bir hava sunması çok önemlidir. Stratejik açıdan planlanmış ve çalışmak için elverişli olan ofis tasarımları, çalışanların üretkenliğini ve memnuniyetini doğrudan etkilemektedir. Yaratılan tasarım fikri, işletmenin sektörde bir adım öne çıkmasını sağlamakta ve rakiplerinden farklılaştırmaktadır. Esnek ve çok fonksiyonlu mobilyalar, iç mekan tasarımı ile birleşerek konforlu bir çalışma alanını oluşturmaktadır.RENDER PROGRAMLARI İNCELEMERender programları; düşüncenizi, hayalinizi, sanatsal perspektifinizi, fikirlerinizi hayata geçirebilmenin en kolay yoludur. Gelişen dijital teknolojiler, özellikle mimari alandaki yeteneklerinizi ortaya koyabilmeniz adına sayısız fırsat sunuyor. Üç ya da iki boyutlu olarak modeller geliştirebildiğiniz, bu modelleri farklı kamera açılarıyla inceleyerek düzenleyebildiğiniz özel yazılımlar, fikirlerinize hayat vermenizi son derece kolay hale getiriyor. Render programlarının kullanılması birçokları açısından zorlayıcı gibi görünse de durum tahmin edildiği boyutta değildir. Doğru bir programla eşleşmeniz durumunda, hayallerinizi ve fikirlerinizi gerçeğe dönüştürmeniz mümkün. Üstelik render programları ile mimari çizimlerin yanı sıra 3D animasyonlar hazırlayabilir, tanıtım videoları oluşturabilir, mekan veya objeler geliştirebilir, resim gibi görseller ortaya koyabilir ya da 2D perspektifte çalışmalar yapabilirsiniz. Yeteneklerinize en uygun programı keşfedebilmeniz adına en çok tercih edilen render yazılımlarını sizler için detaylı şekilde derledik.Twinmotion Render programları arasında günümüzde en yaygın olarak kullanılanlardan biri Twinmotion. Ücretsiz olarak erişim sağlayabileceğiniz program, kısa süre içerisinde yüksek çözünürlükte mimari tasarımlar yapabilmeniz için son derece uygundur. 3D mimari görselleştirme açısından oldukça zengin bir araç olan Twinmotion, peyzaj düzenlemelerinde de yaygın olarak tercih edilir. Ayrıca program, farklı dosya türlerini de destekliyor olması nedeniyle fonksiyonel bir kullanım vadediyor. Avantajları: Birçok farklı dosya formatını destekler.Dosyaları içe aktarma son derece kolaydır. Basit, anlaşılabilir ve çabuk adapte olunabilir arayüze sahiptir. Tamamen ücretsiz olarak erişilebilir. Yeni başlayanlar için ideal bir programdır. Kolaylıkla öğrenilebilir. Belirli kalite standardına sahip ve çözünürlüğü yüksek görseller geliştirmek için uygundur. D5 RenderD5 Render, özellikle son dönemde en çok tercih edilen render programları arasında yer alıyor. Render motorunu oldukça iddialı şekilde destekleyen programının en önemli artısı ise iç mekan görselleştirme kapsamında önemli kolaylıklar sağlıyor olmasıdır. Oldukça kolay kullanılabilen arayüzü sayesinde hemen her seviyeden kullanıcının programa adapte olması mümkündür. Ayrıca D5 Render’ın bir diğer önemli avantajı ise kütüphane açısından zengin olmasıdır. Avantajları:Basit arayüzü sayesinde her seviyeden kullanıcı için uygundur. İç ve dış mimari alanda hızla görselleştirme gerçekleştirebilme imkanı sunar. Blender, Rino, Revit, ARCHICAD, Skechup başta olmak üzere birçok dosya formatını destekler. Dosya yüklemede oldukça hızlıdır. 2 ile 5 dakika aralığında dosya yükleme işlemlerini tamamlar. Görsel kalitesi son derece gerçekçidir. Foto gerçekçilikte en iyi programlardan biridir. Geniş kütüphanesi birçok obje, varlık ve malzemeye ulaşabilme imkanı sunar. Gün ışığını kişiselleştirebilme olanağı sağlar. Farklı perspektifleri ve ambiyansları kısa sürede ortaya koymak mümkündür.Lumion Hız bakımından son derece verimli, kolaylıkla öğrenilebilen ve gerçek anlamıyla dinamik bir render motoru arıyorsanız Lumion son derece yeterlidir. Lumion, oldukça geniş bir ekosistem içerisinde farklı niteliklerde modelleri kullanarak başta mimari ve peyzaj olmak üzere çeşitli görseller geliştirebilmeniz için idealdir. Devasa ormanlar konfigüre edebilir ya da modern detaylarla ön plana çıkan devasa kentler oluşturabilirsiniz. Avantajları:Diğer görselleştirme programlarına göre daha hızlıdır. Çok çeşitli doğal ve yapay ışık seçenekleri vardır ve incelikli ayarlamalar yapıldığı takdirde tatmin edici sonuçları kısa sürede oluşturabilirsiniz. Kolaylıkla her seviyeden kullanıcı öğrenebilir. Arayüzü basittir.Güçlü efektlere ev sahipliği yapar. Filtre özeliği gelişmiştir.Oldukça iddialı bir kütüphaneye sahiptir. Özellikle peyzaj ve dış mekan mimari görselleştirmelerde nitelikli bir performans vadeder. Animasyonlar oluşturmak ve kurgulamak oldukça pratiktir.VrayEn iyi render programları arasında gösterilen Vray, özellikle 3D grafik oluşturma işlemlerinde kusursuz bir performans vadeder. Sanal gerçeklik, sinema ya da televizyon görselleri oluşturabileceğiniz Vray, aynı zamanda mimari render için de uygundur. Bununla birlikte özelikle Vray’in son dönemde daha çok sineme ve televizyon alanında kullanıldığını da belirtmeliyiz. Yine de program, mimari render ve peyzaj tasarımı gibi çalışmalarda da kullanılabilir. Vray, özelikle ışıklandırma ve ışık desteği konusunda en iyiler arasındadır.Avantajları: Foton haritalandırma özeliğine sahiptir. “Işıklanım Harita” ve “Işık Önbelliği” gibi araçlarla diğer programlara göre çok daha verimli ışıklandırma çalışması yapılabilir. Diğer render motorlarına kıyasla render süreleri daha uzun olsa da buna paralel olarak gerçekçi görseller oluşturabilme imkanı sunar. Kullanım ve kullanıcı adaptasyonu açısından orta seviyededir. Endüstriyel alanda, otomotiv tasarımında, sanal gerçeklik gibi alanlarda mükemmel sonuçlar vadeder.Sinema ve televizyon için yapılan çalışmalarda en üst düzeyde performans vadeden programlardandır. Son derece iddialı ve gerçekçi görsel efektlere sahiptir. EnscapeEnscape, render programları arasında ekstra bir yazılım öğrenmeden kolaylıkla kullanabileceğiniz ender programlardandır. Gerçek zamanlı render alma özelliğine ev sahipliği yapan program, iş akış sürecini yönetirken önemli avantajlar sunar. Ayrıca görselleştirme ve gerçekçilik açısından da iddialı olan Enscape; Autodesk, SketchUp, Rhinoceros gibi yazılımlarla entegre edilebilir. Avantajları: Gerçek zamanlı render alabilme imkanı sunar. Güçlü görselleştirme araçları sayesinde kolay ve verimli bir kullanım olanağı vadeder. Piyasada en çok tercih edilen yazılımlara entegre edilebiliyor olması nedeniyle yeni bir yazılım öğrenme zorunluluğu gerektirmez. Kısa sürede hızlı sonuçlar almak mümkündür. Görselleştirme açısından oldukça verimlidir. KeyShotİşlevsel bir render programı arayışındaysanız KeyShot, sizin için oldukça ideal bir programdır. Gerçek zamanlı olarak çalışan KeyShot’la render oluşturabilmenizin yanı sıra 3D animasyon çalışmaları da yapabilirsiniz. KeyShot programının en önemli avantajı, güçlü ekran kartı gereksinimi olmadan en basit bilgisayarlarda bile çalışabiliyor olmasıdır. CPU tabanlı mimarisi, kullanım kolaylığı ve hız sağlar. Ayrıca kolay öğrenilebiliyor olması nedeniyle her seviyeden kullanıcı için uygundur. Gelişmiş materyallere ev sahipliği yapan kütüphanesi oldukça zengindir. Avantajları: Oldukça kolay şekilde öğrenilebilir. Başlangıç seviyesi kullanıcılar için uygundur. Basit arayüze sahiptir. Gelişmiş materyallerle gerçekçi görseller oluşturma imkanı sunar. 3D animasyon oluşturmak mümkündür. Üst düzey grafik kartı gerektirmez. Hemen her türden bilgisayarda çalışır. CPU tabanlıdır. 20’den fazla dosya türünü destekler. Sürekli bırak özelliği kısa sürede dosyalara ulaşabilme imkanı sunar. Katman efektler ekleme konusunda oldukça gelişmiş araçlara sahiptir. Corona Render Corona Render, oldukça gerçekçi görselleştirme çalışmaları yapabileceğiniz bir başta programdır. Render programları arasında daha az tercih ediliyor gibi görünse de Corone Render, birçok önemli avantaja ev sahipliği yapıyor. Özellikle ilk kez mimari görselleştirme çalışacak kullanıcılar için program, yeterli düzeydedir. Programının en önemli ve dikkat çeken özeliklerinden biri Autodesk ile entegre edilebiliyor olmasıdır. Avantajları: Kolaylıkla adapte olunabilir ve ilk kez mimari görselleştirme çalışacaklar için idealdir. Güçlü araçları ile yüksek kalitede prodüksiyon renderlar oluşturabilme imkanı sunar.Gölgeleme açısından oldukça iddialıdır. Autodesk 3DS Max ile entegre edilebilir. Karmaşık 3D çalışmalarda bile maksimum verimlilik sağlar. Arayüzü oldukça basittir.Unreal Engine Unreal Engine, temel olarak bir oyun motorudur. Bununla birlikte programı kullanarak render almanız da mümkündür. Program, özelikle etkileşim açısından oldukça iddialıdır. Kolaylıkla öğrenilebilir. Dolayısıyla başlangıç seviyesinde olanlar için tavsiye edilebilecek render programları arasındadır. Gelişmiş editör araçlarına sahiptir. Programda yapılan çalışmalar, oyun formatına dönüştürülebilir. Kullanım açısından Unreal Engine, hızlı ve dinamik bir programdır. Farklı dosya türlerinde çalışabilme imkanı sunar. AvantajlarıYüksek standartta görüntü kalitesi vadeder. Başlangıç seviyesi kullanımlar için uygundur. Gelişmiş doku ve malzeme özelliklerine sahiptir. İnce detaylarla 3D görselleştirme yapabilme imkanı sunar.Basit ve kolaylıkla adapte olunabilen arayüze sahiptir. MİMARİ MODELLEME PROGRAMLARI İNCELEMEMimari modelleme programları, 3D modelleme çalışmaları gerçekleştirerek mimari ve peyzaj alanında fikirlerinizi hayata geçirebilme fırsatı sunar. Günümüzde gelişen teknolojiyle beraber birçok modelleme programı, yaygın olarak kullanılmaya başladı. Bununla birlikte bazı programlar, verimlilik açısından son derece iddialı özeliklere ev sahipliği yapıyor. Gelişmiş efektler, geniş yelpazeli materyallerle dolu kütüphane, kolay erişilebilen araçlar, hızlı ve verimli kullanım gibi özelikleriyle ön plana çıkan bazı programlar, hayallerinizdeki projeleri hayata geçirme konusunda önemli avantajlar sağlayacaktır. Üstelik bu programlar arasında başlangıç düzeyi de dahil olmak üzere her türden seviyeye hitap eden yazılımlar bulunuyor. En iyi mimari modelleme programlarını sizler için derledik. SketchUp Mimari modelleme programları arasında kullanımı en pratik yazılımlardan biri olan SketchUp, aynı zamanda günümüzde bu alanda en çok tercih edilenlerden. Çoğunlukla mimarlar tarafından kullanılıyor olsa da program, 3 boyutlu modelleme gerektiren birçok alanda kullanılabilir. SketchUp ile oyun geliştirmek, mimari modellemeler yapmak, filmler için prodüksiyon hazırlamak mümkündür. SketchUp’un en önemli avantajı ise diğer modelleme programlarına göre oldukça basit bir arayüze sahip olmasıdır. Son derece kolay bir şekilde öğrenilebilir. Başlangıç seviyesi için uygun bir programdır. Avantajları:Oldukça geniş, zengin araçlara ev sahipliği yapan komplike bir programdır. Kolay arayüzü sayesinde herkes tarafından kullanılabilir. Mimari modellemenin dışında animasyon geliştirmek ya da filmler oluşturmak mümkündür. Çeşitli render motorlarıyla uyumlu bir şekilde çalışabilirsiniz. Programlar arası geçişin çok önemli olduğunu düşünürsek, bu bağlamda en avantajlı programlardan birisi olduğunu söyleyebiliriz.Tamamen ücretsiz olmamakla birlikte birçok gelişmiş aracına ücretsiz olarak erişim sağlanabilir. Pro sürümü ücretlidir. El çizimi (sketch) gibi efektif sunumlara imkan tanıma, kolayca model çalışmanıza doku ve materyal atama, referans sistemi gibi ayrıcalıklı özeliklere sahiptir. 3ds Max En gelişmiş ve fonksiyonel modelleme programlarından biri olan 3ds Max, orta seviyedeki kullanıcılar için bir diğer ideal programdır ve kendinizi geliştirdiğinizde oldukça komplike ve değerli işlere imza atabilirsiniz. Arayüzü Sketchup’a kıyasla karmaşık görünse de kısa sürede adapte olunabilir ve her seviyeden kullanıcı farklı türlerde mimari modelleme çalışmaları yapabilir. Program, karmaşık tasarımları basit biçimde görselleştirmek için oldukça idealdir. Tüm detaylara hakim olabileceğiniz modellemeler geliştirebilirsiniz. Akıllı ekstrüzyon özeliği sayesinde pratik biçimde ekstrüde işlemlerinin basit biçimde tamamlanmasını sağlar. Avantajları:Gelmiş araçlarıyla yüksek standartta detayların yansıtıldığı modellemeler oluşturabilirsiniz. Yeterli süre zaman harcandıktan sonra kolaylıkla adapte olabilir ve oldukça karmaşık, organik formlu modelleri bile çok kısa sürede ortaya koyabilirsiniz.Gelişmiş doku ve gölgeleme araçlarına sahiptir. Eklenti desteği yüksektir. Geniş yelpazeli kütüphanesi sayesinde mimari alanda en sık kullanılan materyaller hızla projelere eklenebilir. Materyallerin ölçülerini düzenleme, değiştirmek ya da yeniden belirlemek oldukça kolaydır. Yüzey modelleme tekniği ile kullanıcıya özgürlükçü bir alan açar. Blender Modelleme programları arasında en gelişmişlerinden biri olan Blender, açık kaynak kodludur. Dolayısıyla tamamen ücretsizdir ve her kullanıcının programa kolaylıkla erişmesi mümkündür. Bununla birlikte başlangıç seviyesi kullanıcılar için kısmen karmaşık bir mimari modelleme programıdır. Gelişmiş eklenti desteğiyle, benzersiz modelleme çalışmaları yapabilme imkanı sunar. Mimari çizimlerin pratik, kolay ve hızlı şekilde yapılabildiği Blender, günümüzde en yaygın olarak tercih edilen modelleme yazılımlarındandır. Avantajları:Kullanım ve öğrenme açısından orta seviyededir. Gelişmiş araçlar ve güçlü eklentilerle konforlu bir kullanım sunar. Açık kaynak kodludur ve tamamen ücretsizdir. 3D animasyon ya da oyunlar geliştirilebilir. Grafik kartı gereksinimi yüksek değildir. Dolayısıyla birçok bilgisayarda sorunsuz bir şekilde çalışabilir. Arayüzü kullanıcı taleplerine göre kişiselleştirilebilir. Revit Fonksiyonellik bakımından en iddialı modelleme programlarından biri olan Revit, kullanım açısından da konforludur. Programın ön plana çıkan en dikkat çekici özelliği ise aynı dosya üzerinde birden fazla kullanıcının çalışma yapabiliyor olmasıdır. Hız bakımından oldukça verimlidir. 2 boyutlu resimler oluşturmak ya da 3D modelleme gerçekleştirmek mümkündür. Gelişmiş hazır şablonlar ve kalıplarla kullanıcıya hızlı çalışma imkanı sunar. Ayrıca basit bir arayüze sahip olan program, başlangıç seviyesi için idealdir. Avantajları:Gelişmiş özelikleri, şalonlar, eklentiler, kalıplar ve malzemelerle hız ve kullanım açısından oldukça konforludur. Basit ve kolay öğrenilebilir arayüze sahiptir. Tek bir dosya içerisinde gerçekleştirdiğiniz tüm çalışmaları toplayabilme imkanı sunar. Aynı anda birden fazla kullanıcı tek bir dosya üzerinde işlem yapabilir. Özellikle iş dünyasında yaygın olarak tercih edilen bir programdır. 3D modellemelerin yanı sıra iki boyutlu çizimler yapmak da mümkündür. ArchiCAD Mimari modelleme programları arasında en yaygın olarak kullanılan ve en gelişmiş araçlara ev sahipliği yapan programlardan olan ArchiCAD, başlangıçta Apple cihazlar için geliştirilmiştir. Daha sonra Windows için uyumlu sürümü de geliştirilen program, 3D modellemeleri oldukça gerçekçi biçimde sunar. Doğrudan mimarlar için geliştirilmiştir. Dolayısıyla mimari ve peyzaj alanında yapılan çalışmalar için oldukça uygundur. İş akışı ve iş bütünlüğü açısından yüksek düzeyde verimlilik vadeder. Özelleştirilmiş komutlarıyla kullanıcının konforlu bir şekilde modelleme yapabilmesine izin verir. Arayüzü oldukça basit ve kolay kullanım için uygundur. : Basit arayüzü ile herkes tarafından kullanılabilir.  Kullanıcıya özel kişiselleştirilebilen komutlar sayesinde hızlı bir kullanım sunar. Tamamen mimarlar için geliştirildiğinden mimari alanda verimli ve etkili çalışmalar, modellemeler yapmak mümkündür. Sezgisel araçlara sahiptir. Bulut tabanlı olarak birden fazla kullanıcının aynı dosyada işlem yapabilmesini sağlar. Tasarıma ilişkin olası sorunları tespit edebileceğiniz araçları vardır. Allplan Bina ve altyapı mühendisliği, mimarlık alanları için özel olarak geliştirilen Allplan, mimari modelleme alanında oldukça gelişmiş avantajlar sunan bir programdır. Gelişmiş araçlara ev sahipliği yapan program, yapıların en ince detayına kadar planlanabilmesini mümkün kılar. Kolaylıkla öğrenilebilen basit arayüzü, başlangıç seviyesindeki kullanıcılar için uygundur. İki ve üç boyutlu modelleme ve çizimler yapmak mümkündür. Mimari ve peyzaj alanında ihtiyaç duyulan her türden araca sahiptir. Gelişmiş araçları, kullanıcıya hız ve verimlilik sunar. Avantajları:Kolay ve basit bir arayüze sahiptir. Mimari ve mühendislik çalışmaları için özel olarak geliştirilmiştir. İş dünyasında en yaygın olarak kullanılan ve talep edilen modelleme programlarındandır. Gelişmiş araçlara ve 3D donatı komutlarına sahiptir. Her türden mühendislik yapısının modellenmesinde kullanılabilir. Son derece kaliteli çoklu vitrin çalışma özeliğiyle konforlu bir kullanım sunar. Kullanıcı deneyimi son derece yüksektir. Kişiselleştirilebilir ayarlarla kullanıcı programı özelleştirebilir. Çevrimiçi destek özeliği sayesinde iş birliği yapabilme imkanı sunar. Rhinoceros 3D Rhineceros 3D, NURBS tabanlı olarak çalışan mimari modelleme programıdır. Programın geliştirilme öyküsü oldukça ilginçtir. Rhinoceros 3D, temel olarak Autocad programı için kullanılmak üzere tasarlanmış bir eklentidir. Daha sonra basit bir eklentiden çok daha verimli ve işlevsel olduğu düşünülen Rhinoceros 3D, modelleme programı haline dönüştürülmüştür. Endüstriyel alanda yaygın olarak kullanılan program, tamamen sanayii için geliştirilmiştir. Dolayısıyla endüstriyel alanda gerçekleştirilen modelleme çalışmaları için oldukça uygundur. Arayüzü ve kullanımı diğer modelleme programlarına göre biraz daha karmaşıktır. Özellikle prototipleme çalışmalarında maksimum düzeyde verimlilik vadeder. Ayrıca program, 3 ay boyunca ücretsiz olarak kullanılabilir. Avantajları:Arayüzü ve kullanımı kısmen zorlayıcıdır. 3 ay boyunca ücretsiz olarak kullanılabilir. 90 günün sonunda programın satın alınması gerekir. Mimari alanın dışında deniz araçları geliştirmek ve otomotiv sektörüne özel modeller üretmek amacıyla kullanılabilir. Endüstriyel alana özel olarak geliştirilmiştir. NURBS tabanlı olarak çalışır. Prototipleme çalışmalarında maksimum düzeyde verimlilik ve performans gösterir. Kullanımı oldukça pratiktir ve gelişmiş araçları sayesinde birçok geometrik şeklin kolaylıkla oluşturulmasını sağlar. Düzenleme araçları, kullanıcıya önemli düzeyde kolaylık sağlar. İÇ MEKÂN TASARIMI ve İÇ MİMARLIK İç mekân tasarımı, alanların iç kısımlarında yapılan tasarım çalışmalarıdır. Özellikle yaşam alanlarının iç kısımlarında konfor oldukça önemlidir. Uzun süre vakit geçirilen alanlarda konforun yanı sıra estetik dokunuşlar gereklidir. İç mimarlar tarafından gerçekleştirilen iç mekân tasarımı uygulamaları, kullanım ihtiyaçlarını göz önünde bulundurur. Bununla birlikte kullanıcının stil ve tarzına göre de dokunuşlarda bulunmak olanaklıdır. Sistemli çalışma, tasarım çalışmalarının başarıya ulaşmasını doğrudan etkiler. Bu nedenle iç mekân tasarımı titiz bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Mekanların iç kısımlarında kapsamlı bir düzenleme gerekiyorsa özellikle alanında profesyonel kişilerden destek almak bir hayli önemlidir. İç mekân için kullanılacak renkler, kullanıcı faktörünün ön planda tutulması, modern ve estetik tasarım fikirlerine uygun çalışmalarda bulunmak; profesyonel dokunuşları zorunlu kılmaktadır. Peki iç mekân tasarımı tam olarak nedir, iç mekân tasarımında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında neler söylenebilir? İç Mekân Tasarımı Nedir?İç mekân oluşturmak için yapılacak çalışmaların tamamı, iç mekân tasarımı olarak adlandırılır. Özellikle yaşam alanlarında önemli olan bu çalışmalar, iş yeri ve ofislerde de karşımıza çıkmaktadır. İç mekânda gerçekleştirilen eylemler kadar bu eylemlerin yaratacağı mekânsal organizasyon da önemlidir. Bu nedenle kullanılacak eşyaların boyutu, eşyaların renkleri, eşyaların konumlandırılacağı alanlar; iç mekân tasarımında dikkat edilmesi gereken hususlar olarak ön plana çıkar.Mekanların iç kısımlarında gerçekleştirilecek tasarımsal çalışmalarda her zaman konfor öncelikli olmalıdır. Fakat bunun kadar önemli olan bir diğer husus, eşyaların birbirlerine göre doğru konumda yer almalarıdır. Bu ise bir işlevselliği çağrıştırır. Ayrıca mekanların iç kısımlarının tasarımında ekonomik ve biçimsel bir düzen de oluşturulmalıdır. Bunların her biri, iç mekân tasarımı için profesyonel çalışmaları zorunlu kılar. Peki iç mekân tasarım çalışmalarında hangi adımlar atılmalıdır?İç Mekân Tasarımı Nasıl Yapılır?Mekanların iç kısımlarında yapılacak tasarımlar, iç mimarlığın alanına dahil olur. Mimarlığın bir kolu olan iç mimarlık, doğrudan mekanların iç tasarımlarıyla ilgilenir. Yapıların inşası sırasında iç mekanların tasarımının yanı sıra var olan yapıların bir odası ya da tüm odalarının tekrar düzenlenmesi de iç mimarlık kapsamında değerlendirilmektedir.Evini yenilemek isteyen kişiler, iç mekân tasarımı çalışmalarına da önem vermek durumundadır. Oldukça kolay gibi görünmekle birlikte mekanların iç kısımlarında gerçekleştirilecek tasarım çalışmalarında pek çok hususa dikkat edilmesi gereklidir. Her şeyden önce yaşanılabilir alanlar oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra lüks ve konfor bir arada yer almalıdır. Kullanılacak eşyalar işlevsel bir şekilde konumlandırılmalıdır.İç mekân tasarımı kapsamında sistemli bir çalışma oldukça önemlidir. Genel olarak bu tür çalışmalarda izlenmesi gereken yol şu şekildedir:Mekânda yapılacak yeniliklerin içeriği belirlenmelidir. Mekân özellikleri titizlikle belirlenmelidir.Tasarımın mekân özellikleriyle uyumlu olup olmadığı teyit edilmelidir.Eşyaların mekân içinde nasıl bir şekilde konumlandırılacağına karar verilmelidir.Tasarıma son şeklini vermeden önce çok boyutlu bir şekilde düşünülmeli ve eksikler giderilmelidir.Belirtilen hususların her biri, iç mekân tasarımında izlenmesi gereken adımlardır. Sistemsiz ve plansız bir çalışma, birçok sorunu da beraberinde getirebilir. İç mekân tasarımında ışık, yüzey, düzlem ve nesneye oldukça fazla önem verilmelidir. İç Mekân Tasarımında Nelere Dikkat Edilmeli?Mekanların iç kısımlarında yapılacak tasarımsal çalışmalar, mekânın son şeklini alması açısından önemlidir. İş yerleri ve ofis gibi mekanların iç kısımlarındaki tasarımsal beklentiler, konutlardakinden farklıdır. Bu nedenle her şeyden önce kullanıcı talepleri belirlenmelidir. Bunun yanı sıra mekânsal özellikler dikkate alınmalı ve tasarımın mekân özellikleriyle uyumlu olup olmadığı incelenmelidir.İç mekân tasarımı kapsamında değerlendirilen pek çok husus bulunur. Bu hususlar, dikkat edilmesi gereken faktörleri de ifade ettiği için önemlidir. Mekanların iç kısımlarında yapılacak tasarımsal çalışmalarda dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıralamak olanaklıdır:Tasarımın amaçlarından biri, mekanların kimlik kazanması olmalıdır. Mekân tasarımında kullanılacak malzemelerin maliyetleri düşünülmelidir. Bunun yanı sıra malzemelerin bakım ve onarım giderleri de titizlikle hesaplanmalıdırTasarımda kullanıcı ve mekân ilişkisi ön planda tutulmalıdır.Müşterinin beklentileri iyi bir şekilde analiz edilmeli, optimum çözümler geliştirilmelidir.Modern ve yenilikçi malzemeler kullanılmalı, mekanların iç kısımlarının hem konfor hem de lüksü bir arada elde etmesi sağlanmalıdır.Tasarımda renklerin gücüne önem verilmeli, kullanıcı beklentilerini en iyi şekilde yansıtan renkler tercih edilmelidir. İç Mekân Tasarımında Farklı Dokunuşlar Mekanların iç kısımlarında tasarımsal çalışmalar birbirinden farklı olabilir. Bu durumun temel nedeni kullanıcı beklentilerinin farklılık göstermesidir. Bunun yanı sıra iç mimarın bakış açısı ve çalışma stili de iç mekân tasarımında farklı dokunuşların ortaya çıkmasını sağlar. İç mekân tasarımı için klasik ögelerden yararlanmakla birlikte görülmeyi görmek ve bunu kullanmak çok daha değerlidir.Mekanları dekore ederken ilk önce parça parça bir çalışma gereklidir. Öncelikle oturma odasından başlıyorsanız, önceliğiniz oturma odası olmalıdır. Fakat bu alanda yapacağınız çalışmalar her halükârda bütün ile uyumlu olmalıdır. Mekânı renklendiren mobilyaları tercih etmeli ve bunları en iyi şekilde konumlandırmalısınız. İç Mekân Tasarımında Kullanıcı Faktörüİç mekân tasarımı kapsamında değerlendirilen önemli hususlardan bir diğeri de iç mekân tasarımında kullanıcı faktörüdür. Mekân içinde yaşayacak kişi, müşterinin kendisidir. Dolayısıyla kullanıcı talepleri her zaman ön planda tutulmalıdır. Mekânın kullanıcı ile ilişkisini sağlayan tasarımsal adımlar izlenmelidir.Yapılacak çalışmaların her biri, kullanıcının konfor ve lükse bir arada ulaşmasını sağlayacak niteliklere sahip olmalıdır. Seçilecek malzemeler, renkler, yapılacak konumlandırma çalışmaları; kullanıcının rahat hareketini hedeflemelidir. Ayrıca aydınlatma gibi hususlar, kullanıcının huzurlu anlar yaşayabilmesi adına önemlidir. Bu nedenle doğru aydınlatma ürünleri tercih edilmelidir. İşlev ve etkileyicilik bir alanda bulunmalıdır.Modern ve Estetik Tasarım FikirleriYaşam alanlarında modern ve estetik tasarım fikirleri bir hayli önemlidir. Bu nedenle iç mekan tasarımı kapsamında yapılacak çalışmalarda kullanılacak malzemeler modern bir duruş sağlayacak şekilde seçilmelidir. Bu bağlamda ilgili mekânın özelliklerine göre dekoratif aksesuarlar tercih edilebilir. Bunun yanı sıra kullanılacak eşyalarda estetik ve şık detaylar bulunmalıdır. Fakat konfordan ödün de verilmemelidir. Bu nedenle her zaman konfor ve zarafet bir arada yer almalıdır. Kullanıcı tarafından talep edilen bir stil varsa doğrudan bu stile yönelik bir çalışma yapmak olanaklıdır. Belirlenen stile uygun mobilyalar tercih edilmeli, aydınlatma ürünleri ile aksesuarlarda da belirlenen tarz ön planda tutulmalıdır.İç Mekân Tasarımında Renkler ve Renklerin Önemi Renk ögesi, iç mekân tasarımı kapsamında oldukça önemlidir. Mekân tasarımında kullanılan renkler, kullanıcının yer alacağı ortamın atmosferini de doğrudan etkiler. Açık renkler, her zaman kişinin kendisini çok daha iyi hissetmesini sağlar. Bu nedenle özellikle turistik bölgelerde yapılan evlerin iç tasarımlarında açık renklere ağırlık verilir. Bunların yanı sıra koyu renkler de iç mekân tasarımında sıklıkla tercih edilir. Özellikle kullanıcı tarafından talep edilen bu tür renkler, lüks ve estetik bir ortamın oluşmasına destek olur. Tasarımı gerçekleştirilen mekânın özelliklerine göre renk seçilmesi, tam bir uyum yakalanmasını olanaklı kılar. Bu nedenle iç mekân tasarımı kapsamında renklere ağırlık verilmesi ve doğru renklerin seçilmesi gerekmektedir. Mekânın havasını doğrudan etkileyen renklerin hem kullanıcıya hem de yapının mimari özelliklerine uygun olması, doğru bir çalışmayı da mümkün hale getirir.3D GÖRSELLEŞTİRME NEDİR, HANGİ ALANLARDA KULLANILIR? 3d görselleştirme, bir nesnenin 2 boyutlu çiziminin 3 boyutlu olarak çizilip imaj haline getirilmesine denir. Özellikle mimari ve iç mimari çalışmalarda önemli bir yere sahip olan 3d görselleştirmenin kullanıldığı alanlar bir hayli fazladır. Mimarlık sektörünün yanı sıra oyun sektöründe de sıklıkla kullanılan bu tür görselleştirmeler, pek çok alanda yenilikçi çalışmaların gerçekleşmesini sağlar. 3d görselleştirme çalışmaları, bilgisayar ortamında yapılır. Yazılımsal ve donanımsal özellikleri gelişmiş bilgisayarlarda hayal edilen bir nesneyi 3 boyutlu hale getirmek olanaklıdır. 3 boyutlu görselleştirmeyle birlikte modellemenin hatalarını çok daha iyi görmek mümkündür. Bu nedenle daha çok mimarlık sektöründe, çok daha profesyonel çalışmalar için tercih edilir. Peki ama 3d görselleştirme nedir, hangi aşamalardan oluşur, nasıl yapılır, 3d görselleştirmede dikkat edilecek hususlar nelerdir?3D Görselleştirme Nedir? 2d olarak çizilen bir nesnenin 3 boyutlu hale gelmesini sağlayan 3d görselleştirme, sanal ortamda yapılan bir çalışmadır. Modellemenin hatalarını ve kusurlarını çok daha net görmek için yapılan 3 boyutlu görselleştirmeler, bu alanda kendisini yetiştirmiş kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. 3 boyutlu görselleştirmeyi yaparken kullanılabilecek birçok program mevcuttur. Bunların her biri, temel olarak tasarlanan nesnenin 3 boyutlu değerlendirilmesini sağlar.Görselleştirme, her alanda önemli bir yere sahiptir. Çünkü görselleştirilen nesneler, kullanıcıya çok daha etkili bir şekilde mesaj yollar. Uzun süredir 2d görselleştirmeler birçok sektörde sıklıkla kullanılmaktaydı. Fakat teknolojinin gelişmesi ile birlikte görselleştirmeye de farklı bir boyut katılmış oldu. 3d görselleştirmeler, özellikle yapı tasarımlarında, kullanıcıya tasarımı çok daha net bir şekilde sunmak adına önemlidir. Öte yandan video oyunlarında da 3d görselleştirmelerin sıklıkla kullanıldığını belirtmek mümkündür. Peki ama 3d görselleştirme ne işe yarar, neden 3d görselleştirmeler kullanılmalıdır?3D Görselleştirme Ne İşe Yarar?Farklı bilgisayar programları ile yapılabilen 3d görselleştirmenin birçok farklı işlevi vardır. Bunlar, 3d görselleştirmenin kullanıldıkları alana göre değişiklik gösterir. 3d görselleştirme hangi işlevlere sahiptir sorusu kapsamında şu şekilde bir sıralama yapmak olanaklıdır:Mimari yapıların 3 boyutlu görselleştirilmesini sağlamakÜretimi seri yapılan ürünlerin efektif bir şekilde modellenmesini sağlamakProje taslağı şeklinde müşteriye 3 boyutlu sunum gerçekleştirmek Yapılan çizimleri 3 boyutlu bir şekilde sunmakSanal oyunları realistik sahnelere dönüştürmekGerçek boyutlu maket üretimini gerçekleştirebilmek 3d görselleştirmenin kullanıldığı alanların bir hayli geniş olması, 3 boyutlu görselleştirmenin işlevinin de çeşitlilik göstermesini sağlar. Her şeyden önce hayal edilen bir nesneyi 3d görselleştirme ile 3 boyutlu hale getirmek olanaklıdır. 3d görselleştirmenin çok daha pratik amacı da vardır. Modellemedeki hataları efektif bir şekilde görmek için de 3d görselleştirmenin kullanıldığı bilinmektedir. Geniş bir alanda kullanılan ve artık ihtiyaç haline gelen 3 boyutlu görselleştirme, teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesinin sonuçları arasında yer almaktadır. 3D Görselleştirme Nasıl Yapılır?Bir nesneyi 3 boyutlu hale getirmek istiyorsanız, bunun için belirlenen adımlar üzerinden hareket etmeniz gerekir. 3d görselleştirme oldukça fazla kullanılmakla birlikte bu alanda çalışmalarda bulunacak kişilerin yetkin olması önemlidir. Genellikle dekorasyon çalışmalarında tercih edilen bunun yanı sıra tasarım ve bakım çalışmalarında da sıklıkla kullanılan 3 boyutlu görselleştirme için uygun bilgisayar programları tercih edilmelidir. Kullanılan programın kalitesi, yapılacak çalışmanın da başarılı bir şekilde sonuçlanmasını olanaklı kılar. Bu nedenle en iyi sonuç veren uygulamalar tercih edilmelidir.3d görselleştirmenin kullanıldığı alanlarda genellikle bu alanda uzman kişiler tercih edilir. Kendisini 3 boyutlu görselleştirme noktasında geliştirmiş kişiler, yenilikçi çalışmalar için uygun kişiler olmaktadır. Hangi programı hangi alanda kullanması gerektiğini bilen kişiler, çalışmaların da profesyonel bir şekilde sonuçlanmasını olanaklı kılar.Bu bağlamda, 3d görselleştirme için 3 boyutlu görselleştirmenin hangi alanda kullanılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Birçok farklı 3 boyutlu görselleştirme programı olduğundan, doğru program seçilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra tercih edilen programın nasıl kullanılacağı da öğrenilmelidir. Bu tür programlar oldukça komplekstir. Bu nedenle programın nasıl çalıştığını biliyor olmak, 3d görselleştirmenin efektif bir şekilde yapılabilmesini olanaklı hale getirecektir.3D Görselleştirme Hangi Alanlarda Kullanılır? 3d görselleştirme pek çok alanda ihtiyaç duyulan bir görselleştirme türüdür. Bu alanların her biri, artık 2d görselleştirmelerden uzaklaşarak 3 boyutlu görselleştirmelere yönelim gösterir. 3 boyutlu görselleştirme; Mimarlık Güzel sanatlar Dijital tasarım ve ürün geliştirme İnşaat sektörü gibi alanlarda kullanılır.Güzel sanatlar alanında sıklıkla kullanılan 3 boyutlu görselleştirme, bir objenin sanatçı tarafından çizilen 2 boyutlu halinin 3 boyutlu hale getirilmesidir. Sanatçının eserini 3 boyutlu hale getirmesinin farklı nedenleri bulunabilir. 3d görselleştirmenin sıklıkla kullanıldığı alanlardan bir diğeri de inşaat sektörüdür.Mimarlık ve inşaat alanlarında çizilen bir projenin 3d görselleştirmeyle modellenmesi, projenin detaylarının çok daha net bir şekilde görülmesini sağlar. Bu tür bir görselleştirme, projenin performansının da önceden ölçülmesini olanaklı hale getirmektedir. Ayrıca mimari projelerin hatalarını önceden tespit etmeyi sağlayan 3d görselleştirme, var olan hataların zamanında giderilmesini sağlar. Bu nedenle mimaride ve inşaat sektöründe 3 boyutlu görselleştirme kullanmak oldukça önemlidir.Mimaride 3D Görselleştirme Mimarlar ve tasarımcılar tarafından kullanılan 3d görselleştirme, mimarlık alanında önemli bir yere sahiptir. İç mekanların yanı sıra dış mekanların estetik bir şekilde tasarlanması, 3 boyutlu görselleştirme ile mümkündür. Tasarım bilgisayar programları ile 3 boyutlu hale getirilir. Bu sayede tasarımın gerçeğe yakın görüntüsüne ulaşılır. Bu ise projenin son halini tahmin etmeyi kolaylaştırmaktadır.3d görselleştirmenin yanı sıra mimari görselleştirme de mimari çalışmalarda çok önemlidir. 3d tasarımdan sonra mimari görselleştirme ile birlikte tasarım çok daha etkili bir form kazanmış olur. Bunun yanı sıra bu tür çalışmalar ile mekanın algısı da artmaktadır. Bu ise gerçeklik algısının artmasını da olanaklı hale getirir. Dolayısıyla mimarlık alanında 3 boyutlu görselleştirme ve mimari görselleştirme, projenin geleceği açısından önemli bir paya sahiptir.3D Görselleştirme Avantajları Nelerdir?Bilgisayar programları aracılığıyla yapılan ve pek çok sektörde kullanılan 3d görselleştirme, birçok avantajı da bünyesinde barındırır. Gelişmiş bir teknoloji olan 3 boyutlu görselleşmenin avantajlarını şu şekilde sıralamak olanaklıdır:Müşterilere realistik bir taslak sunma konusunda oldukça başarılıdır. Özellikle mimarlık alanında ve inşaat sektöründe kullanıldığında, projelerin gerçeğe en yakın görüntüsü müşterilere sunulmuş olur.Proje verimliliği artarak çok daha efektif bir çalışma gerçekleştirilmiş olur.İstenilen sahne etkili bir şekilde modelleştirilir.3D mimari ile hata payı en aza indirilmiş olur.Ürün pazarlama ve satış oranlarının artmasına destek olur.Proje maliyeti minimuma indirilir.Dekorasyon ve ışıklandırma yöntemleri adına bir taslak oluşturulur.Projelerin hızlı ve etkili bir şekilde tamamlanmasını sağlar.Tercih edilecek malzeme konusunda doğru ve sistemli bir çalışma yapılmasına olanak tanır.Belirtilen hususların her biri, 3d görselleşmenin avantajları arasında yer alır. Pek çok farklı sektörde tercih sebebi olan 3d görselleştirme, oluşturulan projelerin gerçeğe uygun bir form kazanmasını sağlar. Bu nedenle daha çok mimari alanda ve inşaat sektöründe, bunun yanı sıra video oyunlarında tercih edilmektedir. Yenilikçi bir teknoloji olarak düşünülebilen 3d görselleştirmenin titiz bir şekilde uygulanması, çalışmaların başarıya ulaşmasına katkıda bulunur.İÇ MEKAN TASARIMI ve RENK KULLANIMLARI Üzerinde çalışmakta olduğunuz kaçıncı proje, mekan veya fikir olursa olsun, nitelikli tasarım emek verilip zaman harcanmış kaliteli detay ve nüanslarda saklıdır. Ev dekorasyonu için de iç mekan tasarımını eşsiz kılabilecek birçok farklı parametreden bahsedebiliriz. Bunlardan en önemlilerinden birisi, hiç kuşku yok ki renklerin seçilmesidir.Renklerin iç mekan tasarımı ya da mekana yapacağı etki göz ardı edilebilmektedir. Fakat birçok bilimsel çalışmalardan da anlıyoruz ki, renklerin insan psikolojisi üzerinde son derece önemli etkileri söz konusudur. Bu da iç mekan tasarımlarında renk tercihlerini üzerine düşülmesi gereken bir parametre olarak öne çıkarıyor.Bu yazımızın içeriğinde, iç mekan tasarımı için renkleri doğru bir şekilde kullanmanın önemli ayrıntı ve prensiplerinden söz edeceğiz.1-TonÖncelikle; ev, ofis veya iç mekan tasarımı yapılacak herhangi bir mekanda sadece bir renk için karar vermeniz yeterli olmayacaktır. Seçilen rengin karakteri; doygunluğu, canlılığı gibi unsurlar nedeniyle değişebilecektir. O nedenle, renk tonu için seçim yapmanız daha faydalı bir tasarım kararını getirecektir.En geniş tanımıyla, tercih edeceğiniz açık renk tonları, mekanın daha geniş ve ferah algılanmasını sağlayacak, öte yandan koyu renk tonları tercih edildiğinde ise daha sofistike ve samimi bir mekan elde edilebilecektir. 2- Renk DavranışlarıTemel olarak düşünüldüğünde iç mekan tasarımı kullanımları için renkler; aktif, pasif ve nötr olmak üzere 3 farklı şekilde davranmaktadır.Aktif renkler, renk kartelasında sıcak olarak ifade ettiğimiz kısmı kapsamakta; pasif renkler ile kast edilen ise soğuk renkleri kapsamaktadır. Nötr olarak ifade edilen renkler ise; siyah, gri, beyaz ve kahverengi renklerdir. Bu renkler hem aktif hem de pasif renk tonlarını bulunduran bir tasarımda ortaya konan atmosfer içerisinde dengeyi kurabilmek için kullanılmaktadır.3- AtmosferYapmak istediğiniz iç mekan tasarımı ya da dekorunuz için tercih ettiğiniz renkler, ambiyans ile doğrudan ilişkilidir. Renkler, mekandaki miktarlarına göre, kullanıcıların mekana bakış açılarını etkiler.Tercih ettiğiniz renkler, birbirileriyle koordine veya kontrast olması gerekir. Buradan yola çıkarak, tasarımın uyumlu ve dinlendirici mi olması istediğinin veya ilgi çekici ve dinamik mi olmasının mı istendiğinin kararı verilmelidir. Renkler için tercihlerimizi bu kararın ardından vermeliyiz. Az uyarılmış bir mekan, zayıf renk yoğunlukları veya stabil renk kontrastlarını içerirken; fazla uyarılan bir düzenleme sonucunda ise yüksek miktarda doyuma sahip renkler, güçlü kontrastlıkları ve kaotik bir ortamı meydana getirebilir. Bu konu için temel yaklaşım, ortaya çıkacak iç mekan tasarımı ve onun ruhunun nasıl olması beklendiği ile ilgilidir. Örneğin bir yaşam alanının dinamik veya bir yatak odasının dinlendirici etkisinin olması beklenir. Tüm bu etkileri uygun ve faydalı bir biçimde kullanmanız için, hangi rengin hangi mekanda daha etkili olacağını bulmanız gereklidir. 4- Renk ve PsikolojiRengin temel parametrelerinden ve bu tercihlerin mekana ve duygulara olan etkilerinden söz ettik. Fakat, renk psikolojisinden ve iç mimarlık için neden önemli olduğundan da söz etmemiz oldukça önemli. Bu başlıklar da iç mekan tasarımı sürecinde dikkat edilmesi oldukça önemli olan içeriklere sahiptir. Renk psikolojisi, genel anlamda “insan davranışlarının belirleyicisi olarak renk topnlarının ele alınması” olarak tanımlanmaktadır. Renklerin insan davranışları üzerine olan etkilerine olan merak dürtüsü ise, son derece eski dönemlere kadar uzanan bir gerçeklik olarak önümüze çıkmaktadır.O zaman, hangi renk bizleri nasıl etkiliyor? Kısaca bunlardan söz edelim.Kırmızı:Kırmızı renk, vurgulama için son derece etkili bir renktir. Soğuk bir mekana sıcaklık katmak için en iyi tercihlerden biri olabilir. Örnek vermek gerekirse, kırmızı vurgulu duvarlar, mekanın algısını tepeden tırnağa değiştirebilecek güce sahiptir. Öte yandan, mutfak mekanları için mükemmel bir alan yaratmanın yanı sıra, iştah arttıran bir yönü olduğu da bilinen bir özelliğidir. Yoğun bir renk olan kırmızı, bir mekanın enerjisini yükseltebilir ve etkili bir ilk izlenim sağlar.Turuncu:Geçmiş kültürler için turuncu, enerji arttırıcı ve akciğerlerimize faydalı olarak bilenen bir renkti. Günümüzde yapılan tanımlamalarda ise neşe kaynağı ve güneş ışıklarıyla ilişkilendirilen bir renk olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırmızı renk gibi, turuncu renk de iştah açan mükemmel bir mutfak ve egzersiz mekanı renklerindendir.Sarı:İç Mimar Jennifer Agus’ a göre sarı renk, neşelendiren bir renk olmakla birlikte, doğru tonunun seçilmesi önemli olan bir renktir. Çok fazla parlayan ve aşırı sessiz olmamalıdır. Portakallı sarı, kahvaltı mekanlarında en iyi seçimlerden olup vurgu açısından son derece etkili bir renktir.Mutfaklar, yemek mekanları ve banyo mekanlarında oldukça kullanışlı olabilecek bir renk olup yoğun olarak sarı rengin bulunduğu mekanlarda, kişilerin öfkelerini kontrol etmelerinin daha mümkün olduğu gözlemlenirken, bu dengenin sağlanabilmesi konusunda dikkat davranılması gerektiği farklı kaynaklarda belirtilmektedir.Yeşil:Yeşil, insan gözü için son derece dinlendirici bir etkiye sahip olup, evlerdeki her oda için uygulanabilirdir. İç mekan tasarımı çalışmalarında ana renk için tercih edildiğinde sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Örnek vermek gerekirse, açık yeşil rengi gri renk ile kombin etmek mekana son derece yenilikçi bir etki sağlayacaktır. Bunun dışında farklı renk tonlarıyla yaratılacak kontrastlıklar son derece etkili ve modern bir hava sağlayabilmektedir.İç Mimar Shannon Kaye bu renk hakkında; bütün bir mekanı yeşil renklerle dekore edebilir ve kontrastlık, zenginlik, denge gibi kavramların tümünü sağlayabilirsiniz, diyerek yeşil rengin çok yönlülüğüne dikkat çekiyor.Mavi: Mavi rengin iç mekan tasarımları için kullanıldığında çeşitli etkilere sahiptir. Mavi, metabolizmayı yavaşlatarak sakinleştirici bir etki sağlar. Bu sebeple, ev veya ofislerde kullanıldığı zaman zihninize ve vücudunuza faydalı olduğu düşünülür.Safir maviler, vurgulu diğer renkler kadar etkili olabilmekle birlikte doğal ışığı az alan mekanlarda özellikle duvarlarda kullanıldığı durumlarda “soğuk” bir atmosfer oluşturabilmektedir. Bu soğuk ambiyansın sıcak mobilya renkleriyle dengelenmesinde fayda vardır. Bu tür dengeli yaklaşımlar, örneğin Fransız mavileri ve ayçiçeği sarıları bir mutfak mekanı için son derece eğlenceli bir kombinasyona dönüşebilir. Özetlemek gerekirse, tüm bu açıklamalar doğrultusunda, renklerin iç mekan tasarımı çalışmalarının oldukça büyük bir etkiye sahip parametrelerinden birisi olduğu açıkça görülebilir. Bir iç mekan tasarımı sürecinde renkler, gerek konsept gerekse uygulama aşamasında dikkatle ele alınması gereken bir tasarım parametresi olduğu söylenebilir.İÇ MEKAN TASARIMI HAKKINDA ÖNEMLİ İPUÇLARI İç mekan tasarımı oldukça komplike olan, mekanda kullanılacak her ögenin ve elemanın etkisinin doğru bir şekilde öngörülmesi gereken detaylı bir tasarım çalışmasıdır. Bu sebeple bazı iç mekan tasarım parametreleri ve ipuçları, sizlere doğru bir yol haritası oluşturmak konusunda destek olacaktır.İç Mekan Tasarımında Biçim ve İşlev İlişkisini KurmakLouis Sullivan tarafından söylenmiş ve modern mimarlığın bir prensibi olmuş olan “Biçim, işlevi izler” sözü, modern mimarinin etkilenmiş olduğu, zamanın ilerisinde dahi sorular sorduran ve bu konu üzerine birçok mimar ve mimarlık düşünürünün manifesto ve düşünceleriyle biz tasarımcıları düşünmek ve sorgulamaya iten cümlelerden birisidir. Mekan tasarlanırken kendi içerisinde tutarlı olan kararların sonucunda, başlangıçta zihninizde bulunan üretkenlik kaygısı ortadan kayboluyorsa; yeterli ve etkili bir tasarım yetisine sahip olduğunuz söylenebilir. Birçok parametrenin karşımıza çıktığı bu çok katmanlı sürecin içerisinde “Nasıl?” sorusuna verilecek cevaplar, projedeki form ve fonksiyon ilişkisine dair ipuçlarını da ortaya koyacaktır.Peki bu iki kavramın arasında bulunan ilişki iç mekan tasarımı için ne kadar büyük öneme sahiptir? Öncelikle, form ve fonksiyon arasında kurulacak ilişkinin iç mekan tasarımı çalışmaları çerçevesinde sahip olduğu önemden bahsedelim. Hemen ardındansa iç mekan tasarımı ve iç mimarlık çalışmalarına dair daha somut tasarım parametrelerinden söz edelim.İç Mekan Tasarımında Biçim Daima İşlevi Takip Etmeli Mi?yüzyılda mimarlık, tasarım ve sanat alanlarında çeşitli akımlar yaratan Bauhaus Ekolünün temel bir prensibi olan “form fonksiyonu izler” yaklaşımı, 1896’da Lois Sullivan tarafından ileriye atılmış bir kavram olsa da, bu yaklaşım yapıların ve mekanların nitelikleri sergilemesinin önemli olduğunu öne süren Vitrivius’a kadar uzanır. Vitrivius’a göre mimari yapılar “dayanıklı, işlevsel ve estetik” olmalıdır. İç mekan tasarımı yaparken de işlevselliği basit bir biçimde tanımladığımız bir fayda kaynağından daha çok, estetik duruşuyla da önemli bir etkiye ve değere sahip bir kavram olarak görürüz. O sebeple, form ile işlev arasında katı ilişkiler kurmaya çalışmanın temel öncelik haline getirilmediği, insanın duygularına hitap eden, doğaya saygı duyup yer yer ondan ilham alan, bulunduğu coğrafyanın farkında olan bir iç mekan tasarımı yapmanın asıl kaygıyı oluştuması gerektiği unutulmamalıdır.İç Mekan Tasarımı Yaparken Neden İkilemde Kalıyoruz?İç mekan tasarımı çalışmalarının tarzı ve çizgisi önümüze geldiğinde, birçok tasarımcı kendisini bir ikilemin içinde bulabiliyor: Biçim ve işlev arasında bir ikilem… Bu durumun en önemli nedeni, biçim ve işlev ilişkisini kurarken net bir tutum sergileyerek iki kavramdan birisini seçmek zorundalığı hissetmesidir. Mekanın güzel ve estetik görünmesi mi yoksa bütün eşya ve materyallerin yeterli ölçüde depolanabildiği alana sahip olmak mı daha kıymetli? Bu tür ikilemler tam da sözünü ettiğimiz form ve işlev arasındaki ilişkiyle ilgilidir. Bu tür yaklaşımlar belirlenirken, tasarım sürecini kesintiye uğratmadan sürdürebilmek için ele alınacak tutum “denge” olmalıdır. Biçim ile işlem arasında kurulacak iyi bir denge, iç mekan tasarımı için fikirler geliştirebilmenin en önemli ilham kaynağı olacaktır.İç Mekan Tasarımı Yapılırken Dengenin KurulmasıTasarlayacağınız mekanda zihninizdeki fikir, aslında temel tasarım öğretisinde aktarılan ışık, oran, hareket, perspektif, form, ritim gibi parametrelerin doğru konfigüre edilmesi ile tamamlanmış olur. İç mekan tasarımı için biçim ve form arasında kuracağınız dengeyi de bu şekilde sağlayabilirsiniz. Bu parametrelerden birkaçından bahsedelim.Işık:Genellikle göz ardı edilmesine karşın, ışık, iç mekan tasarımı için oldukça önemli bir etkendir. Yeterince önem verilmemesinin nedeni, mekan için ışığın yeterlilik ve etki düzeyinin nitelikli bir biçimde tespit edilemeyip ön görülememesidir. Örneğin, mekana yerleşimi açısından oldukça soruna sebep olacak kadar küçük bir odaya koyacağınız büyük bir koltuğun iç mekan tasarımı için yaratacağı zorluk oldukça açıktır. Işıksa bu bağlamda daha titiz ve detaycı bir tasarımcı isteyebilir. Gerektiğinden fazla aydınlatma armatürünün bulunduğu bir mekan, sadece ışık etkisiyle klinik havasına bürünebilir. Diğer taraftan iç mekan tasarımınız için kullandığınız ışığın kalitesini de önemsemeli, dikkate almalısınız. Dinlenme mekanınızdaki ışık nispeten yumuşak bir ışıkken, bu ışık mutfağınızda yeteri kadar kullanışlı olmayacaktır. Mekanlarınızın sıkıcı ve kasvetli bir etkide olup olmaması hali de genellikle aydınlatma seçimlerinizle ilişkili bir durumdur ve doğrudan insan duygusuna etki eden bir faktör olarak iç mekan tasarımı için önemli bir parametredir.Mekan:Kullanıcılar yaşam alanlarında yer elde etme ve açma fikirlerini uygularlarken, işlev odaklı düşünmektedirler. İç mekanı genişletme, evin dekorasyon ve tarzına dair de büyük bir etkiye sahip olabilmektedir. En basit haliyle tanımladığımızda, küçük bir alanda hareket ettiğimiz mekanda sıkışık ve dağılmış bir görünüm varken; daha geniş alana sahip bir mekan daha naif ve bakımlı algılanacaktır. Öte yandan, dekorasyon çalışmalarındaki depolama alanları sorunları hareketli raflar gibi yapısal alternatif yöntemlerle çözülebilir. Ayrıca yeri gelmişken belirtmek gerek; mekanın geniş olması sadece boyutlarıyla ilişkili değildir. Mekanın geniş olması efektif ve farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek nitelikte değişip dönüşebilir olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Öyle ki geniş mekanlar ile amaçladığımız şeylerden birisi farklı ve çeşitli kullanım ihtiyaçlarımızı sağlayabilememizdir. O halde bir mekanın dönüşübelir ve farklı ihtiyaçlara çözüm üretebilir biçimde olması da aslında tam olarak genişlik beklentisine karşılık gelebilmektedir. Niceliksel genişlikten tek beklenti kullanım alanı değildir, bir diğer beklenti ise elbette ferahlıktır. Bu beklentinizi ise mekanın tasarımında kullanılacak materyal ve mobilyaların renkleriyle kontrol edebilirsiniz. Geniş ve ferah hissettirmesini istediğiniz bir mekan için açık renkler tercih edebilirsiniz.Sıcaklık:İç mekan tasarımı çalışmaları yapılırken mekanın sıcak olmasını sağlamak birçok kullanıcı ve tasarımcı açısından önemlidir. Bunun yanında, bu sıcaklığı sağlamak ve korumak için yapılması gereken uygulamaların iç mekan tasarımı için geliştirilen tarz ve dekorasyon önerilerinin önüne geçmemesi gerektiği de tasarımcılar tarafından önemsenir. Isı korunumuna yönelik çeşitli yapısal uygulamalar iç mekan etkisini bozabilecekken, mekanda önerilecek bir şömine hem işlevsel hem de estetik olarak katkı sağlayabilecektir. Bir yandan da aile fertleri için bir buluşma mekanı niteliğinde olacak bu öge sosyal olarak da yaşama katkı sunan bir unsur olacaktır. Dediğimiz gibi, hangi prensiple tasarlanırsa tasarlansın iç mekan tasarımı çalışmalarında en önemli tutum, tasarımların insana dair yapılmasıdır.Bu örneklemeler çerçevesinde anlaşıldığı üzere, form ve işlevin dengelenmesi yaratıcı düşünceyle çoğu zaman mümkün kılınabiliyor. İç mekan tasarımı çalışmalarınızı hiçbir katı tutum içerisinde kalmaksızın, yaşam biçiminiz, ekonomik bağlamınız, alışkanlıklarınız, kültürünüz gibi çeşitli parametrelerin çerçevesinde iyi bir dengeyle kurmalısınız. İyi bir iç mekan tasarımı bu parametrelerin kendi içerisindeki tutarlılığıyla ilişkilidir.Bu yazının devamı niteliğinde olacak “ tasarımda renk seçiminin temel prensipleri” yazımızda görüşmek üzere.İÇ MEKAN RENDER FİYATLARIİç mekan render fiyatları da dış mekan render fiyatları kadar merak edilen bir 3D görselleştirme konusudur. Bu noktada iç mekan render çalışmalarını 2 ana başlığa ayırmak gerekir. İlk başlık olarak özel bir tasarım beklentisinin olmadığı, yalnızca görselleştirme odaklı yapılan 3D çizim çalışmaları; diğer bir başlık olarak ise uygulamaya yönelik olarak kişiye özel tasarım önerilerinin ve detaylarının geliştirildiği 3D çizim çalışmaları söylenebilir. İç Mekan Render HizmetleriÖzel bir iç mekan tasarımı beklentisi olmaksızın yapılan 3D görselleştirme çalışmaları ağırlıklı olarak daire satış ve pazarlama çalışmaları kapsamında çalışılmakta olup kişiye özel mimari detaylar içermemektedir. Bu nedenle işveren tarafından daha az geri dönüş olacaktır ve proje kısa sürede son halini alabilecektir. Herkese hitap edebilecek olan modern tasarımlar üzerinden tasarım şekillenir ve hızlı bir biçimde 3D görselleştirme çalışmaları yapılır ve tamamlanır. Bununla birlikte iç mimarlık ofisleri de yaptıkları tasarım için render hizmeti talep etmektedirler. Burada da iç mimarlık ofisi tasarımı en ince ayrıntısına kadar detaylandırdığı için 3D görselleştirme çalışması kısa sürede tamamlanabilmektedir. Peki, bu çalışmaların fiyatları nasıl belirlenir? Bu çalışmaların fiyatlarında etkili olan en önemli parametre elbette ki sizin 3D görsel kalitenizdir. Bunun yanında tasarım konusunda yetkinliğiniz de projeye değer katabilecek önemli bir durum olduğu için iç mimar, mimar gibi profesyonel tasarım disiplinlerinden olmak önemli bir parametredir. Sektördeki rakip firmalara göre kendi çalışmalarınızı konumlandırdıktan sonra kendi firmanızın sektördeki yaşı ve örgütlenme biçimi de burada çok önemli bir parametre olabilmektedir. Örgütlenme biçimi tanımını biraz daha açmak gerekirse; sizin ofisinizin ekip üyesi sayısı ve niteliği, aynı şekilde sahip olduğunuz donanımların sayısı ve niteliği sizin yapılacak olan iç mekan render çalışmasıyla ilgili vereceğiniz hizmet niteliğini belirleyen faktörlerdendir. Öyle ki kalabalık bir ekibe sahip bir 3D görselleştirme firması 3D çizim çalışmalarını tam zamanında ve hızlı bir biçimde tamamlayabilecekken, ekibi kısıtlı olanlar işlerini zamanında teslim etme konusunda zorlanabilmektedir. O nedenle bireysel olarak çalışan görselleştirme uzmanları veya freelance olarak tanımlayabileceğimiz kişilerle çalışırken teslim süresinin gecikebileceğini göz önünde bulundurmakta fayda var.Özetle, sektörde belirli bir süredir olan, profesyonel tasarım dallarından birine sahip olan, foto-gerçekçi render çalışmaları yapabilen, tasarım ekibi olan ve yeterli donanıma sahip olabilecek 3D görselleştirme firmalarından iç mekan render hizmeti almak önemlidir. Bu bilgiler doğrultusunda fiyatlandırmalar konusunda net bilgiler verecek olursak, özel tasarım beklentileri olmadığında, satışa yönelik tasarım çalışmaları olduğunda veya tasarımı hazır olarak yapılarak, yalnızca 3D görselleştirme taleplerinin olduğu iç mekan render fiyatları aralığı Türkiye’de 1500 lira ile 3000 lira arasında değişebilmektedir. Bu kadar geniş bir aralık tanımlamış olmak açıklamış olduğumuz nitelik parametrelerinin değişkenliği ile ilişkilidir. İç mekan render fiyatları için daha düşük fiyata hizmet sunun 3D görselleştirme uzmanları olsa da bu tür çalışmalar foto-gerçekçi çalışma niteliğine bile sahip olmayıp projeniz için son derece olumsuz bir algı yaratacak olan çalışmalar olduğu için önermemekteyiz. Aynı şekilde tavan olarak belirttiğimiz fiyatın üzerinde fiyatlar da olabileceğini belirtmemizde fayda var fakat 3000 liranın üzerinde alınacak hizmetleri fiyat performans dengesi gözetildiğinde tercih edilen çalışmalar olmamaktadır. İç Mimarlık Hizmetleriİç mekan render çalışmalarının yanında bir de iç mimarlık çalışmaları kapsamında yapılan iç mekan tasarımı çalışmaları da söz konusudur. Bu çalışmalar kişiye özel olarak tasarlanmakta olup daha geniş bir sürece yayılan, çeşitli tasarım aşamaları olan çalışmalardır. Bu türden iç mekan tasarım projelerinin verimli bir çalışma olabilmesi için bir mekanın inşaat halinden itibaren planlanması önemlidir. Bir mekanın meydana gelişindeki en önemli parametre mekanın kullanım amacı ve işlevidir. Bu noktada bir mekanın tasarımı içerisinden başlamaktadır denebilir. Bir iç mekan tasarımı projesi meydana getirmenin hedefi, nihai kararların ortaya çıkaracağı etkiyi önceden görmek ve bu süreç içerisinde yapılacak çalışmayı planlayıp uygulama işlemlerini organize etmektir. İç mimarların ve tasarımcılar bu süreçte sizi yönlendirmek ve bu yönlendirmeler doğrultusunda tasarlanan mekanın nihai durumunu ifade eden teknik çizimleri 3 boyutlu görseller ile destekleyerek sizlere sunmaktır. Bu iç mekan tasarımı çalışmalarının ilk aşaması mekana dair verilerin ortaya konulmasıdır. Bu çerçevede öncelikli veri mekana dair rölöve çizimlerinin elde edilerek mekanın net ölçülerinin belirlenmesidir. Bunun ardından sizlerden gelen taleplerin, sizin yaşam tarzınızın, ihtiyaçlarınızı ve alışkanlıklarınızın derlenerek iç mekanın ihtiyaç programının belirlenmesidir.Çoğu zaman, kullanıcılar hayallerindeki mekanı tariflemekte zorlanabilirler. Böyle durumlarda, farklı tarzlara sahip iç mekan tasarımı ve uygulamalarını siz kullanıcılarla paylaşır, tasarıma dair karar vermenizde yol gösterici oluruz. Tüm bu veriler elde edildikten sonra tasarım için konsept fikir ortaya konur. Bu konseptte mekanın bulunduğu coğrafi, kültürel ve yapısal bağlamlar etkili olduğu gibi iç mimarlık tasarım trendleri de etkili olabilmektedir. Bu bağlam ve trendler doğrultusunda biçim, malzeme, renk, doku gibi bir çok farklı parametre belirlenir ve tasarım planlanarak bir konsept tasarım fikri geliştirilir. Sizlere bu konsept iç mekan tasarımı ve dekorasyon fikirleri gerek teknik çizimlerle gerekse 3D görselleştirme araçları ile sunulduktan sonra, sizin geri dönüşlerinizle birlikte tasarım revizeleri yapılır ve uygulama projesine doğru proje ilerler. Bu aşamalarda artık mekana dair tüm malzeme tanımları yapılır ve metraj hesapları ortaya konulur. Bunlar, zemin döşemesi, tavan döşemesi ve planı, duvar kaplamaları, sabit mobilya çizimleri, hareketli mobilya modelleri, aydınlatma armatürleri gibi bir çok yapısal elemanın tanımı ve miktarının belirlenmesini kapsayan çalışmalardır. Bu çalışmalar tamamlandığında proje tüm detaylarıyla tarafınıza sunulur. Uygulama öncesi tasarım ve maliyetler sizlerle birlikte kritik edilir ve nihai tasarım ve uygulama kararı verilerek uygulama için ihale verileri oluşturulur. Bu verilerde iç mekan tasarımı için uygulanacak her türlü detaya yer verilmesi önemlidir. O nedenle bu veriler içerisinde 3 boyutlu görseller kadar teknik çizimlerin de detaylı bir biçimde hazırlanması büyük önem arz eder. Detaylı iç mekan proje sürecini en kısa haliyle bu şekilde tanımlamış olduk. Bu iç mimarlık hizmeti olarak ifade edilebilecek sürecin maliyetleri, iç mekan render çalışmalarına kıyasla oldukça farklıdır. Çünkü bu iç mimarlık çalışmaları kişiye özel iç mekan tasarımı çalışmaları olduğu için oldukça geniş bir zamanda ortaya koyulur ve her detayı teknik olarak çizilmesi gerekir. Bu detayların seviyesi de sizin talep ve uygulama için ayırdığınız bütçeyle ilişkili olduğu için belirli bir fiyat söylemek oldukça zordur. Fakat bir örnek üzerinden iç mekan tasarımı için fiyat aralığı verecek olursak, 4+1 bir villanız için tüm ayrıntılarıyla ele alınmış bir iç mekan tasarımı talep ediyorsanız burada minimum fiyat olarak 30.000 lira gibi bir projelendirme fiyatı gündeme alınması gerekir. Bu fiyatlar istenilen iç mekan tasarımı çalışmasının ayrıntı ve detay seviyesine göre 50.000 liraya kadar çıkabilecektir. Özetle, satışa yönelik mekan kullanımını kullanıcılara sunacak nitelikte, özel bir tasarım detayına sahip olmayan, tamamen tasarımcılarımızın insiyatifiyle tasarlanan iç mekan render çalışmaları olarak ifade ettiğimiz çalışmalar ile; uygulamaya yönelik olarak, sizlerin yaşam biçimi ve alışkanlıklarıyla özel olarak şekillenene ve birçok ayrıntıyı içeren iç mekan tasarımı çalışmaları çok farklı çalışmalardır. O nedenle iç mekan render fiyatları ve iç mimarlık tasarım hizmetleri fiyatları çok farklılıklar göstermektedir.  olarak mimar tasarımcı ekibimizle hem iç mekan render hem de iç mekan tasarımı konularında hizmet sunuyoruz. Yenilikçi, özgün ve uygulanabilir tasarım fikirleri geliştiren mimar ve iç mimar tasarımcılarla çalışmak için bize ulaşabilirsiniz.RENDER FİYATLARI HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR ve CEVAPLARIRender fiyatları ile ilgili hem 3D görselleştirme uzmanları hem de render hizmeti talep eden proje sahipleri tarafından sık sorulan soruları derleyip deneyimlerimiz doğrultusunda çeşitli örneklerle cevaplandırmaya çalıştık. Bu yazımızı okumaya başlamadan önce, yakın zamanda yazdığımız 2022 render fiyatları yazımıza göz atabilirsiniz. Bu yazımız onun devamı niteliğindedir. Önceki yazımızda ağırlık olarak görselleştirme uzmanlarının maliyetlerinden bahsetmiştik. Bu maliyetlerin dışında fiyatların belirlenmesindeki en büyük faktörün işin aldığı vakit yani verilen emek miktarı olduğunu söyleyebiliriz. Fiyatlandırmadaki temel parametremizin emek ve işin süresi olduğunu aklımızın bir köşesinde tutarak sık sorulan sorulara ve cevaplarına geçebiliriz.3D görselleştirme hizmeti projenin m² ölçüsüne göre mi ücretlendirilir?Birçok kişi fiyatlandırmayı çalışılacak mekânın metrekaresi üzerinden yapabiliyor. Fakat bu her zaman dengeli bir fiyatlandırma oluşturmaya imkan vermiyor. Örneğin depo yapısı gibi bazı standart mekânların metrekare ölçüleri çok büyük olabilse de, metrekaresi çok daha küçük olan bir konutun salonu kadar uğraştırıcı olmayabiliyor. Bir depo yapısı 4 duvardan ve kolon, kiriş gibi temel yapısal elemanlardan oluşabildiği için kısa sürede modellenebilir ve iç mekanı bir takım raf, palet ve koli modelleriyle düzenlenebilir. Fakat ortalama bir endüstriyel deponun 10’da 1’i ölçüsü kadar bile olmayan bir salonun içi modellenirken koltuğundan, aydınlatmasına, aksesuarından halısına kadar birçok model içeriğini oluşturmak ya da hazır olarak bulup kaplama detaylarını büyük bir incelikle düzenlemek zorundasınız. Bununla birlikte hazır olarak bulamadığınız, mekan ölçülerine uygun olarak çalışmanız gereken tavan ve süpürgelik gibi yapısal detayların modellenmesi de oldukça zamanınızı alabilmektedir. Bu kıyaslamadan anlaşılabileceği üzere, 3D görselleştirme çalışmalarında metrekare üzerinden dengeli bir fiyatlandırma politikası izlenmesi mümkün değildir. O nedenle çalışmanın bedelini belirleyen en büyük faktörün işin tamamlanma süresi olduğunu düşünürsek, proje için analiz etmemiz gereken temel faktörün mekan ve detaylarına dair modelleme çalışmasının zorluğu ve ihtiyaç duyulan hazır model miktarının belirlenmesi olduğunu söyleyebiliriz.Görselleştirme hizmeti için render karesi başına fiyat verilebilir mi?Metrekare üzerinden fiyatlandırmaya alternatif olabilecek bir yöntem de render karesi başına fiyat vermektir. Metrekare ile iş bedeli ölçmeye kıyasla daha sağlıklı olan bu yöntem için de bazı dikkat edilmesi gereken noktalar söz konusudur. Özellikle 3D modelleme bedelini ayrıca fiyatlandırmıyorsanız, dış mekan görselleştirme çalışmalarında minimum bir render karesi miktarı vermek büyük önem taşır. Render karesinin birim fiyatını minimum render sayısı belirleyerek hesapladığınızda, ortaya çıkan rakamın çalışmanın modellenmesinden render edilmesine kadar tüm süreci boyunca vereceğiniz emeği karşılaması gerekir. Örneğin 2000 lira render başına fiyat belirlediniz ve 10.000 metrekare ölçüsünde bir otel projesi için sizden 2 adet görsel talep edildi. Modelini minimum 1 hafta sürede tamamladığınız bu otel yapısı için 2 görsel üzerinden ücretlendirme yaparak vereceğiniz 4000 liralık ücret emeğinizi tam olarak karşılamayan bir ücret olacaktır. Dolayısıyla eğer render karesi başına çalışmayı düşünüyorsanız, bu tür projeleri de göz önünde bulundurarak örneğin 4 veya 6 render karesi arasında minimum bir render sayısı belirleyerek tüm süreçte vereceğiniz emeğin fiyatını doğru bir şekilde belirleyip müşterilerinize fiyat sunabilirsiniz. Bunun yanında iç mekan tasarımı çalışmalarında sahne başına bir fiyat belirleyebilirsiniz. Bir mutfak tasarımını ele alacak olursak, bir mutfağı ifade etmek için tek açı yeterli olmayacağı için 2 açı teslim etmek gerekecektir. O nedenle aynı mekandan olmak koşuluyla 2 render için bir mekan ücreti belirlemek faydalı olabilir.Projeyi incelemeden fiyatlandırma yapılabilir mi?Kesinlikle 3D görselleştirme çalışması talep edilen proje incelenmeden nihai bir fiyat verilmemelidir. Çünkü müşteriniz iletişim kurarken projeyi yanlış ifade edebilir, haklı olarak işin detayını bilmediği için bizler için önemli olan detayları hatırlatmayabilir veya projeyi hiç görmemiş bile olabilir. Dolayısıyla ne çizeceğinizi bilmeden, ne ebatlarda veya hangi detay seviyesinde bir proje yapacağınızı bilemeden bir fiyat verdiğinizde, işe başlarken projeyi gördüğünüzde hayal ettiğinizden çok farklı bir proje karşınıza çıkabilir. Beklediğinizden çok daha fazla detaylar içeren bir proje geldiğinde motivasyonunuz düşebilir, hatta işi tamamlamakta güçlük çekebilirsiniz. Bu durumun tam tersi olarak basit bir proje için yüksek bir fiyat vererek işi de kaçırmış olabilirsiniz. O nedenle ilk görüşmenizde müşterilerinize fiyatlarınız hakkında belirli aralıklar sunuyorsanız bile nihai fiyat teklifi proje inceledikten sonra verilmelidir. Projedeki detay seviyesi fiyatı etkiler mi?Elbette projenin detay seviyesi render hizmeti fiyatlarını doğrudan etkileyen bir faktördür. İç mekan görselleştirme çalışması üzerinden örnek verecek olursak; düz hatlara sahip yalın bir iskandinav tasarım diline sahip bir çalışmaya kıyasla, işleme ve çeşitli figür detaylarına sahip olan avangart bir çalışmanın detayları oldukça fark gösterecektir. Yazının başında belirttiğimiz üzere render hizmeti fiyatları belirlenirken temel parametremiz emek olduğu için klasik tasarım daha yüksek bir fiyatla çalışılmalıdır. Çünkü mobilyalardan duvarlara kadar birçok işleme ve figürün modellenmesi için oldukça fazla süre harcamanız gerekecektir. Aynı dengeyi dış mekan için de kurabilirsiniz. Modern ve minimal bir villanın cephesinin modellenmesi ile klasik ve işlemeli cephe tasarımı çalışmaları olan bir villanın modellenme süresi oldukça farklıdır. Detaylı klasik çalışmaların modellerinde poligon sayısı da oldukça yüksek olacağı için render süreleri de biraz daha uzun sürecektir. O nedenle modellemeden render aşamasına kadar tüm süreci ele aldığımızda ince detaylara sahip projelerin farklı bir fiyat politikasıyla ele alınması gerektiği söylenebilir.Dış mekan görselleştirme ve iç mekan görselleştirme arasındaki fiyat farkı nedir?İki çalışma arasındaki fark yine modelleme emeğiyle ilgilidir. Bir iç mekan sahnesinde bir salonu kısa sürede modelleyip mobilyaları yerleştirebilir ve birçok açıdan dilediğiniz kadar render alabilirsiniz. Tamamını modellediğiniz bir salonun dört bir tarafından dilediğiniz kadar render alma imkanınız vardır, dolayısıyla kare başına fiyatlandırma da bu ölçüde olmalıdır. Fakat dış mekan modelleme ve görselleştirme işlemi bu işleme kıyasla oldukça uzun sürebilir. Dış mekanda göstermek istenilen her bir cephe tasarımı, sosyal alan, peyzaj detayı vs. açık alanların modellenmesi oldukça uzun süreler alır ve kare başı fiyatınızı da buna göre belirlenmeniz gerekir. Ayrıca dış mekanda eğimli bir arazinin modellemesini yapmak oldukça güç olabildiği gibi çıktı aşamasında bitki ve ağaçlar da render sürenizi oldukça uzatabilecektir. Tüm bu parametreleri göz önünde bulundurarak doğru bir fiyat dengesi kurmalısınız.Endüstriyel ürün görselleştirme çalışmaları nasıl fiyatlandırılır?Son zamanlarda firmaların sıkça tercih ettiği endüstriyel ürün görselleştirme çalışmalarında genellikle ürünlere ait 3D model dataları hazır olarak firma tarafından iletilmektedir. Çünkü görselleştirme çalışması yapılacak ürün imal edilmiş veya imalat aşamasında olduğundan üretim kalıplarının oluşturulabilmesi için 3D modelleri önceden hazırlanmış oluyor. 3D model datasının hazır olduğu bu durumlarda elbette belirli bir fiyat indirimi yapmak gerekmektedir. İlk ürünü render etmek için stüdyo ortamını bir kez oluşturup diğer ürünler içinde kullanma şansınız olur. Dolayısıyla bu seri render üretim biçimi, size uygun bir fiyat sunma imkanı tanımaktadır.Projenin modellenmesi fiyata dahil midir? Eğer müşteri iş tesliminde sizden model datasını da talep ediyorsa nasıl fiyatlandırılır?Bir diğer konuda müşterilerimizin iş bitiminde bizden model dosyasını da bizden talep etmesi konusu. Burada bizim yaklaşımımız eğer ki talepte bulunan firma veya kişi ile biz uzun sürelerdir sürekli olarak çalışıyorsak modeli ücretsiz olarak paylaşabiliyoruz. Genellikle zaten üretim ve benzeri aşamalar için bu tür dosyalara ihtiyaç duyabiliyorlar. Fakat karşı tarafla ilk çalışmamızsa ve özellikle modeli bizden alarak kendi firma bünyesinde mobilya modellerini veya mekan renkleri gibi parametreleri değiştirterek görselleştirme yapmak isteniyorsa, burada model için bir ücret talep edilebilir.Revizeler için ilave fiyatlandırma yapmaya gerek var mıdır?Bir diğer önemli sorulardan birisi de elbette revizyon konusudur. Burada çok farklı yaklaşımlar olabileceği gibi bizim olarak genellikle sunduğumuz teklif; render aşamasında mekana veya objelere ait test görselleri sunmak ve bu görseller üzerinden karşı tarafın geri dönüşlerini alarak 1 kez ücretsiz revize şansı tanımaktır. Bu revizenin de ardından ufak bazı detaylar hakkında da revize talepleri gelirse ücretsiz olarak yardımcı olmaya özen gösteriyoruz. Yine burada müşterinizle olan ilişkiniz çerçevesinde revize aşamasını yönetmeniz önerilir. Fakat final görsellerinin yüksek çözünürlükte teslim edilmesinin ardından gelecek bir revizyon talebini ise elbette ücretlendiriyoruz. Bu revizeler için tek kare için verdiğiniz fiyat üzerinden sahne açısı aynı kalmak koşuluyla %50 gibi bir iskonto sağlayabilirsiniz.Mimari animasyon çalışmaları nasıl fiyatlandırılır?Animasyon çalışmaları kamera hareketlerinin tanımlanıp çıktının alınmasından montaj aşamasına kadar uzun bir süreci içerisinde barındırıyor. Bu nedenle animasyon maliyetleri oldukça yüksek diyebiliriz. Burada Vray kullanarak alacağınız üst seviye foto-gerçekçi yazılımlarla aldığınız animasyon fiyatları ve Lumion, Twinmotion gibi Gpu tabanlı animasyon yazılımları kullanarak aldığınız animasyon fiyatlandırmaları farklılık gösteriyor. V-ray ile render edilmek istenen 60-90 saniyelik bir çıktı için muhtemelen ofisteki donanımlarınız yetersiz kalabilir ve render farm hizmeti almanız gerekebilir. Bu durum da fiyata doğrudan yansıyacak önemli bir maliyet kalemidir. Diğer yandan Lumion gibi yazılımlarla çok daha efektif ve hızlı animasyonlar oluşturabilirsiniz. Tabii Lumion ve muadili yazılımlarla V-ray benzeri yazılımların niteliğini yakalamanız neredeyse imkansızdır. Fakat ideal fiyatlandırma da ancak bu yazılımlarla yapılabiliyor olup mimari animasyon için saniye bazında bir ücretlendirme yapabilirsiniz. Örneğin minimum 30 saniye olmak koşuluyla bir villanın dış mekan animasyonunu saniyesi 200 liradan render etmeyi önerebilirsiniz. Burada sizin saniye fiyatınızda belirleyici olan faktör; render motoruna ve montaj yazılımlarına olan hakimiyetiniz ve sahip olduğunuz beceriler, yani yaptığınız işin kalitesidir. Öyle ki V-ray ile foto-gerçekçi bir animasyon sunabiliyorsanız, bunun saniyelik ücreti 500-600 liraları bulabilir. Kendi ofisindeki donanımlarla çözmek isteyen ve makul bir fiyata hizmet sunmak isteyen görselleştirme uzmanları için yeri gelmişken bir öneriye de burada parantez açmış olalım: Dış mekan animasyonlarında peyzaj ve hareketli obje modeli avantajından dolayı Lumion; iç mekanda kaliteli ışık çözümü ve niteliği itibariyle Enscape Render motorunu önerebiliriz.3D görselleştirme çalışmalarında tasarım ücreti ayrıca talep edilir mi?Özellikle 3D mimar çizim ve görselleştirme işleri için bize ulaşan projeler iki farklı formatta gelmektedir. Birincisi; tüm tasarım kararları belirlenmiş ve detaylarıyla çizilmiş, son derece tanımlı olarak gelen projeler. Bir diğeri ise projenin sadece planları çözümlenmiş olup cepheye dair dolu boş tasarım kararlarının temel düzeyde belirtildiği, cephe tasarımı bizim tarafımızdan yapılacak olan projeler. Bu iki durum için de elbette farklı fiyatlandırmalar söz konusu. Tasarım beklentisi olmadığında, tüm detaylar mimari ofis tarafından veya diğer proje paydaşları tarafından belirlendiği durumda çok hızlı bir modelleme ve görselleştirme aşaması gerçekleştirebiliyoruz. Fakat projeye dair tanımsız tasarım kararları ve yapı malzemeleri varsa bunların tasarımlarını yapmak bir süreç aldığı gibi, müşterimizin de bu önerileri beğenmesi için birçok revize aşaması gerekebiliyor. Dolayısıyla tüm bu tasarım süreci belirli bir emek ve vakit istemektedir. O nedenle tasarım katkısı beklenen durumlarda, tasarımın başka tasarımcılar tarafından yapıldığı işlere göre farklı bir fiyatlandırma yapılmalıdır.3D görselleştirme kalitesi farklılık gösterebilir mi? Kaliteyi belirleyen nedir?Görselleştirme kalitesi elbette render hizmeti firmadan firmaya değişiklik gösterebilir. Hatta firma kullandığı render motoruna ve modelleme aşamasındaki detay seviyesindeki orana bağlı olmak üzere kendi içerisinde de farklı nitelikler sunabilir. Örneğin bir projenin görselleştirmesi için Lumion ile hızlı görselleştirme yapılarak orta seviyede ve gerçeklikte görsel oluşturulabilirken, V-ray ile daha geniş bir zamanda ama daha nitelikli bir iş ortaya koyulabilir. Yine burada verilen emeğe yani harcanan süreye dikkat çekerek, V-ray veya Corona Render gibi muadili render motorlarıyla çalıştığınız görsel çalışmalar için daha yüksek fiyatlar talep etmeniz gerekeceğini hatırlatmak gerekir.Eğer 3D görselleştirme için tedarik ettiğimiz ücretli model dataları varsa bunlar fiyata dahil midir, yoksa 3d model ücreti müşteriye mi faturalandırılır?Bu konu da yine sizin müşterinizle olan ilişkinize göre yöneteceğiniz bir parametredir. Özellikle sürekli bir işbirliği içerisindeyseniz ve satın almak istediğiniz model ücreti sizin müşterinize sunduğunuz hizmetin bedeline kıyasla çok az bir miktar ise bu model ücretini kendiniz finanse edebilirsiniz. Fakat özellikle iç mekan tasarımı projelerinde sizden tasarımda kullanılacak mobilyaların aynıları talep ediliyorsa ve bunlar ücretli olarak satıştaysa, bu modelleri satın alıp müşterinize fatura etmenizde fayda var. Örneğin bir kafe çalışması içerisinde birbirinden farklı onlarca mobilya modeline ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu durumda bu modelleri tedarik etmeniz oldukça pahalı olabilir. Öyle ki bazı durumlarda sizin verdiğiniz hizmet bedeline yakın bir ücret de bile olabilir. Bu durumlarda muhakkak müşterinize bu bilgilendirmeyi yapmalı ve aldığınız modellerin ücretini ayrıca almalısınız.İÇ MEKÂN TASARIMI ve İÇ MİMARLIK HİZMETİGeçtiğimiz yazılarımızda 3D mimari görselleştirme üzerine yoğunlaşırken bu kez iç mekân tasarımı ve uygulamaları hakkında detaylı bazı bilgi ve deneyimlerimizden bahsedeceğiz. İç mekân tasarımı çalışmaları 2 farklı başlık altında ayrıştı. Birincisi bilindiği üzere profesyonel bir tasarımcı tarafından fikirler geliştirilip mekân tasarlanarak uygulanan tasarım çalışmaları, diğeriyse proje lansmanları için hazırlanan 3 boyutlu mimari görselleştirme çalışmaları şeklinde karşımıza çıkıyor. Bu yazımızda profesyonel bir tasarımcı tarafından bir fikir ışığında her detayıyla tasarlanan, çizilen ve sonrasında uygulamaya konulan tasarım çalışmalarını anlatacağız. İç mekân tasarımı ve uygulama çalışmaları son yıllarda oldukça yaygınlaşmıştır. Özellikle günlük yaşam faaliyetlerinin sürdürüldüğü konut mekânları günlük vaktimizin geniş bir bölümünü geçirdiğimiz mekânlar olduğu için ergonomisi, efektif alan kullanımı ve yarattığı duygu itibariyle büyük önem taşır. Bununla birlikte günümüzün ihtiyaçları da geçmişe göre farklılıklar göstermekte ve değişmektedir. Dolayısıyla bir mekânın tek başına var olması yeterli değildir. Teknolojik gelişmelerin takip edilemez bir hıza ulaştığı günümüzde bazı kullanıcı beklentileri de artış göstermektedir. Geldiğimiz noktada iç mekânları dört duvardan meydana gelen odalar olarak algılamamak gerekmektedir. ,Modern yaşam, yerleşik yaşam alışkınlıkları ve tanımlarımızı yeniden ele almamızı zorunlu hale getiriyor. Bu zorunluluk hali sonucunda algılara ve kavrayışlara daha geniş bir alan tanıyor. Geçmişteki “mesafe” tanımı ile bugünkü “mesafe” tanımı oldukça fark gösteriyor. Teknolojinin hızına yetişilmez değişim ve sürekli bir devinim halinde oluşu güncel iletişim anlayışları geliştirmemizi gerektirdi. Teknoloji yüz yılların alışkanlığı olan işte bu iletişim biçimini de değiştiriyor. Günümüzde hiçbir “mesafe” uzak olmadığı gibi, ulaşamadığımız ya da erişemediğimiz pek bir yer de yok. Bu türden dönüşümler modern öncesi dünyamızın kavrama sınırlarının da ötesine geçiyor. Bu dönüşümlerin hayatımızı kolaylaştırdığı inkâr edilemez bir gerçektir. Fakat bununla birlikte yer, yere özgü ve bağlamcılık gibi kavramların yıpranmasına yol açarken bu kavramların etrafında bulunan duyguların da aşınmasına sebep oluyor. Mimarlığın da bu dönüşen anlayış ve kavram tanımlarından etkilenmemesinin elbette imkânı yok. Yerel referanslar yerine global eğilimler ve popüler kavramlar ön plana çıkıyor. olarak mimar ve iç mimar tasarımcı ekibimiz yalnızca 3D görselleştirme alanıyla sınırlı bir hizmet vermiyor. Detaylı bir iç mekân çalışması hizmetini de kullanıcılarıyla iş birliği içerisinde geliştirip uygulama sürecine hazırlıyor. Bu noktada uygulamaya yönelik iç mekân tasarımı çalışmalarımız 3D görselleştirme çalışmalarımızla oldukça ayrışıyor. Her proje için coğrafya, yerel referanslar ve kültürel birikimler üzerine araştırmalar yapar, projenin ekonomik bağlamını da göz önünde bulundurarak iç mekân tasarımı yapıyoruz. İç mekân tasarımı çalışmalarını yalnızca tasarım olarak ele almaz, mekânın işlevsel oluşu ve kullanıcı psikolojisi üzerine etkilerini de ele alırız. Mekânın bölgesel bağlama uyumunu değerlendirirken güncel trendleri de göz ardı etmeden iç mekân tasarımı yaparız. Bu da güncel kalabilmeyi ve dinamik bir mekân konfigürasyonu ortaya çıkarmamızı sağlar.Render olarak tasarımın her aşamasında renk ilişkileri, mekân kullanımı, konforu ve atmosferi gibi parametreleri güncel eğilimler ışığında geliştirir, beklentilerinizi karşılayan etkileyici mekânlar tasarlarız. Tasarım aşamasında dört temel evre, çalışmanın ilerleyişi için oldukça önemlidir. Bu aşamaları şöyle sıralamak mümkün:1-Hazırlanma: İlk etap olan bu süreçte tasarımcılarımız proje için gereken araştırma ve okumaları yapar. Kullanıcıların beklenti ve ihtiyaçlarını algılayabilmek için onların istek ve görüşlerine başvurulur. Bu bilgileri geçmişteki iç mekân tasarımı süreçlerinden kazanılan bilgilerimizle birlikte kritik eder ve harmanlarız. 2-Dinlenme: Bu etapta önceki aşama olan “hazırlık” sürecini tamamlamış olan tasarımcılarımız, projeye çalışmaya ara verir ve proje konusuyla ilgili zihinsel düşünce biçimini sürdürerek fikir aşamasını sürdürmektedir. Bu bir yönüyle soyut kavramların ve araştırma çalışmalarının ön plana çıktığı odaklanma aşamasıdır. Tasarımcılar bu aşamada proje konusunu içselleştirmiş olurlar.3-Aydınlanma: Bu aşamaya kadar zihinsel faaliyetler noktalanır. Bu aşamanın ne kadar süreceği pek öngörülemez. Her proje için bir farklı bir süre ile karşılaşılabilir. Fakat tasarımın konusunu oluşturacak olan nesnelerle ilgili ilk fikir ve yaklaşımlar kısa sürede ortaya çıkmaya başlar. Tasarım ekibimizin geçmişteki çalışmalarından edindiği tecrübelerle, hazırlanma aşamasındaki elde ettiği bilgileri sentezlemesi oldukça önemlidir. Yeterli olgunlaşmayı gösteren fikirler kabul edilebilir olup, trendler ve yerel bağlamın ışığında uygulanabilirliği olacak biçimde sağlam bir zemine oturtulur. Böylece tasarımın soyut aşamaları tamamlanmış olur ve tasarımcılarımız ve kullanıcılar için en keyifli somut aşamalara geçilir.Tasarım Fikirlerinin Çizim Düzlemine Aktarılması Bu aşama itibariyle tüm fikirler 2 ve 3 boyutlu mimari çizim çalışmaları olarak ortaya koyulur. İlk olarak mekân kullanımını belirleyecek plan çizimleri tamamlanır. Kullanıcıların da önerisiyle planlar şekillenir ve nihai plan ortaya çıkar. Bunun ardından tasarımın renk ve dokularına yön verecek en önemli iki parametre olan zemin ve tavan döşemeleri belirlenir. Ardından sabit ve hareketli mobilyaları duvar tasarımlarıyla birlikte ele alınır. Mobilyalarla birlikte tüm aksesuar ve aydınlatma armatürleri marka ve model olarak tanımlanır ve bir sunum dosyası haline getirilerek kullanıcıya aktarılır. Kullanıcıdan gelen ön anayla birlikte 3D görselleştirme çalışmaları başlar. Bu aşamada tercih edilen tüm mobilya ve aksesuarlara ait 3D modelleme çalışmaları yapılır veya modeller ilgili firmadan talep edilerek tüm mekânın 3 boyutlu mimari çizimi yapılır. Tüm renk ve dokular modellere uygulanarak kullanıcılar için en keyifli süreç olan 3D görselleştirme ya da yaygın tabiriyle 3D render çalışmaları tamamlanır ve sunulur. Fotogerçekçi görseller üzerinden kullanıcının önerileri alınır ve bu değerlendirmeleri tasarım ekibimizin ele alır ve projeyi revize eder. Bu doğrultuda teknik çizimler ve 3 boyutlu görseller revize edilerek kullanıcının onayını sunulur ve onay alınır. Bu onayla birlikte gerekli tüm uygulama detayları çizilir ve 3 boyutlu görsellerle birlikte uygulamayı yapacak olan ekibe teslim edilir. Gerekli tadilatların yapılmasının ardından hareketli mobilya ve aksesuarlar tedarik edilerek mekân son halini alır. Ofis iç mekân tasarımı, otel iç mekân tasarımı; villa iç mekan tasarımı gibi tüm yaşam alanlarına dair bu süreçler aynı şekilde ilerler fakat her proje kendine özgü bir bağlama sahip olduğu için kendi sosyal ve kültürel bağlamı ışığında yenilikçi tasarım önerileri geliştiririz. Sizler de bu mekânınızın bu yenilikçi ve uygulanabilir tasarım parametreleriyle ele alınmasını isterseniz bize ulaşabilir, ön çalışma talebinde bulunabilirsiniz. 3D tasarım içeriklerinin yanında yenilikçi ve uygulanabilir farklı tasarım biçimleri hakkında yeni bir içerikte görüşmek üzere. 3D GÖRSELLEŞTİRME PROGRAMLARITüm dijital araçlar her geçen gün değişip gelişirken 3D görselleştirme programları da hızlı bir biçimde gelişme gösteriyor. 3D modelleme araçlarından render motorlarına kadar tüm yazılımlar çeşitleniyor ve hızla gelişme gösteriyor. 3D modelleme programlarında yapılan iyileştirmeler özellikle model işlemini kolaylaştırarak tasarımcıların projelerine odaklanmasına imkân tanıyor. Daha kolay ve efektif modelleme sayesinde mimar, iç mimar ve diğer tasarımcılar teknik yazılım detayları yerine proje fikrini geliştirmeye vakit harcayabiliyor. Bu gelişmeler 3D görselleştirme ve proje niteliğini olumlu yönde etkiliyor. Bu nedenle basit arayüze sahip kolay kullanımı olan 3D modelleme programları görselleştirme uzmanı ve tasarımcıların tercihi oluyor. Yakın zamana kadar alternatifleri az olan yazılımların, daha pratik yazılım araçlarının çıkmasıyla kullanıcı sayıları azalıyor. Örneğin geçmiş yıllarda yaygın olarak kullanılan 3dmax yazılımına da alternatif olarak özellikle mimari modellemeye yönelik ortaya çıkan Sketchup gibi pratik modelleme yazılımları mimarların tercihi olmaya başladı. Modelleme araçlarının yanında görselleştirme araçları yani render motorları da büyük gelişmeler gösteriyor. Geçtiğimiz yıllarda yine az sayıda olan render motorları bugün çok sayıda alternatife sahip. Bu çeşitlilik de yazılım firmaları arasında bir rekabet oluşturuyor ve ürünlerini geliştirmeye yöneltiyor. Bilgisayar sistemlerinin render çalışmalarını uzun sürelerde tamamladığını düşünürsek, render motorları için hız faktörü önemli bir parametre olarak karşımıza çıkıyor. 3D görselleştirme uzmanı ve tasarımcıların hızlı biçimde final görsellerini elde edebilmesi kadar görsel nitelikleri de önemli bir parametredir. Bu noktada gerçekçi render için en doğru ve hızlı ışık hesaplamalarını yapmak için yazılımlar 3D render firmaları tarafından daima geliştiriliyor. Yine örnek vermek gerekirse sektörde lider konumunda olan Chaos Group’a ait Vray yazılımı en yaygın kullanılan render motorlarından birisiydi. Fakat son yıllarda Corona Render gibi daha hızlı ışık hesaplamaları yapan yazılımlar piyasaya sürüldü ve Vray kullanıcısı olan 3D görselleştirme uzmanlarının da büyük bir kısmı bu yazılımlara yöneldi. Görsel niteliği itibariyle Vray ile başa baş konumda olan Corona Render programı, kısa sürede Vray kadar popülerlik kazandı. Chaos Group firması da bu yükselişten etkilenmiş olacak ki bu yeni yazılımı satıl aldı ve bünyesine kattı. Bunların yanında bu render motorları kadar gerçekçi görsellere imkân tanımasa da Lumion, Twinmotion ve Enscape gibi gerçek zamanlı render motorları da pratiklikleriyle ön plana çıkarak tasarımcıların tercihi olmakta. Tüm bunların yanında hazır model kütüphaneleri de 3D görselleştirme uzmanları için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Lumion gibi bazı render motorları bu avantajıyla ön plana çıkarken, geçtiğimiz yıl Chaos Group firması Vray yazılımında Cosmos eklentisiyle önemli bir iyileştirmeye imza attı. Cosmos ile kullanıcılara oldukça geniş bir kütüphane sağladı. Cosmos içerisinde mobilya, insan, araç, bitki gibi çok çeşitli 3D modeller sunmanın yanında oldukça pratik bir kullanıma da sahip. Ayrıca kütüphanesini Lumion gibi her yeni yılda bir sunulan yeni sürümünde değil, kısa periyotlarla güncelliyor ve her geçen gün 3D kütüphanesini hızla genişletiyor. İçeriğindeki modeller, oldukça kaliteli modeller olup 3D görselleştirme uzmanlarından tam not aldı diyebiliriz. Rekabet nitelik ve hız yönünde sürerken bir diğer yönüyle bu yazılım alternatiflerinin artıyor olmasının lisans ücretlerini de daha makul seviyelere çekeceğini düşünüyoruz. Özellikle ürün görselleştirme ve modelleme çalışmaları yapan tasarımcılara yönelik olarak Blender gibi açık kaynaklı, ücretsiz araçların da sayısının artması fiyatları oldukça etkileyecektir. Özetle 3D görselleştirme programları modellemeden render alanına kadar oldukça hızlı bir geliştirme göstererek tasarımcıların projelerine daha fazla odaklanmasına imkan tanıyor. Bu geliştirmeleri ve yeni çıkan içerikleri süreçte sizlerle paylaşıp detaylı bir inceleme yaparak en pratik 3D çözümlere göz atacağız. Bu konunun takip edilmesi tasarımlarımızın fikir geliştirme aşamasına daha geniş bir süre ayrılarak daha nitelikli projeler ortaya konulması açısından oldukça önemlidir. MİMARİDE 3D GÖRSELLEŞTİRME3D görselleştirme teknolojisi pek çok sektörde kullanılmakta olan bir tekniktir. Gelişen teknolojinin bize sağladığı avantajlardan biri olan 3D görselleştirme işlemi 2 boyutlu çizimlerin çeşitli bilgisayar programları aracılığıyla gerçeğe en yakın şekilde 3 boyutlu hale getirilme işlemidir. Geniş bir kullanım alanı olan 3D görselleştirme yaygın olarak mimari çizimlerde kullanılır. Autocad ya da benzeri 2 boyutlu çizim programlarında çizilen iki boyutlu mimari çizimler deneyimli kişiler tarafından 3 boyutlu çizim programları kullanılarak 3d görselleştirme işlemi yapılır.3D görselleştirme işi bu alanda önemli ölçüde bilgi ve pratik isteyen bir tekniktir. Render firması olarak bu alanda tecrübeli çalışanlarımızla sizler için kusursuz 3d görselleştirme yapmaktayız. Mimari çizimler için 3D görselleştirme tekniğinde bazı önemli faktörler vardır. Bunlar; modelleme, ışık kullanımı, perspektif ayarları gibi önemli unsurlardır.Mimaride 3D Görselleştirme TeknikleriMimari çizimlerde 3D görselleştirme tekniği çok önemli bir yer tutmaktadır. Devam etmekte olan ya da bitmiş olan inşaat projelerini tam anlamıyla tanıtmak için mimari sektöründe oldukça tercih edilen bir tekniktir. Bu teknikle ofis, müstakil ev, daire gibi birçok yapının 3 boyutlu halini sizler için Render firması olarak titizlikle oluşturmaktayız. Henüz proje aşamasında olan işlerin net bir şekilde görsellerinin elde edilmesi ile müşterilerin isteklerine daha doğru bir yaklaşım sergilenir. Müşteri açısından ise 3D görselleştirme tekniği; hayal etmiş olduğu fikirlerin somut haline bakarak firmaya olan güveni artarak, fikirlerindeki hataları ya da uyumsuzlukları fark etmesini sağlar.Dekorasyonda kullanılacak renkler, mobilyalar, objeler ve çok daha fazlası bilgisayar ortamında somutlaştırılarak bu konuda daha doğru kararlar alınmasını sağlar. Böylece bu teknik kullanılarak; iyi dekore edilmiş, müşteri isteğine %100 uyum sağlayan projelerin yapımı sağlanır. Henüz proje aşamasında olan ya da inşaatı devam eden projelerin 3D görselleştirmeleri yapılarak güvenilir bir şekilde satış işlemleri gerçekleştirilebilir.3D Görselleştirme Tekniğinin Avantajları Birçok alanda kullanılan 3D görselleştirme tekniği ile projelerinizin güvenilirliğini arttırabilirsiniz. Böylelikle daha iyi satışlar yaparak marka bilinirliğinizi arttırmış olursunuz. Satış yapabilmeniz için projenizi eksiksiz ve doğru bir şekilde karşı tarafa aktarmanız gerekmektedir. Tamda bu noktada sizler için yapmakta olduğumuz 3D görselleştirme hizmetimizden faydalanarak projeniz hakkında tüm detayları içeren bu çizimleri elde edebilirsiniz. Hayalinizdeki eve doğru giden adımları tereddütsüz ve son derece memnun bir şekilde atabilir. Düşlerinizde ki en küçük ayrıntıyı bile somut bir şekilde görme imkânına kavuşabilirsiniz.Mimarlar açısından ise projedeki 2 boyutta fark edilemeyen bazı hataları henüz inşaat yapımına başlanmadan fark edebilirsiniz. Maliyet açısından ve güvenilirlik açısından herhangi bir kayıp yaşamayı 3D görselleştirme kullanarak engellemiş olursunuz. Bu konuda Render firmamızın tecrübeli ekibine güvenebilir projenizi veya hayallerinizi en güzel şekilde somut örneklere dönüştürebilirsiniz.Mimaride 3D Görselleştirme Fiyatları Mimari çizimlerde yapılan 3D görselleştirme işleminin sabit bir fiyatı bulunmamaktadır. Söz konusu bu işlem hayal edilen olgular üzerinden ilerlediğinden fiyatlandırma çok geniş bir yelpaze üzerinden yapılır. Fiyatlandırma yapılırken birden fazla kıstas göz önünde bulundurulur. Çizimi istenen yapının büyüklüğü, ne kadar karmaşık bir yapı oluşu yani projenin ne kadar ayrıntı içerdiği gibi konular göz önüne alınarak uygun bir fiyat belirlenir.Projenin 3D görselleştirme işleminin tamamlanma süreci ile paralel olacak şekilde fiyatlandırma yapılır. Daha hızlı çizilen projeler elbette ki daha uygun bir fiyatta olacaktır. Bunun yanı sıra bazı çizimler haftalarca sürebildiğinden bu süre zarfı fiyatlandırmada oldukça önemli bir rol oynar.3 BOYUTLU MİMARİ ÇİZİMGelişen teknoloji ile birlikte birçok yenilik iş dünyasının her alanında kendini gösterdi. İnşaat sektörünün sıklıkla tercih ettiği 3 boyutlu mimari çizim bu yeniliklere sadece bir örnek. 3 boyutlu çizim kullanılarak oluşturulan projeler, projenin sağlıklı bir şekilde ilerlemesinde oldukça yardımcı olmaktadır. 3 boyutlu çizim, müşteriler açısından hayal edilen evlerini yani bu soyut ifadeyi somut bir olguya çevirerek projeyi tüm gerçekliği ile ortaya çıkarıyor. Hayallerinizdeki evi 3 boyutlu olarak görme imkânı sunan 3 boyutlu çizim alanında uzman kişiler tarafından yapılır. Diğer bir yandan sahip olduğunuz evi restore etmek adına 3 boyutlu mimari çizimden yaralanarak yenileme işlemi daha güvenilir ve daha hızlı bir şekilde yapılabilir. ailesi olarak tüm müşterilerimize bu hizmeti sunmaktayız.3 boyutlu çizim hayalinizdeki evi 3 boyutlu görme imkânının yanında projeye ait tüm detaylara hâkim olma şansını da beraberinde getirir. Bu durum proje güvenliği için en önemli adımlardan biridir. Olası sorunlar 3 boyutla çizimle birlikte profesyonel ekip tarafından kolayca fark edilerek önlenebilir. Müşterilerin projeye olan güvenini oldukça artıran bu 3 boyutlu çizimler, adeta hayallerinizin somut bir örneğidir.Neden 3 Boyutlu Mimari Çizim?Düşlediğimiz eve sahip olmak hemen hemen hepimizin ortak hayalidir. Render bünyesinde çalışan deneyimli iç mimarlar tarafından hayallerinizdeki ev için yapılan 3 boyut mimari çizim, eviniz için tasarladıklarınızı gerçeğe en yakın şekilde görmenizi sağlar. Sizin için yapılan 3 boyutlu çizime bakarak daha önce aklınıza gelmeyen detayları ekleyebilir ya da hoşunuza gitmeyen şeyleri projeden çıkarabilirsiniz. İnşaat işlemine başlamadan yapılan bu işlem ilerde hoşunuza gitmeyecek ve size ek maliyete sebep olacak unsurları henüz proje aşamasında görerek önlem almanızı sağlar. 3 boyutlu mimari çizim projede görevli iç mimarlar içinde oldukça avantajlı bir tekniktir. Bu teknik sayesinde gerçeğe en yakın şekilde çizilmiş projedeki değiştirilmesi gereken unsurlar iç mimar tarafından fark edilerek inşaat öncesi kusursuz bir proje elde edilmesini sağlar.3 Boyutlu Mimari Çizim Nasıl Yapılır?Müşteri istekleri dikkate alınarak, iç mimarlarımızın engin tecrübesiyle birlikte çizilen 2 boyutlu çizimler çeşitli bilgisayar programları kullanılarak 3 boyutlu mimari çizim haline getirilir. Ortaya çıkan çizimde projenin en ufak ayrıntısına kadar görme imkânı vardır.3 Boyutlu Mimari Çizim Avantajları Nelerdir?Bu tekniğin sayısız avantajı olmakla birlikte sizin için en önemli avantajlarını sıraladık.Bu teknik kullanılarak projelere çok daha hızlı başlama imkânı elde edilir.Firma ve müşteri arasındaki güven oldukça iyi bir düzeye ulaşır.Dekorasyon için seçilen renkler, objeler, mobilyalar gibi faktörlerin birbiri ile ne kadar uyumlu olduğu ya da uyumsuz olduğu rahatça tespit edilebilir.İnşaat öncesi istenen değişiklikler çizim üzerinde kolayca yapılarak inşaat sonrası ek maliyet önlenir.Firmalar için çalışmakta oldukları projeyi tüm detayları ile sunma olanağı sağlar.İnşaat öncesi olası hatalar belirlenerek kusursuz bir proje elde edilmesini sağlar.3 Boyutlu Mimari Çizim Fiyatları 3 boyutlu mimari çizim fiyatlandırmasında birçok değişkenin rolü vardır. Projenin büyüklüğü, çizim süresi, projede kaç mimarın yer aldığı gibi faktörler çizimin fiyatını belirleyen unsurlardır. Büyük bir özenle hazırlananÇizimler firmadan firmaya değişiklik gösterir. Render firması olarak iç mimarlarımızın 1. kalitede çizmiş oldukları 3 boyutlu çizimleri piyasaya göre çok daha uygun olarak hizmetinize sunmaktayız. Sizin için büyük bir emekle çizdiğimiz projelere uygun fiyatlandırma stratejisi ile kaliteli bir hizmete daha kolay ulaşmanızı istiyoruz.Gelişen teknoloji ile birlikte birçok yenilik iş dünyasının her alanında kendini gösterdi. İnşaat sektörünün sıklıkla tercih ettiği 3 boyutlu mimari çizim bu yeniliklere sadece bir örnek. 3 boyutlu çizim kullanılarak oluşturulan projeler, projenin sağlıklı bir şekilde ilerlemesinde oldukça yardımcı olmaktadır. 3 boyutlu çizim, müşteriler açısından hayal edilen evlerini yani bu soyut ifadeyi somut bir olguya çevirerek projeyi tüm gerçekliği ile ortaya çıkarıyor. Hayallerinizdeki evi 3 boyutlu olarak görme imkânı sunan 3 boyutlu çizim alanında uzman kişiler tarafından yapılır. Diğer bir yandan sahip olduğunuz evi restore etmek adına 3 boyutlu mimari çizimden yaralanarak yenileme işlemi daha güvenilir ve daha hızlı bir şekilde yapılabilir. Render ailesi olarak tüm müşterilerimize bu hizmeti sunmaktayız3 boyutlu çizim hayalinizdeki evi 3 boyutlu görme imkânının yanında projeye ait tüm detaylara hâkim olma şansını da beraberinde getirir. Bu durum proje güvenliği için en önemli adımlardan biridir. Olası sorunlar 3 boyutla çizimle birlikte profesyonel ekip tarafından kolayca fark edilerek önlenebilir. Müşterilerin projeye olan güvenini oldukça artıran bu 3 boyutlu çizimler, adeta hayallerinizin somut bir örneğidir.Neden 3 Boyutlu Mimari Çizim?Düşlediğimiz eve sahip olmak hemen hemen hepimizin ortak hayalidir. Render bünyesinde çalışan deneyimli iç mimarlar tarafından hayallerinizdeki ev için yapılan 3 boyut mimari çizim, eviniz için tasarladıklarınızı gerçeğe en yakın şekilde görmenizi sağlar. Sizin için yapılan 3 boyutlu çizime bakarak daha önce aklınıza gelmeyen detayları ekleyebilir ya da hoşunuza gitmeyen şeyleri projeden çıkarabilirsiniz. İnşaat işlemine başlamadan yapılan bu işlem ilerde hoşunuza gitmeyecek ve size ek maliyete sebep olacak unsurları henüz proje aşamasında görerek önlem almanızı sağlar. 3 boyutlu mimari çizim projede görevli iç mimarlar içinde oldukça avantajlı bir tekniktir. Bu teknik sayesinde gerçeğe en yakın şekilde çizilmiş projedeki değiştirilmesi gereken unsurlar iç mimar tarafından fark edilerek inşaat öncesi kusursuz bir proje elde edilmesini sağlar.3 Boyutlu Mimari Çizim Nasıl Yapılır?Müşteri istekleri dikkate alınarak, iç mimarlarımızın engin tecrübesiyle birlikte çizilen 2 boyutlu çizimler çeşitli bilgisayar programları kullanılarak 3 boyutlu mimari çizim haline getirilir. Ortaya çıkan çizimde projenin en ufak ayrıntısına kadar görme imkânı vardır.3 Boyutlu Mimari Çizim Avantajları Nelerdir?Bu tekniğin sayısız avantajı olmakla birlikte sizin için en önemli avantajlarını sıraladık.Bu teknik kullanılarak projelere çok daha hızlı başlama imkânı elde edilir.Firma ve müşteri arasındaki güven oldukça iyi bir düzeye ulaşır.Dekorasyon için seçilen renkler, objeler, mobilyalar gibi faktörlerin birbiri ile ne kadar uyumlu olduğu ya da uyumsuz olduğu rahatça tespit edilebilir. İnşaat öncesi istenen değişiklikler çizim üzerinde kolayca yapılarak inşaat sonrası ek maliyet önlenir. Firmalar için çalışmakta oldukları projeyi tüm detayları ile sunma olanağı sağlar.İnşaat öncesi olası hatalar belirlenerek kusursuz bir proje elde edilmesini sağlar.3 Boyutlu Mimari Çizim Fiyatları3 boyutlu mimari çizim fiyatlandırmasında birçok değişkenin rolü vardır. Projenin büyüklüğü, çizim süresi, projede kaç mimarın yer aldığı gibi faktörler çizimin fiyatını belirleyen unsurlardır.Büyük bir özenle hazırlanan çizimler firmadan firmaya değişiklik gösterir. Render firması olarak iç mimarlarımızın 1. kalitede çizmiş oldukları 3 boyutlu çizimleri piyasaya göre çok daha uygun olarak hizmetinize sunmaktayız. Sizin için büyük bir emekle çizdiğimiz projelere uygun fiyatlandırma stratejisi ile kaliteli bir hizmete daha kolay ulaşmanızı istiyoruz.2022 YILI MİMARİ GÖRSELLEŞTİRME ve RENDER FİYATLARIGeçtiğimiz yıl yazdığımız mimari görselleştirme ve 3D tasarım çalışmaları fiyatlarıyla ilgili yazımızda sabit bir fiyat aralığının olmadığından, projenin detay seviyesi gibi birçok parametreye göre fiyatların oldukça değişkenlik gösterebildiğinden bahsetmiştik. Bununla birlikte fiyat belirlerken yaptığınız görsel, animasyon ve diğer 3D görselleştirme çalışmalarının da niteliğini göz önünde bulundurmanız gerektiğine vurgu yapmıştık. Bu parametreleri buradan okuyabilirsiniz. Bu öneriler doğrultusunda belirlenen render fiyatları 2022 yılı itibariyle oldukça değişmiş durumda. Çünkü Türkiye’de 3d mimari görselleştirme fiyatları da başta döviz olmak üzere artan fiyatlardan doğrudan etkilendi. Render fiyatları için net rakamları paylaşmadan önce bu değişen maliyetlerden ve sebeplerinden kısaca bahsedelim. Bu noktada mimari görselleştirme uzmanı ve tasarımcılarının yazılım maliyetleriyle birlikte temel giderlerinden olan donanım maliyetleri döviz krizi, pandemi sürecinde dünyada yaşanan üretim sıkıntıları ve ekran kartlarıyla yapılan coin madenciliğine artan taleple birlikte son derece yüksek bir artış göstermiş oldu. Özellikle ekran kartlarında yaşanan arz sıkıntısı ekran kartlarını bulunmaz hale getirmiş olsa da son haberler ve üretici şirketlerin açıklamaları üretimin yeteri düzeye geldiği ve çok yakın zamanda stokların talepleri karşılar seviyelere geleceği yönünde oldu ve görselleştirme uzmanı ve 3D tasarım çalışmaları yapan tasarımcıları sevindirdi. Bu yönüyle iyimser bir bakış gösterilebilse de dövize endeksli olan donanımların fiyatlarının artmasındaki en önemli temel sebebin yaşanan döviz krizi olduğunu söylemek mümkün. En basit şekilde ele alacak olursak görselleştirme firmalarının kullanabileceği ideal bir bilgisayar sistemi geçen yıl bu tarihlerde 35-40 bin lira civarındayken, bugün aynı sistemler 75-80 bin lira civarında satıştalar. Dövizde yaşanan bu denli yüksek artış sadece donanım fiyatlarına yansımadı elbette. Profesyonel olarak görselleştirme çalışmaları yapan ve 3D render hizmeti veren firmaların çeşitli CAD, modelleme, render ve grafik yazılımları kullanması gerektiğini hatırlamak gerekir. Bu noktada tüm bu yazılımların yurt dışındaki yazılım firmalarından tedarik edildiğini söylediğimizde, fiyatlarının da döviz endeksli olduğunu söylemeye gerek yok. Örnek vermek gerekirse 3 bin Euro fiyatla satın alınabilen 3D render motoru olan Lumion yazılımına geçtiğimiz yıl bu tarihlerde 25 bin lira kadar bir ücrete sahip olabilirken bugün bu fiyat 46 bin lira civarına gelmiş durumda. Yazılım ve donanım fiyatlarında hal böyle olunca bazı mimari görselleştirme firmaları ve 3D tasarım uzmanlarının fiyatlarını dolar endeksli belirlemesi veya fiyat tekliflerini dolar olarak vermesi pek fazla yadırganacak bir durum değil. Sistem maliyetlerine ek olarak 3D görselleştirme firmaları için enerji maliyetleri de ciddi boyutlara ulaştı. Öyle ki sürekli render alan görselleştirme ofisleri için enerji maliyetleri de önemli bir gider kalemi olup katlanarak fiyatlara yansımış durumda. Bununla birlikte tüm sektörler için geçerli olan standart maliyet kalemlerinin ne denli katlandığından bahsetmeye gerek yok. Tüm bunlar ele alındığında mimari görselleştirme fiyatlarının geçtiğimiz yıla göre en az 2 kat arttığını ön görebiliriz. Bu noktada ortalama tek bir render bilgisayarı sisteminin 100 bin liralara, yazılım maliyetlerininse yıllık ortalama 40-50 bin liralara ulaştığını ele alırsak mimari görselleştirme çalışmaları yapmak isteyen yeni mezun mimar, iç mimar veya diğer tasarım disiplinlerine dahil olan genç girişimcilerin bir ofis kurmasının ve 3D tasarım hizmetleri vermesinin oldukça güç hale geldiğini gözlemleyebiliriz. Bu durum bir süreliğine hem fiyat hem de nitelik anlamında 3D görselleştirme sektöründe oluşacak bir rekabetin artmasını engelleyecek gibi görünüyor. Neredeyse her ay fiyatlarla ilgili artış yönünde bir güncelleme geliyor olsa da ortalama olarak bugün mimari görselleştirme fiyatları için tek kare render fiyatının 1500 ile 3000 lira arasında değişebildiğini söyleyebiliriz. Daha önceki yazımızda net biçimde belirttiğimiz gibi render fiyatları projeye, tasarımın detay seviyesine ve müşterilerin diğer beklentilerine göre çok değişkenlik gösterebilir. Freelance çalışan arkadaşlar ofis ve vergilendirme maliyetleri yoksa paylaştığımız aralığın alt kısımlarında (1500-2000 lira/görsel karesi) kalabilir veya çok iyi nitelikte görsel ve çalışmalar sunduklarını düşünüyorlarsa bu aralığın ortalarında (2000-2500 lira/görsel karesi) bir fiyatlandırma yapabilirler. Bununla birlikte bu işe özel kullandığı bir ofis ve ofise ait giderleri olan, resmi çalışarak vergi ödeyen profesyonel render ofisleri ise bu aralığın tavan kısımlarında (2500-3000 lira/görsel karesi) bir render fiyatlandırması yapabilirler. Bunlar mimari görselleştirme fiyatları olup talep edilen farklı açı ve perspektiflerdeki görsellerin sayısına göre görsel karesi sayısında belirli iskontolar yapılabilir. Ayrıca ürün görselleştirme veya farklı görsel çözümler için farklı fiyatların olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu fiyatlar hakkında detaylı bilgiyi de çok yakında paylaşacağız.Yazımızı bitirirken, 3D tasarım çalışmalarında fiyatlandırmanın görselleştirme uzmanı ve ürettiği görsellerin niteliği, ofisin kurumsal kalitesi ve sektördeki konumuna göre de oldukça değişkenlik gösterdiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda var.MİMARİ GÖRSELLEŞTİRME ÇALIŞMALARINDA SANATSAL BAKIŞ AÇISI3D mimari render çalışmalarınızda alışılagelmiş görselleştirme çalışmalarının dışına çıkmak ve sanatsal bir bakış açısıyla ele almak için bazı parametrelerin dikkate alınması gerekir. Temel olarak fotogerçekçi render çalışmaları oluşturmak için dikkat edilmesi gereken parametreleri buradaki yazımızda anlatmıştık. Bununla ilgili kısa bir özetin ardından sanatsal görseller oluşturmak için dikkat edilmesi gereken kompozisyon unsurlarına dair önemli ipuçlarını da bu yazımızda paylaştık.3D Modelin DetaylandırılmasıÜst seviye mimari görselleştirme çalışmaları yapmak istiyorsanız dikkat etmeniz gereken en önemli konu 3 boyutlu modeldeki detayların en ince ayrıntısına kadar işlenmiş olmasıdır. 3D görselleştirme uzmanları tarafından yapı kütlesinde pencere ve kapıların kasa detaylarına kadar özenle modellenmesi, denizlik gibi yapısal detayların eklenmiş olması veya korkulukların strüktürüyle birlikte gerçeğe uygun olarak modellenmesi önemlidir. Aynı şekilde iç mekân tasarımı ve görselleştirme çalışması yapılacaksa süpürgelik detaylarından, tavan detaylarına kadar her şeyin uygulamaya yakın bir şekilde detaylandırılmış olması gereklidir. Bu detayların ticari çalışmalarda bazen sonu olmadığı da bir gerçektir. O nedenle mobilyanın deri veya kumaş kaplamasının buruşuk olmasına kadar dikkat edilmesi gerekse de vakti faydalı kullanmak için kaliteli bir mimari görselleştirme için optimum detay seviyesine ulaşmak yeterlidir. Bu yeterlilik seviyesini test render çalışmalarıyla kendiniz karar vermelisiniz. 3D Model Çalışmalarında KusurlulukKusursuzluk bu evrende imkânı olmayan bir kavramdır. İnşa ve yapısal çalışma süreçleri çok katılımcılı ve çok yönlü karmaşık bir süreçtir. Bu da doğal olarak yapının proje aşamasındaki çözümlerinin katı nesnelere dönüştüğü inşaat sürecinde farklı suretler ve uygulamalarla ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu gerçekliği mimari görselleştirme aşamasında göz ardı edemeyiz. O nedenle mimari projenin 3 boyutlu modelini yaparken bu doğal veya yapay kusurluluk hallerini de ifade edecek şekilde modele birtakım uygulama sürecinde doğabilecek hataları eklememiz fotogerçekçi mimari render ortaya koymayı sağlayacak en önemli unsurlar arasındadır. Örneğin iç mekân tasarımı görselleştirmesi çalışması yapıyorsanız süpürgelik modellerken, zeminle birleştiği kısmı zeminle hizalı yapmak yerine birkaç milim boşluk eklenmesi görüntüyü veya dış mekanda kullanılmış olan seramiklerin derzleri arasında minör farklılıklar ya da yer yer kirlilik etkisinin verilmesi; saçak uçlarında bir takım kirliliklerin eklenmesi gibi hem uygulama hem de doğal süreçlerin sonucu olan bazı hata veya bozulmalar render aşaması öncesi çalışılması gereken üst seviye detaylardır. 3D render çalışmalarında bu tür detayları güçlendirmek için iyi bir gözlem gücüne sahip olmanız önemlidir ve sokakta gezerken çevrenizdeki yapılı çevreyi göz ucuyla gözlemleyerek bu gözlem gücünüzü geliştirmelisiniz.KOMPOZİSYON Mimari görselleştirme çalışmalarını sanatsal bir bakış açısıyla ele almak önemlidir. Bu çerçevede fotoğrafçılıkta da önemli olan bazı kurallar 3D görselleştirme için de aynen geçerli parametreler olarak karşımıza çıkar. 3D mimari çalışmalarda dikkat edilmesi gereken bu kompozisyon yaklaşımlarını 9 başlıkta özetledik.1/3 Kuralı Mimari render görsellerinizde dengeli bir kompozisyon kurmak için 1/3 kuralından faydalanmalısınız. Bu uygulama için render motorunda kullandığınız kameranızın vizörünü hayali yatay ve dikey çizgilerle 9 eş dikdörtgene bölmelisiniz. Görselde öne çıkarmak veya vurgulamak istediğiniz odağı 9 dikdörgen parçanın kesişim noktalarından birisine yerleşecek şekilde kameranızın açısını ayarlamalısınız. Bu sayede etkili bir mimari render karesi yakalayacaksınız. İlgiyi Ön Plana ÇekinÖzellikle mimari görselleştirme çalışmalarında ilgiyi yapıya çekmek isteriz. O nedenle yapıyı net bir şekilde odaklayarak yapı arkasında dikkati çekmeyecek şekilde arka planlar ekleyin. Bu arka planların netliğini kırmak adına mutlaka sis etkisini kullanın. Aynı şekilde kamera açısına göre görselin en altında, yani bakışa göre en yakında bulunan ögelerinde yapının etkisini azaltmaması için lens miktarını dar kullanarak bu ögelerin blur etkisinde kalmasını sağlayın. Dolayısıyla mimari görselleştirme çalışmasını tamamladığını final görselinde; ön planda blurlu bir peyzaj, arka planda sisli bir manzara ve net bir şekilde ortaya konularak dikkatleri üzerine toplayan mimari yapı olmalıdır. Sadeliği Önemseyin Mimari görselleştirme çalışmalarınızda kompozisyon oluşturmak için onlarca nesne kullanmaktan kaçınmaya çalışın. Netice itibariyle bu bir mimari render çalışması olduğu için dikkatleri gereksiz objelere değil yapıya toplamak isteriz.Sahnede Işık Kullanımı 3D görselleştirme çalışmalarında render motoru içerisinde kamera yerleşimi kadar ışığın kullanımı da önemlidir. Yapı malzemelerinin dokuları patlamayacak kadar optimum ışığın kullanılmasının önemli olduğu gibi, coğrafi bağlamın duygusunu aktaracak doğal ve yapay ışıkların kullanılması da önemlidir. Çerçeveleri Kullanın Mimari görselleştirme çalışmanızda sanatsal bir bakış açısı ortaya koymak istiyorsanız doğal bazı çerçeveler oluşturmak çok etkili olacaktır. Örneğin yapı cephesine bakarken kameranın üstünden veya yanından sarkan bir ağaç dalı güzel bir çerçeve sağlayacaktır. Başka bir örnek vermek gerekirse, yapınıza bulunduğu sokağın başından bakarak çevresinde bulunan yapıların kütlesini çerçeve yaratacak şekilde kamera açınızın sağına veya soluna konumlandırabilirsiniz.Profesyonel Fotoğrafçıların Çalışmalarını İnceleyin Eğer mimari render çalışmalarında kompozisyon kurmakta zorlanıyorsanız ilk olarak esinlenme veya taklit etmekle işe başlayın. Profesyonel fotoğraf çalışmalarında nelerin kullanılıyor olduğunu gözlemleyin. Bu fotoğrafları analiz edin ve 3D görselleştirme çalışmalarında kendi tarzınızı yakalamaya çalışın.Görseli Ölçeklendirin Mimari görselleştirme çalışmalarınızda kompozisyonunuzla güçlü bir etki yaratmak için ölçeklendirmeye imkan verecek figürler kullanmaya özen gösterin. Yani bir yapı için 3D görselleştirme çalışması yaparken önüne insan figürleri yerleştirerek yapının ölçeğini ve görkemini etkili bir şekilde ifade edebilirsiniz. Büyük ölçekli olan yapı unsurlarının yanında insan figürleri yerleştirdiğinizde derinlik duygusu daha net bir şekilde ortaya konur.İnsan Ölçeğinden BakışMimari görselleştirme nihayetinde yapılı çevreyi ya da bir yapıyı insanların uygulama öncesi deneyimlemelerine yarayan dijital bir render çalışmasıdır. O nedenle doğru ve etkili bakış açısının insan ölçeğine yerleştirilmiş bir kamera ile yakalanacağını unutmamak gerekir. Alışılmışın Dışına Çıkın Projenin ana hatlarını ifade eden görselleştirme çalışmalarını insan ölçeğinden bakışlarla oluşturduktan sonra alışkanlıkları yıkarak mimari render çalışmalarında kompozisyon algılarını değiştirmek mümkün. Mimari görselleştirme çalışmalarında kompozisyon meydana getirmek yalnızca 1/3 kuralı veya çerçevelerle sınırlı değildir. Sıra dışı heyecan verici açılar ve kamera lens değerleri kullanarak yaratıcı bir mimari render çalışması da yapabilirsiniz. Yapı ve objeleri yaratıcı bir biçimde konumlandırarak özgün bir görselleştirme tarzı yakalayabilirsiniz. Mimari görselleştirme çalışmalarında kompozisyon parametreleri aslında her 3D görselleştirme uzmanının zamanla öğreneceği ve kendi tarzını yakalayacağı aşamaları kapsar. İlk olarak temel fotoğrafçılık parametreleriyle zihninizi eğiterek, temel yaklaşımları içselleştirmek sonrasında da belirli bir tarz yakalamak gerekir. Mimari render çalışmaları spesifik tek bir alan olduğu için kompozisyon oluşturmak ve bir tarz yaratmak zor değildir. Belirli bir kalıbı benimsemek kısa sürede mümkündür fakat her projenin kendi bağlamına göre o projenin güçlü yanlarını ifade edecek özgün bakış açıları yaratmak önemlidir. O nedenle mimari görselleştirme uzmanının her bir 3D render karesini bir hikaye olarak ele alması ve mimarların yapıyı tasarladığı gibi 3D görselleştirme uzmanının da görseli tasarlaması beklenir. Bu kompozisyon unsurlarının birçoğunu iç mekan tasarımı ve görselleştirme çalışmaları yaparken de dikkate alabilirsiniz. olarak mimari görselleştirme çalışmalarında her projenin kendine özgün duygusunu arar, onu işleriz. Her çalışmada hedefimiz yenilikçi görseller oluşturmak olduğu gibi yapıya ait duyguyu sanatsal bir biçimde görselleştirmektir.Dış Cephe Tasarımı Cephe tasarımı yapmadan önce yapılacak olan bina ve ortamın buna uygun olup olmayacağını kontrol edip farklı yaklaşımlarla bunu nasıl kompoze edileceğimize dair çözümler buluyoruz. Dış cephe tasarımı yaparken uzun yıllar boyu eskimeyecek fikirler bulmaya, her daim sürdürülebilir yaşam alanı oluşturmaya dair çalışmalar yapıyoruz. Bir cephe tasarımı yaparken sadece ilgi çekici ve odak noktası olmasına dikkat etmiyoruz. Aynı zamanda bulunduğu bölgeye ait kentsel bir yaklaşımla o bölgenin durumuna göre tasarım belirliyoruz. Bunlara dikkat ederek tasarlanan her cephe çok uzun yıllar boyu kullanışlı ve ilgi çekici olmasına devam ediyor. Ayrıca cephe konusunda kararsız kalan müşterilerimize özenli çalışmalarımızın sonucunu 3D görüntüleme sayesinde daha önceden görebilir ve fikir alışverişinde bulunabilir. Mimari projenin bir parçası olan mimari tasarımlar ile süreci daha da kısaltabilir ve yapılacak hataları en aza indirme konusunda yardımcı olan bir branş olarak düşünülebilir. Bu yüzden her ikisi ile birlikte çalışmak her zaman en doğru seçenektir.İç Mekan Tasarımı İç mekan tasarımları en çok yapılan konutların mekan kullanım senaryosunda oldukça büyük katkı sağlıyor. 3D görüntüleme senaryosu sayesinde iç mekanların kullanım alanlarını konut müşterilerine daha iyi tanıtarak pazarlama sürecini de hızlandırmış oluyor. İç mekanlar otel, ofis, cafe ve restoranlar gibi mekanlara da uygulanabiliyor. Bunun yanı sıra insanların en çok vakit geçirdikleri olan evlerinde kullanılıyor. İç mekan tasarımları açısından salon, mutfak ve yatak odası tasarımları günümüzde en çok tercih edilenler arasında olmaya devam ediyor. İç mekan tasarımı zemin döşemelerinden tavan ve duvar şekillendirmesi dahil mobilyaların da tasarımını gerçekleştirmekteyiz. Mekanların ortalama büyüklüğü hesaplanarak yapılan tasarımlar sayesinde alandan ve zamandan kar etme gibi hizmetler sunuyoruz. Render firması olarak iç mekana ait detayları ayrıntılı şekilde çizime döküp müşterilerin beğenisine sunuyoruz. İstenilen mekan tasarımları müşterilerimiz katalogdan bakarak istediği konsepti bizlere anlatabiliyorlar. Bir konutun satışını artıran özellik iç mekan tasarımının dikkat çekici olmasıdır. Bizlerde buna yönelik konut projelerinin yapılması sırasında öngörülen müşteri ilgisini en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz.
İç ve dış mekan tasarımlarında en önemli ayrıntı kullanım alanı ve uzun vadede verilen hissiyatı yansıtmaya devam etmesidir. Konut projelerinde görsel tasarım ekibi ile çalışma sonucu en iyi pazarlama imkanlarını sunduğu en açık şekilde görülüyor. Tasarım yaparken iç ve dış mekanlarda insanların daha çok ziyaret etmesi ve talep çoğunluğunu oluşturmaya yönelik hedefler belirliyoruz. Bir ortam ne kadar güzelse orada geçirilecek vaktin daha değerli ve kaliteli olması mekanın havasını olumlu yönde etkileyecektir. 3D görüntüleme fonksiyonu ile render farkıyla hizmet verdiğimiz iç ve dış mekan tasarımlarda en iyi sonucu yakalamak için bizlere ulaşabilirsiniz.3D MİMARİNİN GÖRSEL SANATA DÖNÜŞMESİ3D mimari görselleştirme istenilen tasarımın dijital ortamda ışık ve malzemeler kullanılarak render motoru ile foto-gerçekçi animasyon ya da görsellerin yaratılmasıdır. Günümüzde her sektörde kullanılan 3D mimari görselleştirme çoğunlukla mimari projelerin 2D ya da el çizimlerini bilgisayarda 3D programları kullanılarak gerçeğe yakın bir şekilde üç boyutlu olarak oluşturulmasında kullanılır. 20 yıl öncesine kadar maketlerin kullanıldığı mimari görseller, 3D tasarım programlarının gelişimi ile yaratıcılığın ön plana çıktığı daha kolay ve daha kısa zamanda en iyi sonuca ulaşılacak projeler yaratmayı mümkün kılmaktadır. 3D mimari çizim ile hayal edilen ev, residance, ofis, okul, üretim tesisleri, spor salonları, kütüphaneler, resmi binalar, müzeler gibi yaşam alanları, sosyal alanlar ve resmi alanlar binalar gibi projeler mimarlar ve mühendisler tarafından aslına uygun bir şekilde estetik yorum katılarak bilgisayarda tasarlanır. 3D mimari görselleştirme Sketchup, Archicad, Revit, 3Dsmax, Blender, Allplan gibi mimarların kullandığı programlar ile gerçekleştirilir.3D Mimari Görselleştirme Neden gereklidir?Var olmayan bir projeyi etkin bir şekilde sunmak ve onaylanmasını sağlamak Render 3D mimari görselleştirme ile mümkündür. Müşterilerinize projelerinizdeki yapının nasıl olacağını, dış cephe ve iç cephe tasarımı, kullanılan renk ve malzemeler gibi detaylı anlatmanın ve sunmanın en iyi yolu 3D mimari görselleştirmedir. Evin, ofisin ya da herhangi bir yapının içinde dolaşıyormuşçasına en ince ayrıntıları görme imkanına sunabilen 3D mimari görselleştirme müşteri kararlarını olumlu yönde etkiler. 3D mimarı görselleştirme ile projelerin yapım aşamasından önce üç boyutlu hali gerçekçi bir şekilde tasarlanması, değişikliklerin anında yapılması sağlar, sonradan istenmeyen durumun çıkma olasılığını ortadan kaldırarak müşteri memnuniyetini sağlar. 3D mimarı görselleştirme ile yapının dış görünüşü, iç mekan ve kullanılabilecek eşyaların, dekoratif ürünlerin, dış mekanın, hatta proje çevresinde bulunan yeşil alanın, oyun alanının, yolların, taşıtların ve insanların üç boyutlu kullanımı görsel bir etki yaratır. 3D mimari görselleştirmenin müşteri odaklı çalışılabilmesi, tasarım sürecinde istenilen değişikliklerin kolayca yapılabilmesi, zaman ve harcamadan tasarruf sağlaması, ayrıntılı çalışma imkanı olması, istenilen tasarımın gerçekleştirilmesi, daha etkin bir sunuş olması, duyulara hitap etmesi, satış kolaylaştırıcı etkisi gibi birçok avantajı vardır. Günümüzde daha çok inşaat sektöründe kullanılan 3D mimari görselleştirme film sektöründe de çok sık kullanılması ile gerçekte yaratılması gereken mekan ve yapıları dijital ortamda yaratılması sağlanarak büyük harcamalardan da tasarruf edilmesini sağlamaktadır. Uzmanlık gerektiren bir iş olması, tecrübenin donanım ile birleşerek zamanında teslim edilmesi ile istenilen sonuçları verir.3 boyutlu mimari çizim derinlik verilerek, renklendirme ve dekorasyon ile dış meka mimar ve mühendisler tarafından oluşturulur. 3 boyutlu mimari çizim gerçeğe en uygun çizimi görme imkanı sunar. Render 3 boyutlu mimari çizimler el ile yapıldığı gibi profesyonel olarak hazırlanmış programlarla da yapılır. Uzun bir çalışma ile elde edilen 3 boyutlu çizimlerden sonra 3 render programları kullanılarak tasarımı yapılan çizimler ile proje gerçekçi bir şekilde uygulamaya konulur. Hayal edilen ev, ofis ve diğer mekanları gerçek haliyle görülebilmesi için 3 boyutlu mimari çizimden faydalanılır. Projeler, 3 boyutlu mimari için tasarlanan bilgisayar programları ile dijital ortamda, istenilen ebat ve derinlik kullanılarak hazırlanır ve özel yazıcılar ile çıktısı alınarak uygulamaya geçilir. 3 boyutlu mimari tasarımlar denince evler, binalar ofisler gibi yapılar akla gelir fakat günlük eşyalar, malzemeler, farklı projelerin tasarımında da kullanıldığı için her sektörü kapsar. Bir projenin başarılı olması için 3 boyutlu mimari tasarımların uzman ve tecrübeli kişiler tarafından oluşturulması önemlidir. MİMARİ GÖRSELLEŞTİRME İÇİN HANGİ RENDER MOTORU TERCİH EDİLMELİ?Profesyonel bir render firması için render motoru tercihinde en önemli parametre fotorealistik render imkânı sağlayıp sağlamadığıdır. Bununla birlikte render motorlarından beklenen ikincil bir görselleştirme parametresi ise hız parametresidir. Piyasada artık çok sayıda render motoru söz konusu ama çok fazla kafaları karıştırmamak adına sayısız program karşılaştırmasına girmeyeceğiz. CPU ve GPU tabanlı olmak üzere iki kulvarda öne çıkan yazılımların karşılaştırılmasının yapılması sizin hangi render motoru kullanılmalı, şeklindeki sorularınızın cevabı hakkında fikir verici olacaktır.Görsel niteliği, render hızı, optimum sistem gereksinimleri ve yazılım ücretleri gibi farklı parametreler render programları tercihinde etkili olabilmektedir. Bu beklentiler neticesinde render motoru denildiğinde ilk sıraya dünya üzerinde en yaygın kullanılan Choas Group firmasına ait Vray render yazılımı gelmektedir. Aynı firmaya ait olan ve çok benzer parametrelerle öne çıkan Corona Render yazılımı da Vray kadar popüler bir araç haline gelmiştir. Bununla birlikte özellikle mimari görselleştirme için Vray kadar sık kullanılmaya başlanan Lumion Render da sektörde boy göstermektedir. Özellikle hızlı görselleştirme yapmak durumunda olan mimarlık firmaları Lumion Render kullanımını tercih etmektedirler. Bu noktada hız ve nitelik kıyaslaması üzerinden ele alırsak tam bir emek/performans ürünüdür diyebiliriz Lumion Render yazılımı için. Geniş obje kütüphanesi Lumion’da etkili kompozisyonlar oluşturmaya imkân tanımakta ve render elde etme sürecini hızlandırmaktadır. Özellikle bitkisel peyzaj konusunda oldukça büyük avantajlar sağlamaktadır. Öyle ki Vray veya Corona Render üzerinde kullanılacak ağaç vev bitki objeleri render etme sürecini oldukça uzatmakta, donanım sistemini zorlamaktadır. O nedenle Lumion başta zamanla yarışan mimarlık ofisleri olmak üzere hızlı render almak isteyen görselleştirme ve render firmaları için de bir alternatif haline gelmiştir. CPU tabanlı render motoru olan Vray ile GPU tabanlı gerçek zamanlı bir render motoru olan Lumion Render yazılımlarını bu noktada kıyaslayarak ‘hangi işlerde hangi render motoru verim sağlar’ sorusunun cevabına bakabiliriz. İç mekan çalışmalarında profesyonel işler için Vray gibi CPU tabanlı yazılımların kullanılması gerektiği unutulmamalıdır.Müşterinizin beklentileri başta olmak üzere projenin bağlamını iyi analiz etmek sürecin en başında yapılacak olan iştir. Çünkü ister istemez yazılımlardan çıkan sonuçlar çok farklı nitelikler ortaya koyabilmekte ve müşterilerinizin beklentilerini karşılamak her yazılımla mümkün olmayabilmektedir. Bu açıklamayla birlikte ele aldığımız iki yazılım üzerinden temel bir performans karşılaştırması yapabiliriz.Lumion ile Mimari GörselleştirmeMimari görselleştirme işlerinde oldukça yaygın olarak kullanılan Lumion ile başlayacak olursak en büyük avantajı olarak elbette hızlı görselleştirme özelliğinin olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında çok hızlı ve etkili mimari animasyon çalışmaları yapılabilmektedir. Büyük ölçekli arazilerde ve kalabalık sahnelerde de oldukça hızlı işler yapabilirsiniz. Fakat öyle ki bu hızlı render etme avantajının da bir maliyeti söz konusudur. Lumion yazılımı fiyatı 3000 Euro kadardır ve Lumion için oldukça iyi bir donanım sistemi gereklidir. Eğer başta ekran kartı olmak üzere güçlü bir sisteminiz yoksa çalışma süreci büyük bir eziyete dönüşebilir ve çalışma motivasyonunuzu düşürerek ortaya nitelikli bir iş çıkarmanıza engel olabilir. O nedenle başta Lumion gibi yazılımlar olmak üzere her yazılım için mutlaka sistem gereksinimleri incelenmeli ve sahip olduğunuz donanımın yeterli olup olmadığı analiz edilmelidir. En basit haliyle deneme yapacak olursanız Lumion kullanımınız sırasında ekranın sağ üstünde bulunan FPS oranı 25 değerinin altına iniyorsa sahip olduğunuz donanım programı kullanmanız için yeterli değil demektir. Özellikle laptop kullanıcısıysanız zaten Lumion için cihazın yetersiz kalacağını bilmenizde fayda var. Fakat yine de hızlı görselleştirme yapmak istiyorsunuz ve Lumion’un sistem gereksinimleri sizin sisteminizin üzerindeyse benzer mantalitedeki Twinmotion veya Enscape gibi yazılımları gündeminize alarak alternatif hızlı görselleştirme yapılabilen render motorlarını tercih edebilirsiniz.Bu parametrelerin yanında ele almanız gereken bir diğer konuysa en başta söylediğimiz 3D görselleştirme sürecinin sonunda çıkan görsellerden beklediğiniz nitelik konusudur. Çünkü render motorlarından çıkan sonuçların çok farklı etkiler sunduğunu bilmelisiniz ve işin sonunda sürprizlerle karşılaşmamalısınız. Bu çerçevede mimari görselleştirme işlerinizi Lumion yazılımında her ne kadar hızlı bir şekilde yapabilseniz de gerçekçilik niteliği bakımından Vray veya muadili olan Corona Render programlarının gerisinde kaldığını söylemek mümkün. Lumion ve diğer GPU tabanlı yazılımlar hızlı 3D görselleştirme yapmanıza imkân tanırken, Vray ile yapacağınız çalışmalar uzun süreler alsa da fotorealistik ve daha etkili bir sunum yapmanıza imkân tanımaktadır. Bu tespitle birlikte Vray konusunda da temel bir inceleme yaparak; çalışmalarımızda hangi render motorunu kullanmalıyız, sorusunun cevabını daha kararlı bir şekilde verebiliyor olacağız.Vray ile 3D GörselleştirmeVray render motoru, 3D görselleştirme işlerinde ofislerin en çok kullandığı yazılımlardan bir diğeridir. En önemli alternatifinin Corona Render olduğunu söylemiştik, buna ek olarak bu listeye Octane, Fstrom, Maxwell ve özellikle ürün render işleri için Keyshot yazılımlarını ekleyebiliriz.Vray’in sahip olduğu popülerliğin nedenlerinden birisi kolay arayüzü ve internet üzerinde kolaylıkla bulunabilecek çok sayıda eğitim kaynaklarıdır. Bunun yanında sistem gereksinimlerini düşünürsek Vray için gerekli olan donanımın maliyeti, Lumion gibi GPU tabanlı yazılımlara kıysala son derece düşüktür. Bu iki parametre özellikle yeni başlayan ve öğrenme aşamasında olan görselleştirme meraklıları için oldukça hayati özelliklerdir. Çünkü bir yazılımı öğrenme aşamasındaysanız, onunla ilgili yeterli ve nitelikli içeriklere ulaşabilmeniz gereklidir.Bunların yanında Vray render yazılımının Lumion’a göre temel farklılıklarını şöyle sıralayabiliriz: Vray’de dışarıdan HDRI kullanılabilmesi, son derece detaylı kaplamaların ve dokuların hazırlanabiliyor olması, detaylı atmosfer ve ışık ayarlarının olması ve mimari render çalışmalarının yanı sıra; ürün render işlerine de imkân veren birçok detaylı render ayarlarının bulunması. Konuyu detaylı ele aldığımızda çok fazla farklılıkları olsa da ana hatları bu başlıklarla ifade edebiliriz. Tüm bu incelediğimiz konulara ek olarak Lumion yazılımının her yıl sürekli olarak önemli geliştirmeler sağladığını söylemek gerekir. Lumion’un en büyük avantajlarından birisinin de hızlı bir animasyon çıktısı almak olduğunu söylenebilir. Lumion ile hazırlanan mimari animasyon çalışmalarımızı buradan inceleyip, ne tür animasyon çalışmaları yapılabileceğine dair fikir edinebilirsiniz. Dış mekân animasyon çalışmaları konusunda oldukça verimli olsa da iç mekan animasyon çalışmalarınız için Enscape render motoruna göz atmanızı öneririz.Bu ufak bilgiyle birlikte özetlemek gerekirse anlayacağınız üzere Lumion ve Vray çok farklı avantajlar sunmakta ve farklı portföylere yönelik oldukları için karşılaştırmak pek yerinde değildir. Özellikle Lumion yazılımının gerçek zamanlı bir render motoru olması ve Vray’e kıyasla mimari görselleştirme ve animasyon çalışmaları gibi belirli işlere yönelik olması; bir diğer taraftan da CPU tabanlı olan Vray gibi yazılımların mimari render işlerinin yanında ürün render ve ürün animasyon işleri için de fotorealistik çalışmalara imkân tanıması bu iki programı karşılaştırmayı güçleştiren unsurlardandır. O nedenle yaptığınız işin içeriği, hız ve gerçekçi görsel üretimi gibi konularda önceliklerin belirlenmesi; hangi render motorunu kullanmalıyım, sorusuna cevap bulmanızı sağlayacaktır. 3D GÖRSELLEŞTİRME UZMANININ DİJİTAL ENVANTERİ 3D görselleştirme çalışmaları yapan ofis ve kişilerin önem vermesi gereken konuların birincisi çalışmalarını destekleyen malzeme deposu niteliğindeki ögelerin düzenli ve zengin biçimde bulundurulmasıdır. Başta mimari görselleştirme olmak üzere 3D çizim ve render çalışmaları yaparken elinizin altında belirli dosyaların hazır biçimde olması gereklidir. Çalışma esnasında internet üzerinden araştırmayla ve dosya indirme süreciyle vaktinizi harcamadan hızlı bir biçimde her malzemeye erişmeniz için her 3D model dosyasını el altında bulunduracak şekilde bir arşiv oluşturmuş olmanız önemlidir. Böyle olduğunda enerjinizi daha çok çalışma ve tasarımın detaylarına harcayarak nitelikli tasarım ve mimari görselleştirme çalışmaları yapabilirsiniz. Gelelim 3D görselleştirme uzmanının araç gereç deposu niteliğindeki arşivinde bulunması gerekenlerin neler olduğuna.1- 3 Boyutlu Model Arşivi3D model kütüphanesi 3D mimari görselleştirme işinin sahip olunması gereken olmazsa olmaz içeriklerindendir. Sıralı, çabuk erişilebilir ve gruplandırılmış model dosyalarına; hatta bazen konseptlere ayrılmış tasarım grupları şeklinde derlenmiş bir model kütüphanesine sahip olmanız çok faydalı bir sistemdir. Bu ön çalışma sayesinde 3D model sitelerinde model arama gezintileriyle çalışmanız bölünmez, tasarım motivasyonunuz üst seviyede seyredebilir. 3D model arşivi yaparken özellikle kaliteli 3d model arşivi hazırlamış olmaya özen göstermeniz gerekir. Kaliteli görsel parametreleri yazımızda bahsettiğimiz gibi nitelikli görselleştirme işleri için kaliteli modeller kullanmak önemlidir. Mobilya modelleri, ağaç ve bitki modelleri, peyzaj modelleri, temel tefriş modelleri, araç ve insan modelleri gibi çeşitli modellerden oluşan bir arşivinizin olması önemli bir konudur. Kaliteli modeller edinmek için internet üzerinde ücretli ve ücretsiz sayısız kaynak bulmanız mümkündür.2- Kaplama Arşivi İkinci önemli madde ise şüphesiz kaplama yani yaygın olarak kullanılan İngilizce karşılığıyla texture arşividir. Kaplama dosyalarına da düzenli biçimde sahip olmanız başta mimari görselleştirme çalışmalarında hız kazanmak olmak üzere büyük öneme sahiptir. Bu noktada da ücretli ve ücretsiz birçok kaynak internet üzerinde vardır ve “seamless texture” şeklinde aramalarla ulaşılabilmektedir. Seamless kavramı kaplamaların yan yana dizildiğinde sonsuza dek birbirine bağlanabilir formatta sorunsuz olmasını ifade etmektedir. Projenizin detayına göre farklı çözünürlüklerde kaplamalar tercih edebilir; projenizi hızlı sürdürmek için beton, tuğla, kumaş, sıva, ahşap, seramik gibi A’dan Z’ye her içeriğe sahip bir malzeme kütüphanesi oluşturabilirsiniz.3- HDRI Arşivi HDRI bildiğiniz üzere içerisinde sahip olduğu 360 derecelik görselle ilişkili ışık tutan önemli bir arka fon ve ışık kaynağıdır. Daha net ve kısa bir tanım olması için resim içerikli aydınlatma kaynağı da demek mümkün. HDRI görsellerinin sahip olduğu tonların ve görüntülerin çalışmanızdaki obje ve elemanlara yansıyor olması da güzel bir avantaj sağlıyor. Bu avantajları göz önünde bulundurulduğunda farklı atmosferler oluşturabilmenize, gündüz ve gece olmak üzere farklı duyguda render çalışmaları yapabilmenize imkân tanıyan bu dosyalardan belirli sayıda arşivinizde bulunması oldukça fayda sağlayacak, çalışma motivasyonunuzu arttıracaktır. 4- IES Spot Aydınlatma ArşiviÖzellikle iç mekân render çalışmalarınızda spot aydınlatmalar ambiansı güçlendiren önemli araçlardandır. Bu ies dosyaları farklı pozisyon ve özelliklerde ışık yayan spot ışığı kaynaklarını içerisinde barındırır. Spot ışıklar renk, ton, şiddet, yumuşaklık veya keskinlik gibi birçok değişkenden meydana gelir ve çok farklı etkiye sahip .ies spot aydınlatma dosyaları vardır. O nedenle yeterli bir çeşitlilikte .ies dosyasına sahip olmanız iç mekan render sahnenizin ambiansına uygun ışığı hızlı bir şekilde ulaşmanıza olanak verir. Sahnenize render motorunuzun ilgili arayüzünden çağırarak bu ışık etkilerinden faydalanabilirsiniz. 5- Photoshop Ögeleri Büyük ölçekli projelerde özellikle bitkisel peyzaj unsurlarını render etmede bilgisayar donanımınız yetersiz kalabilmektedir. Özellikle bu tür yetersiz donanımlarla görselleştirme yapan kullanıcılar veya laptop kullanıcıları mutlaka ağaç, bitki, manzara gibi çeşitli arşivleri elinde bulundurması gerekir. Ağaç ve bitki kullanımları gibi araç, insan gibi yüksek poligona sahip modellerin de geniş alanlarda çok sayıda kullanılması render motorunda takılmalara ve yavaşlamalara yol açmaktadır. Çalışma motivasyonunuzu etkileyecek olan bu durumla karşılaşmamak için baştan hazırlıklıysanız ve geniş bir Photoshop malzeme arşiviniz varsa hızlı ve etkili bir yol izleyebilirsiniz. Mimari görselleştirme işlerinizde kütle renderını aldıktan sonra çevresindeki ağaç, araç, insan vb. ögeleri önceden oluşturmuş olduğunuz arşivinizden yararlanarak Photoshop ortamında hızlıca sahnenize ekleyebilir ve iyi bir Photoshop beceriniz de varsa etkili fotorealistik render görsellleri oluşturabilirsiniz.Bu sıraladığımız başlıklardaki içerikleri daima el altında bulundurursanız çalışma motivasyonunuzu kaybetmeden hızlı görselleştirme işi yürütebilirsiniz. Mimarlık ofisleri, mimarlık öğrencileri, 3D görselleştirme hizmeti sunan ofisler veya bu çalışmalara merak duyan kişilerin tamamı için bir arşive sahip olmak oldukça büyük öneme sahiptir.ENDÜSTRİYEL FOTOĞRAFÇILIK İÇİN YENİ ALTERNATİF: ÜRÜN GÖRSELLEŞTİRME3D Endüstriyel Ürün GörselleştirmeGüncel bir sergileme metodu olan 3D görselleştirme son yıllar içinde yaygınlaşmış, önemli bir araç haline gelmiştir. Mobilya, endüstriyel mutfak, plastik ekipman gibi çeşitli sektör ve endüstriyel pazarlama alanlarında şimdiye dek kullanılan geleneksel fotoğraf çekimleri yerini 3D ürün görselleştirme çalışmalarına bırakmaya başlamıştır. Bu sunum biçimiyle ürünlerin gerçeğinin bire bir aynısı gözükecek şekilde görselleştirilmesi, 3D görselleştirmenin sadece iç mimari veya mimari alanda değil, endüstriyel ürünlerden, aksesuarlara kadar farklı farklı ölçeklerde kullanılmasını sağlamıştır. Dijital temele dayanan farklı 3D çizim türü olsa da, üç boyutlu görselleştirme gerçekçilik konusunda sahip olduğu iddiası sayesinde diğer araçlardan farklılaşmaktadır. Söz konusu gerçekçilik seviyesi o kadar ileri seviyededir ki, eğer bir görselleştirme uzmanı değilseniz gerçek fotoğrafla, bu 3D görseller sizin için ayırt edilemez derecede görünecektirDetaylı seviyede hazırlanan bu görseller; üretilecek olan ürüne özgü bir dokuya, varsa aydınlatmalarının ortaya koyduğu çekici bir ışıltıya ve tıpkı fotoğraf çekimlerinde olduğu gibi sanatsal bir bakış açısına sahiptirler. Sağladığı bu imkanlar sayesinde 3D ürün görselleştirmesi başta dijital pazarlama olmak üzere üretici firmalar için çok değerlidir. 3D görselleştirme yöntemiyle tüketiciye mağazanıza gelmeden bile bulunduğu yerde anlık olarak kaliteli bir 3D görsel ile ürününüzü sergileyebilir; onlara ilgileniyor oldukları ürünün kalitesini, dokusunu, yapısını ve estetiğini değerlendirme şansı sunabilirsiniz. 3D ürün sunumlarınızı yalnızca görsel olarak değil; hareketli bir format olan video, yani animasyon sunumları şeklinde de ürünlerinizi sunabilmekteyiz. Peki, bahsettiğimiz 3D görselleştirme çalışmalarında süreç nasıl işlemektedir?6 Adımda 3D Ürün Görselleştirme Çalışması Süreci1.Adım: Teknik Çizimleri Edinme ve Gerekli Olması Halinde Numunenin Tedarik EdilmesiBütün ürünlerin modellenmeden önce teknik çizimlerinin üretici firmadan tedarik edilmesi gerekir. Ürünün gerçek oranlarında modellenmesi, gerçeğiyle birebir olması için gereklidir. Teknik çizim yerine yalnızca ürünün fotoğrafı üzerinden referans edilerek yapılan 3D çizim çalışmaları ciddi hatalara sebebiyet verip ürünün müşterilere yanlış ifade edilmesine yol açacaktır. Özgün dokulara ve çalışma detaylarına sahip ürünlerin 3D görselleştirme çalışmalarında imkan var ise numune tedarik edilmeli, modellemeye başlamadan önce ürünün gövdesi hakkında bilgi sahibi olunmuş olmalıdır.2. Adım: 3D Modelleme YapılmasıÜrünün geometrisini modelleyebileceğiniz 3D yazılım seçilip, firmanın ilettiği teknik çizimlere uygun olarak ürünün 3D modeli yapılır. Ürünün, üretilmiş veya üretilmek istenen halinin ölçüleriyle bire bir uyuşacak şekilde model tamamlanır.3. Adım: Malzemelerin ve Renklerin BelirlenmesiModeli yapılan ürünün üretime uygun olarak malzemesinin dijital ortamda yapılması ve modelin üzerine aktarılması gerekir. Özgün dokulara sahip özel kaplamalı ürünlerde gerçekçi bir 3D görselleştirme yapmak için numunenin dokusundan faydalanarak ürünün dokusu orijinaliyle bire bir olarak dijital ortamda oluşturulmalıdır. En iyi 3D görselleştirme sanatçıları ürünün dokusuna veya modelinde bulunan mekanizmaların birleşim noktalarına ufak kusurlar eklerler ki dijital ortamda üretilmiş olduğu hissedilmesin ve ürün etkileyici derece gerçekçi algılanabilsin.Adım: Realist Bir Fon Eklenmeli3D görselleştirme aşaması öncesi ürünü sunmak istediğimiz perspektif belirlenir ve bu perspektife uygun bir arka fon düzenlenir. Arka fon görselin gerçekçiliğini arttıracak ve ürünün ilgi duyulmasını sağlayacak bir unsur olduğu için özenle seçilmelidir.Adım: Dijital Stüdyonun Aydınlatma Tasarımının Kararlaştırılması3D görselleştirme de tıpkı fotoğrafçılık gibi sanatsal bir bakış açısıyla yapılmalıdır. Ürünün dijital sahnesinin sanatsal bir biçimde kompoze edilmesi önemlidir. O nedenle bu aşamada görselleştirme uzmanı kaliteli bir çalışma ortaya koymak istiyorsa tıpkı fotoğrafçılar gibi ışık-gölge ilişkisini akıllıca kurmalıdır. Çünkü ışık, sunulacak olan ürüne farklı bir etki, derinlik ve duygu katabilir. Bu noktada ışık konusu; ortamın sıcaklığı, soğukluğu, modern veya klasik oluşu gibi konularda belirleyici olduğu için ayrıca önemli bir faktör olarak ele alınmalıdır.Adım: Post Prodüksiyon İşlemi ile Son Dokunuşların YapılmasıKaliteli 3D görselleştirme süreci photoshop gibi görüntü düzenleme araçlarında yapılan sanatsal bakışa ve ışığa yönelik düzenlemelerle tamamlanabilir. Bu aşamadan bir masaya aksesuar koyulması veya bitkiler eklenmesi son görüntünün gerçekçi ve etkili bir hal almasını sağlayabilir. Aynı zamanda render yazılımında alınan son ürünün ışık, kontrast, doku, keskinlik gibi kaliteli görselleştirme parametreleri son kez elden geçirilir ve 3D görselleştirme çalışması tamamlanmış olur.3D ÇİZİM HİZMETİ VEREN RENDER FİRMALARI ARASINDA NASIL SEÇİM YAPMALISINIZ?3D çizim ve görselleştirme hizmeti ile sağlanacak fayda ve verimlilik gerçekçi 3D görsel elde etmeye indirgenmemesi gerekn çok yönlü bir konudur. 3D çizim hizmeti, özellikle mimari proje görselleştirme çalışmaları için nitelikli görselden çok daha fazla anlama gelir. İyi bir proje sunumu elde etmek istiyorsanız nitelikli görsel üretmeyen 3D tasarım hizmeti veren firma ya da freelance çalışanlarla çalışmanızın zaten uygun olmasa da, bir görselleştirme firması seçmeniz için görsel niteliğinin seviyesi de tek başına yeterli bir faktör olamaz. Mimari projeleriniz için kaliteli 3 boyutlu tasarım hizmeti, gerçekçi 3D render görseller üretilmesinin ötesinde; özgün bir tasarıma sahip olması, kullanıcılar için kullanışlı öneriler sunması, uygulanabilecek çözümler getirmiş olması ve tüm bu tasarım önerilerinin mümkün oldukça maliyeti düşük ve sürdürülebilir olması hususunda fikirlerin üretilmesini de kapsamaktadır. O nedenle 3D çizim ve mimari görselleştirme hizmeti alırken bu parametrelerin farkında olan 3D çizim ve tasarım firmalarıyla çalışılmalıdır. Özellikle mimar olmak üzere çeşitli tasarım kimliklerine sahip 3D tasarım hizmeti veren firmalar ile çalışmak kaliteli bir 3D çizim çalışması elde edebilmeniz için önemlidir. mimar çalışma ekibimizle, gerçekçi ve kaliteli 3D görseller sunmanın ötesinde; ekonomik, kullanışlı ve uygulanabilir tasarım çözümleriyle projenize değerler katmayı amaçlarız. Tasarım sürecini proje ve proje arazisinin kendine has bağlamında ele alarak uygulama aşaması öncesi yapılan projelendirme sürecine katkı sağlamaya özen gösteririz. O sebeple 3D çizim süreçlerini uygulama öncesi yürütülen bir tür prova çalışması olarak ele alırız ve süreci bu disiplinle yürütürüz. Bu disiplinin gereği olarak 3D tasarım sürecini, her şeyin yapılabileceği hayali bir düzlem olarak ele alıp fantastik tasarımlar üretmek yerine; uygulanabilir, ekonomik ve sürdürülebilir tasarım önerileri üzerine odaklanır, projeye özgü tasarım fikir ve alternatifleri sunarız. Proje pazarlama süreci için kullanılacak görsellerde ise kullanıcılara proje alanının atmosferini, duygusunu ve yaşam hissini en gerçekçi şekilde anlatacak perspektifleri tartışır; belirlediğimiz 3 boyutlu perspektiflerle projenin güçlü yönlerini ön plana çıkarmayı amaçlarız. Yalnızca yapı kütlesinin dış cephe tasarımı ve iç mekan tasarımı görsellerini ortaya çıkarmak yerine; projenin sahip olduğu manzara, sosyal alanlar ve peyzaj alanları gibi olanakların kullanıcılara nasıl bir deneyim sunacağını anlatacak perspektifleri yakalar, realist 3D görsel çalışmalarıyla ortaya koyarız. Konut proje görselleştirme ve tasarım çalışmalarının yanında; mağaza tasarımı, otel tasarımı, iş merkezi tasarımı, endüstriyel yapı tasarımı gibi bir çok mimari projenin cephe tasarımı ve iç mekan tasarımı için görselleştirme hizmeti sağlayan bir render firmasıyız. Fantastik 3D Çizim ve Tasarım Yapan Render Firmaları“Fantastik 3D çizim” ifadesi bizim yaptığımız bir tanımlama olup; projenin uygulama kaygısıyla çizilmeyip teknik olarak uygulaması mümkün olmayan, mümkün olsa da ekonomik ve sürdürülebilir olmayan, 3D çizim araçlarının sağladığı sonsuz çizim olanakları sayesinde tabiri caizse fantastik biçimde ortaya konulmuş hayali tasarımlardır. Bu tasarımlara çevrenizde çokça rastlayabilirsiniz. Birçok inşaat şantiyesinin önüne yerleştirilen tabelalara baktığınızda bu türden görsel çalışmalarına rastlamanız mümkün. Özellikle inşaatı bitmek üzere olan yapılara baktığınızda, birçoğunun uygulaması ile sunum tabelasındaki render görselleri arasında uzaktan yakından bir ilişkinin olmadığını görmeniz mümkün olabilir. Uygulanabilirliği güç olan bu proje tasarımları çevresel veriler dikkate alınmadan tasarlandığı gibi çoğu zaman ne yazık ki estetik de olmamaktadır. Öyle ki modern bir tasarımın basit ve az olan müdahalelerle ortaya konulabileceğine inanırken, bahsi geçen fazla tasarlanmış projelerin uygulanabilir olsa bile çağdaş ve nitelikli bir tasarım ortaya koyamadıklarını açıkça söyleyebiliriz. Söz konusu fantastik 3D tasarım çalışmaları modern mimarinin yalınlığından ve az olanın çokluğundan uzak olmanın ötesinde, bu tasarımların uygulanmasına dair bir detay ortaya sunulamaması da bu çalışmaların niteliğini oldukça düşük kılmakta. Söz konusu detaylar geliştirilmediği, uygulama esnasında bu fantastik 3D çizimlere benzetilmeye çalışılan cephe tasarımları ve iç mekan tasarımları da çirkin bir hâl almakta. Çevremizde son zamanlarda sıkça gördüğümüz, cepheleri tabiri caizse yapısal makyajlarla oluşturulmuş yapı cepheleri de bunun bir sonucu olarak günlük yaşantıda karşımıza çıkmaktadır. Parsel ölçeğinde bir “tasarım” çalışması olduğu düşüncesinin verdiği öz güven ile ortaya konulan bu çalışmalar ne yazık ki kentsel ortama eklemlenerek çirkin kent silüetlerimizin oluşum sürecinin bir parçası olduklarının da farkında olmayarak tasarlanmakta. Bunun sebeplerinin en başında 3D çizim ve cephe çalışmalarının mimarlık disiplinini etraflıca bilen mimar çalışma ekipleri tarafından yapılıyor olması gelmektedir. Öyle ki 3D çizim çalışması yapmanın bir mesleki ilişkiye ihtiyacı olmasa da tasarım yapmak mesleki bir birikim gerektirmektedir. O nedenle projenizi; cephe tasarımı veya mimari görselleştirme çalışmaları olsun, iç mekan tasarımı veya iç mekan görselleştirme çalışmaları olsun mutlaka tasarım disiplininden olan mimar ya da iç mimar mesleğinden kişilere emanet etmelisiniz. Render firması olarak ulusal mimarı proje yarışmalarında almış olduğumuz ödüllerin yanında 3D çizim ve görselleştirme yazılımlarını kullanmakta sahip olduğumuz tecrübelerle kaliteli iç mekan tasarımı, cephe tasarımı ve mimari görselleştirme hizmeti veriyoruz. Sahip olduğumuz üst seviye donanımlar sayesinde 3D çizim ve görsellerinizi hızlı ve etkili biçimde uygun fiyatlara sunuyoruz.Tasarımda Güncel Kalmak Nasıl Mümkündür?Nitelikli 3D çizim ve tasarım almak isteğiyle mimar ekiplerden oluşan firmaları tercih etmeye karar verdiğini, peki hangi render firması ile çalışmalı, nelere dikkat etmelisiniz? Bu noktada mimarlık mesleği yapan firmaların birçoğu size nitelikli işler sunacaktır. Fakat beklediğiniz tasarımın özgün ve yenilikçi bir tasarım olmasını istiyorsanız aktif olarak mimarlık çalışmaları yapan, sürekli tasarım fikirleri geliştiren render firmaları ile çalışmalısınız. Hangi render firması ile çalışacağınıza karar vermeden önce firmalardan mimari proje çalışmaları hakkında bilgi istemelisiniz. Bu noktada aktif olarak özgün ve yenilikçi fikirler üretiyor olan firmaları seçmeniz önemlidir. Render olarak son birkaç yılda ulusal ölçekli proje yarışmalarında tasarım fikirleri ürettik ve sürekli olarak proje önerileri geliştirmeye devam ediyoruz. Bursa Atatürk Kapalı Spor Salonu proje önerisi, Kayseri Mimar Sinan Müzesi proje önerisi, İstanbul Eyüpsultan Sosyal Merkez proje önerisi, Şanlıurfa Sarayönü Meydanı ve Kentsel Tasarım proje önerisi bu profesyonel mimari tasarımlardan bazıları olup çeşitli dereceler aldık. Mevcutta da ofisimiz birçok fikir ve uygulama yarışması için proje fikirleri geliştirmeye devam etmektedir. Bu sürekli düşünce biçimi ve tasarım temposu sayesinde tasarım perspektifimizi güncel tutuyoruz ve yenilikçi fikirler üretmekte zorlanmıyoruz. Render firması olarak en güncel, uygulanabilir, yenilikçi ve sürdürülebilir mimari tasarım fikirlerini sizlere sunuyoruz.LAPTOP İLE MİMARİ GÖRSELLEŞTİRME YAPMAK ve RENDER ALMAK MÜMKÜN MÜ?Özellikle mimarlık veya iç mimarlık öğrencisiyseniz ve sunum için kullanacağınız taşınabilir bir sistem sizi için gerekli ise laptop kullanmak zorundasınız. Standart laptoplar düşük poligonlu küçük mimari proje çalışmalarınızı yapmanız ve sunmanız için kullanılabilir. 2 boyutlu Autocad çizimleri yapmak veya Sketchup gibi basit 3 boyutlu modelleme yazılımlarında mimari kütle modeli yapmak için standart bir laptop yeterli olacaktır. Fakat peyzaj, çevre düzenlemesi ve kaplama çalışmalarını yapmak ve mimari render alabilmek için yüksek seviye laptoplara ihtiyacınız olacaktır. Her ne kadar güçlü bir ekran kartı ve ileri seviye işlemciye sahip laptoplar edinseniz de üst seviye karmaşık mimari görselleştirme çalışmalarını laptop ile yapmanız çok mümkün değildir. İhtiyacınız olan donanım kullandığınız 3D render yazılımına göre değişkenlik gösterecektir ve bazı üst seviye laptoplarda güçlü ekran kartları ve işlemciler bulunsa da yoğun bir performans gösterdiği için güçlü bir soğutma sistemi gereklidir fakat hiçbir laptopta bu seviyede soğutucu bulunmamaktadır. Çünkü laptopların temel özelliği taşınabilir olması olduğu için güçlü soğutma sistemlerini sisteme dahil etmek ebat itibariyle olanaksızdır.Isınma probleminin yanında laptoplarda üst seviye render ve mimari görselleştirme yapmanızı kısıtlayan bir diğer faktör ise donanım sisteminin bataryadan besleniyor olmasıdır. Öyle ki bataryalar sürekli yüksek performans kullanımlarının ardından, yüksek enerji tüketiminden dolayı ömürlerini doldurmaktadır. Bu sebeplerden dolayı yüksek detaya sahip çalışmalarınızı render etmek isteseniz de çok uzun süreler render çıktısı beklemeniz gerekecektir. Ayrıca bu sürelerin uzun olması başta ekran kartı, işlemci ve batarya olmak üzere temel donanımlarınızı çok çabuk tüketmenize sebep olur. O nedenle laptoplar düşük poligonlu çalışmalar için 3D çizim yapma ve render etme işine yarasa da yüksek poligonlu detaylı çalışmalarınızı yapabilmek için masaüstü bir bilgisayar sistemi ile render almanız gereklidir. Kaliteli Render ve 3D Çizim Yapılabilecek Laptoplar Var mıdır? Render ve 3D modelleme çalışmaları yapılan sistemin taşınabilir olması gerekli olup laptop kullanmak zorunda olanlar için de özel seçenekler mevcuttur. Bu konuda masaüstü işlemciye sahip laptoplar tercih edilebilir. Fiyat olarak oldukça yüksek olan bu sistemlerin, güçlü ekran kartına ve iyi bir soğutucu sistemine sahip olanları tercih edilirse detaylı modelleme çalışmaları ve detaylı render çalışmaları yapılabilmektedir. Bu preformans için tasarlanan laptoplar oldukça yüksek fiyatlara sahiptir. Monster Notebook firmasının Intel i9-11900K işlemciye sahip Semruk serisi masaüstü işlemci ve üst seviye ekran kartının kullanıldığı Türkiye’de ulaşabileceğiniz nadir laptoplardandır. Bu cihaz turbo fan özelliğiyle hızlı bir sıcaklık tahliyesine imkan verse de üst seviye render işlemlerinde sıvı soğutuculu masaüstü sistemlerin soğutma performansını hiçbir şekilde veremeyeceğini belirtmekte fayda var. Bu laptopların fiyatları minimum 60.000 liradan başlayıp ileri seviye masaüstü bir sistemden bile fazladır. Taşınabilirlik faktörünü kenara koyarsak masaüstü sistemler bu laptoplara göre daha avantajlıdır. Laptop donanımı her ne kadar güçlü olsa da stabil bir render verimi ve cihazın ömrünün uzun olması için sürekli bir render ve 3D çizim çalışmaları yapan kullanıcıların mutlaka masaüstü bir sisteme sahip olması gerektiği unutulmamalıdır. Laptop seçerken 3D çizim yapacak kullanıcılar için önemli bir faktörde ekran boyutudur. En az 17.3 inç boyutta ekrana sahip laptoplar seçilmelidir. 17.3 inç ölçüsünden küçük monitörler 3D çizim ve modelleme yapmanızı zorlaştırabilir ve çalışma motivasyonunuzu büyük ölçüde azaltır. O nedenle 3D çizim ve mimari görselleştirme yapacak kullanıcıların monitör konusunda harcayacakları ekstra ödemeden çekinmemelerinde fayda var.Laptop ile 3D Çizim Yapmak ve Render Almak İsteyenler İçin TavsiyelerLaptoplarda 3D çizim ve render çalışması yapmanın çok randımanlı olmadığından bahsettik. Yine de laptop kullanmak zorunlu bir durumsa ve bir şekilde laptop kullanarak mimari modelleme ve görselleştirme yapmanız gerekiyorsa nelere dikkat etmelisiniz?Öncelikle dahili donanıma ek olarak ilave bir soğutucu alabilir, cihazınızın alt bölgesinde oluşan sıcak havayı daha hızlı bir biçimde tahliye etmesini kolaylaştırabilirsiniz. Bu soğutucular çok büyük destekler sağlamasa da belirli miktarda faydasının olduğu görülmektedir. Özellikle render alırken bu cihazları aktif edip sıcak havanın tahliyesini hızlandırmanız donanım ömürlerini bir miktar uzatmaya yardımcı olabilir. Ayrıca hava çıkışları laptopun altında değilse, yanında veya arkasındaysa bu hava boşluklarının tıkalı olmayıp önünün açık olduğuna dikkat etmelisiniz. Bir diğer önerimiz ise kesinlikle bataryayı kullanarak render almamanız gerektiğidir. Render işlemine başlamadan önce mutlaka laptopunuza güç kablosunu bağlamalısınız. Aksi halde render süresi çok uzayacağı gibi donanımlarınız da zarar görebilmektedir. Zaten kalabalık bir sahnenin render çıktısını alıyorsanız bataryanın gücü sahneyi tamamlamaya yetmeyip tükenecektir. O nedenle render alırken güç kablosunun bağlı olduğuna dikkat etmelisiniz.Bu kullanım detaylarının yanında bir bilgiyi de laptopunuzu seçerken dikkat etmeniz gereken bir parametre olarak paylaşalım. SSD diskinin boyutuna laptop alırken dikkat etmelisiniz. Minimum 256GB bir SSD belleğe sahip olmasının bir zorunluluk durumu olduğunu unutmayın. 128GB bellek miktarları özellikle mimari modelleme ve render çalışmaları yapan kullanıcılar için oldukça kısıtlayıcı ve çalışmayı zorlaştırıcı miktarlardır.Laptop seçmeden önce kullanacağınız programların sistem gereksinimlerini de mutlaka analiz edin. Örneğin Lumion render motoru kullanılacak bir laptop ile Vray render motoru kullanılıcak laptop özellikleri farklılık gösterebilir. Lumion kullanacak kullanıcıları ekran kartının güçlü olmasına dikkat edip, bütçesini bu yönde harcaması gerekecektir. Vray veya Corona Render gibi işlemci üzerinden render işlemini yapan yazılımları kullanacak kullanıcılar ise daha çok işlemci için bir bütçe ayırıp, güçlü ve güncel bir işlemciye sahip laptopa yönelmeleri gerekecektir. Sosyal medya platformlarında ve diğer portfolyo kaynaklarımızda daha çok cephe tasarımı ve iç mekan tasarımı olarak mimari projelerimiz ön plana çıkmaktadır ancak mimari görselleştirme çalışmalarımız kadar ürün görselleştirme ve diğer tabiri ile ürün render çalışmaları da uzmanlık alanlarımız arasındadır. Trendyol, Hepsiburada, n11, Amazon gibi e-ticaret platformlarında satış yapan birçok üretici firmaya ürünlerini tüketiciye etkili biçimde sunabilmeleri için 3D görselleştirme ve render desteği sağlamaktayız. Endüstriyel ürünlerin sergilenmesi yakın zamana kadar fotoğraf çekim yöntemi ile yapılırken, son yıllarda fotoğrafçılık yerini 3D görselleştirme ve render hizmetlerine bırakmaya başlamıştır. Fotoğrafçılığın, 3D görselleştirme hizmeti ile kıyaslandığında maliyetli ve zahmetli olması bu durumun en belirleyici faktörleri arasındadır. Örneğin endüstriyel mutfak ekipmanları gibi büyük ölçekli endüstriyel ürün ve ekipmanlarını imalat yerinden alıp stüdyoya taşımak, ürünlerin ölçeklerine uygun stüdyoyu ve ışığı ayarlamak son derece zahmetli ve maliyetli bir iştir. 3D görselleştirme ise bu süreci oldukça kolay ve düşük maliyetli bir biçimde sunabilen bir yöntemdir. O nedenle perakende sektörleri başta olmak üzere çeşitli sektörlerde fotoğrafçılık yerine ürünün modeli yapılır ve görselleştirme firması tarafından ürün render edilerek pazarlama görselleri oluşturulur. Ürün görselleştirme sunduğu esnek imkanlar dahilinde ürünün görseline çekici detaylar katarak satışlarını kolaylaştırır ve pazarlama sürecini destekler. Fakat, üretici firmalar yalnızca ürünlerinin satışını arttırmak için değil, ürün geliştirme ve üretim aşamasındaki oluşabilecek hataları görebilmek adına da ürün görselleştirme hizmeti almaktadır. Bu yönüyle ele aldığımızda 3D çizim ve görselleştirmenin mimari de olduğu gibi ürün geliştirme sürecinde de önemli bir araç olduğunu söyleyebiliriz. Üretici firma sahibi müşterilerimiz web sitesi için hazırladığı ürün görsellerinde, e-ticaret platformlarında veya tanıtım kataloglarında fotorealistik nitelikte yüksek çözünürlüğe sahip 3D render ve görseller kullanıyorlar. Örnek vermek gerekirse, dekoratif ürünler gibi teknik özelliklerden ziyade estetik nitelik sunan ürünlerini pazarlamak için bizimle çalışıyorlar. Kısaca söylemek gerkirse, firmanız ürün üreticisi veya satıcısıysa, ürün görselleştirme hizmeti almak, ürününüzün nitelik ve özelliklerini sunmanın en akıllıca yöntemlerinden biridir. Sürekli olarak ürün görselleştirme hizmeti verdiğimiz ve her yıl kataloğunu güncellediğimiz plastik üreticisi Tokoz Plastik’in bu yıl Tüyap Yapı Fuarı için kuracağı standının yüzeylerine kaplanacak görselleri hazırladık. Çok geniş yüzeylere basılacak olan bu görsellerini 8K çözünürlükte hazırladık. Aynı şekilde bu fuara özgü olarak hazırlanacak ürün tanıtımı kataloğunun da içeriğini oluşturduk. Mekanik zemin döşemelerinin ağırlıkta olduğu ürün grubunun sunumunda ürünlerin 3D görselleştirme yoluyla gerçekçi biçimde sunulmasının yanında, mekanik döşeme sistemlerinin kurulması ve sökülmesi firmanın müşterilerine ifade etmekte en çok zorlandığı konular arasındaydı. Firmanın zorlandığı bu konuyu 3D görselleştirme araçlarıyla çözüme kavuşturmak istedik ve kurulum aşamalarını zeminin tesviye edilmesinden, ufak bir vidanın montajına kadar tüm aşamaları modelleyerek görsellerini oluşturduk ve müşterilerine her aşamayı adım adım gerçekçi görsellerle sunmasını sağladık. Ürün sisteminin kurulum işlemi hareketli bir eylem olduğu için bu görseller ile montaj aşamaları ifade etmekle yetinmeyerek, montaj sürecini akıcı bir biçimde anlatabileceğimiz 3D animasyon tekniğini kullandık ve kurulumundan sökümüne kadar detaylandırdığımız animasyon görsellerini oluşturduk. 3D görselleştirme ve animasyon araçları doğru yerde etkili bir biçimde kullanılırsa bu örnekte olduğu gibi birçok anlatıma imkan sağlamaktadır. Fuar esnasında dijital ekranlardan yayınlanan bu kurulum ve söküm videoları firmanın ürünlerini ziyaretçileri kolay ve anlaşılır bir biçimde anlatmasına yaradı ve standları ciddi bir ilgi gördü. Bu örnekte olduğu gibi 3D ürün görselleştirme hizmeti sizin pazarlamak istediğiniz ürünü müşterilerinize sunmanıza yarayan etkili bir araçtır ve rakip firmalardan farklılaşarak satışlarınızı arttırmanıza imkan verecektir. Bütün bu parametreler ele alındığında, ürün görselleştirme de en az mimari görselleştirme kadar gereklidir. Ürün render hizmeti, yalnızca özel üretim endüstriyel ürün sunumları için geçerli değil mobilya, mücevherat veya dekorasyon sektörlerinde de önem kazanmıştır.YENİLİKÇİ SUNUMLAR: 3D ANİMASYON SUNUMLARI 3D Animasyon Sunumları 3D animasyon sunumları ile ilgi çekici video sunumları yapabilir, müşterilerinize rakibiniz olan firmalardan farklı tanıtımlarla hitap edebilirsiniz. Mimari animasyon sunumlarından ürün tanıtımı işlerine kadar çeşitli alanlarda 3D animasyon sunumlarının avantajından faydalanabilirsiniz. Proje veya ürününüzün hak ettiği değeri kaliteli ve etkili bir biçimde sunabileceğiniz 3D animasyon çalışmaları sunuyoruz. Mimari AnimasyonMimari yapılarınızı 3D animasyon sunumlarıyla etkili ve gerçekçi biçimde müşterilerinize anlatabilirsiniz. Mimari yapılar henüz üretilmemişken teknik eğitime sahip olmayan kişilere ifade edilmesi oldukça zor mekanlardır. Mekanın sahip olduğu ışık, gölge, hacim gibi etkilerinin yanında ölçülerini en doğru şekilde karşı tarafa aktarabileceğiniz araçların başında mimari animasyon sunumları gelmektedir. Aynı zamanda mimari animasyon çalışmaları proje aşamasında olan yapılarınızı en iyi şekilde deneyimleyip gerçekçi bir şekilde detaylarını algılayarak, projedeki kusurları rahatça fark edebilmenizi sağlar. Mimari animasyon çalışmaları yapını cephesini ve çevre düzenlemesinin anlatıldığı dış mekan sunumlarının yanında iç mekan tasarımı çalışmalarının sunulmasını da kapsar. Tasarım ve model çalışmaları yapılan mimari projenizin gerçekçi görselleri hazırlanır ve aynı proje modeliyle sahne mimari animasyon çalışmaları için düzenlenir. Mimari animasyon sunumlarının görsel sunumlardan en önemli farkı mekanın sahip olduğu etkinin farklı perspektiflerden akıcı bir biçimde ortaya konulabiliyor olmasıdır. O nedenle mimari animasyon çalışmalarının görsel çalışmalarından çok daha etkili ve yenilikçi bir 3D sunum aracı olduğunu söyleyebiliriz. 3D render hizmeti veren ofisler için mimari animasyon çalışmalarını hazırlamak 3D görsel karelerinin hazırlanmasına göre oldukça zahmetli bir iştir. Bu çalışmalar düzenlendikten sonra render edebilmek için üst seviye bir donanıma sahip olunması gerekir. Bunun yanında yapı modelinin animasyon için düzenlenmesi süreci oldukça uzun vakitler alabilmekte, 3D görsel sunumlara kıyışla daha fazla emek harcanmaktadır. O nedenle mimari animasyon çalışmalarında fiyatlandırma görsel sunumlara kıyasla yüksektir. Animasyon sunumları donanımsal ve teknik yeterlilik bakımından farklı uzmanlıklar gerektirdiği için güvenilir firmalarla çalışmanızda her zaman yarar vardır. bu bilinçle ofis donanımlarını güçlü ekran kartı ve işlemci donanımlarıyla konfigüre etmiş, mimari animasyonlar başta olmak üzere çeşitli video sunumları üzerine uzmanlaşmıştır. Sahip olduğumuz sistemler sayesinde mimari projelerde malzemelerin dokularını, peyzaj çalışmalarını ve ışığın etkisini gerçekçi animasyonlarla sunabiliyoruz. Ürün Animasyonu3D animasyon çalışmaları ürün tanıtım çalışmaları için de çok etkili bir araçtır. Ürün animasyonu çalışmalarımızda ürünün en küçük montaj detayından, kurulum ve söküme dair tüm aşamalarına kadar en ifadeli şekilde sunabilirsiniz. Tüketicilere ürününüzün işlev veya kurulumuna dair özelliklerini anlatmakta güçlük çekiyorsanız 3D animasyon çalışmaları en doğru araçtır. Bu yenilikçi sunumlar firmaların vizyonu hakkında tüketicilere fikir verdiği için kurumsal kimlik yönüyle de çok önemli parametrelere etki etmektedir. Bir ürünü sadece teknik çizim ile müşterilerinize anlatmaya çalışmanız ile yenilikçi animasyon sunumlarıyla anlatmanız firmanızın vizyonu hakkında fikir verecek, firmanızın güvenirliliğini arttıracaktır. Kısaca 3D animasyon çalışmaları, görselleştirme çalışmalarına kıyasla çok daha etkili video sunumları olup, mimari animasyon çalışmalarından ürün animasyonu çalışmalarına kadar birçok alanda yapılabilmektedir. Rakip firmalardan farklılaşmanın en önemli yollarından birisi animasyon çalışması yaptırmaktır. Mimari animasyon çalışmaları yaptırarak konut satışlarınızı arttırabilir, ürün animasyonu çalışması yaptırarak da ürünlerinizi ifadeli bir biçimde sunarak satışlarınız arttırabilirsiniz. Kaliteli 3D animasyon çalışmaları için Render tecrübeli animasyon ekibiyle uygun fiyata sizlere hizmet vermeye devam ediyor. Projenizi bizimle paylaşabilir, çalışmalarınız için animasyon fikirleri alabilirsiniz.TEMEL PRENSİBİMİZ MODERN VE KONFORLU İÇ MEKANLARTEMEL PRENSİBİMİZ MODERN VE KONFORLU İÇ MEKANLARYaşadığınız mekân, sizin ruhunuzu ve yaşam stilinizi yansıtır. İç mekânın dizaynı, konforu ve yenilikçi bakışı yaşam kalitenizi belirler. dinamik tasarımlarla ve kişiselleştirilmiş seçimlerle hayalinizdeki iç mekan tasarımı sizlerle buluşturuyor. Var olan mevcut yapılarda ya da hayalinizdeki yapıyı en baştan oluşturma aşamasında Render, sizlere en yenilikçi şekilde ve ihtiyacınıza uygun olarak iç mekan tasarımı ve iç mekan render konularında destek vermektedir.İç mekân tasarımında göz önünde bulundurduğumuz en önemli nokta rahatlığın olmasıdır. Yaşayacağınız ya da içinde bulunacağınız mekanın sizin zevkinize hitap etmesini, isteklerinizi karşılamasını, yenilikçi ve modern dokunuşlara sahip olmasını istersiniz. Tasarımın niteliği kadar iç mekan render sunumları da tasarımı ifade etmek için önemlidir.3D Mimari Çizim Ve Gerçekçi Bir BoyutTemel olarak yapılan uygulamaya yönelik çizimler en ve boy dikkate alınarak hazırlanır. İncelendiğinde kişiye tasarımın dokusu, renkleri ve yarattığı etki hakkında net ve ayrıntılı bilgiler vermez. Bu yöntemle hazırlanan çizimler, 2 boyutlu çizimlerdir. 3D mimari çizimle, tasarımlar derinlik kazanır. Normal olarak yapılan çizimler her ne kadar tüm ayrıntılarına dikkat edilerek yapılsa da 3D çizimin sağladığı gerçekçiliğe ve netliğe ulaşamaz. 3D mimari çizimle oluşturduğu nesneleri, net ve gerçeğe çok yakın bir şekilde size inceleme imkanı sunar. Hayalinizdeki tasarımların gerçeğe dönüşmüş halini görebilmenizi sağlar. Her ayrıntısını en ince detayına kadar inceleme fırsatı sunar. 3D mimari çizimler bilgisayar ortamında hazırlanmaktadır. AutoCAD, SolidWorks, Blender, 3DS Max gibi çizim programları kullanılarak istediğiniz nesne, cisim ya da tasarımlar bu programlar sayesinde 3 boyutlu şekilde, gerçeğe yakın haliyle hazırlanıp size sunulmaktadır. İç mekan görselleştirme için de en etkili gerçekçi ışığın sunulduğu üst seviye yazılımlar kullanılmaktadır. 3D Mimari Görselleştirmeyle Tasarımlarınız En Güzide SanatınızPlanladığınız, günlerce uğraştığınız ve işte şimdi mükemmel oldu her şey hazır dediğiniz projelerinizin son halini Render en mükemmel şekilde sizlere sunmaktadır. Hazırlanan 3D çizimlerinizi, 3D mimari görselleştirme işlemini kullanarak son halini sizlerin kullanımına sunmaktadır. 3D mimari görselleştirme tekniğinin kullanılması projelerinizin ve tasarımlarınızın her aşamasında size büyük kolaylıklar sunmaktadır. Karmaşık çizimler, büyük konut inşaları, detaylı iç mekan çizimleri gibi en küçük bir hatada büyük olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilecek çalışmalarda, 3 boyutlu mimari çizim teknikleri sizin zararınızı minimuma indirmeyi amaçlamaktadır. Tasarımlarınız çizim aşamasında ne kadar kusursuz görünseler de tamamlanmış haline baktığınızda hoşunuza gitmeyen, eksik yanları olan, değiştirme ihtiyacı duyduğunuz tarafları olabilir. Özellikle mimari tasarımlar çok farklı koşullar ve değişkenler göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. 3D mimari görselleştirmeyle bütün bu problemler güvenle ortadan kalkmaktadır. Bitmiş olduğunu düşündüğünüz mimari çizimlerinizin hangi şartlarda ne şekilde göründüğünü düşünüyor olabilirsiniz. Bu aşamada son derece hassas ve özenle hazırlanmış olan 3D mimari görselleştirmeyle projenizin farklı ışıklar altında ne şekilde göründüğüne bakabilir, çalışmanızı buna göre değiştirebilirsiniz. Aynı şekilde mevsimlerin ortaya çıkardığı farklılıklar sonucunda projenizde ne gibi değişiklikler olacağını, ne şekilde görüneceğini fark edebilirsiniz. Kısacası bu görselleştirme tekniği ile Render, risklere girmenizi önleyerek çalışmanıza olumlu katkı sağlamaktadır.Ekonomik Ve Profesyonel Bir Bakış3D mimari çizim ve görselleştirme yöntemleriyle güvenli ve aynı zamanda profesyonelce adımlarla projelerinizi en iyi şekilde tamamlayabilirsiniz. Bitmiş halinin görseliyle projenizin her detayını en güzel şekilde inceleyebilirsiniz. Dış mekan ve iç mekan görselleştirme sayesinde projenizin yapımına geçmeden tüm eksikleri görerek tamamlama fırsatı bulmuş olacak ve farklı şartlar altında nasıl göründüğünü önceden bileceksiniz. Bu sizin zamandan tasarruf etmenizi sağlayacak ve ekonomik yönden olumsuz etkilenmenizin önüne geçecektir. Kendinizi en iyi şekilde ifade ettiğinizden emin olmanız ve sonucu önceden görmeniz, rakiplerinize karşı avantaj sağlayacaktır. Yenilikçi, modern ve özgün tasarımlarınız, 3D mimari çizim ve iç mekan render görselleştirme teknikleriyle yeni bir boyut kazanacaktır.
İÇ MEKAN TASARIMI NEDİR VE İÇERİĞİ NELERDİR?İç mekân tasarımcılığı günümüzde kariyer olarak tercih edilen başlıca seçimler içerisindedir. Hemen hemen hayatın her alanında örnekleri bulunan iç mekân tasarımları ve projeler insanları cezbedecek ve ilgi çekecek şekilde tasarlanabiliyor. Dünya üzerinde belli yaş aralığındaki insanlar bu alanı tercih eder. Peki, iç mekan tasarımcılığı hakkında biraz daha derine indiğimizde merak uyandıran iç mekan tasarımı hakkında bilmemiz gerekenler nelerdir?İç Mekan Tasarımı Hakkında Bilmemiz Gerekenlerİç mekan tasarımı konusunda en başarılı firmalardan biri olarak Render yer alır. Tüm Türkiye’ye hizmet veren firma, 3 boyutlu tasarımlar üreten ve mimari görselleştirme adına ülkemize öncülük eden, 3d çizim ve mimari görselleştirme konusunda kendini kanıtlamıştır.3D Tasarım Nedir3d tasarım matematiksel olarak canlı ve cansız nesneleri modelleme ve onları mekana uyarlamaktır. Öncelikle şunu eklemeliyim ki 3 boyutlu tasarımlar sadece iç mekan tasarımında değil çocuklar için önemi ve faydası ile de dünyada çoğu firmanın ilgi odağı olmuştur. 3D mimari görselleştirme ile uyarlanan görselleştirmeler hayatımızın her yerinde örnek olarak gösterilebilecek şekilde iç içe geçtiğimiz ve bugün en basit mimari yapılarda bile iç tasarım görülmesi, ona doğru olan yönelme isteğimizi daha fazla güçlendiriyor.Mimarlık Firmalarının Önemi 3D mimari görselleştirme yönünde uzman olan Render hizmet verdiği tüm yerlerde gittiğimiz her mimari yapıda gözlerimizi alacak güzel tasarımlar hem ticari alanda hem kurumsal yapılarda dikkat çekip bizi ve daha fazla durmak isteyeceğimiz mimari yapıların içine çekiyor. Sürüdürülebilir, yenilikçi ve uygulanabilir tasarım fikirlerini fotorealistik iç mekan render ve mimari görselleştirme hizmetiyle buluşturuyor.İç Mekan Tasarımına Bakış Açısı Nedir?İç mekan tasarımı ülkemizde üniversite ve vakıflarca öğrencilerin gitmek ve öğrenmek isteyeceği sanatlarda yoğun ilgi görüyor. 3d mimari çizim ve 3d mimari görselleştirme çalışmalarının gençlerimizin hevesle yapacağı meslekler arasında yer alıyor olmasının sebebi bir mimari tasarım sürecinin tasarım kararların alındığı en önemli aşaması niteliğinde olmasıdır Render’In verdiği imkanlar ve 3d mimari çizim ve 3d mimari görselleştirme projelerinden sonraki gurur ve göz alıcı tasarımlar bireylerin tatması gereken zevkler arasında.Hayatımıza Neler Katar Ve Neler Gerektirir?İç mekan tasarımları ile yaşadığımız yerleri renklendiren ve estetik şekilleri hem içimizi ısıtan hem de yaşantımızı daha yaşanabilir hale getiren iç mekan tasarımları daha da fazla ilgi görmeli. Müşteri ilişkileri, ürün bilgisi, uluslararası ticaret, iş organizasyonu, tasarım, lojistik, danışmanlık, pazarlama ve bilgi/iletişim sistemleri konusunda kişilerin sahip olması gereken mesleki yeterlilikler artmakta ve bu yeterlilikler ürün ağırlıklı sistemlerden hizmet ağırlıklı sistemlere doğru bir kayma eğilimi göstermektedir.Bizi Başka Neler Bekliyor?Türkiye’de Mobilya ve İç Mekan Tasarımı alanındaki işletmelerin çoğu atölye tipi küçük ölçekli işletmelerdir. Son yıllarda, geleneksel yöntemlerle üretim yapan bu atölyelerin yerini tam donanımlı fabrikalar almaya başlamıştır. Bu firmalar arasında yer alan Render bize daha geniş imkânlar sunmakta. 3d mimari çizim ve 3d mimari görselleştirmeden başka neler yer alıyor? Mobilya, aksesuarlar, mimari yapılar günümüzde her yerde gördüğümüz ve kullandığımız görsel ve güzellikler arasında en başta yer alıyor. Mobilya markaları bugün iç mekan tasarımı ve onun yan dalları ile bütünleşmiş ve adeta beraber çalışan yabancı ortaklara dönüşmüşlerdir.Amacı ve Gerekenler Nelerdir?Bununla birlikte 3 boyutlu mimari çizim ve 3d mimari görselleştirme ile daha yaşanabilir bir ortam Render gibi firmalar sayesinde sağlanabiliyor. Binaların iç düzenlenmesi için sanat ve teknoloji kullanarak teknik çizim yapabilen kişileri yetiştirmek için oluşturulan bir hayatımızın parçası olmuş durumda. Mekana uygun türde ve miktarda yapı malzemesini seçerek kullanılacak malzemeleri en uygun şekilde değerlendirirler.İç mekan tasarımı ve iç mekan görselleştirme yapmak isteyenler yaratıcı ve sanata ilgi duyan, duyu organlarını en güzel biçimde kullanabilen çizebilme yeteneğine sahip sorumluluk alabilen kişiler olmalıdırlar.KALİTELİ 3D GÖRSELLEŞTİRME PARAMETRELERİNitelikli 3d görselleştirme çalışmaları ortaya çeşitli parametreleri vardır. Mimari render konusunda niteliğin anlamı elbette ortaya konulan görselin gerçekçi yani fotorealistik olması gerekir. Fotogerçekçi render elde etmek için en temel faktör öncelikle bunu sağlayabilecek render yazılımlarının yani render motorlarının kullanılmasıdır. Mimari render yazılımı ile elde edilen görselin photoshop gibi düzenleme programlarında çeşitli renk ve filtre ayarlarının yapılmasıyla iyi bir 3 boyutlu görselleştirme çalışmaları oluşturulabilir. Fakat bu render sürecinin içerisinde render niteliğini etkileyen birçok teknik parametre söz konusudur. Bu parametreleri detaylı 3D modelleme, detaylı ve kaliteli kaplama kullanma, sahnede gerçekçi bir ışık kullanma ve gerçekçi bir sahne kompozisyonu oluşturmak olarak 4 temel çalışma prensibi ile tanımlayabiliriz. Fotorealistik görselleştirme için dikkat edilmesi gereken bu başlıkların kendi içerisinde de farklı püf noktalara dikkat edilmesi gerekir. Öncelikle detaylı ve kaliteli model yapma konusundan söz edecek olursak, 3 boyutlu kaliteli görselleştirmenin temelini iyi bir model çalışmasının oluşturduğu söylenebilir. Öyle ki mimari görselleştirme çerçevesinde bir villa projesinin görselini çalışacaksak, modelleme aşamasında korkuluk, kapı, pencere, havuz gibi yapısal ögelerin detay seviyesi render kalitesi konusunda belirleyeci olacağını bilerek modelleme yapmamız gerekir. Villa cephesi görselleştirilirken, örneğin bahçedeki havuzun kanal detayının işlenmiş olması bizim görseli gerçekçi bir biçimde ortaya koyabilmemiz için gerekli bir çalışma olduğunu bilmemiz gerekir. Bu noktada gider kanalını modelleyip ifade etmeden yapacağımız bir havuz modellemesi her ne kadar hızlı bir şekilde çalışmamız anlamına gelse de render aşamasında bu tür detaylandırılmamış yapısal ögeler görselin ruhunu zayıf kılacak ve fotorealistik bir görsel oluşturmamız mümkün olmayacaktır. Başka bir örnekle açıklamak gerekirse yine bir villa cephesi görselleştirme çalışmasında modelleme aşamasında pencerelerin denizlikleri gerçek boyutlarına yakın bir şekilde ifade edilmediği durumda görselimizin render aşamasında istediğimiz niteliğe ulaşmasını bekleyemeyiz. Aynı şekilde pencere, kapı, korkuluk gibi yapısal mimari elemanların da gerçek detaylara sahip olduğundan emin olmak için detaylı bir şekilde ele alıp modellemeli veya kaliteli hazır modeller kullanmalıyız. Kaliteli bir 3D render motoruyla mükemmel bir ışık kalitesi ortaya koysak dahi bu tür yapısal detaylar eksik olduğu sürece görsellerimiz fotorealistik bir iddiada olamayacaktır. O nedenle modelimizin detaylarının üst seviyede bir detaycılık ile işlenmiş olmasının, fotorealistik görseller elde etmek için temel bir çalışma olduğunu unutmamalıyız. Bir yapının detaylarının ortaya koyularak model yapılması çok uzun süreler alacaktır. O nedenle fotorealistik bir render için vazgeçilmez olan bu model detaylarının çalışmanın da maliyetini arttıracağını unutmamak gerekir. Bir diğer parametre ise kaliteli kaplama malzemeleri kullanımı konusuydu. Bu noktada görselleştirme için çözünürlüğü optimum seviyede olan kaplama görsellerini kullanmaya özen göstermek fotorealistik render için önemlidir. Düşük çözünürlüklü kaplama görselleri kullandığımızda son aşama olan render sürecinde elde ettiğimiz görsellerde bulanık obje yüzeyleri 3 boyutlu görselimizin ruhunu zedeleyecektir. Bu nedenle çözünürlük konusu kaplama yani tekstür hazırlama sürecinde dikkat edilmesi gereken birinci temel konudur. Kaliteli görselleştirme için bir diğer önemli konu ise 3D görselde ifade edilmek istenen malzemenin gerçek olarak uygulanacağı halini ifade edebilmek için yapılan doku çalışmalarıdır. Bu aşamada özellikle özgün ve özel bir takım dokular tasarımın konusuysa uygulama ekibinden ilgili malzeme için bir numune talep ve tedarik etmeniz gerebilir. Çünkü internet üzerinden istediğiniz her malzemenin aynısını bulmanız her zaman mümkün olmayacaktır. Bu tür özel malzeme ve dokuları ifade edebilmek için internetten ulaştığınız malzeme görselleri üzerinde belirli düzenlemeler yapmanız gerekecektir. Bu düzenlemeler photoshop gibi detaylı görsel düzenleyebildiğimiz yazılımlar olabileceği gibi render motorlarının material düzenleme arayüzleri de olabilmektedir. Bu arayüzlerde ilgili malzemenin kendine özgü çizikliliği, buruşukluluğu, eskimişliği gibi özelliklerini düzenleyebilir; gerçeğe yakın en yakın dokuyu arayabilirsiniz. Dolayısıyla fotorealistik görsel süreçlerinde kaplamaların kaliteli bir çözünürlüğe sahip olması ve objenin gerçekte sahip olduğu dokunun aynı şekilde üretilmesi görselleştirme uzmanı açısından önemli bir konudur. Fotorealistik yani gerçekçi render ortaya koyabilmek için önemli parametrelerden bir diğeri ise render motoru aracılığıyla gerçekçi bir ışık kullanılmasıdır. Bu noktada 3D render motorunun niteliği belirleyici bir faktör olduğu kadar görselleştirme uzmanı tarafından doğru ışık ögelerinin kullanılması da kaliteli görselleştirme için önemli bir konudur. O nedenle fotoralistik render elde etmek için doğru render motorunu seçmemiz ve ışık ayarlarına yeteri kadar hakim olmamız gereklidir. Bu konuda render motorlarının kendi resmi hesaplarından yayınlanan görseller ele alınarak yazılımın becerileri kritik edilebilir. Çünkü render motorunun niteliği kaliteli görselleştirme için tek başına bir çözümleme ortaya koyamaz. Bir render motoruyla programa az hakim olan birisi kötü bir iş ortaya koyarken, program hakimiyeti yüksek bir görselleştirme uzmanı kaliteli fotorealistik bir görselleştirme çalışması ortaya çıkarabilir. O nedenle render programlarının nitelikleri konusunda karar verirken sosyal medyada veya kendi web sitesinde kullanıcıların yayınladığı çalışmalar üzerinden değil, render yazılım firmalarının kendi hesap ve web sitelerinden yayınlamış olduğu çalışmalar üzerinden render yazılımının becerilerini değerlendirmeniz daha yerinde olur. Firmaların yayınladığı bu çalışmalar ilgili render programı ile ulaşabilecek olan maksimum seviye için en doğru fikri verecek olan kaliteli görselleştirme çalışmalarıdır. Bir bakıma incelediğiniz 3D program ile ulaşabileceğiniz en üst seviye kaliteli görseli bu çalışmalar üzerinden tayin edebilir, fotorealistik render alabilmek için doğru programa bu şekilde karar verebilirsiniz. Sonrasında sizin yapmanız gereken en doğru ve gerçekçi ışık kompozisyonunu ile sahnenizi aydınlatarak ortaya gerçekçi render görselleri koymak olacaktır. Bu süre içerisinde en iyi sonuca ulaşmak için ışık ayarları ile farklı etkileri test ederek birçok farklı çalışma yapmanız kaliteli görselleştirme için önemlidir. Kaliteli görselleştirme için son kritik parametre ise gerçekçi ve sanatsal bir sahne kompozisyonu kurabilmenizdir. Bu noktada yine bir villa projesinin 3 boyutlu görselleştirmesi üzerinden örneklemek gerekirse villayı bahçesiyle birlikte render ederken sahnenizin gerçekçi bir yaşam hissini vermesini önemsemeniz gerekir. Bu doğrultuda örneğin boş bir teras yerine terasa yerleştirilmiş bahçe mobilyaları koymak ve terasta sohbet halinde insanlar veya çevreyi seyir halinde bir insan figürü koymanız görseli gerçekçi kılacağı gibi, açık alan yaşamını da etkili bir biçimde yansıtacaktır. Bu noktada havuz başında oturan bir insan modelinin yazlık kıyafetlere sahip olması veya kışlık bir giyime sahip olması gibi ufak detaylar da kaliteli görselleştirme için oldukça önem arz etmektedir. Mekansal atmosferin bağlamına ve ruhuna göre figürler kullanmak gerçekçi ve sanatsal render elde etmek için gerekli bir unsurdur. O nedenle çeşitli bir insan kütüphanesine veya obje kütüphanesine sahip olmanız önemlidir. Bir başka örnekle açıklamak gerekirse, bir meydan tasarımını sunacaksanız, meydanda farklı ilişkiler içerisinde insan figürlerini kompoze etmeniz kaliteli görselleştirme için önemlidir. Meydanların kalabalık olduğu gerçeğini ele alırsak sahnemizde yeteri sayıda insan olmasının gerçekçilik anlamında ne kadar önemli olduğu açıktır. O nedenle sahneleri ele alırken gerçek kullanımlarını düşünerek kompoze etmeniz gerektiğini unutmamanız gerekir. Kompozisyon konusu birçok parametreyi kapsayan bir başlıktır. İnsan figürü gibi araçların yerleşimi ve projenin kültürel ve sosyal bağlamıyla olan uyumluluğuna kadar birçok konuda detaylı bir çalışmayı ve düşünmeyi gerektirmektedir. Tüm bu parametrelerin alt başlıkları da oldukça detaylandırılabilir. Bu noktada objelerin kenarlarının yumuşatılması, ufuk çizgisinin gerçekçi bir biçimde peyzaj veya yapısal unsurlarla donatılması, gölgelerin yumuşatılması, modelin birleşim noktalarında kirliliklerin ifade edilmesi gibi bir çok etki render kalitesini etkileyen faktörler arasındadır. Bu alt başlıkların kavranabilmesi için gerçek hayattaki obje ve mekanların iyi bir şekilde gözlemlenmesi gereklidir. Gerçekçi render elde etmek için iyi bir gözlem gücüne sahip olmalısınız. Tüm bu parametrelerin niteliğinin iyileştirilmesi geniş bir öğrenme sürecinin sonunda olacağı gibi, öğrenmenizin ardından 3 boyutlu görselleştirme sürecinde gerçekçi bir render elde etmek için yapacağınız detaylı çalışmalar da geniş bir çalışma süreci gerektiriyor. Dolayısıyla fotorealistik render için ortaya konulacak olan emek ve buna bağlı harcanan zaman da render maliyetini etkileyen önemli bir faktör olarak ortaya çıkıyor. O nedenle hem hızlı hem kaliteli hem de ucuz bir render çalışmasının mümkün olmadığını açıkça anlatmış olduk.BEKLENEN YENİLİKLER – GELEN YENİLİKLER: LUMION 12Lumion 12 geçtiğimiz günlerde tanıtıldı ve piyasaya sürüldü. Lumion 12 ile ilgili şunu söylemeliyiz ki önceki sürüm geçişlerinde bizlere sunduğu yenilikler ve iyileştirmelerin ardından bu yeni sürümde daha önceki sürümlerde katedilen yol ve yaratılan farklılıklara benzer çarpıcı değişiklikleri bu sürümde göremedik. Bu yönüyle açıkça söylemek gerekir ki Lumion 12 biz kullanıcılarda biraz hayal kırıklığı yarattı. Birçok kişinin eklenmesini veya geliştirilmesini arzu ettiği yenilikler Lumion 12’de de sunulmadı.Öncelikle Lumion 12 programıyla render deneyimi üzerine gelen az sayıda iyileştirme ve yeniliklerden bahsetmek istiyoruz. Her sürümde olduğu gibi bu sürümde de yeni ve kaliteli 3D modeller eklendiğini görüyoruz. 3 boyutlu model arşivinin nitelikli bir biçimde genişlemesi sevindirici elbette. Fakat dediğimiz gibi 3D model kütüphanelerinin genişlemesi her sürümde olan bir iyileştirmeydi. Bu yönüyle 3 boyutlu görselleştirme uzmanlarını şaşırtan bir yenilik olduğu söylenemez. 3D araç modellerine plaka ekleme özelliğinin de getirilmesi realist render alabilmek adına eklenmiş güzel bir özellik. Bu noktada araçlara ABD eyalet bölgelerinin belirli plakalarının eklendiğini görüyoruz. Bizlerin render görsellerimizde bu araçları ve plakaları kullanmamızın hoş bir durum yaratmayacağını düşünürsek, bize hitap eden bir iyileştirme olmadığını söylemek mümkün. Bunun yerine özelleştirilebilir bir plaka sistemi getirilmesi daha keyifli ve kullanışlı olabilirdi. Belki ilerleyen sürümlerde bu geliştirmeyi sunarlar. Yeni 3D modellere ek olarak yeni birçok kaliteli kaplamayı da Lumion bize bu sürümünde de sunuyor. Özellikle displacement kanalı bulunan kaplamaların eklenmiş olması sevindirici. Lumion programının en büyük eksikliklerinden olan tekstür niteliği konusu bu sürümle birlikte tamamen iyileştirilmiş diyebiliriz. Kütüphane genişlemesi gibi standart iyileştirmelerin yanı sıra ışıklarla ilgili de bir geliştirme söz konusu. Bu özellik tamamen render niteliğine hitap ettiği için en önemli yenilik olarak sunulduğunu söyleyebiliriz. Bu özellik sayesinde Lumion 12 kütüphanesinde bulunan spot ışıklara hacimsel bir aydınlatma etkisi verilebilmekte. Render deneyimi ve sanatsal etkiyi arttırmayı amaçlayan bu yenilikle daha etkili iç mekân aydınlatmaları, havuz içi aydınlatmaları ve çevre aydınlatmaları oluşturarak render atmosferinizi güçlendirmeniz mümkün hale geldi. Örneğin bir sokağa yerleştirdiğimiz aydınlatma direklerinde, ışık kaynağından aşağıya süzülen tozlu bir ışık etkisi elde edebiliyoruz. Elbette bunu Lumion’un her özellik için vadettiği gibi çok kolay bir biçimde yapabiliyoruz. Bunlar dışında render deneyimine ve niteliğine etki edecek başka bir yenilik maalesef sunulmadığını gördük. Ek olarak Lumion’un Autodesk Formlt kullanıcılarına bir müjde verdiğini de eklemiş olalım. Daha önceleri Sketchup, Revit, ArchiCAD, AutoCAD gibi 3D modelleme, CAD ve BIM programlarına canlı ve gerçek zamanlı bir bağlantı imkânı sunmuş olan Lumion, 12. sürümünde Autodesk Formlt kullanıcıları için de aynı deneyim imkanını sundu. Lumion 12 ile birlikte gelen yenilikler bu kadar diyebiliriz. 3D model ve kaplama kütüphanesinin geliştirilmesinin her sürümle birlikte standart bir biçimde sürdüğünü düşünürsek, Lumion 12 sürümünün bize yalnızca hacimsel spot ışığı efekti özelliğini sunduğunu söylemek yanlış olmaz. Geçtiğimiz sürümler boyunca bizlere sunulan bazı yenilikleri ele alınca yeni sürümde gelen özellikleri yetersiz bulduğumuzu söyleyebiliriz. Önceki birkaç sürümle birlikte gelen bu yeniliklerin bazıları; gerçek gökyüzü özelliği, 3D çimen özelliği, canlı yayın özelliği, yüksek kaliteli önizleme imkânı, yüksek kaliteli tabiat unsurları, displacement kullanımı, canlandırılmış aşamalandırma, araçların boya iyileştirmesi, ortografik görünüm gibi birçok çarpıcı ve kullanışlı geliştirmelerdi. Bu sürümde aydınlatma konusundaki iyileştirme gece görselleri adına keyifli olsa da tek başına tatmin edici bir iyileştirme olmadığını söyleyebiliriz.Bu sürüm veya gelecek sürümlerle ilgili beklenen bazı geliştirme ve özelliklerden de bahsedecek olursak ilk sıraya yansıma özelliğinin geliştirilmesini koyabiliriz. Bildiğiniz üzere Lumion yazılımı render süresini optimum bir sürede tutabilmek adına üst seviye realistik yansımalar konusunda kullanıcılarını kısıtlamakta. Bu kısıtlama kaliteli yansıma ataması yapılabileceğiniz yüzey ve malzeme sayısının maksimum 10 adet olması şeklindeydi. Bu yüzey sayısının arttırılması veya sınırsız hale getirilmesi profesyonel görselleştirme uzmanları için önemli bir iyileştirme olacaktır. Her sürümde kullanıcıların beklentileri arasında bulunan bu iyileştirme bu sürümde de sunulmadı. Bir diğer iyileştirme beklentisiyse gerçekçi gökyüzü efektiyle ilgiliydi. Bu parametrenin HDRI dosyalarıyla da aktif edilebilmesi de mimari görselleştirme uzmanları ve mimarların beklentileri arasındaydı. Bu durumla ilgili de yeni sürümde bir çalışma söz konusu değil. Neredeyse tüm 3D render motorlarında HDRI dosyaların manzara ve ışık etkisinden yaralanabilmemiz mümkün durumdayken Lumion yazılımının da bu özelliği sunması beklenmekte. Gerçek zamanlı bir render motoru olması Lumion’u diğer render motorlarından farklı kılsa da bu iyileştirmenin mümkün olacağını düşünüyoruz. Gelecek sürümlerde bu özellikte kullanıcıların beklentileri arasında olacaktır. Lumion’un animasyon konusundaki pratikliğini biliyoruz, bu yönüyle oldukça fazla kullanıcının beğenisini toplamış durumda. Animasyonla ilgili geçtiğimiz sürümlerde canlandırılmış aşamalandırma efekti oldukça ilgi çekici ve kullanışlıydı. Bu özellik ilgi çekici mimari sunumlara izin verirken bir yandan da ürün sunumlarında montaj, kurulum, söküm gibi video anlatıların yapılmasına da imkan tanımaktaydı. Bu geliştirmeyle birlikte animasyon konusunda daha çok takdir toplayan yazılımın hareketli birkaç yeni 3D modelin eklenmesinin dışında bu sürümde herhangi bir animasyon iyileştirilmesine gitmediğini gördük. Özellikle dışarıdan hareketli modellerin Lumion sahnesine çağrılması en büyük yeniliklerden birisi olabilirdi. Mevcut sürümlerde bunu yapmak oldukça güç ve yorucu bir işlem. Hatta bazı modeller için mümkün bile değil. Bu iyileştirme animasyon konusunda iddiası olan Lumion gibi bir 3D yazılım için oldukça yerinde olacaktır. Bu konunun bir alternatifi olarak kendi kütüphanesi veya efekt özellikleri içerisinde bir iyileştirme de yapılabilirdi. Örneğin daha nitelikli ve insan ilişkilerinin daha düşünülmüş olarak kompoze edildiği kalabalık insan modelleri getirilebilirdi. Ek olarak belirtmek gerekir ki animasyon sunumlarında araç hareketleri de sunum niteliğini de oldukça olumsuz etkilemekte. Araçlar çizilen rota üzerindeki kasis gibi elemanlara daha iyi tepkiler verebilir ve dönüş hareketi yaparken tekerleri de buna paralel olarak yönlenebilir. Bu iyileştirmelerin animasyon konusunda Lumion’u çok daha farklı bir noktaya taşıyacağını tahmin etmek zor değil. Bir diğer taraftan bu tür iyileştirmelerin mevcutta çok yüksek olan sistem gereksinimlerini daha da ileri seviyelere taşıyarak kullanıcıların randımanlı bir kullanım sağlayamayacağını da elbette ön görebiliriz. Bu dengeyi tutturmak önemli fakat yeni sürümde de bazı nüansları kullanıcılar arıyor. Piyasadaki ekran kartı arzının sıkıntısını ve buna bağlı olarak pahalılığını göz önünde bulundurursak bu tür iyileştirmelerin neden gelmediği konusunda da fikir edinebiliriz aslında. Ekran kartlarından söz etmişken Lumion 12 ile birlikte kullanıcıların beklediği bir diğer yenilik ise çoklu ekran kartı kullanılabilmesi özelliğiydi. Bu sürümde de o özelliğin gelmediğini görüyoruz maalesef. Lumion 13 sürümüne kadar kripto para madenciliğinin sebep olduğu ekran kartı arz sıkıntısı ve onun getirdiği pahalılık durumunun biraz daha normalleşmesi ve bu normalleşme doğrultusunda Lumion yazılımcılarının da yeni özellik ve geliştirmelere izin vermesini umuyoruz. Özetle, Lumion 12 bizlere sanatsal render elde edebilmek adına ince birkaç efekt ve nüanslar sunmuş olsa da beklentilerin yüksek olması nedeniyle bizlerde bir hayal kırıklığı yarattı diyebiliriz. Ama mevcut haliyle hızlı görselleştirme imkanı veren Lumion’un kendi eşdeğeri olan gerçek zamanlı render motorlarının yanında Vray ve Corona Render gibi yaygın kullanılan render motorlarının bir alternatifi hatta mimarianimasyon oluşturulması konusunda bir adım önlerinde olduğunu biliyoruz.PROFESYONEL MİMARİ GÖRSELLEŞTİRME İÇİN 3D PROGRAM ÖNERİLERİBu konuyu 4 başlık altında inceleyebiliriz. Birincisi hızlı teknik çizim yaparken ve hızlı bir biçimde 3 boyutlu hacimler oluştururken hangi programları kullandığımız konusu. İkincisi 3 boyutlu modellerimizi yapmak için hangi programları kullanabiliriz? Üçüncüsü render alırken hangi yazılım ve eklentileri kullanıyoruz? Dördüncüsü ise BIM (Building İnformation Modelling) yani akıllı modelleme için hangi programları kullanabiliriz, bu konularda bilgi ve önerilerimizi aktaracağız. İlk konumuz olan teknik çizimlerimizi yaparken ve hızlı biçimde hacimler oluştururken hangi programları kullandığımızdan söz edecek olursak; teknik çizim için bir numaralı ve herkes tarafından kabul görmüş olup her zaman kullanılan Autocad programı. Hızlı hacimler oluşturmak içinse Sketchup programı öne çıkıyor. Sketchup ile taslak hacimler oluşturuyorduk ama özellikle son yıllarda programın yaygınlaşmasıyla eklenti ve 3D model kaynakları oldukça arttı. Bu nedenle taslak üretmenin de ötesine geçtiğini söylemek mümkün. Ama profesyonel mimari modelleme işleri için sketchup programı bazı eksikleri nedeniyle 3 boyutlu proje taslağı oluşturduğumuz ve fikrimizi 3 boyutlu eskiz niteliğinde kütle modelleri olarak ortaya koyup müşterilerimize sunmamızı sağlayan bir program niteliğinde. Sketchup, kolay öğrenim avantajı ve hızlı modelleme imkânı sunması sebebiyle mimarlık öğrencileri için önemli bir yazılım olsa da özellikle profesyonel mimari sunumlarda kullanmak isabetli olmayabilir. Özellikle ticari işlerde büyük ölçekli veya organik mimariye sahip projelerin modellenmesi sürecinde Sketchup zorlanabilmekte, çeşitli takılmalar yaşamanıza sebep olarak 3 boyutlu tasarım sürecini yavaşlatıp, çalışma isteğinizin kaçmasına neden olmaktadır. Ama her koşulda AutoCAD ile birlikte öğrenmesi ve kullanması çok kolay olan, bir günde bile temel çalışmalar yapmaya başlayabileceğiniz Sketchup programını da bilmekte fayda olduğunu söyleyebiliriz. Bir diğer başlığımız ise 3 boyutlu modelleme aşamasında kullanabileceğimiz programlardı. Bu noktada Sketchup da kullanmak mümkün, Sketchup programında da standart proje modellerinizi bitirmeye yaklaşabilirsiniz, fakat yine de sektörde yaygın olarak kullanılan 3dMax, Maya ve Blender programlarını farklı detay ve geometrideki mimari projeler için modelleme yapabilmeniz açısından belirtmek gerekir. Blender mimari modellemede daha az kullanılıyor ama en büyük avantajı ücretsiz olması olduğu için onu da listemize eklemek istedik. Bu listedeki yazılımlar içerisinde mimarlık sektöründe standart olan ve yaygın kullanılan program olarak 3dMax öne çıkıyor. Maya ise 3dMax’in benzeri bir program olarak 3dMax programının bir yedeği niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Hangi programdan başlamak gerektiğiyle ilgili verebileceğimiz kesin bir tavsiye söz konusu değil. Bu 3 programdan herhangi birini öğrenmek aslında diğerlerini de kısa sürede öğrenmenize yarayacaktır. Bu nedenle hangisine kolay ulaşabiliyorsanız o programı öğrenmenizi önerebiliriz. Özellikle ücretsiz olması nedeniyle Blender burada öne çıkan bir program. Fakat eğitim videolarının içeriğine baktığımızda en zengin içerik 3dMax ile alakalı içeriklerdir ve bu da 3dMax programını öne çıkarmakta ve bulabileceğiniz çok sayıda ücretsiz eğitim videosu kaynağı öğrenme motivasyonunuzu önemli ölçüde yüksek tutarak verimli bir öğrenim süreci sağlamanıza yaramaktadır. 3dMax ve Maya içinse ücretsiz eğitim versiyonlarını indirerek öğrenme süreciniz için programları ücretsiz olarak edinebilmekte fakat profesyonel olarak ticari işlerinizde kullanmak istediğinizde programları satın almanız gerekmektedir. Bu 3 programın diğer avantaj ve dezavantajlarından söz etmek gerekirse, en rahat arayüze 3dMax programının sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu kişisel bir yargı olup sizin kendi çalışma motivasyonunuza göre bu rahatlık konusunda tercihleriniz değişkenlik gösterebilir. Bu noktada tabii Sketchup programını bu karşılaştırmanın dışında tutarak bir karşılaştırma yapıyoruz. Aksi halde en basit ve okunaklı arayüzün Sketchup programında olduğu açıktır. Fakat Maya ve Blender ile karşılaştırılınca 3dMax biraz daha öğrenmesi kolay olan bir arayüz sunmaktadır. Maya’nın 3dMax ile ciddi farklarının olmadığını söylemek mümkün. Blender ise ücretsiz bir program olup, buna bağlı olarak arkasında büyük bir yazılım ekibinin olmadığı tahmin edilebilir. Bu sebepledir ki arayüzünün diğer programlara göre ikinci sınıf bir tasarıma sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dolayısıyla bu sebeple öğrenmesi de biraz daha zor oluyor diyebiliriz. Aynı zamanda ücretsiz olması ve daha az kullanıma sahip olması nedeniyle de kaynak sayısı diğer programlara kıyasla kısıtlı. Fakat son zamanlarda bu açığın kapandığını görüyoruz ve bu kıyas parametresinin geçerliliğinin giderek kaybolacağını ön görmek mümkün.Render yazılımları için yine 3 farklı yazılımdan bahsetmek istiyoruz. İlk olarak herkesin bir şekilde duyduğunu sandığımız Vray yazılımından söz edebiliriz. Sektörde render alma işleminin standartlarından olan bir program diye nitelendirebiliriz Vray programını. Vray’in avantajlarını söylemek gerekirse; hızlı bir ayarlama yaparak üst seviye fotorealistik render görselleri edinmenin mümkün olduğu bir program. Bunun yanında çok detaylı parametrelere de sahip olup sanatsal görseller oluşturmanızın mümkün olabildiği bir yazılım. Tek başına çalışmayıp bir eklenti olarak 3dMax ve Maya programlarına kurulabilen ve modellediğiniz projenin kaplamalarını atayıp, ışık ve atmosferik ayarlarını düzenleyerek gerçekçi bir görseline ulaşmanızı sağlayan bir yazılım olarak Vray’i kullanabilirsiniz. Vray aynı zamanda Sketchup için de kurulabilmekte olması nedeniyle de öne çıkmaktadır. Sketchup üzerinde hızlı bir biçimde modellediğiniz projenizi Vray ile fotorealistik görseller haline getirebilirsiniz. Bu imkânıyla da birçok kullanıcının beğenisini almış olup bir çok kişi tarafından Sketchup kullanarak görsel oluşturulmaktadır. İkinci bahsedeceğimiz render programı ise Corona programıdır. Vray’e çok benzeyen Corona biraz daha kolay bir kullanıma sahiptir. Corona biraz daha CG Artistlere yönelik olup daha Vray’e göre daha seri bir ışık hesaplaması yaparak hızlı bir biçimde sanatsal görseller oluşturmamıza imkân veriyor. Bu yönüyle mimari görseller içinde tercih edilebilir olduğunu söyleyebiliriz ve son günlerde zaten odlukça popüler olduğunu söyleyebiliriz. Vray programının sahibi Chaos Group firması tarafından satın alınmış olan program Vray için hazırlanmış 3d model içeriklerini kaplama ve tüm detaylarıyla beraber dönüştürüp kullanabildiğimiz için tam bir Vray programının muadili niteliğindedir. Buna ek olarak kendi içinde de birkaç öne çıkan detaylara sahiptir. Yaygın kullanımı nedeniyle birçok ücretsiz eğitim setine ulaşabildiğimiz Corona Render programının bu detaylarını kısa sürede öğrenebilirsiniz. Üçüncü olarak sayacağımız program ise Lumion programı. Lumion geniş ağaç kütüphanesiyle yıllar önce peyzaj mimarlarına yönelik ortaya çıksa da firma tarafından sürekli geliştirilmiş ve aynı ölçüde kullanımı yaygınlaşmıştır. Çok pratik ve hızlı olan program son yıllarda birçok mimarlık ofisinin beğenisini kazanmış olup yaygın olarak kullanılmaktadır. Üst seviye sanatsal görseller oluşturmak niyetinde değilseniz ve üst seviye detaylar sizin için önemli değilse Lumion iş odaklı harika bir render motorudur. Aslında sanatsal görseller oluşturulamadığını söylemek de mümkün değil. Detaylı bir çalışmayla ve render edilen görseller Photoshop programıyla düzenlendiğinde fotoralistik, etkileyici görseller oluşturmak da mümkün. Render olarak portfolyomuzdaki birçok görseli Lumion aracılığıyla ürettiğimizi söyleyebiliriz. Aslında hızlı render alabilen bu programın ana mantalitesi temel ve faydacı bir sistemle çalışır. Görsellerin gözle hızlı bir biçimde yakalanabilecek detayları oldukça nitelikli ifade edilirken, ikinci planda olan ve insan gözünün hemen yakalayamadığı bazı ince detaylar ise yer yer düşük veya optimum nitelikte tutularak render alma süresinden tasarruf etmeyi amaçlar. Lumion aynı zamanda Vray ve Coron Render ile oldukça güç ve uzun süreler sonunda elde edebildiğimiz animasyon sunumları ve renderları konusunda öne çıkmaktadır. Bu yönüyle iyi bir çıkış yakalayan Lumion mimarlık ofisleri için gerekli bir program halini almaktadır. En büyük dezavantajı ise çok pahalı olması ve yazılımın üst seviye görsel ve animasyonları render edebilmesi için güçlü bir ekran kartına ihtiyaç duymasıdır. Bu iki maliyet kaleminin döviz ile ilişkili olduğunu düşünürsek bizim ülkemizdeki mimarlık ofisleri için Lumion kullanmanın çok maliyetli olduğunu söyleyebiliriz. Bu bilgilerin yanında mimarlık öğrencileri için Lumion’un ücretsiz bir versiyon sunduğunu da bir not olarak eklemiş olalım. Son başlığımız ise bizim açılımını akıllı bina modelleme olarak çevirdiğimiz BIM (Building Information Modelling) yazılımlarıydı. Bununla ilgili ise sektörde iki tane adı çok bilinen ve yaygın kullanılan program var: Revit ve ArchiCAD. Revit yazılımı Autodesk firmasının olup ArchiCAD ise Graphisoft adında bir firmanın geliştirdiği yazılımlardır. Revit’in avantajı ücretsiz olan bir eğitim versiyonunun olması ve hemen kullanmaya başlayabilmemiz. Sektörde de son zamanlarda Revit’in yağın olduğu görüyoruz. Teoriden üretime kadar olan süreci bahsettiğimiz programlarla gerçekleştirdik. Yani proje geliştirip, iki boyutlu çizimimizi AutoCAD aracılığıyla yapıp hacmini Sketchup üzerinde geliştirerek proje kararlarını verdik ve 3dMax ve diğer bahsettiğimiz 3D modelleme programlarıyla projemizin modelini ortaya koyarak Vray, Corona Render veya Lumion programları ile fotorealistk render görsellerini oluşturduk ve BIM ile ilgili işlemleri Revit veya ArchiCAD ile yaptığımızı düşünelim. Bunlara ek bonus öneri niteliğinde son olarak birkaç programdan daha söz etmek istiyoruz. Bunlardan birisi Alman yazılımı olan Allplan programı. Alman yazılımları için genelde arayüzleri iyi olmasa da iş bitirici veya faydacı olduklarından söz edilir. Allplan çok kullanmadığımız bir program olsa da 3dMax ve Maya gibi programlara kıyasla mimari modelleme için özelleştirilmiş ve mimarların kullanımına sunulmuş olmasıyla farklılaştığını biliyoruz. 3dMax gibi programlar ürün ve çeşitli mekanik sistemler için geliştirilmiş olması yönüyle geniş bir alana hitap eden çok yönlü programlardır. Bu yönüyle mimari modelleme süreci için dezavantajlı olup mimarlar tarafından kullanılması daha zor ve zahmetlidir. Örneğin mimari projede bir pencere koyma işlemi 3dMax üzerinde kısıtlıdır ve pratik değildir. En azından koyacağınız pencere için size farklı alternatif modeller sunmadığını ve pencere boşluğunu pratik bir biçimde açamadığınızı söyleyebiliriz. Bu işlemlerle ilgili farklı eklenti ve modelleme işlemleri uygulayarak modelinizi karmaşık bir uygulama sürecinden geçirmeniz gerekmektedir. Allplan, Revit ve ArchiCAD gibi programlar tamamen mimari modellemeye yönelik olduğu için çok hızlı ve pratik bir şekilde duvarlarınızı, yapısal katmanlarınızı, pencere, kapı gibi elemanlarınızı meydana getirebilirsiniz. Tüm bu programların hepsini öğrenmek uzun vakitler alacağını bilerek sabırla öğrenilebileceğini belirtmek isteriz. Buna ek olarak tüm programları en ince detayına kadar öğrenmenin çok zor olduğunu, aynı zamanda çok gerçekçi olmadığını belirtmekte fayda var. O nedenle her program hakkında temel bilgiye sahip olup tüm proje aşamalarında işinize yaracak bir tane programı detaylarıyla öğrenmelisiniz. Programların niteliklerinin de sizin kullanma becerinizle ilişkili olduğunu unutmadan ulaşabildiğiniz herhangi bir programla işe başlayabilirsiniz. 3 BOYUTLU MİMARİ ÇİZİMGünümüzde çoğunlukla müstakil ev sahibi olmak isteyenler mimari proje çiziminin ardından 3 boyutlu mimari proje çizimi yaptırarak proje başlangıcı yapıyor. Aynı zamanda konut satışı sunan yatırımcılar da tercihini bu yöntemden yana kullanıyor. İnşa edilmiş bir ev üzerinde değişiklikler yapılabildiği gibi, sıfırdan hayallerinizdeki ev için de çizim yaptırabilirsiniz. 3 boyutlu olarak yapılan projeler, alanında uzman iç mimarlar tarafından yapılır. Evin mimarisi, tesisatı, revize gibi net alanlar üzerine çizim yapılır.İnşaat haline geçilmeden önce çizimin tamamlanması gereklidir. Tüm odalar, dış ve iç cephe detaylı değerlendirmeler sonucunda çizilir. Bu çizimler ilk olarak 2 boyutlu teknik olarak yapılır. 2 boyutlu çizilen ev modeli bilgisayar programları üzerinden 3 boyutlu hale getirilir. Render firması olarak sizlere sunduğumuz 3 boyutlu mimari çizim hizmetimizden yararlanabilirsiniz. Hayalini kurduğunuz ev projenize en net adımlarla başlayabilirsiniz. 3 Boyutlu Konut Çizimi Neden Yapılır?Yeni ev sahibi olmak isteyenler ev modelinin kullanışlı ve dekorasyonun uyum içinde olmasını isterler. Ev satın almadan önce ya da inşa ettirmeden önce bitmiş halini görmek teknoloji sayesinde mümkündür. 3d konut çizimi yapılarak evlerin planları belirlenir. Bu sayede müşteriler satın alacakları evi görmüş olurlar. Proje onayları verilmesi için önem taşıyan bir çizim tekniğidir. Müşteriye güvenilir açıdan satış yapabilmek için yapılır. İnşaat halinde yapılan projeler bu çizim tekniği ile daha kısa sürede onay alır. 3d mimari çizim üzerinde yeni modelleme ve düzeltmeler daha kolay yapılır. Bu nedenle çizimler 3 boyutlu açıdan tercih edilir. Ev için ortaya çıkacak maliyet de çizim üzerinden belirlenebilir. 3 boyutlu ev çizimi, projelerin yürütülebilmesi için yapılır. Firmamızda en ince detaylara dikkat edilerek çizimler yapılır. Sizler de kaliteli projeler ortaya çıkarabilmek için mimarlarımız tarafından hizmet alabilirsiniz. 3 Boyutlu Mimari Çiziminin Sağladığı Avantajlar Nelerdir?Ev inşaata başlamadan önce büyük önem taşıyan 3 boyutlu çizimler pek çok avantaj sunar. Ev modelinin müşterinin aklına oturması sağlanır. 3d çizimler iç mekan tasarımı yapan mimarlar açısından da avantaj sağlar. Çizim değerlendirilerek iç mekanın boyası, mobilya ve dekorasyon parçaları rahatlıkla belirlenebilir. İç mekanda kullanılacak olan nesneler fiziksel boyuttan net bir şekilde seçilebilir. Oda büyüklükleri üzerinde düzeltmeler daha rahat yapılır. 3D mimari çizimi üzerinde mekanik ve elektrik tesisatları karmaşıklıktan kurtarılabilir. Tüm hayal gücü çizimin içine katılabilir. Gerçeğe son derece yakınlık sağladığı için inşaata başlandığında kolaylık sunar. Canlı görüntü olduğu için müşterinin ikna olması süresi de kısa olur. Firmamızda iç mimarlarımız tarafından yapılan 3d ev çizimi hizmeti ile hayalinize kavuşabilirsiniz. İnşaat sektörüne büyük adımlar atarak müşterileri güvenle kazanabilirsiniz. 3 Boyutlu Mimari Çizim Fiyatlarıİnşaata başlanmamış ya da değişiklik yapılmasını istenen bir ev için yapılan 3d konut çizimi tekniği fiyat bakımından geniş aralığa sahiptir. Dikkatli ve titiz bir şekilde yapılan çizimler evin büyüklüğüne göre fiyat değişkenliği gösterir. Tek katlı ve küçük evlerin çizimi daha uygun fiyata yapılır. Proje üzerinde birden fazla mimar çalıştığında fiyatlarda artış meydana gelir. Çalışılacak alan büyüklüğü arttıkça fiyatlar daha maliyetli olacaktır. Çizim süresine göre fiyatlar değişir. 1-2 hafta içinde yapılan 3d mimari çizimi fiyatları daha uygundur. Render firması olarak siz değerli müşterilerimize sunduğumuz 3 boyutlu ev çizimi fiyatlarımız piyasaya oranla daha uygundur. Bütçenizi koruyarak hizmet almak istiyorsanız firmamızı tercih edebilirsiniz. Hayalinizdeki mimari çizimi kısa süre içinde en gelişmiş teknikler ile yapılır. 3D MİMARİ GÖRSELLEŞTİRMEGünümüzde geniş alan üzerinde kullanılan 3d mimari görselleştirme, projelerin bilgisayar üzerinde 3 boyutlu şekillendirilmesi işlemidir. İstenilen proje ve tasarımlar bu yöntem ile gerçeğe daha yakın görsellik sunar. Genellikle 2 boyutlu çizilen projelere uygulanır. Özel bilgisayar programları üzerinden alanında uzman mimarlar tarafından uygulamalar yapılır. Mimari ve endüstri alanında sık kullanılan 3 boyutlu görselleştirme projelerin kaliteli bir şekilde incelenmesinde yardımcı olur.Teknik olarak yapılan çizimlerin bilgisayar ortamında gerçeğe yakın haline dönüştürülmesi işlemidir. Projelerin tamamlanmış şeklini en iyi yansıtabilmek için kullanılır. Duvarların ve mobilyaların birbirleri ile uyumlu olup olmadığı mimari görselleştirme ile sağlanır. Render firması olarak sizlere sunduğumuz 3d mimari görselleştirme hizmetimizden yararlanabilirsiniz. Ev, daire, ofis, iç ve dış cephe projelerinizi kaliteli olarak yapabilirsiniz. İç mekan düzenlemeleri bu teknik sayesinde daha kolay hal alır. Hayallerinizdeki evi gerçeğe dönüştürebilmek için önem taşıyan bir tekniktir. 3d Mimari Görselleştirme Avantajları Nelerdir?Mimari alanda büyük bir öneme sahip olan mimari görselleştirme, ilerleyen teknoloji ile birlikte daha popüler hal alıyor. İç ve dış mekan projelerinde pek çok avantaj sunuyor. Gerçeğe en yakın tekniklerden biri olduğundan, tasarlanan yapı üzerinde net fikirler verilebilir. Henüz tamamlanmamış olan binalar mimari görselleştirme tekniği ile satışa sunulabilir. Farklı nesne ve yapılar için kullanım alanı oldukça geniştir. Projeler tamamen görselleştirilerek yatırımcılar için avantaj sağlar. Endüstriyel alan çalışmalarında da pek çok avantaj sağlar. Bina içi odaların aydınlatma ve tasarımları görselleştirme tekniği ile mükemmel çözüm sunar. Mobilyalar, duvar renkleri, tavan kaplaması gibi dekor uygulamalarına net karar verilebilir. Ev, daire ya da ofislerin dönüştürüleceği tasarıma en doğru karar verilmesinde yardımcıdır. 3 boyutlu görselleştirme hizmetimizden yararlanarak müşterilerinize kaliteli mekanlar sunabilirsiniz. Render firması olarak tüm aşamalar alanında uzman mimarlarımız tarafından yapılır. Gönül rahatlığıyla görselleştirme yaptırabilirsiniz.3d Mimari Görselleştirme Hizmeti İle Kaliteli Projeler Müşterilere kaliteli mekanlar sunabilmek her yatırımcının isteklerinden biridir. Bitmiş ya da henüz inşaat halinde olan mekanlar 3 boyutlu mimari görselleştirme tekniği ile ortaya sunulabilir. 2 boyutlu teknik çizim halinde yer alan projeler net görsellere dönüştürülür. Binanın iç renginden mobilya dekoruna kadar her detaya ayrı özen verilir. Projelerinizi kaliteli bir şekilde müşterilerinize sunabilmek için hizmetimizden yararlanabilirsiniz. En iyi projelerin seçilmesinde fayda sunan 3d mimari görselleştirme yöntemi, geniş kullanım alanına sahiptir. Konut tasarımları, mağaza tasarımları, iç ve dış cephe tasarımları, endüstriyel alanda kullanılan yapıların tasarımlarında uygulanabilir. En kullanışlı yöntemlerden biridir. Sosyal yaşam ve peyzaj alanlarında kullanıcıların seçim yapabilmesi için gerekli uygulamalardandır. Sizler de projelerinizi en iyi şekilde satışa çıkarabilmek için firmamız tarafından sunulan görselleştirme tekniğinden yararlanabilirsiniz. 3d Mimari Görselleştirme Fiyatları Mekanların satışa sunulabilmesinde ve tasarımların net bir şekilde yapılmasında önemi büyük olan 3 boyutlu mimari görselleştirme tekniği fiyat bakımından geniş aralığa sahiptir. Fiyatlar bazı durumlarda değişkenlik gösterir. Bu durumlar arasında görselleştirilecek olan evin ya da binanın büyüklüğü, çeşidi, metrekaresi yer alır. Fiyatlandırmalar proje üzerinde çalışılan saat ve gün üzerinden değerlendirilir.Projelere göre değişen fiyatlar her zaman doğru orantılı ilerler. Görselleştirilecek olan alan ne kadar büyükse fiyatlar da maliyetli olabilir. Tasarım kalitesi arttıkça fiyatlar da artar. Birkaç gün süren görselleştirme tekniğinde fiyatlar tek güne oranla fazladır. Render firması olarak 3d mimari görselleştirme tekniğini sizlere uygun fiyatlarda sunuyoruz. Tecrübeli iç mimarlarımız tarafından yapılan teknik ile en değerli yatırımlara imza atabilirsiniz.İÇ MEKAN TASARIMLARIGünümüzde adını daha sık duyduğumuz iç mekan tasarımı ve iç mimarlık hizmetleri, teknoloji kullanılarak binaların iç kısım düzenlemelerinin yapılmasıdır. Teknik çizimler ve bilgisayar programları ile desteklenerek kaliteli tasarımlar ortaya çıkartılır. Müşterilerin istekleri doğrultusunda yapılan çizimler, projelerin satışa sunulmasında büyük fayda sağlar. Mekanın elektrik, su gibi tesisatlarının da yapıldığı bir tasarım tekniğidir. Tüm iç mekanların tasarımları özgün bir şekilde yapılır. İç mekanda kullanılacak olan malzeme ve yapılar belirlenerek tasarıma aktarılır.Gelişen teknoloji ile beraber binaların iç tasarımlarını ortaya çıkarmak daha kolay oluyor. Render firması olarak sizlere alanında uzman iç mimarlarımız ile iç mimarlık hizmet sunuyoruz. İç mekanların tasarımları en net şekilde yapılır. İstenilen amaca uygun olarak tasarlanır ve müşteriye sunulur. Binaların uyumlu bir şekilde dekore edilmesinde büyük önem taşır. Yalnızca iç mekanlar ile sınırlı bir alandır. Sizler de binalarınızın iç mekanını tasarlatmak istiyorsanız firmamız tarafından hizmet alabilirsiniz.İç Mekan Tasarımında Nelere Dikkat Edilmesi Gerekir?Ev, ofis ve binaların iç tasarımlarını yaptırırken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Dış cephe açısından önem taşıyan binaların iç mekanları da son derece önemlidir. Odaların birbirleri ile bir kombin halinde olması ortama modern hava katar. Alanında uzman iç mimarlar tarafından yapılan mekan tasarımı yaptırmak gereklidir. Firmamızda tüm iç mekan tasarımları tecrübeli mimarlar tarafından yapılır. Sizler de gönül rahatlığı ile hizmetimizden yararlanabilirsiniz.Mekan ilk olarak genel bir şekilde değerlendirilir. Mekana has özgün tasarımların yapılması gerekir. Modern mimari tarzda inşa edilen binaların iç mekanları da modern olmalıdır. Bu konuları göz önünde bulunduran mimarlar ile çalışmak gerekir. Kaliteli bir tasarım ortaya çıkması için detaylı araştırmalar sonucundan firma seçimi yapılmalıdır. firması olarak sizlere sunduğumuz iç mekan tasarımı, uygulaması en ufak detayları göz ardı etmeden yapılır. Göz alıcı mekanlar ortaya çıkarabilmek için hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.İç Mekan Tasarımı Nedir?İç mimarlık hizmetleri alanında uzmanlaşmış ve tecrübe sahibi olan iç mimarlar tarafından yapılan bir uygulamadır. Teknik olarak çizilen iç mekanlar, teknoloji ve bilgisayar programları kullanılarak tasarım yapılır. Binanın donanımları, müşterinin zevk ve tarzı, ihtiyaçlar, oda içinde yer alan kapı, pencere ve tavanlar göz önünde bulundurularak tasarlanır. Detaylı bir planlama sonrasında tasarım işlemi uygulanır. Alan küçük ya da büyük olduğunda en doğru aydınlatma seçimleri göz önüne getirilir. Duvar ve zeminlerin uyumu da iç mekanın kaliteli bir şekilde tasarlanması için önem arz eder.Projelerin istenilen şekilde olması için iç mekan tasarımı göz ardı edilmemelidir. Konut, ofis, bina ve tüm iç mekanlarda büyük önem arz eder. Evlerin yenilenmesinde ya da inşa edilirken bu yöntem devreye girer. İç mimarların yöntem ve çizimleri ile tasarım yapılır. Ölçüler en doğru şekilde yapılarak evin uyumlu olması sağlanır. İç Mekan Tasarımı Avantajları Nelerdir?Uzman tasarımcılar tarafından yapılan iç mekan tasarımlarının pek çok avantajı vardır. Evlerin, ofislerin ya da iş yerlerinin kısa sürede dekore edilmesini sağlar. Alanında uzman mimarlar tarafından yapıldığı için herhangi bir efor kaybetmenize gerek yoktur. Hayal ettiğiniz iç mekanlar en net şeklide ortaya çıkar.Müşterilerinize mekanı satışa sunmadan nasıl göründüğünü öğrenebilirsiniz. İç mekan tasarımlarında renk uyumuna önem verilir. Zevkinize uygun renklerde tasarım yaptırabilirsiniz. Firmamızda uzun yıllar boyu tecrübe kazanan mimarlarımız iç mekanlarınızı en kaliteli şekilde tasarlamanıza yardımcı olur. Render firmamızdan ihtiyacınız olan hizmeti en uygun fiyatlar karşılığında alabilirsiniz. Hayalinizdeki iç mekan düzenlemesini kısa sürede yaptırabilirsiniz. MİMARLIK ÖĞRENCİLERİ İÇİN 3D MİMARİ RENDER PROGRAMI ÖNERİLERİMimarlık fakültesinde öğrencilik sürecinde kullanılacak 3D mimari render programlarını tercih ederken dikkate alınacak en önemli özellik şüphesiz programın hızlı sonuç vermesi olmalıdır. Öyle ki yeri geldiğinde jüri öncesi projeden saatler hatta bazen dakikalar içerisinde 3 boyutlu görseller elde etmek veya 3D görselleştirme çalışmaları yapmak gerekebilmektedir. Bu 3 boyutlu görseller render formatında olabildiği gibi sketch, diyagram gibi mimari sunum dillerini de kapsamaktadır. Bir mimari projenin sunumu için diyagram ve şemaların konsept fikri ifade etmek adına ne kadar önemli olduğu mimarlık disiplinin bir parçası olan herkes tarafından bilinir. Buna ek olarak projenin farklı perspektiflerinden elde edilecek olan realistik 3d render görselleri de projeyi sergilemek adına proje paftasının olmazsa olmaz unsurlarındandır. Jürinin projeyi algılayabilmesi için bu 3 boyutlu sunumlar büyük önem taşır. Proje paftanız bir kapalı jüri olsa dahi projenizin fikrini ve detaylarını jüriye anlatıyor nitelikte olması gereklidir. Bir mimari sunum paftasında projenizi uzun yazılarla anlatmak yerine 3D mimari diyagram, şema ve eskizlerle anlatmayı tercih etmelisiniz. Bu yaklaşım paftanızın ve projenizin profesyonellik düzeyini belirleyecek dolayısıyla projenizin iyi bir not almasını önemli ölçüde etkileyecektir. Mimarlar için en önemli iletişim aracı yazılar değil 2 veya 3 boyutlu çizimlerdir. Öyle ki önerdiğimiz projenin uygulanması demek yer küreye ciddi bir yapısal elemanın eklemlenmesini ifade etmektedir. Bu durum da projenin teorik karşılığından daha çok pratik bir karşılığı söz konusu demektir. Dolayısıyla yer küreye eklemlenmesini önerdiğimiz mimari elemanı bir takım yazınsal ögelere kıyasla çizimlerle ifade etmemiz daha yerinde ve ifadeli olacaktır. Bu noktada plan, kesit, görünüş, sistem detayları gibi Autocad ortamında ürettiğimiz çizimlere ek olarak az önce söz ettiğimiz 3 boyutlu diğer çizimlerin de proje fikrinin sunumunda bulunması gereklidir. Autocad kullanma eğitimi mimarlık fakültesinde mutlaka ders olarak verilen bir yazılım konusu olduğu için çok fazla detaylarından söz etmeye gerek yok. Fakat Autocad ortamında hazırladığınız bu çizimlerin 3 boyutlu sunumlarınız için de bir altlık niteliği taşıdığını unutmayınız. Autocad ortamında hazırladığınız bu iki boyutlu çizimleri kullanarak başka programlarda üç boyut çizim formatına getirdiğimizi unutmamalı, Autocad çizimlerimizi belirli bir disiplin içerisinde çizmeliyiz. Söz konusu disiplin tanımı; layer sistemiyle çalışma, doğru düzlemde iki boyutlu bir çizim yapma gibi konuları içeriyor. Bu parametrelere dikkat ederek çalışacağınız iki boyutlu bir çizimin, üç boyutlu çizim programına aktarılması ve 3 boyutlu model haline getirilmesi süreci de verimli ve hızlı ilerleyecektir. Bu noktada önereceğimiz 3D modelleme ve tasarım yazılımı son yıllarda mimarlık fakültelerinde olduğu gibi piyasada da çokça kullanılır hale gelen SketchUp yazılımıdır. SketchUp, son yıllarda mimari modelleme alanında en çok tercih edilen ve en hızlı sonuç elde edilebilen 3D çizim programlarından biridir. Mimarların yanı sıra inşaat mühendisleri, film ve grafik tasarımcıları, iç mimarlar, makine mühendisleri ve video oyun üreticileri gibi birçok disiplin ve sektör çalışanları tarafında yaygın olarak kullanılmaktadır. İlk kurulumunda basit ve anlaşılır bir ara yüze sahip olan SketchUp’ın hem ücretsiz hem de ücretli versiyonları mevcut. Bu noktada öğrenciler için de ücretsiz bir sürümü elbette var. İlk kurulumun ardından sizi karşılayan basit ara yüz ve az sayıda özellik programın kısıtlı bir işlevi olduğunu düşündürse de ücretsiz olarak indirebileceğiniz eklentiler sayesinde SketchUp programında 3D modelleme ve görselleştirme için çok geniş bir modelleme yapma imkânı söz konusu. Bu eklentileri kullanarak hem çok farklı modelleme işlemleri gerçekleştirebilir hem de hızlı ve pratik bir kullanım sağlayabilirsiniz. Bu eklentilerin en faydalı olanlarıyla ilgili ayrı bir başlık altında bilgilendirme süreç içerisinde sağlanacaktırAutocad ortamında tamamlanmış olan teknik çizimlerin SketchUp ortamına aktarmak oldukça kolay. Bununla ilgili internet üzerinde ücretsiz birçok eğitim videosu söz konusu. Bu eğitim videolarını izleyerek kısa sürede SketchUp’ta mimari modellemeyi öğrenmek de mümkün. Burada üzerinde duracağımız konu daha çok proje paftanız için SketchUp’ı hangi yönde ve ne için kullanacağınız olacak. Elbette ilk olarak bahsedeceğimiz realistik render üretimi konusu olacak. Autocad çizimini SketchUp’a aktarıp kütle modelini tamamladıktan sonra SketchUp’ın Warehouse ismiyle sunduğu web sitesinden ücretsiz olarak paylaşılan hazır modellere ulaşabiliyorsunuz. Kütle modelini hazırladığınız projenizin kapı, pencere, korkuluk gibi olmazsa olmaz yapısal elemanlarını buradan hazır olarak bulmanız mümkün. Kendiniz bir kent mobilyası veya yapı çevresinde kullanılacak aydınlatma, mobilya vb. ekipman önerileri geliştirip modelleyemediyseniz bile proje çevresinde kullanmak üzere hazır peyzaj elemanları ilgili sitede mevcut. Fakat bu hazır modellerin kullanımı hızlı olsa da bazı yüksek poligonlu detaylı modellerin bilgisayar sisteminizle orantılı olarak render aşamasında ciddi aksaklıklara neden olabildiğini unutmamanız gerekir. O nedenle projeniz için pencere, kapı, korkuluk gibi elemanları hazır olarak kullanmak yerine kendiniz basit bir biçimde modellemeniz de fayda vardır. Modellerin detayları yani poligon sayıları ne kadar düşük olursa, render aşamasında bekleme süreniz de o kadar az olacaktır. Bahsettiğimiz hazır model kaynaklarından da faydalanarak projenizin modelini tamamladığınızda render aşamasına geçebilirsiniz. Bu noktada bir render motoru yani ilave bir yazılım veya eklenti gereklidir. Çünkü SketchUp’ın dâhili bir render motoru yoktur. Bu render motorunu seçerken bir mimarlık öğrencisi için en önemli parametre şüphesiz yine hızlı olması olmalıdır. Bu noktada en çok kullanılan render motoru olan ve SketchUp eklentisi olarak çalışan V-ray render motoru nitelikli bir görsel üretimi sağlayan fakat son derece yavaş sonuç aldığımız bir yazılım olduğu için tercih etmemiz yerinde olmaz. Alternatif olarak hızlı bir render üretimi sağlayan yazılım olarak ilk akla gelenlerden biri şüphesiz Enscape programıdır. Enscape, gerçek zamanlı görsel oluşturma ve sanal gerçeklik eklentisidir ve SketchUp için de bir sürümü mevcuttur. Kolay bir arayüze sahip olan Enscape programıyla dakikalar hatta saniyeler içerisinde görsel elde etmeniz mümkün. Bu programla ilgili de birçok ücretsiz eğitim videosuna internet üzerinden ulaşabilirsiniz. Hatta kolay arayüzü sayesinde kendi başınıza programı kurcalayarak dahi keşfetmeniz mümkün. Dış ortam görselleştirmesi konusunda proje paftanız için yeterli düzeye sahip görseller elde etmenin yanı sıra iç mekânda son derece profesyonel görseller üretebilirsiniz. Dış ortam konusunda yapı kütlesini çevresiyle birlikte render ederek Photoshop ortamında ağaç ve bitki eklemeleri yapmanız jüri sürecinde en hızlı render tekniklerinden birisi olabilir. Peyzaj konusunu da Photoshop ortamına bırakmadan halletmek ve istediğiniz bitki ve ağaç türlerini kullanarak görselleştirme yapmak istediğiniz durumdaysa önemli bir diğer render motoru akla geliyor; Lumion. Sahip olduğu geniş peyzaj ve insan modelleri arşivi sayesinde proje görselinizin kompozisyonunu Photoshop ortamına gerek kalmadan Lumion ortamında tamamlayabilirsiniz. Enscape render motoruna kıyasla dış ortam görselleştirme için çok daha efektif ve nitelikli bulsak da programın istediği ekran kartı gereksinimi biraz can sıkıcı. Dolayısıyla iyi bir bilgisayar ve ekran kartına sahip değilseniz Lumion sizin için efektif bir kullanım sergilemeyecektir. Hatta öyle ki Lumion programının son sürümü olan Lumion 11 laptoplar için pek uygun bir render motoru değildir. Bu durumda eski sürümleri kullanmayı tercih edebilirsiniz. Ücretsiz öğrenci sürümü Lumion tarafından da sağlanmakta fakat eski sürümleri kullanmanız bu durumda mümkün olmayacaktır. Özetle, iyi bir bilgisayar sistemine sahipseniz Lumion öğrenci sürümü mimarlık fakültesinde kullanılabilecek önemli programlardan bir diğeridir diyebiliriz.
Mimarlık fakültesinde fotorealistik render görselleri paftalarda çok da sevimli durmayabiliyor. Bu sevimsizliğin sebebi; çok kötü belirlenmiş perspektif açılarına ve kötü ışık kullanımlarına sahip render sunumları olabildiği gibi fazla profesyonel ve fotorealistik niteliğe sahip görsellerin ışıltısıyla da ilişkili olabilmekte. Öğrenci projesi jurilerinde mimarlık eğitmenlerinden çokça bu tutumu görmeniz mümkün. Fotorealistik görsellere kıyasla soyut anlatımların, eskizlerin ve diagramların eğitim üyesi ve görevlileri tarafından daha beğenildiğini görebilirsiniz. Hatta hiç fotorealistik render görseline sahip olmadan teknik çizimlerinizin yanına zengin, ifadeli bir diyagram ve eskiz sunumları ekleyerek de büyük takdirler aldığınızı, projenizin beğenildiğini görebilirsiniz. Tekrar hatırlatmakta fayda var; temel parametre bir görsel aracın ifadeli olmasıdır, realistik olması değil. Mimarlık ile 3D görselleştirme uzmanı disiplinlerini birbirine karıştırmamak çok önemlidir. Özetlemek gerekirse, ihtiyaç duymanız durumunda bahsettiğimiz yazılımlarla render işini hızlı ve yeterli biçimde çözebilirsiniz, çünkü abartı bir render detay seviyesi yersiz hatta olumsuz olacaktır. Totalde harcayacağınız emeği de düşününce fotorealistik render ile ilgilenmek fikrin gelişimine ve konsept anlatımına harcayacağınız süreyi oldukça kısıtlayacak ve konunun bağlamından kopmanıza belki de projeden kalmanıza neden olacaktır. 3D modelleme ve render konusunu oldukça uzun ele aldık; peki diyagram ve şemalar için nasıl bir üretim yolu izleyeceğiz? Bu noktada elbette SketchUp sadece kendi dâhili özellikleriyle bile sizler için müthiş bir araçtır. Programın isminden de anlaşılacağı üzere SketchUp gerçekten en nitelikli sketch sunumlarına imkan tanıyan ve diyagram anlatımlarınızı kolayca yaparak konsept fikrinizi anlaşılır bir biçimde sunmanızı sağlayacak bir programdır. 3D modelleme özellikleriyle basit kütleler oluşturarak yalnızca “Styles” panelini kullanarak bile efektif anlatımlar üretmeniz mümkün. Geriye kalan ise sadece doğru renkleri seçerek şema ve diyagramlar üretmenizdir. Ürettiğiniz içeriği belirli bir dil birliği içerisinde kompoze ederek bir pafta düzeni oluşturduğunuzda projenizin pafta aşaması tamamlanmış olacaktır. Özetle; Autocad, SketcUp, Enscape ve Photoshop yazılımları ile mimarlık eğitiminin pafta sunumu ayağının üstesinden gelebilirsiniz. O nedenle özellikle mimarlık eğitimine başlama arifesinde olanlar için SketchUp’ta modelleme konusunda biraz vakit harcamak fakülte eğitimi süreci için iyi bir başlangıç ve avantaj olacaktır. Temel tasarım eğitimi sürecinde bile kafanızda tasarladığınız maketi SketchUpta basitçe modelleyip görerek maketin demosunu yapmanızın büyük avantaj sağlayacağını ve ciddi bir zaman kazandıracağını söyleyebiliriz. Bunun yanında ilerleyen dönemlerde SketchUp’ta üreteceğiniz görselleri Photoshop’ta yapacağınız birkaç ekleme ve düzenleme ile profesyonel bir görünümle noktalayabilirsiniz. Bu çalışmalar meslek hayatınızda özellikle mimari yarışma süreçleri içinde bulunmanız halinde kullanıyor olduğunuz çalışmalar olacaktır. Tabi tüm bu sunum unsurlarından tek başına projeyi başarıya ulaştırmasını bekleyemeyiz; mimarlık üretiminde temel konunun fikir üretimi olduğunu unutmayarak fikir sürecini geniş tutup 3D modelleme sürecine optimum vakitten fazlasını ayırmamalısınız. Bunu da, görselleştirme uzmanı olarak sizlere sunduğumuz önerilerimizin dışında, bir mimar olarak tavsiye ettiğimiz öğretim sürecimize ait bir deneyim olarak eklemiş olalım. 3 BOYUTLU TASARIM ve 3D GÖRSELLEŞTİRME İÇİN RENDER FİYATLARI NASIL BELİRLENİR?3D çizim ve render fiyatları da sık sorulan diğer sorulardan biri. 3D çizim ve tasarım çalışmalarının fiyatları için genel ve kesin cevaplar vermek pek mümkün değil. Her projenin birbirinden farklı olması ve bizim bu projelerin kendine özgü ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak her projeyi ayrı ayrı ele almamız ve farklı 3 boyutlu görselleştirme çözümleri sunuyor olmamız 3D görselleştirme fiyatları hakkında kesin bir cevap vermemizi güçlendiriyor. Bu noktada 3 boyutlu görselleştirme hizmeti verirken doğru ve birbiriyle dengeli bir fiyat politikası sürdürebilmek için her projeyi detaylı bir şekilde inceleyerek projenin 3 boyutlu görselleştirme süreciyle ilgili ayrıntı ve detay seviyesinin ön analizini yaparak fiyat değerlendirmesi yapıyoruz. Öyle ki 3 boyutlu tasarım ve görselleştirme hizmeti almak istediğiniz projeniz; ister bir cephe tasarımı olsun, ister iç mekân tasarımı olsun, isterse bir ürüne ait 3 boyutlu görselleştirme hizmeti olsun, mutlaka her projenin tasarım ve modelleme süreci birbirinden farklı olduğundan, her proje için harcanan vakit ciddi farklılıklar gösterebilmektedir. Bu nedenle 3D proje render fiyatları belirlerken verilecek olan 3D proje hizmetinin detaylarını, yani işin karmaşıklık seviyesini dikkate almamız gereklidir. Örneğin uygulamak amacıyla tasarlanacak özel bir konsepte sahip olacak iç mekân tasarımı işi için harcayacağımız emek ile satış kataloğunda örnek bir daire olarak yer alacak belirli bir konsepte sahip olan tasarım işi için harcayacağımız emek ve vakit farklılık gösterecektir. İç mimarlık hizmeti kapsamında uygulamaya yönelik olarak çalışılan 3 boyutlu tasarım çalışmaları, lansmana yönelik olarak hazırlanan 3D görselleştirme çalışmalarına kıyasla oldukça vakit alacaktır. O nedenle sizlere 3 boyutlu tasarım hizmeti için genel fiyat politikamızla orantılı ve doğru bir fiyat teklifi hazırlamak adına projenizin tüm detaylarını ve beklentilerinizi etkili bir sorgulama yoluna gider, çalışma sürecine dair harcayacağımızı ön gördüğümüz vakti belirleriz. Bu sayede 3D projeniz için doğru ve aynı zamanda dengeli bir fiyat teklifi hazırladığımız gibi, iş teslim süresini de doğru belirleyerek programlı bir çalışma süreci yürütmenize olanak tanırız. Bu yaklaşımla ele alındığında render fiyatları için sabit bir fiyatın olmadığını, her projenin kendine özgü detayları çerçevesinde bir fiyatlandırılmasının yapıldığını söylenebilir.3 boyutlu tasarım hizmeti fiyatlarının emek ve vakit ile ilişkili olduğunu anlattık. Peki, 3 boyutlu çizim ve tasarım hizmetini biz ve bizim gibi profesyonel olarak yapan firmaların kendine özgü render maliyetleri nelerdir? Bu noktada; 3D çizim ve tasarım hizmeti işinde en önemli maliyeti, bu iş için olmazsa olmaz üst seviye bilgisayar donanımlarının oluşturduğunu söyleyebiliriz. 3 boyutlu çizim çalışmaları için üst seviye bir performans sahip bilgisayar sistemi kurmanın yanı sıra zaman içinde gelişen yazılımlara uyum sağlamak adına ekran kartı ve ram gibi bazı bilgisayar donanımlarını yenilemenin de gerekli olduğunu söylemek gerekir. Pandemi koşullarında dünyadaki üretimin aksaması ve son zamanlarda kripto para madenciliğinin popüler olup artmasıyla, ekran kartları satışlarında bir patlama yaşandı ve render için gerekli olan bu ekran kartlarına ulaşmak güçleşti. Satışta olan kartlar ise afaki ücretlere satıldığı için grafik tasarım ve 3D görselleştirme firmalarının maliyetleri de artmakta. Bu durum da 3D çizim maliyetlerini etkileyen unsurlardan biri oldu. Bunun yanı sıra 3 boyutlu çizim için diğer önemli bir maliyet kalemiyse yazılımlardır. Bazıları yıllık olarak kiralanan bu ürünler; Lumion, Autocad, Sketchup, 3D Max, Photoshop, Vray gibi yazılımlardır ve 3 boyutlu proje tasarımı süreçlerinin hepsinde bu yazılımların neredeyse tümünden faydalanılır. Kullandığımız bu yazılım ürünlerinin tümüne yakınının ücretli olup döviz ile temin edilmesi de 3D render ve çizim fiyatlarını etkileyen bir diğer önemli faktör olmuş durumda. 3D GÖRSELLEŞTİRME UZMANI TASARIM YAPAR MI?Mimari görselleştirme çalışmaları çoğu zaman render niteliği kadar tasarım kabiliyetlerinin ön plana çıktığı bir süreçtir. Peki, 3D görselleştirme uzmanları tasarım yapar mı? İhtiyacınız olan 3D çizim ve render hizmeti için araştırdığınız veya teklif topladığınız firmalar arasında tercih yapmanız için belirleyici olacak en büyük faktörlerden birisi tasarım becerisi olduğu için bu konuyu ayrı bir başlık altında ifade etmeyi doğru bulduk. Öyle ki 3D çizim ve görselleştirme hizmeti almak istediğiniz projenizde bir takım tasarım tavsiyelerine ve uygulama önerilerine ihtiyacınız da olduğunu düşünüyorsanız konu 3D çizim ve görselleştirme uzmanlığının çok ötesinde bir yerde demektir. Çünkü “tasarım” yalnızca 3 boyutlu görselleştirme veya yazılım uzmanlığı kimliğiyle ortaya koyulabilecek bir konu değildir. Şayet hem 3D görselleştirme hem de tasarım hizmetini; herhangi bir profesyonel tasarım disiplinine (mimar, iç mimar, peyzaj mimarı, ürün tasarımcısı vb.) dahil olmayan kişilerden bekliyorsanız yanlış firmalarla iletişim halindesiniz demektir. Örneğin otel, konut, mağaza, ofis veya iş merkezi gibi bir mimari yapı için cephe tasarımı ve 3D görselleştirme hizmeti talebiniz varsa bu konuyu mimar hatta mimarlık disiplini içerisinde bu konu üzerinde uzmanlaşmış olan cephe tasarım uzmanlarıyla yürütmeye özen göstermelisiniz. Başka bir örnek vermek gerekirse, bir iç mekân görselleştirmesi için 3D render hizmeti almak istiyorsunuz fakat aynı zamanda iç mekânın da tasarlanmasını istiyorsunuz, bu durumda bir görselleştirme uzmanının ötesinde bir kimliğe ve hizmete ihtiyacınız vardır. Böyle bir iç mekân tasarımı hizmeti için iç mimar veya iç mimarlık hizmeti sağlayan çeşitli mimarlık ofisleriyle iletişim kurmanız gerekir. Aksi durumda bu tasarımcı kimliklerinden birine sahip olmayan bir 3D görselleştirme uzmanından söz konusu tasarım hizmetlerini talep etmeniz halinde süreç yüksek ihtimalle iki taraf için de sancılı ve verimsiz geçecek, hatta çoğu kez çalışma verimli bir biçimde tamamlanamayacak; başka ofislerle iletişim kurma yoluna giderek para ve zaman kaybına uğrayacaksınız. Bu nedenle 3 boyutlu çizim, 3D çizim, 3D görselleştirme gibi hizmet kavramlarıyla “tasarım” kavramını karıştırmamak ve birbirlerinden ayrı tutmak profesyonel bir proje süreci için gereklidir. Özetlemek gerekirse, 3D görselleştirme uzmanı tasarımcı demek değildir ve liyakatıyla tasarım hizmeti vermesi beklenemez. Bu durumda siz görselleştirme işinizi bir 3D görselleştirme uzmanı ile çalışırken; cephe tasarımı, iç mekân tasarımı, ürün tasarımı, stand tasarımı gibi hizmet beklentileriniz içinse mutlaka bir mimar, iç mimar, ürün tasarımcısı gibi ilgili meslek disiplinlerinden ekstra danışmanlık hizmeti almalısınız. Bununla alakalı süreci hızlı yürütmek, maliyeti düşük tutmak ve kolay bir süreç yönetimi gerçekleştirmeniz için tercih etmeniz gereken firmalar ise hem görselleştirme hizmeti sunan hem de tasarımcı kimliğine sahip olan firmalardır. Render olarak biz de mimar kimliğimiz ve onun kazandırmış olduğu tasarımcı bakış açımızla görselleştirme uzmanlığını layıkıyla yerine getirebileceğimiz düşüncesiyle yola çıktık ve sizlere cephe tasarımı, iç mekan tasarımı, modelleme ve 3D görselleştirme konularında yaratıcı çözümler sunmaya gayret ediyoruz. Hem mimari tasarım hem de 3D görselleştirme hizmetini yetkin bir biçimde verebiliyor olmamız projenin hızlı ve etkili bir şekilde tamamlanmasını sağlarken, aynı zamanda uygun bir fiyata hizmet ortaya koyabilmemizi de sağlamaktadır. RENDER (3D GÖRSELLEŞTİRME) NEDİR?Render veya yaygın tabiriyle 3D görselleştirme; yazılımlar aracılığıyla bir mimari yapı, ürün veya video oyunları gibi çeşitli sahnelerin modelinden 2 veya 3 boyutlu gerçekçi görüntülerin oluşturulmasına verilen isimdir. Bu bağlamda render, çoğunlukla mimari proje tasarımlarında, video oyunlarında ve animasyon filmlerde, simülatörlerde, dizi-film yapımlarında ve tasarımların görselleştirilmesinde kullanılır diyebiliriz. Projelerin ilk ayağı sunulması istenen sahnenin modellenmesidir ve bu çerçevede çeşitli modelleme programları kullanılarak projenin ham kütlesel çizimine ulaşılır. Yaygın tabiriyle 3D çizim veya 3D modelleme olarak da tabir edilen kalıplar bu süreci ifade eder. 3D mimari görselleştirme için ilk aşama 2 boyutlu mimari proje çizimlerinden; yani plan, kesit ve görünüş gibi teknik çizimler üzerinden yapının 3 boyutlu olarak modellenmesi şeklindedir. 3D modelleme işlemi tamamlandıktan sonra ise söz konusu bu 3 boyutlu model için render, yani realisttik 3D görselleştirme aşamasına geçilir. Render alabilmek için bir 3D render motoruna ihtiyacımız vardır. Render motorları çeşitli firmalar tarafından üretilen, gerçek dünyamızdaki ışık hesaplamasını objelerin üzerindeki yansımaları ve etkileri ile birlikte ortaya koyarak bizim fotorealistik (gerçekçi) 3 boyutlu görsel çıktıları elde etmemizi sağlayan yazılımlardır. Bu noktada birçok farklı 3D render motoru vardır; yani ham modeli gerçekçi görsele ulaştırmamıza yarayan çeşitli firmalara ait ücretli yazılımlar mevcuttur. Kullanılan 3D yazılım, kullanım teknikleri ve özellikleri projeye göre değişmekle birlikte, mimari projeler için kullanılan 3D render yazılımları da her görselleştirme uzmanı veya 3 boyutlu görselleştirme sanatçısına (cg artist) göre değişkenlik gösterebilmektedir. Hatta öyle ki, biz 3D görselleştirme uzmanları için de her projenin ayrıntı düzeyine ve render beklentisine göre kendi çalışma sürecimiz içerisinde farklı 3D render motorları kullanmamız gerekebilmektedir. Çevrenizde duyduğunuz bazı 3 boyutlu tasarım tabirlerinin temeli de “render” kavramıyla ilişkili alt başlıklardandır. Sık aranan bu 3D tasarım hizmetiyle ilişkili başlıklar; 3D mimari tasarım, 3D mimari çizim, 3D görselleştirme, 3D modelleme, 3D mimari animasyon, 3D iç mekan tasarımı, 3D cephe tasarımı, 3D iç mekan tasarımı, 3D kat planı, 3 boyutlu görselleştirme, mimari görselleştirme ve 3D çizim gibi birçok farklı tabirden oluşmaktadır3D Render ve görselleştirme işlemini buraya kadar tanımladık, bir diğer sık sorulan soru ise “3D Render ne işe yarar, ne için kullanılır?” sorusu. Bu noktada en yaygın olan ve bizim de mimarlık mesleğimiz gereği daha çok uğraş verdiğimiz 3D mimari render üzerinden değerlendirme yapacak olursak; 3D render, projenin verimliliğini artırmaya ve maliyetini düşürmeye yardımcı olan bir prova sürecidir. Öyle ki render, yani yapının 3D görselleştirme işlemi bizlere yapının cephesinin nasıl gözükeceğiyle, detaylarının nasıl gözükeceğiyle, iç mekânının nasıl gözükeceği ve kullanışlı olup olmadığıyla ilgili fikirler verir ve proje aşamasında ulaşabileceğimiz bu fikirlerle projemizi şekillendirmemize fayda sağlayarak, şantiye ortamında deneysel müdahaleleri minimuma indirip uygulama sonucunu adeta bir simülasyon şeklinde bize vererek yapıyı ofis ortamında çözümleyebilmemize olanak sağlar. Bu noktada da aslında 3 boyutlu cephe tasarımı, 3 boyutlu iç mekân tasarımı gibi 3D görselleştirme konuları gündeme gelir ve bunlar render edilerek doğru kararı vermek kolaylaşır. Böylece süreci de hızlandırmış oluruz. Dolayısıyla 3D render işleminin olabildiğince realist olması; ışığın, kaplamanın, boyanın, sıvanın vs. gerçekçi durması, dolayısıyla görselleştirmesi yapılan tasarımın üretileceği şekline en benzer haliyle durması önem kazanmaktadır. Bu gerçeklik hali bizim tercih edeceğimiz malzeme, tasarım konularında doğru karar vermemize olanak tanıdığı gibi, şantiyede iş bitiminde kötü bir sürprizi de engellemiş olacaktır. Dolayısıyla 3D render, 3D çizim ve bunlarla ilişkili diğer 3 boyutlu görselleştirme çalışmaları mimari uygulama öncesinde büyük fayda sağlamaktadır. Özellikle yenilikçi, özel malzeme detaylarından meydana gelen yapılar için talep edilen 3D çizim ve render görsellerinde söz konusu detayların doğru işlenmesi mimar ve işveren müteahhitler için uygulama ve pazarlama sürecinin niteliği bakımından önem arz etmekte, bu türden 3 boyutlu tasarım çalışmalarında realist render alabilen firmalar tercih edilmektedir. 3D mimari render, veya bir diğer tabirle mimari görselleştirme işleminin bir başka faydalı kullanımı ise müşterilerinize yapacağınız proje sunumlarında, müşterilerinizin hayal etmesi zor olan mekan kullanımının ve yapı çevresinin nasıl olacağını kolay anlaşılır biçimde, realistik olarak görebilmeleridir. Bu 3 boyutlu tasarım ve görselleştirme aşaması müteahhit firmalar için bir nevi demo çalışması görevi görürken, projeye talip olan müşteriler içinse bir tür mimari fragman niteliğindedir. 2D çizimler bu noktada teknik unsurlar olarak kalıp müşterilere yeteri kadar fikir verebilen veriler olmamaktadır. Yapının iç mekan ve dış mekan perspektiflerinden olmak üzere 3D render görselleri ve 3D plan render görseli şeklinde yapılacak anlatımlar projenizi anlatmak için daha etkili sunum araçları olmaktadır. Bunların yanında ulusal veya uluslararası mimari proje yarışmaları, davetli proje yarışmaları gibi çeşitli rekabet organizasyonlarında da render konusu ön planda tutulmakta ve ciddi önem arz etmektedir.​Buna ek olarak ürün tanıtımı için de 3D render önemli bir sunum aracıdır. Tanıtımı yapılacak olan ürünü ve özelliklerini yaratıcı ve özgün bir biçimde 3 boyutlu olarak görselleştirmek pazarlama için büyük önem arz etmektedir. Kaliteli ve fotorealistik bir 3 boyutlu görsel ile ürününü tanıtmak firmaları rakiplerinden öne taşımaktadır. Bu nedenle 3D ürün render hizmeti de mimari render kadar önemli ve yaygın bir hizmettir Render olarak üretilme aşamasında olan, üretilmiş olan ya da sadece hayallerinizdeki ürünün 3 boyutlu görsel ve animasyonlarını hazırlıyoruz. Fotorealistik üst seviye görselleştirme hizmeti ile ürününüzün güçlü yönlerini ön plana çıkararak satış potansiyelini arttırmanıza yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda rakiplerinizden farklı bir biçimde müşterilerinize ileri seviyede bir 3 boyutlu görsel sunum sağlamanıza imkan tanıyarak kurumsal kimliğinizin de kalitesini yükseltebilirsiniz. Bu noktada kaliteli, üst düzey ve fotorealistik 3D çizim ve görselleştirme ile ürününüzü pazarlamak gereklidir. “Ürün Render” sekmemizden daha önce yaptığımız ürün sunumlarına göz atabilir, 3D görselleştirmenin sunduğu geniş sunum olanaklarını ürün tanıtım fikirleriniz için ürünlerinizi satış görsellerini 3D render hizmeti alarak elde etmeyi değerlendirebilirisiniz.Aslında tüm bu anlattıklarımızla “3D çizim ve render hizmeti almak istiyorum, hangi parametrelere dikkat etmem gerekir?” sorusunun da cevabını kısmen vermiş olduk. Bu soru bağlamında 3D çizim ve render hizmetleri için ekleyebileceğimiz birkaç önemli husus daha var elbete. 3D çizim ve render hizmeti almak istiyorsanız bakmanız gereken öncelikli konu hizmet almak istediğiniz 3 boyutlu görselleştirme firmasının portfolyosu, yani daha önce yapmış olduğu 3D çizim işlerinin nihai ürün olan görsel sunumları olmalı. Bu görseller 3 boyutlu görselleştirmefirması için referans niteliği taşıyan 3D görselleştirme çalışmalarıdır. Bu noktada görsellerin gerçekçi bir atmosfere (ışık, gölge, iklim, yapılı çevre, peyzaj) sahip olması; seramik. beton, sıva, metal gibi çeşitli kaplama malzemelerinin gerçekçi dokulara sahip olması; sahnede kullanılan insan, araç ve mobilya gibi objelerin etkili bir şekilde yerleştirilerek mekân kullanımının doğru bir kompozisyonla anlatılıyor olması, mimari projelerde yapı çevresindeki peyzajın etkili ve gerçekçi durması gibi parametreler sizin için tercih nedeni olabilir. Bu parametreler ne kadar iyi olursa 3D sunumunuz projeniz hakkında o derece doğru fikir verecek ve görselleriniz müşterileriniz için o derece etkili olacaktır. 3D tasarım ve render hizmeti araştırması yaparken dikkat edeceğiniz diğer bir parametre ise şüphesiz fiyat konusu. Piyasada çok çeşitli fiyatlar olsa da bu fiyatları söz konusu 3D çizim firmalarının yapmış oldukları çalışmalarının kalitesini göz önünde bulundurarak, fiyat/performans dengesi içerisinde değerlendirmelisiniz. Bunların yanında; orijinal lisanslı program kullanmayan, etkili bir web sitesi ve portfolyosu bulunmayan ve çok ucuz fiyatlara hizmet teklifi veren kişiler de olacaktır ama bu işler sizin için mutsuz bir hizmet deneyimine dönüşebilecektir. Hatta öyle ki, bu tarz kişi veya işletmelerden almak isteyeceğiniz hizmetleriniz tamamlanmayacak veya işe yara bir niteliği olmayan çalışmalarla karşılaşacaksınız ve yaptığınız harcama boşa gidecektir. Sonrasında yeniden bir 3D çizim hizmeti alma olasılığınız çok yüksek olacağı için oldukça maliyetli ve uzun bir 3D çizim süreci geçirmiş olacaksınız. O nedenle 3D çizim firmalarını tercih ederken bu paragrafta bahsettiğimiz parametrelere mutlaka dikkat etmenizi öneririz. 3D MODELLEME NEDİR?3D Modelleme ile uygulama öncesi mimari çalışmanızın bir tür demosunu yapabilir, eksikliklerini analiz edebilirsiniz. Ya da mimarinin dışında üretmek istediğiniz bir ürün ise üretim ve pazarlama öncesi sanal ortamda ürününüzü deneyimleme fırsatı bulursunuz. Aynı zamanda var olan bir ürünün AR-GE süreci için bilgisayar ortamında 3 boyutlu olarak ürünü ortaya koyup eksikliklerini düzeltebilir ve geliştirebilirsiniz. Bu 3D modelleme süreci üretim öncesi ürün hakkında birçok bilgi edinebildiğiniz bir demo ve geliştirme aşamasıdır diyebiliriz. 3D modelleme veya 3D tasarım, yalnızca mühendislik ve mimarlıkta değil, görsel efektlerin sıkça kullanıldığı sinema çalışmalarında, pazarlama alanında reklam görselleri oluşturulması gibi pek çok farklı alanda kullanılmaktadır. Hatta profesyonel firmaların ürün pazarlamaları tamamen 3D modelleme ve sonrasında görselleştirme hizmeti alınarak hazırlanmaktadır. Ürün sunumu ve pazarlaması için alternatif bir yöntem olarak profesyonel fotoğrafçılık olsa da, fotoğraf çekimi çok zahmetli ve maliyetli olduğu gibi 3D modelleme ve görselleştirmenin yaratıcı ve yenilikçi imkanlar sunması firmaların fotoğraf çekimi yerine 3D modelleme ve görselleştirme hizmetine yönelmesine neden olmaktadır. Öyle ki ağır ve büyük boyutlara sahip endüstriye mutfak, makine ve diğer ürünler için fotoğraf çekimi oldukça güçtür. Bu noktada ürünün 3D olarak modellenmesi ve render edilmesi çok daha rasyonel bir tercih olarak firmaların karşısına çıkmaktadır.Günümüzde 3D teknolojisi hatırı sayılır ölçüde ilerlemiş durumdadır. 3D tasarım araçları yalnızca çizimlerin oluşturulma sürecinde değil deneyimlenmesinde de kullanılabilmektedir. Örneklemek gerekirse, yazılım ve donanımlarınız 3 boyutlu destekleme sağlıyor ise 3D gözlük gibi donanım elemanlarıyla ister mimari projelerinizi, ister diğer 3D görsel ögelerinizi fotorealistik yani gerçekçi bir biçimde 3 boyutlu olarak deneyimlemeniz mümkündür. Mimari sunumlarda özellikle 360° panaroma ve VR sunumlar önemli bir tanıtım aracı olarak kullanılmaktadır. Bu tür 3D proje sunum araçları da rakip firmalardan farklılaşmak isteyen inşaat ve gayrimenkul firmaları tarafından tercih edilmeye başlamıştır.3D modelleme, tasarım için önemli bir imkandır. Örneğin bir mobilya tasarımcısı, tasarladığı mobilya modelinin prototipini eskizleyip, sonrasındaysa bu eskiz çizimini detaylı bir mühendislik çizimine dönüştürmelidir. Ancak eskiz çizimleri tasarımcılar dışında kimseler için son derece az şey ifade edecek, teknik çizimler ise ürünün son haliyle ilgili yeteri kadar fikir vermeyecek, algılanmasını sağlamayacaktır. Bu durumda tasarımcı mobilyanın maketini yapmak durumunda kalacak, bu da oldukça uzun bir prototipleme süreci anlamına gelecektir.3D tasarımda ise bunlara ihtiyaç yoktur. Yapılan teknik çizim, istenirse ışığın vurduğu yön ve ambiyans bile gerçeğe en yakın hatta gerçekle birebir olacak biçimde görsele aktarılabilmektedir. Ürün geliştirme aşamasında tasarımcı veya firmanın tasarlanan ürünü yorumlayabilmesi ve tartışabilmesini mümkün kılan 3D modelleme yöntemi hızlı bir çalışma sürecine imkan sağladığı gibi ürünün ergonomisi ve tasarımının şıklığıyla ilgili bir çok konuda eksiklikleri gün yüzüne çıkararak tasarım ve üretim hatalarını proje aşamasında gidermeye de imkan tanıyacaktır. Bu yönüyle 3D modelleme ve görselleştirme artık gerekli bir çalışma biçimi haline gelmiştir.

https://bigsee.eu/architecture-awards-2021

 

Gemak Shipyard Administration Office, Yalova
January 19, 2021|Architecture, BigSEE Architecture Award 2021 – Winner, Public and commercial architecture, TurkeyThis office building is situated in the shipyard at the entrance of the bay on the south-east coast of the Marmara Sea. Ships and cargo boats from all over the world come to this shipyard, they are repaired, maintained, and they continue on their way.

Steel material, paint, blasting process, and also the sound of metal are the reality of shipyards. The context of the area affected the design of the building. The design progressed with the answers sought for the question of how the ship construction, ship elements, and the use of materials can become a structural element for the fixed building.The mass is divided into two pieces and is articulated through circulation, services, and wet areas. In this articulation with a single-direction staircase, floors can be entered by scattering from the landings, and the staircase emerges after the 3rd floor and reaches the cafeteria on the top floor, which provides a whole view of the shipyard like a captain’s bridge. The transparent facade of the building faces the seaside, ships, and workshops. The interior consists of flexible and portable components. Coating wasn’t used unless required indoors. This construction and the structural concept has also been used in the interior design.Although it has an office program with its structural setup and facade language, which is formed by directional sunshade elements or by pulling the facade inside, it refers to the industrial buildings, cranes, and lifts around it due to its location. When designing the building one of the important criteria and intentions is the idea of bare aesthetics that contains nothing that the industry doesn’t use.The building was designed and built as steel construction. There is no basement floor. It rises on its border. With a shallow foundation technology on the ground floor, all bearing elements raise rationally and structure finalizes itself. The longitudinal pieces of the structure provide mass stability by sliding in a smooth geometry. There is no better place for the idea of a finite structure that is pulled into place like a cargo boat, attached and ready to go when necessary.

https://tucsa.org/tr/haber_detay.aspx?haber=965

Gemak Tersanesi Yönetim Binası XXI’de yayınlandı

https://xxi.com.tr/i/endustriyel-estetik

Endüstriyel Estetik

Mimarlık tasarımı Gemak Tersanesi yönetim binası, içinde konumlandığı alanın endüstriyel estetiğine sadık bir tasarım diline sahip.Gemak Tersanesi yönetim binası Marmara Denizi’nin güneydoğu kıyısında körfezin girişinde yer alan tersanenin içerisinde bulunuyor. Dünyanın her yerinden bu tersaneye şilepler, gemiler geliyor ve onarılıp, bakımları yapılıp yollarına devam ediyor.Çelik malzeme, boya ve raspa işlemi, metal sesi buranın bir gerçeği. Yapıyı tasarlarken tersanenin bağlamından etkilenildi. Gerek malzeme kullanımı gerekse de gemi konstrüksiyonu ve gemi elemanları sabit yapı için nasıl bir yapı elemanı haline gelebilir sorusuna aranan cevaplarla tasarım ilerledi.Yapı, boyuna iki dilime ayrılarak iki dilimin arasına yerleştirilen sirkülasyon, servisler, ıslak hacimlerle kütleler birbirine eklemlendi. Tek kollu bir merdivenin yer aldığı bu eklemlenmede katlara sahanlıklardan dağılarak girilebiliyor ve merdiven üçüncü kattan sonra açığa çıkarak en üst katta yer alan ve tersaneye adeta bir kaptan köprüsü gibi bütüncül bir bakış sağlayan kafeteryaya ulaşıyor. Yapı deniz tarafını ve gemileri, atölyeleri şeffaf bir cepheden izler bir konumda. İç mekan tasarımı esnek ve değişebilir partisyonlardan oluşmakta. İç mekanda gereklilik olmadıkça bir kaplama kullanılmadı, böylece yapının konstrüksiyonu ve strüktürel kurgusu içeriye de taşınmış oldu.

Yapı, yönlere bağlı güneş kırıcı elemanları, cepheyi içeri çekerek oluşturulan yapısal kurgusu ve cephe dili ile her ne kadar bir ofis programına sahip olsa da içinde bulunduğu yer ve hizmet sektörü nedeniyle çevresindeki endüstriyel yapılara, vinçlere, liftlere atıfta bulunuyor. Endüstrinin kullanmadığı hiçbir şeyi içermeme fikri ve çıplak estetik yapıyı tasarlarken önemli ölçütlerden ve niyetlerden biriydi.Yapı tamamıyla çelik konstrüksiyon olarak tasarlandı ve inşa edildi. Yapı bir bodrum kat içermiyor, ayak izinde olduğu gibi yükseliyor. Zemin katta fazla derin olmayan bir temel teknolojisi ile tüm taşıyıcılar rasyonel bir şekilde yükseliyor ve strüktür kendini tamamlıyor. Boyuna iki dilimle düzgün bir geometri içinde kayarak durmasıyla yapı, kütlesel bir kararlılık sergiliyor. Adeta bir şilep gibi yerine yanaşmış, ilişmiş ve gerektiğinde gitmeye hazır bir sonlu yapı fikri için daha iyi bir yer düşünülemezdi.

https://www.arkitera.com/haber/turkiye-mimarlik-yilligi-2019-icin-secilen-projeler-belli-oldu/

https://cmmimarlik.com.tr/projeler/istiridye-apartmani/

https://www.arkitera.com/soylesi/tarim-etrafinda-orgutlenen-kultur-ornegi-palanga/

Heval Zeliha Yüksel: Her şeyin hızlıca yapılıp edildiği, sırasında düşünülmeyip sonrasında hayıflanıldığı niteliksiz bir yığın haline dönüşen, çoğunlukla kamu yararı olmadan sürdürülebilirliğin hiç hesaba katılmadığı büyük şehir yatırımlarının yanında Mehmet Ali Bey Palanga’sı itiraf etmeliyiz ki ülkemiz için ve “unutulan doğu” için çok heyecan verici ve umut dolu. Size çok sorulduğunu tahmin ediyorum ancak mimar okuyucularımız için bir kere daha sürecin nasıl başladığını duymak isteriz.Ailemden kullanılmayan, ya da uzun yıllar boyunca yanlış kullanılmış ve verimliliğini yitirmiş diyelim, bir tarım arazisi kaldı. İlk aşamada tarım yapmaya, ardından da besi yapmaya karar verdim. Sanatçı olduğum için zamanla işin içine sanat ve kültür üreten holistik bir çiftlik olması gerektiği fikri gittikçe içimde büyüdü. Bu çiftlikte oturmaya başladığımdan beri de düşüncelerim hep aynı yöne gidiyor. Her anlamda daha bütüncül bir oluşum olması gerektiğine inanıyorum. Sadece tarım değil sanat, kültür, siyaset gibi hayat ile ilgili tüm alanlar daha bütüncül şekilde değerlendirilirse uygarlıkların yola gireceğini düşünüyorum. Bundan sonra gelecek olan geçerli kültürün de bu bütüncül anlayışın hükmünde olacağına inanıyorum. Özellikle küresel ısınma, şu an içinden geçiyor olduğumuz bir çeşit post modern üçüncü dünya savaşı, ulus devletlerin tekrardan harekete geçme eğilimleri, çok uluslu şirketlerin sorumsuz davranışları, bütün izmlerin post Sovyet zamanlarda olduğu gibi tekrardan sorgulanmasına doğru gidiyor olduğumuzu düşünüyorum. Kanımca dünya yeniliklere gebe ve doğacak çocuk şimdiye kadar uygarlıkların geliştirdiği tüm bilginin ve deneyimin bir amalgamı olacak. Başka yolu da yok zaten. Bakın işte küresel ısınma, Batı’da yükselen kafatasçılık, vahşi kapitalizmin liberalizm adı altında ticarileştirerek mahvettiği kültür ve sanat alanı, vesayet savaşları…Tüm bunların cevabının bütüncül düşünce olacağını öngörüyorum. Bu yüzden bir çiftlik hayvan da üretebilir, insan da eğitebilir yani diğer bir deyişle kültür de üretebilir. Zaten biliyorsunuz etimolojik olarak agriculture ve culture birbirlerini barındırıyor. Kültürlerin ortaya çıkmasında insanların tarım etrafında örgütlenmesi yatmıştır geçmişte.Çiftliğin yerine gelince; Anadolu’yu yer olarak seçmemiz de orada hazırda kullanılabilir toprağımızın olmasından kaynaklandı. Pragmatik nedenlerle doğuyu seçmem gerekti, topraklar batıda olsaydı batıda yapmak daha kolaylaştıracaktı işleri. Ama doğu olunca tabi biraz daha cesaret göstermem gerekiyordu. Yavaş adımlarla ilerlemeyi tercih ettim. İlk başta bir besi çiftliği yapmaya başladım. Ardından hep istediğim ve düşündüğüm bir konuyu hayata geçirmeye karar verdim. Mimarinin kendisi neden bir koleksiyonu oluşturamasın? Sanat koleksiyonu yapılabildiği gibi mimari koleksiyonu da yapılabilir düşüncesiyle yola çıktım. Dünyadaki örneklerine bakmadan ve bihaber yola çıktım ama bizimki zamanla örnek teşkil etmeye başlayacak gibi görünüyor. En son İspanya’da bir örnek duyduk. Yavaş yavaş mimari koleksiyonlar ortaya çıkmaya başlıyor. Mimariyi saklamak ve bunun kalıcı bir hafızaya dönüşmesini hedefledim. Nasıl ki bir müzenin görevi aslında eğitim vermek ise bizim çiftlik de batıdan ve yerelden akademisyen, öğrenci ve ziyaretçiler ağırlamaya başladı. Bunun ileriye yönelik bir mimari koleksiyon olmasını ben hayal ediyorum. Maalesef mimariye bu gözle bakılmıyor bizde. Örnek vermek gerekirse; Emre Arolat’ın Antalya Belediyesi için tasarladığı ve uygulanan bir projesi [Minicity], uluslararası ödüllü bir proje olmasına rağmen, mal sahibi belediyenin kararı ile yıkılabildi. Üstüme vazife olmamasına rağmen bari binayı Antalya Film Festivali’ne verirler diye çaba gösterdim ama nafile. O olaydan sonra ben biraz bu konuyu düşünmeye başladım. Çünkü hafıza bir dildir ve saklanmalıdır. Mimari yapılar da belleği oluşturur. Aslında çiftlikte çalışanlar da bocaladı en başta ama şimdi alıştılar, mimari dil ile hareket ediyoruz ve üç yılımız var önümüzde. Üç yıl sonunda tamamlayabileceğiz. Uzun lafın kısası ben Palanga projesine başladığımda çiftlik kuruyorum sanıyordum. Yakın bir arkadaşım geçenlerde “saçmalama sanat yapıyorsun” dedi. Haklı olabilir.

Çiftlik yaşayan bir organizma. İçindeki hayvanların rahatı, kullanıcı memnuniyeti ve çiftliğin sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilmesi de önemli. Yola çıkarken bir ana planınız (master plan) var mıydı? Yoksa zaman içinde mi gelişti hangi yapıyı arazinin neresine ve nasıl yapacağınız?

Sonuçta çiftliği hayvanlar için doğa ile uyum içinde yapmak üzere yola çıktık. Ben doğaya rağmen yapmaya ve yaşamaya hatta doğa ile mücadele fikrine karşıyım. Doğaya rağmen yapılan yapılar bana uygunsuz geliyor ve zaten sonuçlarını da görüyoruz. Doğa ile beraber, doğa ile bir çeşit dans ederek yaşanan bir yaşam tarzına inanıyorum. Erzincan’da geçirdiğim süreçte bunu öğrendim ve tecrübe ettim. O yüzden başlangıçta bu yapıyı şu şekilde bu yapıyı bu şekilde yapacağım diyemezdim. Bir çeşit deneysellik ile oluştu süreç. Tabii neyi nereye yapacağız gibi fikirlerim vardı ama kesin değildi. Bu durum başlangıçta mimarlarımız için aslında biraz zor oldu. Hayvanların davranışlarına göre şekillenen projeler çıktı ortaya. Hayvanların nasıl davranacağını beklerken beklenenden başkasını yapmaları projelerde de değişkenliğine sebep oldu. Kullanıcının insan olduğu proje daha rahat ilerliyor haliyle tartışılıyor kapıyı sağdan değil soldan açalım gibi… Ama kullanıcının hayvan olduğu projelerde yüzde yüz hayvanın kullandığı şekilde olmalı, öbür türlü zaten yapıyı kullanmıyorlar. Var olan tesis yapılarını neden örnek almadın derseniz hemen söyleyeyim: AB projeleri dahil hepsi yanlış. AB’de sorgulanan metotlar bugün ülkemizde değişmez doğrular olarak bürokrasi tarafından zorla insanlara yaptırılıyor. Bu çok korkunç ve maalesef gidişat bu şekilde. Bu sebeple bizim projelerimiz ortaya çıkarken deneme yanılma yöntemi ile bulduğumuz çözümler oldu. Nasıl ki siz yapıların maketini yapıyorsunuz, biz de bu maketleri sahada yapıyor ve içlerinde hayvanlarımızla gözlemliyoruz. Hayvanlar kullanıyorsa ve yarar sağlıyorsa devam ediyoruz veya değiştiriyoruz. Ondan sonra kalıcı yapıya geçiyoruz. Sonuçta bu süreç başında kabaca bir master plan vardı ama süreç içinde tekrardan gözden geçirip tecrübelere göre revize ettik. Örneğin, biz küçük baş hayvan ile büyük baş hayvanın çok yakın bulunmasına karşıyız çünkü mikrop taşınabiliyor. Bunun gibi süreç içinde tecrübe ettiğimiz dolayısıyla yerlerini değiştirdiğimiz projelerimiz var. Kazlar ve ördekler için bir korunak yaptığımız zaman merdiven koyamıyoruz çünkü ayakları kısa ama keçiler için bilakis merdiven talep ediyoruz çünkü eğimli arazi severler ve tırmanma içgüdüleri var. Mimarın gönderdiği proje çok güzel bir yapı da olsa, kaz içinse merdiveni çıkarmak durumunda kalıyoruz.Peki, yola çıktığınız model çok özel, çok boyutlu bir yatırım projesinden bahsediyoruz. Süreci uzun ve sürecin tasarımı da önem arz ediyor. Dünyadan benzer örnekleri tarama imkanınız oldu mu? Beğendikleriniz hangisi oldu? Az evvel bir İspanya örneğinden bahsettiniz. Bizim bildiğimiz bir Vitra örneği var ancak çiftlikten farklı bir merkez.Ben yola çıktığımda aslında böyle örnekleri olabileceğini de bilmiyordum. Bu fikir aklıma geldiği gün heyecanla Hasan Çalışlar’ı aradım. Benden önce Vitra örneğine bakmamı istedi. Tabii bizimki tam öyle değil. Vitra’da bir çeşit imza kampüs oluşturmuşlardı. Bizimki, hayvanların yararına bir yer olarak hedeflenmesi açısından farklıydı. Bizim projenin adı da aslında açıklıyor. Projemizin adı PAAF (Palanga Art & Architecture Farm) yani Palanga Sanat ve Mimari Çiftliği. Bu sebeple yapılacak eserler bir tasarım objesinden çok daha organik ve çiftlik hayatının bir parçası olmak zorunda idi. Ayrıca Türkiye’den iyi mimarlarımızdan bir kesit sunuyor. Aslında tüm konsantrasyonu Türkiye olarak başladı. Daha yeni yeni bir İtalyan firma ile çalışmaya başlıyoruz. Bu mimar genç, gelecek vaat eden, yükselmekte olan ve Prix de Rome ödüllü bir tasarımcı. Yavaş yavaş dışarı açılacağız. Yabancı isimleri ve sanatçıları da ileride PAAF’a entegre edeceğiz.Bu tür projelerde projenin yatırımcısının bir inisiyatif olması daha çok karşılaştığımız bir durum. Kendi başınıza biricik bir projeyi yüklenmişsiniz. Zorlukları muhakkak olmuştur. Biraz bahseder misiniz?Tabii ben sanat gelirimden elde ettiğim kazancım ile projeleri sırasıyla yapıyorum. Tüm projeleri hemen hayata geçiremiyoruz, vakit alıyor. Şu an finansmanı özel, ancak ilerde çiftlik kar etmeye başlayınca durum değişecek. Sanıyorum ilk aşamanın tamamlanması iki-üç yılı bulacaktır.Yapılar dışında saha için başka çalışmalar yapabildiniz mi bu süreçte?Ağaçlandırmaya önem veriyoruz. Son üç yılda 50.000 üzerinde fidan diktik. Hala da devam ediyoruz yeşillendirme çalışmalarına. Amerikalı bir ekip ile çalışıyoruz. Palanga’nın yeşillendirilmesini Birleşmiş Milletler projesi kapsamında ağaç dikme projesi ile eşleştirmeye çalışıyoruz. İyi Tarım ile alakalı iki projemizi de Amerika’dan iki üniversite projesini destekleyerek gerçekleştiriyoruz.İlk olarak Hasan Çalışlar ile çalışmaya başladınız. Hangi yapının tasarımını üstlendiler? Nasıl geçti süreç? Fikirlerinizin mimari projeye entegre aşaması nasıl oldu?Bu yapı KA Evi olarak geçiyor, 800-900 metrekare kullanım alanına sahip çelik bir strüktüre sahip.  Çelik strüktür İstanbul’dan getirildi sonra Erzincan’da monte edildi. Bazı malzemeler yurt dışından alındı. Maalesef Erzincan’dan aldığımız yapı malzemelerini daha sonradan atmak zorunda kaldık. Bir de müteahhiti yerelden seçmiştik, sonra büyük sorunlar ve zorluklar yaşadık. Mimar ile ilişki kurmayı ve projeyi bir mimar ile yönetmenin değerini anlayamayan bir bölgede bir şeyler yaratmaya çalışıyoruz. Şunu özellikle söylemek isterim; doğu ile Erzincan’ı karıştırmamak lazım. Çünkü Erzincan geri kalmış doğunun başını çeken bir yer. Hakikaten hiçbir malzeme bulamıyoruz.

Örneğin Hasan Çalışlar’ın son bir çalışması var, koyun ve keçi barınağı yapıyor, bunu sıkıştırılmış toprak ve kerpiç yöntemi ile yapıyor ama bu bilgi bile yok olmuş bu topraklarda. Bu bilgiyi bile İstanbul Teknik Üniversite’sinde geriye getirmek zorunda kalıyoruz. Üzücü bir durum. Daha kötüsü bu konuda yerelde kültürel manada bir destek de bulamıyorsunuz. Liyakatin önemli olduğunu düşünüyorum. Eşe dosta iş dağıtıldığı zaman sonuçlar kötü oluyor. Ben yereldeki şirketlerle çalışmayı çok istiyorum ama her zaman mümkün olamıyor maalesef. Üzücü bir durum.2017’de WAF’tan gelen ödül haberi size ne düşündürdü?Bizim böyle bir beklentimiz yoktu en başında ve bu projenin bu kadar dikkat çekmesine özellikle uluslararası camiada ses getirmesine olumlu manada şaşırdım. Daha sonra biliyorsunuz SO?’nun Tavuklar Evi projesi de ses getirdi. Hatta dünyada benzerleri yapıldı. Rastlantısal değildir diye düşünüyoruz. Bu yansımalar bize cesaret veriyor açıkçası. En son aldığımız Arkitera İşveren Ödülü de aynı duyguları hissettirdi.Han Tümertekin ile yaptığınız dairesel yapı hakkında biraz bilgi verir misiniz? İnekler içine yerleşti mi? Devamı olacak mı?Han Tümertekin ile yaptığımız proje deneysel bir proje. Yumurta kabuğu gibi ince bir strüktürden oluşuyor ama 2.5 ton yük taşıyor. Henüz hayvanları oraya koymadık çünkü üzerinden bakır tozu var ve pas tutmasını bekliyoruz. İlkbaharda hayvanları içerisine koyacağız. Hayvanlara ve çevreye zarar vermeyecek kadar az kullandık ancak beklemedeyiz. Bu proje, Fibrobeton sponsorluğunda ve mühendis Ahmet Topbaş ile birlikte gerçekleşti. Fibrobeton’un fabrikasında Ar-Ge çalışması yapıldı. Daha sonra bu yapıyı Düzce’deki fabrikada yapıp test ettiler. Daha önce denenmemiş teknolojileri denediler ve başarılı oldular. Sonrasında da ekip gönderip iki tane daha Palanga’da yaptılar.Nevzat Sayın ile görünmeyen bir duvara benzetilen ahır projesi yapıldı…Nevzat Sayın ile ortak bir noktamız var; ben brutalist mimariyi çok beğeniyorum. Çiftliğin tümü brütalist yapılardan oluşsun demedim ve demiyorum ama çimentonun bu yaratıcı kullanımı, çimentonun estetiğin diline hizmet eder şekilde kullanıldığını göstermek özellikle doğuda önemli diye düşünüyorum. Ahırdan ziyade bir dana korunağı yaptık. Bu yapı bitti ama Nevzat Sayın ile birkaç yapı daha yapacağız. Bu dana korunağını dikdörtgen bir ayakkabı kutusu gibi düşünebiliriz. Ön tarafından içine yeni doğmuş danalar giriyor ve içinde saklanıyorlar. Bunun yanına bir sulama havuzu yapılmıştı. Ve sulama havuzunun yanına bir veteriner odası ve bekçi kulübesi yapılacak.Emre Arolat’ın çizdiği eskizi gördük. Bu yapı ne zaman yapılacak ve ne amaca hizmet edecek?Çok amaçlı bir atölye, geniş bir işlik olacak yanında kuluçka aletlerimizi koyduğumuz bir kuluçkalık da var. Eğer becerebilirsek üst kısmında da benim veya misafir ettiğimiz sanatçıların üretimlerini yaptığı bir stüdyo olacak. Sanat stüdyosunun kuluçkalıkla ilişkilendirilmesini çok istiyordum. Emre de beni kırmadı.İnsanlar sanat faaliyeti için veya misafirliğe geldiklerinde nerede kalacaklar?Hasan Çalışlar’ın yaptığı KA Evi olarak adlandırılan yer aslında artık benim evim değil. Burası misafirler için ayrıldı. İki yatak odası var. İleride buraya yazar, sanatçı ve bilim adamlarını davet edeceğiz. Ben tek başıma arkada 30 metrekarelik bir stüdyoda kalmayı tercih ediyorum.Sırada hangi mimar ile hangi yapıyı yapmayı düşünüyorsunuz?Kerem Piker ile açık ve kapalı mutfak üzerine çalışıyoruz. Bunu da tamamen yereldeki mutfağı ayakta tutmayı amaçlayarak yapıyoruz. Çevre üniversitelerle çalışmayı düşünüyoruz. Tandırlar, ocaklar vs. olacak. Önümüzdeki yıl Nevzat Sayın’ın yeni projeleri olan veteriner odası ve bekçi kulübesini bitireceğiz. Hasan Çalışlar ile keçi barınağı yapacağız. Arman Akdoğan ile yarı açık besi projesi yapacağız. Halihazırda Arman Akdoğan hazırlıyor. Nisan 2020 yaz sonuna kadar bu projeyi yapacağız. İşler yolunda giderse Eren Çıracı ile henüz araştırma safhasında olduğu bitki ve ağaç tohumu üretmek amaçlı sera projelerini de yapmak istiyoruz. Önümüzdeki yılın projeleri bunlar olacak. Sonrasında ve Selin Maner’in projeleri takip edecek.Sosyal mimarlık ürünü olması açısından şimdiden örnek teşkil edeceğini söyleyebiliriz Palanga’nın. Prototip olmasını hayal ediyor musunuz?Türkiye’nin başka öncelikleri var, hele Elazığ depremi ardından kalitesiz yapı stokunun yeniden yapılması gündeme geliyor, bizim çiftliğe gelene kadar elverişsiz koşullarda yaşayan kişilere konutlar üretilir diye düşünüyorum. Tarımın kültür örgütlenmesinde yeri olduğunu söyledik ama bir yandan gündelik hayat da sunabiliyor olması lazım böyle yapılanmaların.Mimarlar ile çalışıyorsunuz. Sanat mimarlık birlikteliği hakkında neler düşünüyorsunuz?Geçenlerde Amerikalı bir dostuma sanattan biraz uzak kaldığımı, Palanga’nın çok vaktimi aldığını, suçluluk hissettiğimi söyledim. O da bana dışardan baktığından Palanga’nın kendisinin bir sanat eseri ve benim en son projem olarak gördüğünü ve benim farkında olmadığımı söyledi. Palanga’da ben detaylarla uğraşırken fark etmiyorum ama dışarıdan genel resme baktığınızda bir sanat projesi olarak da görülebilir. Mimarlar ile çalışırken ortaya bir bütün teşkil edecek bir sanat eseri çıkarıyormuşuz gibi düşünmeye başladım.Kendi adıma ülkeye ve geri kalmış doğuya hizmet içeren ve insanlığa fayda sağlayan bu projeniz için sizi yürekten tebrik ediyorum.

 

https://www.arkitera.com/haber/turkiyede-cagdas-konut-mimarligi-sergisi-berlinde-acildi/

https://cmmimarlik.com.tr/projeler/noxx-apartmani/

Mimarlar Odası Adana, Ankara, Balıkesir, İzmir Şubelerinin, Berlin Mimarlar Odası iş birliği ile düzenlediği sergi 9 Aralık’ta Berlin’de açıldı.“Housing Construction in Turkey: Contemporary Tendencies and The Traces of Modernism” (Türkiye’de Konut İnşası: Güncel Yönelimler ve Modernizmin İzleri) olarak isimlendirilen sergide yer alan, karma kullanım, site, sosyal konut, tek ev ve rezidans gibi farklı tipolojilerdeki 26 konut yapısı aşağıdaki gibidir:

1+1 Apartman (İkikerebir Mimarlık)

Angora Evleri

Arte Teras Evler (VEN Mimarlık)

Avend Çayyolu

Barbaros Evi (Onurcan Çakır)

Beysuvera Evleri

Beyza Apartmanı

Code Yıldız

Dreamland Golf ResidencesEkinci Academy Concept

Ekinci-Ekol-Mixed Use

Sedat Gürel Evi (Sedat Gürel)

Hatipoğlu Evi

Hukukçular Sitesi (Haluk Baysal ve Melih Birsel)

Kınacı Evi

Mea Evleri (VEN Mimarlık)

Miramar

Noxx Apartmanı (Mimarlık)

NP12 Evleri (ddrlp Mimarlık ve Tasarım Hizmetleri)

Onev Evleri

Ortaç Villası (BT Mimarlık)

Şahindal Evi

Teoman Baygan Evi (Joys Alegra Israel)

Narlıdere Evi (Boran Ekinci Mimarlık)

T-Evi (Onur Teke)

Yenikent Sabuncu Sitesi

Mimarlar Odası yayınladığı basın bülteninde, serginin açılış gününde yapılan paneli aşağıdaki gibi anlatıyor:Sergi ve Panele Türkiye’den Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, mimarlık alanındaki çalışmalarını anlatmak üzere, Berna Tanrıverdi, Tülin Çetin, Orhan ve Zeynep Uludağ da katıldı. ACE (Avrupa Mimarlar Konseyi) Yönetim Kurulu Üyesi, Ulusal ve Uluslararası Mesleki Politika Bölüm Başkanı Ruth Schagemann’ında katıldığı etkinlikte sergi ile birlikte moderatörlüğünü Betül Kesici’nin yaptığı panelde, Yüksel Yeşim Uysal tarafından hazırlanan, Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nuray Bayraktar tarafından yürütülen TÜBİTAK projesi “Sivil Mimari Bellek 1930-1980” çalışmasından elde edilen konut tipolojileri ve Türkiye’de konutun gelişimi örneklerle sunuldu.  Etkinlikte Paul Bonatz tarafından 1944 yılında tasarlanan Saraçoğlu Mahallesi de tartışmalarda önemli bir yer aldı.

http://www.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=10474

https://biozetgayrimenkul.com/2019/08/05/hep-istanbula-en-iyi-surdurulebilir-konut-projesi-odulu/

HEP İstanbul’a “En İyi Sürdürülebilir Konut” Projesi Ödülü Mimarlık tarafından tasarlanan, Tekfen Gayrimenkul tarafından hayata geçirilen HEP İstanbul, bu yıl Amerika’da düzenlenen ISBS2019 Sustainability Award – En İyi Sürdürülebilir Uygulamalar Yarışması’nın “Sürdürülebilir Yapı-Konut” kategorisinde birinci seçildi.Esenyurt’ta yer alan HEP İstanbul, bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Sürdürülebilir Yapılar Sempozyumu kapsamında gerçekleştirilen En İyi Sürdürülebilir Uygulamalar Yarışması’nın “Sürdürülebilir Yapı – Konut” kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü.Tekfen Gayrimenkul tarafından çevre dostu bir proje olarak hayata geçirilen, Mimarlık tasarımı HEP İstanbul; sosyal alanlara ve peyzaja geniş yer ayırıyor. Projede farklı yaş gruplarındaki çocuklar için tasarlanmış 1400 m2’ye yakın açık çocuk oyun alanları, 3 km uzunluğunda yürüyüş ve bisiklet parkurları, yüzme havuzları, spor ve aktivite alanları bulunuyor.Sürdürülebilir çevre prensibiyle tasarlanan HEP İstanbul; su ve enerji tasarrufu sağlayan sistemleri, iç mekân hava kalitesi, doğal aydınlatma, sıcaklık ve nem kontrolü, atık yönetimi gibi standartların sağlanması ile fark yaratıyor.Birinciler uluslararası jüri üyeleri tarafından belirleniyorHEP İstanbul projesinin ödül aldığı yarışmada, projeler Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Texas Tech Üniversitesi, Texas A&M Commerce Üniversitesi, Amerikan Mimarlar Enstitüsü ve ABD Yeşil Binalar Konseyi’nden kent ve yapı uzmanlarının bulunduğu jüri tarafından kent vizyonu, sürdürülebilirlik, etkin ve verimli çalışma, çevresel hassasiyet, uygulanabilirlik, tasarım, şehre ve topluma katkı, uygulama biçimleri, ortaklık/paydaşlık yapısı ve yeni yaklaşımlar gibi kriterler açısından değerlendirildi.HEP İstanbul projesi LEED sertifikası da almıştıProje, sürdürülebilir enerji ve kaynak kullanımı açısından sektörde uluslararası en önemli sertifikalardan olan “LEED” (Enerji ve Çevre Tasarımında Liderlik) sertifikalarını almaya hak kazandı:11 adet konut bloğu LEED New Construction kategorisinde Gümüş ve 14 adet sıra ev bloğu ise LEED for Homes kategorisinde Altın seviye ile derecelendirildi.Proje sayfası: https://cmmimarlik.com.tr/projeler/tekfen-hep-istanbul/Yarışma duyuru sayfası: https://www.cityscapeglobal.com/en/Awards/2019-finalists.htmlMimarlık tarafından tasarlanan HEP İstanbul, bu yıl Amerika’da düzenlenen ISBS2019 Sustainability Award – En İyi Sürdürülebilir Uygulamalar Yarışması’nda “Sürdürülebilir Yapı – Konut Kategorisinde” birinci seçildi.Mimarlık ekibinden Sezin Ergene’nin, 2019 Milano Tasarım Haftası izlenimlerini paylaştığı yazı, Arredamento Mimarlık Haziran Sayısı’nda yayınlandı:

  1. Salone del Mobile.Milano (iSaloni / Milano Mobilya Fuarı) 9-14 Nisan 2019 tarihleri arasında düzenlendi. Türkiye’den bir grup mimar ve tasarımcı, Yıldız Entegre’nin davetiyle fuarı ve paralelinde tüm kente yayılan Milano Tasarım Haftası etkinliklerini ziyaret etti. Geziye katılan tasarımcı ve mimarlar Milano Tasarım Haftası ve iSaloni izlenimlerini paylaştı.

Bu seneki moda çizgilerinde olduğu gibi, mobilya fuarında da canlı renklerin, floral desenlerin, eğrisel formların hakimiyetini gözlemlemek mümkün. Özellikle terrazzo ve mermer desenlerinin ahşaba yansıması “doğal olan”a dönüşe işaret ediyor. Bu izler aydınlatmadan halıya, camdan mobilyaya tüm ürünlerde takip edilebiliyor.Kullanıcı deneyimini temel alan ürün sunumları ise ana fuar alanı dışında, şehir merkezinde Brera, Tortona ve Lambrate gibi mahallelerin içerisine yayılmış gösterişli bir tasarım festivali olarak karşımıza çıkıyor. Dünyaca ünlü tasarımcılar, mimarlar, markalar ürünlerini kentin sokaklarını, avlularını, meydanlarını, boş endüstriyel yapılarını, garajlarını kullanarak ve buraları galerilere dönüştürerek sergiliyorlar.Sergilerin ana mekanlarından biri olan Milano Üniversitesi’ndeki yerleştirmeler, gezegenin sıkıntılarına dikkat çekmek ve onları eleştirmek adına hızlı tüketim, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik gibi konulara değiniyor.Mimar Arthur Mamou-Mani’nin, Palazzo Isimbardi’nin avlusuna yerleştirdiği birbirine geçerek çoğalan biyotuğlalardan oluşan tasarımı “Conifera”, yenilenebilir malzemelerin potansiyelleri üzerine kurgulanmış bir sorgulama olarak tanımlanabilir.Ibrahim Mahama’nın yerleştirmesi “A Friend” ise şehrin tarihi kapılarını kullanarak dünyadaki yoksulluk ve göç sorunlarına dikkat çekiyor.Küreselleşen dünyadaki yapay zeka ve robot teknolojisine parmak basan örneklerden en ilgi çekici olanı ise insan ergonomisini hareketler üzerinden yorumlayan ve imaj olarak bize sunan “Bodies in Motion” çalışmasıydı.Kullanıcı deneyimlerinin birebir test edildiği en önemli örneklerden biri Dornbracht’ın sanal gerçeklik başlığı ile süslediği Brera’daki galerisiydi. LG’nin Foster&Partners ile ortak ürettiği kıvrılan televizyon ise teknolojinin tasarımdaki katkısının geldiği son nokta olarak yorumlanabilir. ■ Sezin Ergene,  Mimarlıkİstinye Üniversitesi, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen 14 hafta sürecek “Mimarlarla Buluşmalar” seminerlerinde; öğrenciler, Türkiye’nin önde gelen mimarları ile buluşuyor.

https://www.mimarizm.com/etkinlikler/bulusmalar/istinye-universitesi-mimarlarla-bulusmalar-seminerleri_129889

XXI Şeffaf Bülten platformunda yayınlanan Temmuz 2018 tarihli söyleşisi: Mimarlık kurucusu   cama dair sorularımızı yanıtladı.Camın aklınıza getirdiği kavramlar neler olur?
Kırılganlık, hassasiyet, geçirgenlik, yansıma, temizlik-kirlilik, pencere.Cam tasarımlarınıza ne katıyor / nasıl etki ediyor?Işık, görsel devamlılık, iç-dış ve mekanlar arası ilişki.Camı en çok hangi malzemelerle bir arada kullanıyorsunuz?Bir malzemede karar kılındığında diğeri bir şekilde onun yanına yanaşıyor. Soru yapısal elemana bağlı ise metal, taş, ahşap diyebilirim. Dekorasyon için ise bu duruma bağlı, değişken ve formülsüz. Şimdiye kadar muhtelif malzemeler cama denk gelmiş olabilir.Zaman içinde cam teknolojisi nasıl gelişti ve sizin için neleri mümkün kılıyor?
Mimari üslup, dönem tarifleri, kullanılan hacim, tipolojik evrim değişiklikleri strüktür gelişmelerine ne kadar bağlıysa cam teknolojisinin gelişimi de bir o kadar bağlayıcı.

Camın ebatlarının arttığı ve biçim verilebilir bir doğrama malzemesinden öteye geçerek kabuk, muhtelif yapı elemanları ve hatta taşıyıcı haline geldiği malum. Dolaysıyla yapısal dolu-boşluklardan daha fazlasını da ifade ediyor.Camın daha özgür kullanımları için hayalleriniz neler?
Camın, şeffaflık ve dayanım ihtiyaçlarının her ikisini de ve hatta gerektiğinde birinden birine veya ara kademelere göre programlanabilmesi bugün artık mümkün. Kırılmamasını tahayyül etsem diyeceğim, ha gayret o da mümkün. İlla zorlayacaksak şunu diyeyim: Pencere, kanat, menfez vs olmadan ihtiyaca göre hava geçirgen olmasını hayal edeyim. Nasıl yapılır bilmiyorum ama düşünmesi zor değilmiş.konuk editörlüğünü üstlendiği, “Detay” temasıyla hazırlanan, BETONART’ın  55. sayısı için düzenlenecek yazar buluşması, 3 Mayıs Perşembe saat 19.00’da Studio-X Istanbul’da gerçekleştirilecek. moderatör olacağı buluşmanın konuşmacıları ise Sevince Bayrak, Melis Cankara, Bogachan Dundaralp ve  Ilhan.İKÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü, Koleksiyon / İstanbul Serbest Mimarlar Derneği Mimarları Ağırlıyor Söyleşi ve Sergileri etkinlik dizisinin konuğu olarak, 25 Nisan Çarşamba günü saat 15:30’da İKÜ Ataköy Yerleşkesi, Akıngüç Oditoryumu’nda bir söyleşi gerçekleştirecek.Mimarlık projelerinin yer aldığı serginin açılışı ise aynı gün saat 16:30’da Akıngüç Oditoryumu fuaye alanında yapılacak. 4 Mayıs 2018’e kadar sergiyi ziyaret edebilirsiniz. İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İstanbulSMD) tarafından her yıl Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) organizasyonuyla düzenlenen, 22 Kasım Çarşamba günü YEM’de gerçekleşecek Türkiye Mimarlığı ve Yapı Sektörü Gündem Buluşması’nda, saat 16.00-17.00 arasında Müge Cengizkan moderatörlüğünde gerçekleştirilecek Retrofit ve Renovasyon Projelerinin Yararları ve Zorlukları konulu panelde Ahmet Alataş ve Hasan Çalışlar ile birlikte konuşmacı olarak yer alacak…Mimarlık tasarımı Noxx Apartmanı, her biri mimarlığın farklı niteliklerini yansıtan 34 farklı mimarlık ofisinin tasarladığı 35 binadan oluşan, Nurus Güncel Mimarlık Yıllığı 2017 seçkisi sergi ve kitabında yer aldı. Editörlüğünü ve küratörlüğünü Sait Ali Köknar’ın, fotoğrafların çekimini ise Cemal Emden’in üstlendiği sergi, 21 Ekim 2017’ye kadar Galeri Işık Teşvikiye’de ziyaret edilebilir.Bienaller panayırdan, ulusal sergilerden yıllar içerisinde evrildi . “Modernite kültürüne özgü kimi yapısal unutkanlık biçimleri vardır” der Paul Connerton. Aravena’nın cepheden bildirme olarak ortaya attığı geniş bir kavram ama kastı belli. Yayılmacılığı ve yerleşikliği ile yere ait unutkanlığın tozunu silkelemeye gayret ediyor. Doğu-batı, kuzey-güney dağılımı dahilinde modern merkezin oluşturduğu alışkanlıkları sorguluyor. Mimari üzerinden kültürel amnezi ile uğraşıyor.Kapitalizmin doğasında olan hareket etme mecburiyeti nedeniyle mutenalaştırma, dönüştürme veya periferide yeni alanlar oluşturma ile şehirlerin sürekli yapısallaşması malum. Ülkeler arası mecburi göçler, mağduriyetler ile merkezlere doğru hareket etme veya merkez değiştirme trajik bir çelişkiye işaret ediyor. Değişen mekanlar, kayan coğrafyalar/kültürler dahili temel barınma sorunu bugün farklı çözümlere, önlemlere ihtiyaç duyuyor. Kırsal ve kent arasındaki sınırların iyiden iyiye eridiği, hem çok merkezli yapı hem de teknolojinin sınıfsız ve sınırsız kullanımı nedeniyle ekonominin, siyasetin, savaşın kendi organizmasını yarattığı içinde bulunduğumuz zamanlar fiziki mekanların, bağlamsal mekan kurgularının tarifi güçleşmeye başladı. Aravena ve 15. Venedik Mimarlık Bianel’i kapsamında en dikkat çekici kanallardan biri yerleşiklik, birbirine bağlı kurgular ve devamlılığın pamuk ipliği ilişkileri, kopmaya meyyal muğlak mesnetler. Yer değiştirmeler veya ihtimaller. Tam da cephe hali.Alejandro Aravena Şili’li bir mimar. Sadece Şili olarak değil Güney Amerika bölgesinin mimari yaklaşımını ve kendine dair oluşturmaya çalıştığı hareketi izliyoruz. Ülkesi ve benzeri yapıdaki diğer ülkelerin kısıtları üzerinden şehir-yapı, yoğunluk, mağduriyet meselelerini sorgularken önemli bir fark ortaya koyarak bu meselelerin çözülmesi veya daha da keskinleşmemesi gayesi ile prospektif senaryolar üretiyor. Kaynak kıtlığı, arazi rantları ve var olan yapısal alanların kullanım/program dengesizliği, ekonomik dengesizlikler ve bunun barınma ile ilişkisi dünyanın hepimizin bidiği çoğunluk coğrafyalarında daha da trajik hale gelen bir sorun olarak hızla büyüyor. Nüfusun ve kaynakların dengesiz kullanımı bu kaynakların paylaşımını ciddi oranda etkilemekte.”Mimarlar kendilerini sanatsal özgürlük adı altında bağlam dışı bıraktı” diyen Aravena mimarinin bağlamını genişletiyor.Bu tür geniş katılımlı uluslararası sergilerde ana temaya yaslanan, yanından geçenler olduğu gibi temas etmeye yeltenmeyen pavyonların da olması mümkün. Aravena’nın ortaya koyduğu  temayı baz alarak gerek modernliğin gerekse de dünyasının içerisine başka bir retorik ile sızmaya çalışan, çıkmazlara körükle giden, provokatif tavırlar en kayda değerleri.“Harikulade mimarlık”, “Şahane cephe” vs. gibi yorumlardan daha çok konuşacağımız durumların zamanı geliyor.Şahane, gıcır malzemenin de. Malzemenin ne olduğundan çok nasıl oluştuğu ve nelere sebep olduğu gene Aravena’nın yapıların malzemelerinden değil fikirlerden kurulduğunun yansıması olarak moderniteye özgü yapısal unutkanlık biçimleri ile bu bianelde ortaya seriliyor.Merkez ve çeper sınırları ne kadar muğlaklaştı ise coğrafi sınırlar da göçler ve müdahaleler ile benzeri  bir  tanımsızlığa evrilmekte. Britanya’nın AB’den ayrılma isteği, devletler arası sınır kontrol ve karşılıklı koz anlaşmaları, sağcı hükümetlerin ve lobilerin günden güne palazlanması, batı karşıtı gerilla devletleri, uluslararası çok kimlikli terör eylemleri modernizmi ortaya koyan nüvelerin, sürecinin,  merkezleşmenin, kültürel amnezinin, sosyal yapının tezahürü. Nerden baksak yaşama dair ve mekansal bir kavgası var. Bunun gayet farkında bir küratör de konuyu 2 oda bir salon terminolojisine sıkıştırmıyor.Alejandro Aravena 15. Venedik Mimarlık Bienali vesilesiye romantizm ile mimarlık arasına sanal bir duvar çekiyor.Mimarın Rolü İşverenle Yer DeğiştiriyorTürkiye’deki mimarlık ortamı ve inşaat sektörünün güncel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Kentsel dönüşümün ve buna bağlı ekonomisinin aldığı hız ve yoğunluk nedeniyle, tersi olması gerekirken, inşaat sektörü mimarlık ortamının önüne geçti ve mimarlığa yoğun bir baskı uygulamakta. Hâlbuki kültürel bir yapı olarak mimarlık, hem yaşanabilir çevrenin makul kurulması ve/veya devamı hem de inşaat teknolojisinin ilerlemesi, gelişmesi için uzun ve sağlıklı bir ortam olmalıdır.İnşaat sektörünün bileşenlerinden bahsedecek olursak, sizce mimari tasarımın ve mimarın rolü bunların neresinde kalıyor?nşaat sektörü hele ki satışa yönelik/ticari bir proje ise mimari tasarımın ya da mimari ile pazarlamanın kıymetini eskiden olduğundan daha fazla anlamış durumda. Fakat fiil olarak mimarlığın kazandığı bu kale, özne olan mimar işin içerisine girince böyle olmuyor ve tam bir çatışma alanı oluşturabiliyor. Mimarın rolü işverenin rolü ile yer değiştiriyor. Ortak fiilde öznenin ikamesi “ben yaparım olur”  kalıbı ile, mimari tasarımları iyiden iyiye anonimleştirip konvansiyonel bir hale getiriyor.İnşaat sektörü sizce teknoloji,  malzeme ve inovasyon anlamında kendini yenileyebiliyor, değişimlere ayak uydurabiliyor mu? Türkiye olarak dünyanın neresindeyiz?Türkiye inşaat sektörünün yenilenme kabiliyeti, dünyanın bir tarafının hazır verisi üzerine kurulu. Bizler şahane geliştiricileriz; ama başlatıcı, yaratıcı olmak ile ilgili bir sıkıntımız var. Bunun en büyük nedeni de bahsettiğim gibi mimarlığın kültürel ve teknik olarak ortaya koyduğu, koyma potansiyeli taşıdığı malzemenin, teknolojinin üzerinden gitmek, bu noktaya yaslanmak. Yapı malzemesi ve teknolojisi mimarlığı ile var olur, gelişir. Diğer türlü mimarlık için birer seçenek halini alır. Yapı yapma teknolojisinde hızlı ve ekonomik imalat ile ilgili, çok defa teyit edilegeldiği üzere, pek sıkıntımız yok galiba ama konu sadece bundan ibaret olmamalı.Türkiye’deki güncel kamusal yapılardan (kültür, spor, eğitim yapıları vs.) en nitelikli ve dikkat çekici bulduğunuz hangisi? Neden? (Kendi projeleriniz ve çalıştığınız yatırımcı firmaların diğer projelerinden örneklememenizi rica ederiz.)Bağlam, teknoloji ve mimari tavrı nedeniyle Ahmet Alataş’ın Robert Kolej içerisindeki öğrenci merkezi.Türkiye’deki güncel konut yapılardan en nitelikli ve dikkat çekici bulduğunuz hangisi? Neden? (Kendi projeleriniz ve çalıştığınız yatırımcı firmaların diğer projelerinden örneklememenizi rica ederiz.)İklimsel, topografik ve iddiasını mütevaziliği ile aktarması nedeniyle Çırakoğlu Mimarık’ın Bodrum Gümüş Su Evleri.Türkiye’deki güncel ofis yapılardan en nitelikli ve dikkat çekici bulduğunuz hangisi? Neden? (Kendi projeleriniz ve çalıştığınız yatırımcı firmaların diğer projelerinden örneklememenizi rica ederiz.)İsmi, cismi ve kentsel ilişkisinden dolayı Denge Mimarlık (Ömer Selçuk Baz+Emine Didem Durakbaşa)’ın TC Bursa Merkez Bankası.Şanı mimarla yürütme ihtimaliHerhangi bir ‘yer’in neden tebaasında tasarlanması, yapılması gerektiğine dair bir hassasiyet geliştiriyoruz? Müzeler bir kültür yapısıdır ve illa o kültürün içerisinden üretilmeleri gerekmez. İspanyol olmayan Frank Gehry, Bilbao’da; Alman olmayan Daniel Libeskind, Berlin’de; James Stirling, Stuttgart’ta; Fransız olmayan Renzo Piano ve Richard Rogers, Paris’te; Amerikalı olmayan Sanaa ikilisi, NewYork’ta; Finli olmayan Steven Holl Helsinki’de… Liste uzar gider ki muhtemelen ‘modern’ mimarlık tarihi içerisinde adı anılası müze ve benzeri yapıların ait olduğu ulus dahilinde kotarılmış olanları eser miktarda kalabilir. Bu işin bir yönü.Rönesans ile başlayan koleksiyonculuğun ve/veya müzeleşme hareketinin 18. yüzyıldan itibaren ulus devletlerin gelişimi ile modern müzelere evirilmesi koşutluk içeriyor. Müzeciliğin menşeine atfen Roma’ya, antikite mitolojisine bakış atarak yerli formüllerle, tasarımcılarla kurgulanan müzelerin, modern üslubun artık uluslararası üslup haline gelmesi ve bilhassa modern sonrası dönemde oraya ait bir mimar ile ortaya konmasından bahsedemeyiz ki bunda da bir tuhaflık yok. Üstelik bu müzeyle de sınırlanamaz.Bizim için konu ve üzücü olan bu tür çabalarda yerli mimarı hepten görmezden gelmek. Birtakım gelişmelerde karma davetlerle işin içinden çıkılmaya çalışıldı. Lakin sonuç değerlendirmeler de önem taşıyor çünkü olan “Bir de buradan” deyip dostlar alışverişte görsün savuşturması ya da niyetiniz belli ise vicdan sarması.Batı sanatı, Fatih’in Lorenzo di Medici ile ahbaplığından beri bu toprakların gündeminde. İlk müzemiz sayılabilecek Aya İrini’deki Müze-i Hümayun’un ilk müdürü bir İrlandalı, devralan bir Alman. Fransız Gerome, Dolmabahçe koleksiyonunun kurulmasına yardımcı oluyor. Sanat izleği, dinamiği geldiği yöne odaklı, zarf mazruf ile tanımlı. Günümüzde müze içeriği sirküle olan, olması istenen, göz önünde bulunan, lafı edilen, adı anılan bir halde ise kıymetlenir. Tasarımcısı/mimarı da güncel/popüler dünya içerisinde belki de müzenin gerekçesinin de üstünde bir sıfatla yer bulabilir. Özel müze girişimcisi de tereddütsüz bu noktaya kanalize olabilir, ki genelde yaşadığımız bu. Kısaca projenin kendisinden önce ismin süksesinde karar kılmak. Neticede modern/çağdaş bir müzeniz varsa dünyadaki örnekleriyle koleksiyon anlamında nasıl baş edebilirsiniz ki? Ama en azından mimarı ile şanı yürüme ihtimali vardır, ihtimali. İşin bir de kapalı tarafı var ki o da kimi aracı, niyet yüklenici aktörler. Olası ihtimaller veya duyumlar üzerinden ortaya çıkan müze ve benzeri girişimler zaten belirli tariflere teşne olan projelerin dümenini tümden yönlendiriyor.Sizce mimarlık, iç ve genel mimarlık diye ikiye ayrılabilir mi?Düne kadar hayır diye cevap verdiğim bu soruyu bugün neden olmasın diye cevaplıyorum. Tek kimlik, uzmanlık, tanım dahilinde kotarılan disiplinlerin iyiden iyiye ayrıştığı ve ayrışmaya devam ettiği aşikar. Biraz zorlarsak iç mimariyi dahi parçalarına ayırabiliriz. Malum “genel” başlığı altında sizin de telafuz ettiğiniz bir tabir bugünü ne kadar karşılayabilir?Kimilerine -mesela Bruno Zevi- göre mimarlığın özgün yanı iç kütlede yatmaktadır. Fakat bir de işin içinde İÇ ve DIŞ’ın ilişkili tezahürü var ki bu da adeta bir yumurta tavuk hikayesi. Bu iç-dış denkliği Philippe Boudon’a göre de kültürel/coğrafi bir sorunsal ve karşıtlığı da barındırır.  İç mekan aynı zamanda bir içeriktir. Yapının gerekçesi de çoğu zaman bu içerikte yani iç mekanda yatar. Bu noktada “dışarısı diğer bir içerisidir” diyen Le Corbusier’i de hatırlamakta fayda var.İç mimarlık eğitimi ile mimarlık eğitimi ne kadar ayrışır, ne kadar benzeşir?İç mimarlık mimarlığın bileşenlerinden biri. Eğitimlerin birbirini karşılayan evreleri dahilinde bir aradalığı malum ama belli bir noktadan sonra atmosferik koşullar, yerçekimi, topografya, kent, ulaşım, tabiat vb.  bağlamlar içeriğinde mimarlık eğitimi farklılaşır.Dünyada ve Türkiye’de iç mimarlık ile mimarlık pratiğine ilişkin uygulama ve statü farkları var mı?Yapının sorumluluğu dahilinde mimari pratiğin bir farkı var. Yapı ruhsatı, yasal müellifiyet, tabiat koşulları, şartları, -şayet varsa- kentsel sorumluluk gibi mimarlığın pratiğine dair farklar. Bunlar ve benzerleri de  en fazla spekülasyona uğrayan, yasal düzenlemeleri yerinde durmayan, tüm ölçeklerde idarelere angaje, ekonomik olarak farklılaşan koca bir çatışmalar alanı. Yıllardır duyula gelen “bu mimarlar nerede?”, “mimarların hiç mi suçu yok?”, “Ah mimarlar, vah mimarlar” nidaları arasında geçen “sizi gidi iç mimarlar” duymayız, duymamışızdır.Toplumsal statü ise farklılaşıyor. Yorumlara açılıyor. Örneğin “sosyete mimarı”. İlk elden iç mimarlar ile tanımlıdır. Şöyle aklınıza “sosyete mimarları” getirmeye gayret edin zorluk çekmezsiniz çünkü çoğu zaman magazinel bir mevzudur. İç mimari bu titri kabul eder. Doğal. Çünkü iç mimari kentli olmakla, burjuvaziyle, sınıfsal sıçrama yapma arzusu ile beraber gelişe gelmiştir. Sosyal yaşamın içerisinde olanaklarına ulaştığı için, gayet tutarlı bir şekilde, burada yeşerir.Tarihsel süreçte bir mimar kentsel ölçekten mobilya ölçeğine kadar geniş bir skalada tasarım yaparken bugün baktığımızda mekan tasarımında iç mekan tasarımı, aydınlatma, akustik gibi pek çok farklı uzmanlıktan bahsedebiliyoruz. Sizce böyle bir uzmanlaşma gerekli mi? Sizin meslek pratiğinizde böyle bir uzmanlaşma ne kadar geçerli? Bu görev ayrımında neler / kimler belirleyici oluyor?Bu uzmanlıklar birlikteliği bir ölçek, niyet, mimarın kendi ilgi ve yeterlilik meselesi.   Uzmanlaşma gerekli olabiliyor. Fakat olmayabilir de. işveren de mimar da yapı da bu görev paylaşımının varlığında belirleyici olabilir.  Aydınlatma, akustik vb. uzmanlıklar iç mekan tasarımının gayet tabi bileşenleri, tıpkı iç mimari kararlar gibi. Enstrümanların katkısıyla çoğalan yokluğu ile eksilen mekansal bir orkestrasyon artık söz konusu olan.“Tarihi Mimar”larda olan kentten mobilyaya tasarım skalasında bir sorun yok. Gayet tabi bugün de mümkün olabilir ve oluyor da. Bakınız Hadid, Foster vs. Uzmanlıkların artmasının ve yapı tasarımına mimarın yanında müdahil olmasının temel bazı nedenleri var. Teknolojik karmaşıklıklar, etkileşimler artık yapıların tasarımını ve ortaya konulmasını çetrefilli bir hale büründürdü. Bunun yanı sıra yapı imalat süreleri ekonomilerinden dolayı epey kısaldı. Bakmayın on yıl devam eden bazı projelere, bir yıl önce gittiğiniz bir şehire bugün gittiğinizde yeni bir yapı ile karşılaşabiliyorsunuz. La Sagrada’nın halen inşa ediliyor olması yapının hala inşa ediliyor halinin sevilmesi.İç mimarlık gerek eğitimi gerekse meslek odaları ile mimarlıktan ayrılmış durumda. Fakat pek çok mimarın kariyerlerinin bir döneminde dahi olsa iç mimarlık yaptığını biliyoruz. Sizce iç mimarlık Türkiye’de bir uzmanlık alanı olarak ne kadar ciddiye alınıyor?Geleneksel mimarlık eğitimi işlev doğrultusunda iç mekan kurgusu, mekansal partisyonlar ile başlar ve yürür. Hatta halen devam eden, bizlerin de benzer tedrisattan geçtiği mimarlık eğitiminin proje/etüd evresinde günün sonuna gelindiğinde iç mekan kurgusu oluşturulmuş ama binanın nasıl cisimleşeceğine nefesin kalmadığı bir süreçten bahsedebiliriz. Dolayısıyla okuldan okula bu formüller değişse de, küçük ya da büyük farklar olsa da mimarlık eğitimi iç mekan bilgisini verir, mekansal kurguyu öğretir. ‘İçeriden dışarıya çizmek’ zorunluluğu ‘dışarıdan içeriye çizmek’ zorunluluğu kadar taraflıdır” der Walter Gropius. Bu işin eğitim yönü. Mimarların kariyerlerine iç mimari ile başladığı ve yapı tasarımı yanı sıra devam ettirdiği de bilinen bir gerçek. Bunda, bina tasarlama yetkinliğine henüz gelmemiş olmak, gelindiyse de bunun için işveren/iş bulamamak ve iç mekan tasarımının daha kolay alınıp kotarılmasının payı var. Ve bir öğrenme süreci. Bu sadece mimari iş alma/iş verme yöntemlerinin sorunlu ve dar olduğu bizim gibi memleketlerde değil bir çok coğrafyada rastlayabileceğimiz bir süreç. Gayet de doğal. İç mimarinin hem meslek tarifi hem de kendine alan tanımlamasına itiraz edilemez ama mimarları bu sahadan düşürme çabası da eşyanın tabiatına aykırı.Projelerinizde bu anlamda (mimarla/iç mimarla) bir işbirliğine girdiniz mi? İç mimar-mimar işbirliği sözkonusu olduğunda, pratikte uzmanlığın sınırları nasıl çiziliyor? Bu işbirliği sizce nasıl yürütülmeli?Ben mimarlık eğitimi aldım. İç Mekan tasarımı da yapıyorum. Kendi yapılarımızın hemen hemen hepsinin iç mekan tasarımını biz yapıyoruz. Bir kaç yapımızda iç mimar ile çalışıldı ama konu bizim dışımızda gelişti. Tersine bir etkileşim ise bir çok kez yaşadık. Şunu demek istiyorum: Müellifi belli bazı yapılara iç mimari hizmeti verdik. Bunlar daha çok işlev değişimi veya iç mekan tasarımı belli bir noktada donduğu çalışmalardı. Her ne olursa olsun, formül nasıl gelişirse gelişsin bir işbirliği söz konusuysa tarafların birbirinin ayağına basmaması lazım. En mühimi de yapısal yani mimari kurgunun üzerinden göz kaçırmamak belki biraz daha ötesi gayesi ile hemhal olmak, hangi dil ile iletişim kurulacağını bellemek.İç mimarlık mimarlığın üvey evladı mıdır?Kan bağı varsa üvey olamaz, malum. E bir bağ da var. Bu “üvey” sıfatı sahibinden gelince altı kalınca çizilen bir mağduriyeti tarif ediyor ki herhalde en çıkmaz ve ne yapacağımızı bilemeyeceğimiz ataklardan biri. Sözün üremediği yer. İlla ilişkilendirmeye, onun şusu bunun busu demeye hacet yok. Yasal benzemezlikleri ve sorumlulukları bir kenara bırakarak ortak muğlak sınırları içerisinde bazı uğraşlar deyip ve hatta kolumuza endüstri tasarımını, grafiği, vd. takıp yolumuza bakalım: lay lay lom. Kamu Projeleri Katılımcı Bir Formülle TasarlanmalıKonu kamu işleyişi ve kamu algısı ile ilişkili. Şehrin ve insanların kamudan, kamu hizmeti ile tanımlı. Güvenlik ve kamunun hizmet verdiğinde korunma, sakınma ihtiyacı mekânsal kurguyu direkt etkiliyor.Bu sayımızda Kamu Yapılarının “Çevre Dostu Değişimi” konusunu ele alıyoruz. Bu çerçevede herkese açık ve erişebilir olması beklenen kamu binalarının ülkemizdeki durumu hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?Konu kamu işleyişi ve kamu algısı ile ilişkili. Şehrin ve insanların kamudan, kamu hizmeti ile tanımlı. Güvenlik ve kamunun hizmet verdiğinden korunma, sakınma ihtiyacı mekânsal kurguyu direkt etkiliyor.Günümüzde; teknoloji, tasarım ve mimarideki gelişmelere rağmen ülkemizde yeni inşa edilen kamu binaları birbirini tekrarlıyor. Sizce neden Türkiye’de kamuya ait binalar sıradanlığını korumaya devam ediyor?Bunun birkaç sebebi var. En önemlisi on yıllardır geçerli bir alışkanlıkla yerine, değişime, zamanına, kullanıcısına bakmadan tip proje uygulamak. Okul binası projesinden devlet dairesi yapmak da, düz araziye eğimli yapı kurgusunu inşa etmek de bunun bir parçası. Bir başka konu işveren olan kamunun işleyişe dair, teknolojiye dair reaksiyon alamaması. Ve tabii ki kamu projelerinin katılımcı bir formülle ve yarışma ile elde edilmemesi. Yarışma koşulları, yöntemleri, koşulları tartışılır ama büyük bir oranı dosya çağırarak dahi yapılmıyor.Kamu yapılarının arazi kullanımı, çevre ilişkileri, malzeme, renk ve doku seçimi gibi sürdürülebilirlik kriterlerine yönelik ne gibi çözümler uygulanmalı?Hassasiyet ile tasarlanması, projelerin analitik olarak iyi kurgulanması, danışmanlı ve mümkünse yaptırımlı bir formülle üretilmeliler. Kamu yapıları için olmazsa olmaz kriterler oluşturulmalı. Neticede kullandıkları kaynak da sarfiyatta kamunun, toplumun, kullananın, yaşayanın. Ekonomik ve fiziki sürdürülebilirlik kentin talebi olmalı.“Fonksiyonun öncelliğinden ödün vermemek önemli”*Gastronomi Dergisi – Cüneyt SözMimar kurucusu olduğu mimarlık, belirgin tasarım eğilimlerine saplanmanın mimarlığı deforme ettiği düşüncesiyle, fonksiyonun öncelliğinden ödün vermeden kullanıcının mekandan duygusal beklentilerini de ihmal etmeyen ve ruh halini dinamik tutan bir mimarlık üretimini benimsiyor. mimarlık, kurulduğu günden bu yana yeme-içme ve konaklama sektörü içerisinde tasarım ve projelendirme doğrultusunda mimari hizmetleriyle başarılı işlere imza atıyor.1986 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde başladığı mimarlık eğitimini 1993 yılında tamamlayan , 1987-1992 yılları arası yarı zamanlı, 1992-2000 yılları arası ise tam zamanlı olarak proje ve şantiye mimarlığı yapıyor. 2000 yılından beri kurucusu olduğu mimarlık bünyesinde mimarlık yapmaya devam eden Mimar Sinan Üniversitesi mimari proje atölyesinde davetli öğretim görevlisi. Sorguç ayrıca, Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri 2014 yılı Yapı Dalı Başarı Ödülü nün de sahibi…mimarlık’ta fiziki konum, zaman yapım maliyeti ekonomisi, kullanıcıya ve fonksiyonlara dair kriterlerin doğru, estetik ve bilimsel şartlar doğrultusunda paralel ele alındığı; üslup ve genel geçer eğilimlerin baskısı altında kalmayan, çağdaş, teknolojik, kent ve çevreye duyarlı bir tasarım anlayışı güdülüyor. Mimar ileçalışmalarını konuştuk.Ofis olarak çalışmalarınızdan bahseder misiniz mimarlık  2000’lerin başında İstanbul’da kuruldu. Tipolojik ve ölçek olarak bir angajmanımız ve koyduğumuz sınır yok. İç mekan çalışmaları da bunun içerisinde. mimarlık tasarladığı yapılara iç-dış diye bakmıyor. Proje üretimlerini, ortaya koyduğu tasarım doğrultusunda bir bütün olarak ele almayı tercih ediyoruz.Tasarım prensiplerinizi ve tarzınızı anlatır mısınız?mimarlık olarak belirgin tasarım eğilimlerine saplanmanın mimarlığı deforme ettiği düşüncesiyle, fonksiyonun öncelliğinden ödün vermeden kullanıcının mekandan duygusal beklentilerini de ihmal etmeyen ve ruh halini hayli dinamik tutan bir mimarlık üretimini benimsiyoruz. Yeri, projedeki en önemli bağlam olarak ele alıp, kullanıcı, işveren, fonksiyon, form, ekonomi gibi temel öğelerin kimi koşullarda aynılığının söz konusu olabileceğine, buna karşın bir projeyi özgün kılan en önemli unsurun ait olduğu coğrafya, kültür ve iklimle birlikte o yerin benzersizliği olduğuna inanıyoruz.Turizm sektörüne yönelik (otel-rest-cafe-spa vb) projelerinizden bahseder misiniz?mimarlık kurulduğu günden beri yeme-içme ve konaklama sektörü içerisinde tasarım ve projelendirme doğrultusunda mimari hizmet veriyor. Perakendenin zincir tabir edilen alanı da butik imalatlarda bunun içerisinde. Son yıllarda ise otel, rekreasyon, spa, restoran fonksiyonları çoğu zamanda bina ve iç mekan çalışmaları ile birlikte ilerliyor.Proje sürecinde nasıl bir yol izliyorsunuz?Gerekli işlev ve işletme verilerini iş verenden edinmemiz akabinde bu işlevleri tasarım dahilinde ne kadar esnetebileceğimiz üzerinden başlayarak, çok etaplı ve bazen çok aktörlü irdeleme, öneriler süreci izliyoruz. Neticede, imalat ve kontrolüne kadar giden bir son bunu takip ediyor.Bu alandaki projelerde nelere dikkat ediyorsunuz?

Çoğu tipoloji için de söyleyebiliriz ancak bu alanlar, nereden baksanız ticari gayesini de akılda tutmak mecburiyetinde olduğunuz sektörlerin hareket alanları. Dolayısıyla çalışması ve mümkünse diğerlerinden farklı bir yerde durarak ayrışması gerekir. İşletme avantajlarını, sürekliliğini de göz önünde tutmak gerekiyor.Konsept oluşturulurken yatırımcı ve mimar açısından süreç nasıl işliyor?Yatırımcı zaten gerekli yatırım şartlarını ve piyasa koşullarını edinmiş oluyor. Bu bilgiler çoğu zaman güne dair haklı veriler; fakat yarın için bir takım zaaflar içerebiliyor. Mekansal ve işletmeye dönük projeksiyonu görebilmek de mimarinin konusu ki bu minvalde de sürece dahil olabiliyoruz ve istiyoruz. Bir de tabii konsept denilen şey sadece kendi alanı dahilinde kurulmayabilir ki epeydir global olarak bunu görüyoruz. Hepsi değil tabii ama yatırımcının tek bakış açısının bazen durumu kitlediği de aşikar.Otel ve mekanlarda endüstriyel mutfağın konumlanmasında şeflerle bir çalışmanız oluyor mu?Evet. Genelde ilgili mutfağın şefinin yönlendirmesi ile mutfak ekipman ve kurgusu neticeleniyor ki bu da aslında sabit bir şey değil. Her şefin yoğurt yemesi farklı. Konumu değil belki ama mutfak kurgularının şeflerle değişmesi malum değil mi zaten?Bugüne kadar sizi en iyi yansıttığını düşündüğünüz projeniz hangisi? Neden?Bu pek cevap verebileceğimiz bir soru değil. Kafamızdan geçip bunu hasara uğramadan hayata geçirdiğimiz proje bizi yansıtabilir.Günümüz tasarımlarını özellikle turizm sektöründeki nasıl değerlendiriyorsunuz ve geleceği nasıl öngörüyorsunuz?Tasarım hangi alana dahil olursa olsun kendi ekonomisi ve sosyal motivasyonu ile kıymetleniyor. Turizm sektörünün çeşitlenmesi ve sektör tipolojisinin konaklama ve servislerine dair günümüzde geçirdiği değişim mekansal yansımalarını da bulmakta. Artık konvansiyonel konaklamaların yanı sıra ev-otel, mutfak-restoran gibi ara çözümler, talepler ortaya çıktı. Air-bnb  ve muadilleri ile Türkiye’de de yeme-içme sektörünün geçirdiği değişim ve bunun dahilinde yaşanan ‘niş’leşme sektörün ana damarlarını da etkilemekte ve bahsettiğim çeşitlemeyi, kentsel yaşamın güncelliğini ve hareketini olumlu yönde etkilemekte. Fakat ekonomik, politik ve toplumsal moral bu sektörün bir numaralı ayak bağı. Bu tür zamanlarda değil risk alan projeler, bildik yaygın atılımlar bile kendini tutuyor. Lafın özü gelecek dediğimiz sektörlerden, mimariden ve hatta insanlardan bağımsız ve tekil davranamadığı, her şeyin birlikte ve etkileşimde olduğu bir büyük mefhum.Fark yaratacak işler ortaya koymak için Türkiye’de başlıca hangi temel koşullar olmalı?Risk alma ve yeni metaforların besleneceği koşulların oluşması ile bu koşulların  sürdürülebilir hale gelmesi lazım.Son olarak, son dönemde hangi projelerde çalıştınız ve gelecek planlarınız neler?Tek ev, apartman, yerleşke gibi farklı ölçeklerde konut projelerimiz devam ediyor. 2 senedir projelendirdiğimiz bir turizm yapısını bitirmeye, Türkiye Merkez ofisi iç mekan tasarımını tamamlamaya ve genel bir yarışmayla kazandığımız bir eğitim yapısını da hayata geçirmeye çalışıyoruzTasarım ve Proje Süreci Hak Ettiği Zamanı Alamıyor…Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldıktan sonra yaklaşık on yıl proje ve şantiye mimarlığı yapmış. 2000’lerin başında ise mimarlık’ı kurmuştur. Fiziki konum, zaman-yapım maliyeti ekonomisi, kullanıcı ve fonksiyonel kriterleri doğru, estetik ve bilimsel şartlar doğrultusunda paralel ele alarak, üslup ve genel geçer eğilimlerin baskısı altında kalmadan, çağdaş, teknolojik, çevreye duyarlı bir tasarım anlayışıyla hareket ediyor. Hayalleri, bakış açısı ve işleriyle bu ayki şehir dizayn bölümümüzde mercek tuttuğumuz isim.Tasarım mimarlık’tan kısaca bahseder misiniz?Tipolojik ve ölçek olarak bir angajmanımız ve koyduğumuz sınır yok. iç mekan çalışmaları da bunun içerisinde. mimarlık tasarladığı yapılara iç-dış diye bakmıyor. Proje üretimlerini, ortaya koyduğu tasarım doğrultusunda bir bülüın olarak ele almayı tercih ediyor.Sizin için proje tasarımda olmazsa olmaz diye nitelendirebileceğiniz unsurlar nelerdir?mimarlık olarak belirgin tasarım eğilimlerine saplanmanın mimarlığı deforme ettiği düşüncesiyle, fonksiyonun öncelliğinden ödün vermeden kullanıcının mekandan duygusal beklentilerini de ihmal etmeyen ve ruh halini hayli dinamik tutan bir mimarlık üretimini benimsiyoruz. Yeri, projedeki en önemli bağlam olarak ele alıp, kullanıcı, işveren, fonksiyon, form, ekonomi gibi temel öğelerin kimi koşullarda aynılığının söz konusu olabileceğine, buna karşın bir projeyi özgün kılan en önemli unsurun ait olduğu coğrafya, kültür ve iklimle birlikte o yerin benzersizliği olduğuna inanıyoruz.Süreci sizi en çok etkileyen, değiştiren, dönüştüren ya da kötü hissetmenize neden olan projeniz hangisi? Bize bu süreçten bahseder misiniz?Mimarlıkta süreçler yıpratıcı olabiliyor. Bunun nedenleri işin tabiatı gereği farklı süreçlerin birlikteliği olması. İşveren-tasarım/kurgu süreci akabinde mimar olarak sizin yaşadığınız ortaya koyma süreci, aralarında mesafe olan ancak zaman zaman ilişiksiz, birbirinden habersiz de olsa illa ki işin var oluşuna tabi bir süreç. Peşi sıra gelen mevzuat, idare, kullanıcı, yapıcı ve alt birimleriyle ilerleme süreci başka bir dinamik. Tümü de öğrenilen, tecrübeyle seri geçilen süreçler ancak edindikleriniz süreçleri aşmanız için her zaman yeterli olmuyor. Aslında bizi en fazla etkileyen ve genel olarak eleştirdiğimiz; tasarım ve proje sürecinin hak ettiği zamanı alamaması.Kent, kentsel yenileme, kentsel dönüşüm kavramlarına bakış açınız nedir? Bu kavramların Türkiye’de doğru algılanıp, doğru uygulandığına inanıyor musunuz?İnanmıyorum. Yıllardır belirttiğim şeyi tekrar edeyim: Kentsel dönüşüm sadece konut temelli olamaz; kentin açık alanları, yeşil alanları, kamu yapıları, ulaşımı gibi bir çok mekan ve kent parçasıyla birlikte bütün masada olması gereken bir çaba olmalı. Ama bizim yaşadığımız, eskimişin gıcırlaştırılması temelli bir hareket ve yaşanılan şehirleri bypass ederek bir ekonomik girdi olarak kabul görüyor. Yavaş yavaş bu işin de zaten sarpa sardığını görmekteyiz. Kentsel dönüşüm sadece fiziki bir hamle olmamalı. Bu işin hem süreci hem de sonrası açısından yoğun bir sosyolojik boyutu da var.Konut projelerinin çalışmalarınızda önemli bir ağırlığı olduğunu görüyoruz. Konut tasarımının diğer yapı tipolojilerine kıyasla faklılaşan tarafları nelerdir?Konut, insan mahremi ile direkt ilişkili bir yapı türüdür. Bir barınaktır. En eski yapı tipidir. Yapı ekonomisi konut üzerinden kurulur. İnsanı mutlu da edebilir hayatını zehir de. Demek istediğim, insan ve ilişkileriyle bu derece temasta olan daha başka bir yapı türü yok. Tüm yapı tipolojileri ve türleri, teknoloji, çalışma, servis, eğitim, bakım vs gibi, gelişimi ve dönüşümüne bağlı olarak değişebilir ve hatta gün gelir ortadan kalkma ihtimalini bile taşıyabilir; ancak barınak, insan var olduğu sürece olacaktır.Çok iyi bir mimar olmanın yanı sıra uzun yıllardır radyo programı sunuculuğu ve dj’lik yapıyorsunuz. Müziğin hayatınıza girişi ve hayatınızdaki yeri hakkında neler söylersiniz?Müziğin hayatıma ne zaman girdiğini hatırlamıyorum. Ama ortaokul yıllarımda hayatımı belirlemeye başladı. Sevgi dışında aramızda disiplinli bir ilişki de kuruldu ki ben garip gelse de bu ilişkiyi seviyorum. Herhalde bundan dolayıdır ki 20 yıldır radyo programı yapıyorum.Yakın zamanda Vitra Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin son sergisi ‘Geç Olmadan Eve Dön’ün küratörlüğünü yaptınız. Sergi hikayenizi bizimle paylaşır mısınız? Neden geç olmadan eve dön?Sergi bir dizinin konut ayağıydı ve bana küratörlük teklif edildi. Yoğun bir 6-7 ay geçirdim. “Geç Olmadan Eve Dön” hem kulaklarımızda asılı, bildik, yaşımız kaç olursa olsun hayatımızın bir döneminde duyduğumuz ve belki de halen duymakta olduğumuz bir cümle, uyarı, temkin. Diğer taraftan metaforik olarak ev kavramına, yaşanan mekan ve yuva algısının özüne, tüm bu konut endüstrisinin hay huyu içerisinde dikkat çekme gayreti.Mimar kimliğinizin yanında başka birçok şeyle de ilgileniyorsunuz. İlgi alanlarınız, mimarlığınızı nasıl etkiliyor ve besliyor?Bir alt-üst ilişkisi yok. Kuramam da. Mimarlığın benim diğer meşgalelerimi, hayatımı etkilediğini belki daha rahat söyleyebilirim. Belki de hayat bana daha iyi gelsin diye mimarlık yapıyorum. Ha, bu arada tersi etkileşimler de mutlaka oluyordur; ama tanıma gelmez, biraz belirsiz mevzular.Son olarak güncel işleriniz hakkında da bilgi almak isteriz…Tek ev, apartman, yerleşke gibi farklı ölçeklerde konut projelerimiz devam ediyor. 2 senedir projelendirdiğimiz bir turizm yapısını bitirmeye, yarışmayla kazandığımız bir eğitim yapısını da hayata geçirmeye çalışıyoruz.“Sanat bir öncü kuvvet midir ki üstlendiği görev kenti dönüştürmeye haiz olsun?” İstanbul Art News – Heval Zeliha YükselEserle eserin sergileneceği yapı arasında bir gerilim olduğu söylenebilir. Hangisinin öne çıkacağı konusunu hep gündemdedir. Başarılı işleriyle tanınan mimar sergi mekanları bağlamında bu konuyu sorduk. Küratörlük deneyimine de sahip olan Sorguç, dünya genelinden örnekler vererek bir sergi mimarisinin nasıl olması gerektiğini anlattı.Öncelikle size değişen sergi mekanı mimarisini sormak istiyorum. Bir sergi mimarisinde nelere dikkat edersiniz?Sergileme mekanı tasarımının bahsini kabuk dahil bir mimari bütün olarak, yapı olarak mı, bir iç mekan kurgusu olarak mı yoksa mevcutlar içerisinde bir pasaj olarak mı açtığımız önemli. Her kapsamda sergilemelere pasif davranan bir kurgu ile mekan olarak kendini de gösteren, sergilenenlere kendini ilave eden bir anlayış olmak üzere iki farklı damardan bahsedilebilir. Bu ikincisini daha çok yapı ölçeğinde ve kabuğu ile sergilediği tavır olarak görüyoruz. Bulunduğu yerde, şehirde ayrıştırma, ikonlaştırma, işlevsel varlığıyla paralel mimari bir tezahürü olarak çehreleşmesi. Zaha Hadid’in Roma’daki Maxxi Müzesi buna iyi bir örnek; ki Hadid mimarlığının genelinde olduğu gibi iç mekan ile paralel bir kurgusu var. Sanaa’nın NewYork Bowery’deki yapısı da yerinden sakinliğiyle kopuyor ve mekanlarını işlevine rahat bırakıyor ki henüz görmedim ama Herzog&deMeuron’un yeni sonlanan Tate binası da benzer izi taşıyor. İç mekanların katı partisyonlardan oluştuğu Josep Lluis Sert’in Fondation Maeght’ı, Renzo Piano’nun mükemmel Beyeler Müzesi ise başka bir yere tarifli, mekan mimari olarak da size detaylarını sunuyor, bulunduğu kır ile arasında ilişkiyi açık tutuyor. Tıpkı Helsinki şehri ile Steven Holl’un müzesinin ilişkisi gibi. Lafın özü yeri, sergi mekanlarında, içi, duruşu, gayesi gibi nedenlerden dolayı muhtelif tavırlar kollanabilir. Ama sergilemeyi ve çeşitlemelerini sekteye uğratmaması önemli.Başlangıçtan beri mimarla, mimari eser arasında sanki bir çekişme oluyor diyebiliriz. Bir gerilim var; yapı mı öne çıksın yoksa eser kendini öne mi çıkarsın? Aynen bundan bahsediyorum…O gerilimde siz nerede duruyorsunuz?Tam ikisinin ortasında bir yerde duruyorum diyebilirim. İç mekan ve sergileme alanlarında sakin bir tavır ortaya koymanın iyi olduğunu düşünürüm. Rol çalmamak, asıl amacı perdelememek, düğünde ikinci gelin olmaya çalışmamak diyeceğim; ama iki gelinli düğün de hiç de fena bir performans oluşturmayabilir diyerek Gehry ve Hadid’i anabilirim. Bu tür yapılar içerinin şehirdeki göz kapısı dolayısıyla mimarinin iyiden iyiye pasifize olduğu bir yapıdansa paylaşımını şehir ile eser ortak paydada, görünmez bir mutabakat zemininde kuran yapılaşmaların makul olduğunu düşünüyorum. Lakin bu bir formül gibi tınlasa da tamamıyla bağlamsal bir politik tavır sergilemeli. Bir şehir yapısı, belleğimizden dolayı sürekli şehir yapısı atfediyoruz, ama bu da başka bir gerilim. Tüm bunların dışında yapısal olarak başka bir işlevin sergileme vs için dönüşümü söz konusu ise buradaki hassasiyet mevcudun hali üzerinde oluşuyor. Dönüştürme, şayet bir tanık yapıysa bu tanıklığını örselemeden, bunu sergilemenin bir paydası kılarak, oluşmalı.Siz son dönemlerde neler yaptınız sergi tasarımına yönelik?Sergi tasarımına yönelik yakın zamanda İstanbul Modern’de küratoryal bir deneyimim oldu. Bu aslında içerden mekana çıkmak olduğu için bir mimar olarak fena bir deneyim olmadı. Bunun dışında zamanında dost ahbaba Beyoğlu bölgesinde 19. yüzyıl yapıları içerisinde ufak atölyeler, sergi alanları oluşturmak var.Küratörlüğünü yaptığınız ve İstanbul Modern’de izleyiciyle buluşan “Geç Olmadan Eve Dön” adlı serginiz kaç metrekarelik bir alana yayılıyordu? Nasıl bir dizilim öngörmüştünüz? Herhangi bir muhalefet oldu mu siz orayı tasarlarken?200 küsur metrekareydi. Serginin izleğini mekana çevirdik. Mekan da evvelinden belli olduğu için olası kurgu ihtimalleri dahilinde izleği de belirledi. Mevcut ve yaptığınız işe, oluşturduğumuz malzemeye göre kısıtlı bir mekanla baş etmek zorunda olmak da demekti. Temelde birbiri ile ilişkili üç ana parçadan oluşan bir sergi ve bunun bir dizilimi söz konusuydu. Tasarlarken herhangi bir muhalefet olmadı, bilakis İstanbul Modern’in ve oradaki ekibin desteğini, yardımlarını anmam gerekir.Galerici ya da müze müdürünün mimardan talebi ne oluyor genellikle? Mimarı ne kısıtlar?Eğer yapı çok belli değilse, bir kere ebat ve sergilenecek eserlerle ilgili elini kolunu bağlamak istemeyecektir, istemiyorlar da zaten. Mesela orası sadece video art üzerine, yani birtakım black box’lar ile üç ay açık kalabilir. Yine enstalasyon ve benzeri bir çalışmayla açık kalabilir. Artık sanatı sadece belli noktalara sıkıştıramadığımız için temsil çeşitliliğinden bahsediyorum. Dolayısıyla galerici, mekanda çok fazla oynadığı için, bunun en belirleyici hali olduğundan hacme ihtiyacı var. Benim bildiğim ve duyduğum kadarıyla veya bize gelenler itibariyle, rahat olmak istiyorlar. Aslında talep edilen hem yüksekliği hem taban alanı hem de mekanların istenilen şekilde esneyebilmesi, bir araya gelmesi ve parçalanabilmesiyle oluşan esnek bir sistem. Bunun eskisinden çok da farklı olduğunu düşünmüyorum. Tek katlı ya da üç katlı yapı olması fark etmez.Çok çeşitlilik olduğu için mi esneklik isteniyor?Artık sanatın tüketimi külliyen bir tüketim değil; yani siz bir yerden içeri girip öbür kapısından çıktığınız zaman, bütün her şeye hakim olma ihtimaliniz çok düşük. Kendi içerisinde sanat eseri itibarıyla da böyle çok fazla şey olduğunu düşünüyorum. Onun içerisinde belli noktalardan ne alıyorsan alıyorsun ve geri kalanlarını terk ediyorsun. Bu bizim psikolojik dikkatimizle ilgili. Muhtemelen oraya doğru gitti. Zaten şu anda büyük paket olarak sanat tüketimi de bu kare içerisinde, müzikte de aynı şey var. Yani çok kolay ulaşılabilir ve taşınabilir hale gelmesinden bahsediyorum. Edebiyatta da artık bu var; D&R’a girip, en çok satanlara baktığım zaman tamamıyla pasajlardan oluşmuş, derleme kitaplarını, dergiden hallice olanları görüyorum. Dolayısıyla insanlar artık fragmanlarla yaşıyorlar diyebiliriz.Sanat mekanının bulunduğu yeri dönüştürdükleri, sanat merkezlerinin kentin belli bölgelerini dönüştürmek için öncü kuvvet görevi üstlendikleri söylenebilir mi sizce?Söylenebilir tabii ve bu daha çok Gehry’nin Bilbao’daki Guggenhim Müzesi ile konuşulur oldu; hatta bu durum ‘Bilbao etkisi’ olarak da tanımlanageldi. Ben Bilbao’daki gibi, bulunduğu yeri turizm ve buna bağlı ekonomisi ile dönüştürmesinin yanı sıra özellikle bizim gibi topraklarda bulunduğu yerin toplumsal yapısını etkilemesini daha çok önemsiyorum. Kent içerisinde de sanat merkezleri ve sanatçıların adres göstererek yerleşimi, buraların odaklaşmasının ilk elden kulağa iyi gelse de şehir için bazı sakıncaları oluşabiliyor. Memleket özelinde bahsedeceksek ben de soruya, şöyle bir soru-cevap vermek isterim: Sanat bir öncü kuvvet midir ki üstlendiği görev kenti dönüştürmeye haiz olsun?Dönem Seçkisi Bir Dönem Tarifi Yapabilir mi?15. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Seçici Kurul ÜyesiMimarlığı tarihsel olarak tanımlamak hemen ortaya çıktığı gününün konusu olamıyor. Evveli ve sonraki anlamları ile yerini buluyor ya da bulamıyor. Çoğu zaman da zamanın içerisinde kayıp kaybolabiliyor. Sözü olan, kıymeti olan yapılar veya düşüncelerin izini kaybettirdiğini de biliyoruz. Beliren bir iz, rastlantı, ilişki yürütme, dikkat kesilme gibi uyaranlar ile tarihin büyük kesitinde nice mimarlıklara rastladığımız, rastlayageldiğimiz de aşikâr.Seçkilerin / antolojilerin bu noktada önemi tartışılmaz. Tarihsel bir kesit dahilinde zeminin kayganlığını en azından bir ölçüde gideriyor. Burada seçilenden çok, seçkiler amaçlı platforma dahil olan büyük resimden bahsettiğimanlaşılıyordur. Bizim gibi kayıt altına alması, belgelemesi sorunlu toplumlarda bu tür külli çabaların önemi daha da mühim.On beşincisi bu yıl düzenlenen Mimarlar Odası Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri seçkisi ile yaklaşık 180 proje, son 30 yılın bir ara kesiti olarak kayıt altına alındı ki, son katılan projeler ile bu sayı yaklaşık 2300.Mimarlık tabii ki özel, kamusal, ticari vs. diye ayrılmaz, ayrılmamalıdır da. Tümü mimarlığın alanıdır. Yapılma şekli ve yapma tercihleri de mimarlık mesleğinden ve ediminden muaf başka değerler dahilinde değerlendirilmelidir. Bunun yanı sıra kamusal, eğitime dair, sosyal ve insani, çevreye, tarihe ve yerine duyarlı mimarlık ürünlerinin miktarı, kalitesi ve denk geldiğinde sağlanma yönteminin olumsuzlukları, kötü bir kader gibi bu toprakların üzerine yapışmış durumda.Dikkatli izleyiciler 15.si bu yıl düzenlenen Ulusal Sergi kapsamındaki ödüller kategorisinin bu olumsuzlukları sorgulamaya gayret ettiğini farketmiştir.Kamu eliyle yapmanın da güçlüğünü içeren bir şehir alanı, kamusal mekan olarak “Şişhane Park”; gene kamu dahilinde bir kamusal alan “Akyazı Kültür Merkezi”; tarihsel ve kamusal stratejik önemi tartışılmaz Şerefiye Sarnıcı Girişi ve Çevre Düzenlemesi; Sinan eseri bir hamamın tekrar aynı işlevle hayata kazandırılması, Kılıç Ali Paşa Hamamı; kırsalda tabiata ve yerine hassasiyetle, kalkıp gidecekmiş gibi iliştirilen tekil bir ev, T Evi; Anadolu’da Cumhuriyetin ilk dönemlerinin karakteristik bir sanayi yapısının eğitim yapısına dönüştürülmesi, AGÜ Kampüsü; çevre tarihsel verileri kollayarak titizlikle kurduğu yapısı ve kalitesiyle bir başka eğitim yapısı, TAC-SEV Yeni Kampüsü ve iki kıymetli eğitimci, yazar, entelektüel (İnci Aslanoğlu, İhsan Bilgin) ve gene mimari eğitimciliğin, mimari pratiğin mühim şahsiyetlerinden, frapanlaşmayan duayenlerinden Maruf Önal. Tabii ki tarih, tabiat duyarlılıkları ve usta-çırak geleneği dahilinde birkaç kuşağın ve memleket mimarisinin, yazın dünyasının büyük Cengiz Bektaş’ı.Tüm bu çabaların, gayelerin, ömürlerin birarada anılması, bu yılın tarihsel kesiti dahilinde umarım ifade ettiği yeri buluyordur.Tek tek ödüllerden daha detaylı bahsedebilirim, şöyle:Şişhane Park, İstanbul’un gözönü mühim bir kesişme noktasında, şehrin parçası kılınmanın gayretini gösteriyor.Tarihi yapı ve çevresine ilişkin eli ayar tutmayan bir halimiz var. Ya yok edecek, aslını, kaydını kaybettirecek denli ucuz bir müdahaleciyiz ya da dokunmamak hatta terketmek üzerine kurulu bir umarsızlığımız var. Tam bu noktada, gerek Sinan’ın Kılıç Ali Paşa Hamamı Restorasyonu gerekse de Şerefiye Sarnıcı Giriş Yapısı ve Çevresi büyük önem taşıyor.Şerefiye gerek bulunduğu yerin tarihsel mirası, gerekse de bugün şehrin ihtiyaçları ve dünün gereklilik gayesi ile yaptığı muhdeslerin, tuhaflıkların bir eleştirisi ve böyle de yapılabileceğinin, kararlı ve bilgili olmanın hassasiyetle evirilmesinin bir cevabı niteliğinde.Epeydir tarihi yapılar kategorisine giren bir belge, dönem kaydı kabul edilen sanayi yapılarının kıymeti malum. AGÜ Kampüsü, hem mevcut yapı teknolojisini muhafaza etmesi yanı sıra yapı bileşenlerinin, elemanlarının da açık edilmesi; vasat kabul edilenin, elin tersi ile kenara ötelenenin kaydını tutması nedeniyle mühim. Mevcut mekânsal kurgunun bugüne aktarılması ile bir eğitim yapısı işlevini adeta yeni bir eğitim yapısı tipolojisini kurcalarcasına bunun içerisine angaje etme başarısı da önemli.TAC-SEV Eğitim Yapısı, gerek tarihsel bağlamı ve Sadık Paşa Konağı’nı içselleştirerek kente dair mevcut yapı ve öğeleriyle ilişkisi, gerekse de yerinin iklimsel verileri ölçeğinde oluşturulan plan şeması ve üçüncü boyut kararları ile bir eğitim yapısının iyi bir mekânsal çözümü yanı sıra çevresiyle oluşan diyaloğu doğrultusunda kayda değer çalışmalardan biri.İzmir Mordoğan’daki T Evi, ölçeği ve bu ölçeği dahilinde yapı-mimarlık ilişkisini kurabilen bir sonuç. Ait olduğu yer, coğrafi bağlamı ile sezgi ve mimarlığın bilgisini, öngörüsünü de dahil ederek frapanlaşmayan bir ilişki kuruyor. Tabiatın bütünde algılanmayan detayı, bir yanındakine hassasiyeti, bu yapı üzerinde de hissedilir halde. Bu topraklarda varolan katmanlı yapı kurma geleneğinin bir devamı niteliğinde bugüne dair mimari bir kır tipolojisini de sorgulaması, başka bir cümle kurmaya gayret etmesi önemli.Salt yapı yapma ya da mimarlığın kendi terminolojisi ile konuşmanın yanı sıra mimarlık dünyasının kendi içerisine kıstırılma halini de sorgulayabilmeye bugün daha fazla ihtiyacımız var. Seçkilerin iyi yapı üzerinde odaklanmasının yanı sıra kent, kamu, tarih ve çevre ile ilgili hassasiyetleri de hissettirmesi tarihselliği içerisinde önem taşıyabilir ve bir dönem atfı yapabilir, diye düşünüyorum.Boğazıma pek de düşkün biri olmamakla beraber yeme-içmenin mutfağına oldum olası ilgi duydum. Yemeğin ve içmenin benim için hep yutağımda bittiğini söyler dururum. Çocukluğumdan beri eldeki malzemeleri bir araya getirip bir başka bütüne ulaşmaya meyilliyim. Belki de mimarlığı bu yüzden seviyorum.Tasarım gibi kokteyller de birçok bileşenden ve her birinin biricikliklerinin bir bütünde doğru ve dengeli yer almasından oluşuyor. Likit karışımlar daha küçük ölçeklerde, hatta bazen eser miktarda dahil oldukları için daha detaycılardır. Üstelik sonucu sizi mutlu edebileceği gibi geçiştirilemez bir mutsuzluk ve rahatsızlık verebilir.Bu kokteyl benim icadım değildir. Absent’in hem kendisini, hem de tarihsel macerasını severim. Yanı sıra tatlı olmayan, sert içkilere düşkünlüğüm ve isminin beni gıdıklaması nedeniyle bu tarifi vermek istedim. The Modernista güçlü karışımlardan olup tüm gizemi ve lezzeti içeriğinin birbiriyle oranında gizli.Müziğin büyük simyacılarından Dr. John’un 1968 yılından şahane parçası da içkinize eşlik etsin: Dr. John / “Gris-Gris Gumbo Ya Ya”MALZEMELER15 ml / 1 yemek kaşığı absent (absinthe60 ml Scotch Whiskey15 ml Fernet Branca ya da herhangi bir Fernet15 ml taze limon suyu5 ml / 1 tatlı kaşığı portakal likörüTARİFBir Shaker’ı, mümkünse Boston Shaker, kırılmamış buz küp ile yarısına kadar doldurun. Çalkalayıp Shaker’ın ısısını düşürün. Akabinde içkileri kaba koyup Shaker’ın soğuğu elinizi yakıncaya kadar çok iyi çalkalayın. Buzu aktarmadan, Martini bardağında servis edilmesi tavsiye edilir. Süslemeyi, bir yerlerine bir şeyler takmayı kaldırmaz. Malum isminden mülhem “tezyinat cürümdür” . Benim bu tarifte alternatif olarak kullandığım likörün yerine, bulması epey güç olan Orange Bitter kullanılması daha iyi olur.Modernizm, mekan ve teknoloji üzerinden 100 yıldır yazılıp konuşuluyor. Toplumsal yansımaları ve etkileri de daha çok “batı modernizmi” merkezli bir coğrafi angajmanla tarif edilegeldi. Mimarlık ve bununla bağlantılı alanlarda yapma halinin, erkin, ortaya koyulduğu kültürün tezahürünün konuşulması ise geç dönemine, “sonrası” dönemine denk geliyor. Gerek yapısal gerekse de kuramsal olarak 1980’lerden itibaren modernizm kendisi ile kavgasını gene şematik düzeyde tarifler oluşturdu.Aslında epey bir süredir modernizmin rasyonel akıl güdüsü halı altında kalmış bağlamlar dahilinde başka kurgulara, tartışmalara imkan tanımakta.Bienaller panayırdan, ulusal sergilerden yıllar içerisinde evrildi ve mimarlık bienalleri bir süredir gösteri ve lansmanın dışına çıktı. Halen bu tavrı sürdüren ülkeler ve işler olmuyor değil, fakat ilgi çektiği şüphe götürür. Mesela bu sene Danimarka Pavyonu tam da böyle ulusal portfolyo halindeydi. 2012 tarihinde Chipperfield’in küratörlüğü altındaki Venedik Mimarlık Bienali, değişimin izini hissettirse de zeminin kayganlığı ile arada kalmışlık hali taşıyordu. 2014 Koolhaas bienali ise mimarlığın sınırlarını esnetti ama gene mimarlık içerisinden mimarlık konuşmaya devam etti.“Modernite kültürüne özgü kimi yapısal unutkanlık biçimleri vardır” der Paul Connerton. Aravena’nın cepheden bildirme olarak ortaya attığı, geniş bir kavram ama kastı belli. Modernizmin postundan çok, etiyle ilgili. Yayılmacılığı ve yerleşikliği ile yere ait unutkanlığın tozunu silkelemeye gayret ediyor. Doğu-batı, kuzey-güney dağılımı dahilinde modern merkezin oluşturduğu alışkanlıkları sorguluyor. Mimari üzerinden kültürel amnezi ile uğraşıyor.Modernin zamanı tartışılır. Üsluplaşmaya dönük reddi mirası tartışılmaz. Aravena gelişme süreci ve bugün ortada olan günceli ile modernin partikülleri etrafında mimarinin, şehrin ve sosyolojik ilişkilerin kaybedilmiş ve/veya vasata indirgenmiş, üretim alışkanlıkları, kendinden mülhem ekonomisi ile ikame mekanizmasının devrini eleştiriyor.Endüstrileşmenin etkileri ile bunun hızlandırdığı ulus devletlerin oluşumu ve dünya savaşları akabinde ortaya çıkan yapısal üretim ihtiyaçları modernist mimari üretimin palazlanmasına sebep oldu. Lakin belirip yayıldığı eksenler bugün dünyanın geri kalanı için yeterli bir terminolojiye sahip değil. Aravena tam da bu noktada ajitatör bir rol üstleniyor. Direkt cevaplardan çok, kurcalamayı yeğliyor. Neticede Aravena da dahil alemin büyük kısmı, modernin çocukları.Kapitalizmin doğasında olan hareket etme mecburiyeti nedeniyle mutenalaştırma, dönüştürme ya da periferide yeni alanlar oluşturma ile şehirlerin sürekli yapısallaşması malum. Ülkeler arası mecburi göçler, mağduriyetler ile merkezlere doğru hareket etme veya merkez değiştirme trajik bir çelişkiye işaret ediyor. Değişen mekanlar, kayan coğrafyalar/kültürler dahil temel barınma sorunu bugün farklı çözümlere, önlemlere ihtiyaç duyuyor. Kırsal ve kent arasındaki sınırların iyiden iyiye eridiği, hem çok merkezli yapı hem de teknolojinin sınıfsız ve sınırsız kullanımı nedeniyle ekonominin, siyasetin, savaşın kendi organizmasını yarattığı içinde bulunduğumuz zamanlarda fiziki mekanların, bağlamsal mekan kurgularının tarifi güçleşmeye başladı. Aravena ve 15. Venedik Mimarlık Bienali kapsamında en dikkat çekici kanallardan biri yerleşiklik, birbirine bağlı kurgular ve devamlılığın pamuk ipliği ilişkileri, kopmaya meyyal muğlak mesnetler. Yer değiştirmeler veya ihtimaller. Tam da cephe hali.Dünya bütününde modernin sonuçlarının evrenselleştiği bir dönem dahilinde mecburi göçlerin ve katı muhafazakarlığın modernin sınırlarıyla, içinde ya da dışında kalan ile tarif edilmesi mümkün değil. Aravena gerek sosyal gerekse de yapısal örgütlenme biçimleri dahilinde modern üzerinden bunun doğasına bakmayı da teklif ediyor. Düzenli ya da kavranabilir bir gelişime sahipmiş gibi görünen tarihin süreksizliğine deAlejandro Aravena Şilili bir mimar. Sadece Şili’yi değil, Güney Amerika bölgesinin mimari yaklaşımını ve kendine dair oluşturmaya çalıştığı hareketi de izliyoruz. Ülkesi ve benzeri yapıdaki diğer ülkelerin kısıtları üzerinden şehir-yapı, yoğunluk, mağduriyet meselelerini sorgularken önemli bir fark ortaya koyarak bu meselelerin çözülmesi veya daha da keskinleşmemesi gayesi ile ileriye dönük senaryolar üretiyor. Kaynak kıtlığı, arazi rantları ve var olan yapısal alanların kullanım/program dengesizliği, ekonomik eşitsizlikler ve bunun barınma ile ilişkisi dünyanın hepimizin bildiği çoğunluk coğrafyalarında daha da trajik hale gelen bir sorun olarak hızla büyüyor. Nüfusun ve kaynakların dengesiz kullanımı bu kaynakların paylaşımını ciddi oranda etkilemekte. “Mimarlar kendilerini sanatsal özgürlük adı altında bağlam dışı bıraktı” diyen Aravena, mimarinin bağlamını genişletiyor.Bildik dünyanın eleştirisine açık bir şekilde, mimarlığının yanı sıra bir enerji şirketinde CEO olan Aravena’nın bu gibi sorunlara niyeti ölçüsünde cevaplar bulmaya çalışması ve en azından bugün önerdiği yöntemler dikkate değer. Şehirlere göçün durmayacağını ve ekonomik darlaşmaya uğrasa da devam edeceğini yüksek oranda tahmin ediyoruz. Bunu bir önceki Venedik Mimarlık Bienali küratörü Koolhaas da söylüyordu Aravena da yıllardır söylüyor. Bu noktada şehirlerin kurgusu ile ilgili ilk modernist kuramları, önerileri ve olasılıkları aklımıza getirirsek ve bunları sayılarla, kaynaklarla bir arada düşünürsek durumun yıllar öncesinden tahmin edilemediğini, senaryoların bugün sadece kısmi cevaplar verebileceğini görürüz. Bienal kapsamında açıkça gördüğümüz katılımcılığın birçok rolü ve faktörü başka bir tahayyülün işaretini, umudunu veriyor. Aravena, Angelini İnovasyon Merkezi’ni anlatırken bahsettiği arkaik, ilkel bir sağduyunun devamını getiriyor.Bu tür geniş katılımlı uluslararası sergilerde ana temaya yaslanan, yanından geçenler olduğu gibi temas etmeye yeltenmeyen pavyonların da olması mümkün. Aravena’nın ortaya koyduğu temayı baz alarak gerek modernliğin gerekse de dünyasının içerisine başka bir retorik ile sızmaya çalışan, çıkmazlara körükle giden, provokatif tavırlar en kayda değerleri.Harikulade mimarlık”, “şahane cephe” vs. gibi yorumlardan daha çok konuşacağımız durumların zamanı geliyor. Şahane, gıcır malzemenin de. Malzemenin ne olduğundan çok nasıl oluştuğu ve nelere sebep olduğu gene Aravena’nın yapıların malzemelerinden değil fikirlerden kurulduğunun yansıması olarak moderniteye özgü yapısal unutkanlık biçimleri ile bu Bienalde ortaya seriliyor.Bienalin Arsenale bölgesine girdiğinizde sizi tavandan sarkan binlerce hurda panel karkası karşılıyor. Bunlar geçen senenin Venedik Sanat Bienal’inde kullanılan duvarların/bölücülerin çıkmaları. Bu karkaslar ile kullanılan alçı panelleri de alışılmadık şekilde yatay parçalar halinde üst üste istiflenmiş halde bölücü duvar olarak kullanıyor.Aravena konvansiyonel üretimin, piyasa kabullerinin idealize edilmiş romantik mimari edimle suni bir şekilde ayrıldığı bugün, bir üçüncü yol olarak güney-kuzey, doğu-batı ekseninde çözümlerini doğrudan, etkileşimsiz kurmaya çalışıyor. Aslında tarihsel ve ekonomi-politik yön tanımlarını da atıl konumda bırakmaya çalışan, çok merkezli, merkezsiz eylemin yeniden tariflenmesine müsait rizomatik bir kompozisyon bienalin tümüne geniş bir açı ile bakınca ortaya çıkıyor. Merkez ve çeper sınırları ne kadar muğlaklaştı ise coğrafi sınırlar da göçler ve müdahalelerle benzeri bir tanımsızlığa evrilmekte. Britanya’nın AB’den ayrılma isteği, devletler arası sınır kontrol ve karşılıklı koz anlaşmaları, sağcı hükümetlerin ve lobilerin günden güne palazlanması, batı karşıtı gerilla devletleri, uluslararası çok kimlikli terör eylemleri modernizmi ortaya koyan nüvelerin, sürecinin, merkezleşmenin, kültürel amnezinin, sosyal yapının tezahürü. Nerden baksak yaşama dair ve mekansal bir kavga var. Bunun gayet farkında bir küratör de konuyu iki oda, bir salon terminolojisine sıkıştırmıyor. Alejandro Aravena 15. Venedik Mimarlık Bienali vesilesiye romantizm ile mimarlık arasına sanal bir duvar çekiyor.Giardini’deki ülke pavyonlarını ve Arsenale’deki ülke sergilerini tek tek anmak bu mecra dahilinde pek mümkün değil. Buraya kadar ana sergi ve tema üzerinde durmaya çalışmış olup, kısa vadede münakaşa ama uzun vadede fayda içerecek kıymetli bir tartışma platformu oluşturan Türkiye Pavyonu üzerine bir iki laf da bu yazı dahilinde yer almış olsun.Sap ile samanı birbirinden aynı yerde ayırma taraftarıyım. Birine iyiyi, birine kötüyü atfetmek değil. Mecazi. Bu yüzden aynı yerde. Aslında sac ayağı kurgusu daha doğru olabilir.1-Gereçler ıskartaya çıktığında gerekçe olur. Kullanım ve değişim değerleri üzerinden fetiş nesnesi tarifi yapan Agamben “Kullanılamayan şey, kullanılamadığından gösteri olarak sergilenmeye ya da tüketime bırakılır. Bu durum dünyevileştirmenin imkansız hale geldiği anlamına gelir” der ve ilave eder: “Eğer dünyevileştirmek kutsal alanından çıkan bir şeyi ortak kullanım alanına iade etmekse, kapitalist din en uç aşamada kesinlikle ve mutlak olarak dünyevileştirilemeyeni hedefler.” Anlaşıldığı üzere dünyevileştirilemeyip fetişleştirilenin, kullanılmayanın, kullanılamayanın, mekansal ve nesnesel ilişkisinden yer ve biçim değiştirerek kullanılıyormuş, dünyevileşiyormuş algısı yaratması.2-Bir nesne ve hikaye olarak Darzana çok iyi bir kurgu ve sunum. İncelikli, zekice bir proje ve ortaya koyuş. Bekleneceği gibi de harikulade bir mekan kullanımı. Fakat üzerindeki söz kalabalığı ve her şeyi gerekçelendirme gayesi aslında sakin ve sisli sularda sus pus geziyor izlenimi veren Darzana’yı hırpalıyor.3-Darzana’ya kadar genel bir kesit dahilinde Aravena’nın derdi ve ortaya koyduğu üzerinden yazmaya çalıştığım, görebildiğim herhangi bir kesişim ile Darzana’yı aynı cümlede geçirmeye gayret ediyorum ama beceremiyorum. Aravena, dün ile devam edemeyiz, romantizm bir süre uzak dursun derken Darzana, bu toprakların gayet haz ettiği geçmiş hikayelerin romantizmini bugüne devşirme, bundan yeni bir şey çıkarmaya çalışma kabiliyetini bir kez daha deniyor.Aslında mesele belki de üç kefeli terazi olmamasından. küratörlüğünü üstlendiği “Geç Olmadan Eve Dön” sergisinin paralel etkinlikleri başladı!ViTRA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD)’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin 5. sergisi “Geç Olmadan Eve Dön”ün ilk paralel etkinliği, yerli ve yabancı filmlerden oluşan “Ev Sineması” seçkisiyle 2-4 Haziran 2016’da İstanbul Modern Sinema’da gerçekleşti.Ziyaretçilerini konutun serüveni üzerine bir yolculuğa çıkaran serginin “Ev Sineması” başlıklı sinema seçkisinde Koolhaas Houselife (KoolHaas Ev Yaşamı), Kapıcılar KralıNeighboring Sounds (Komşu Sesler), High Rise (Gökdelen) ve Mon Oncle (Amcam) filmleri yer aldı.Serginin küratörü Brezilya’dan Türkiye’ye, gerilimden komediye, apartmandan gökdelene  kadar geniş bir perspektifte yapılan film seçimlerinin konuta, barınağa ve eve hem dönemsel hem coğrafi hem de kültürel bir bakışla yapıldığını söyledi.Sokaklarla Örülü YerleşiESENYURT’TA KONUMLANAN HEP İSTANBUL, SIRAEVLERLE YÜKSEK BLOKLARIN BİRLİKTE ÇÖZÜLDÜĞÜ 1500 KONUTLUK BİR YERLEŞKE. BU BÜYÜKLÜKTE BİR MEKANIN TASARIMINDA İZLEDİĞİ YOLU VE BLOKLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN GELİŞTİRDİĞİ YÖNTEMİ İLE KONUŞTUK.Hülya Ertaş: Hep İstanbul, nasıl bir gereksinim öngörülerek ortaya çıktı? Tekfen’in Esenyurt’ta orta segmente, B ve B+’ya, hitap eden konut projesi yapmak gibi bir niyeti vardı. Sosyal konut derken, Batı’dan bildiğimiz anlamda bir sosyal konuttan bahsetmiyoruz elbette. Düzenli bir geliri olan ama o maaşın birikimiyle mevcut konut piyasasından ev alma ihtimali az olan kullanıcılar için, düşük maliyetli ve iyi konut yapmak amacı güdüldü. Çalışan, kentli ya da kentli olmayabaşlamış ikinci kuşak benzeri bir kesime, konforu elden bırakmadan ama lükse de girmeden,görece uygun, satın almaya imkan veren konutlar yapmak istediler. Yaklaşık 1.500 konut yer alıyor.Projeye başlarken en önemli veri şuydu: Mekanları, ortak kullanım alanlarından çok fazla feragat etmeden makul bedellere mal etmek. Bizim için önemli şeylerden biri bizim bir Akdeniz ülkesi olmamızdan yola çıkarak bu konutları içine dönük, kapalı havuzlu, kapalı spor salonlu değil, “sokak” yaşamlı kurgulamaktı. Var olan alışkanlıkları, belirli bir yaşam kurgusunu koruyorsak, sokak fikrini, dış alanı, konutlar arkaplanını önemsememiz gerektiğini düşündük. Bu karar, projede birkaç noktaya daha işaret ediyor: Biri, zemin kullanımını çoğaltmak; ikincisi de, bütün bu mekanların zaman içinde etkileşimli hale gelmesini sağlamak. Bu öngörüyle yola çıktık, zamanla göreceğiz.HE: Hep İstanbul, konumlandığı kentsel alana nasıl yerleşiyorCS: Projenin konumlandığı ilçe olan Esenyurt, İstanbul’un spekülatif ve sorunlu yerlerinden biri. Bütününde, genel bir düzenden ziyade noktasal kararlarla ortaya çıkmış bir yapılaşma hakim. Burası önceleri, yol bağlantılarının müsait olması nedeniyle bir lojistik firmasının vasıtaları için kullanılan, tamamı işverenin kendisine ait bir arazi. Arazi ortaklığı, hasılat paylaşımı gibi yükümlülükler olmadığından gerek işveren nezdinde gerekse de biz mimarlar nezdinde bu durum, proje geliştirmede olumlu avantajlar sağladı.Şehirde biçim değiştiren üretim faaliyetleri sosyal yapıyı da değiştiriyor. Bunu anlamak için birtakım kentsel strüktür analizleri yaptık. Bu çalışmaların yerleşimleri belirmede ve vaziyet planını oluşturmada epey katkısı oldu. Yapı strüktürünün zaman içerisinde nasıl değiştiğini analiz edip bir tipoloji yoklaması yaptık.Vaziyet planına baktığımızda doğuda Adile Naşit Bulvarı, batı yönünde E5 ve TEM bağlantı yolu, güneyde yoncayla viyadükleşen bağlantı yolları yer alıyor. Arsanın batı ve kuzey yönlerinde ve şimdilerde güney tarafında da inşa edilmeye başlanan yüksek yapılar arasına sıkışmış olduğunu görüyorsunuz. Manzarası da şehir manzarası desen değil, denizi de görmüyor. Dolayısıyla, mekanın hayatını kendi yaratması gerekiyordu. Bu sebeple de zemin planına yüklendik. Bir tür, kampüs benzeri bir yerleşim olabilme ihtimalinin araştırmasını yaptık aslında.Üçüncü boyutta vaziyet planının nasıl kurgulanabileceğini, yerleşmenin nasıl sistematikleştirileceğini, dengenin kurulması için tipolojinin melezleşmesinin mümkün olup olmadığını araştırdık. TAKS maksimum %40’tı, bu yapısallaştığında oluşacak boşluklar yeterli gelmeyeceği için biz yaklaşık olarak %28-30’larda durduk. Bu alanı kullanmamız gerekiyordu, bence en doğru yükselme politikası da böyle olmalıydı. 11 bloku farklı seviyelerde yükselttik. Mevsimlere ve birbirlerine göre yerleşim kararları verildi; ancak bir taraftan da çizgisel bir kurgu oturtmaya, aralarındaki mesafeyi korumaya ve zemini olabildiğince boşaltmaya çalıştık. Kendi içerisinde bir kentsel parça gibi yaklaşarak çözmeye çalıştık.HE: 1.500 konutluk bir yerleşim adeta bir şehir zaten. Sözünü ettiğin melezliği yakalamak için ne türden yöntemler izlediniz?CS: Burada bahsettiğim melezlik, en yükseği 30 katlı yapılar ile birbirine bağlanan çizgisel sıra ev düzeninin bir araya gelmesiyle oluştu. Toplantılardan birinde metrekare fiyatı daha yüksek olanlarla ucuz olanları, aralarında uçurum yaratmadan karmak, iç içe geçirmek gündeme gelmişti. Dolayısıyla bazılarını, en çok beş katlı, yani 15-16,50 metre yüksekliğinde normal apartman boyutlarında kurduk. Eğim de yerleşime dik olduğu için, her biri bir istinat yapısı gibi çalışıyor. Yapıların aralarında da sokaklar, merdivenler yer alıyor. Bu sayede yerleşim alanında kuzey güney doğrultusundaki dokuz metrelik eğime, yapılar ve ara geçişlerle araziye yedirdik. Kesitlerden de görülebileceği gibi otoparklara muhtelif hemzemin kotlardan girişler verdik. Böylece, arabayı sokağa park eder gibi otoparka park edip evine girebiliyor kullanıcı. İç sokaklarda, ambulans ve itfaiye gibi acil durum araçları hariç araç dolaşımı yok.Çevre emsallerde oldukça tuhaf yapılaşmalar var. Bütün o, cam kütleli, eğrisel yüzeylerle kurulmuş frapanlığın içinde, buranın kalıp gibi düz olmasını istedik. Üst üste gelerek öyle bir ifadeye sahip olsun ki bir, üç ya da 30 katlı olması arasında kütlesel olarak fark olmasın. Yüksek kulelerde her katı, sabit bir çekirdek etrafında, daireler merkez etrafında dönecek şekilde kurguladık. Bu çeşitlenmeyi de sağladı. Sabit çekirdeklere eklemlenen modüller, bir araya gelirken boş hacimler de elde ediliyor. Doluluk boşluk oranı ve pencere düzeni kurgusunda, her cephenin yönü ve ışık da dikkate alındı. Alt gruplar, kolon akslarını belirliyor, iki odanın sığabilmesi için 6,25 metrelik bir aks sistemi kurguladık. Bu aks sistemi sıra evlerde de devam ediyor ve ritim hiç bozulmuyor.HE: Sosyal, erişilebilir konut blokları ve onlar arasında daha yüksek maliyetli sıra evlerden oluşuyor yerleşim. Bu sistemde özellikle zemin kotunda kamusal, yarı kamusal ve özel alanları nasıl düzenlediniz?CS: Vaziyet planında geniş bir park gibi çalışan alanlar var. Bloklar, yere strüktür ve çekirdek ile basıyor. Yerleşim kotuna bağlı olarak zemine doğrudan, kontur olarak oturmuyor. Dolayısıyla yerleşimi, ölçeği dahilinde, farklı zemin kotlarında açık tutmaya gayret ettik. Sosyal alanlar kuzeyde eğimi kullanarak ve altına girerek yerleşkeye dönük tek cepheli olarak ve de güneyde olmak üzere iki alana yerleşiyor. Konutların önünde ortak peyzaj içinde bahçeler var. Yani kullanıcının evinin önünde, zemin kotunda 4-5 metrelik bir bahçesi var. Buradaki ayrımı yeşil çitle ve kısmen olarak yapıyoruz. Olabildiğince geçirgen olmasını önemsedik. Bunun için panjur ya da kepenk gibi öğeleri de önermedik, mesela. Her ne kadar yerleşimin yol sınırından duvarlarla ayrılmasını, arka kısmının ise açık olmasını önerdiysek de içinde bulunduğumuz zaman ona izin vermedi. Ana kapı, Adile Naşit Bulvarı’nda; kuzeybatı ve güneydoğuda da çapraz irtibatlı otopark ve tali giriş çıkışlar var. Öte yandan bu alanda, çarşı gibi çalışan ticaret birimleri ve terzi, bakkal, gazeteci ya da kahve gibi metrekaresi sınırlı tutulmuş üniteler de yer alıyor.Ayrıca hareketi, rizomatik tutma derdim de vardı. Tek merkez oluşturmak değil; çok merkezli, dağınık bir yerleşim yaratmak istedim. Bir tane kocaman meydan, bir de havuz yapıp insanları sosyal olarak tek bir noktaya angaje etmekten kaçındık. Farklı odakların birinde kapalı havuz ve spor alanı, birinde bağımsız bir sinema salonu, çocuk oyun alanı ve kütüphane koyduk. Bir diğerinde çocuklar için kaykay pisti ve açık hava oyun alanı var. Yani tüm bu sosyal aktiviteleri battallaştırmayıp, dağıttık.HE: Tekfen’in en başından beri planladığı sizin de çabanızın büyük bir kısmını harcadığınız erişilebilir konut kurgusu sürdürülebilir bir durum olacak mı sence? Bunu bugün 300.000’e alan kullanıcı, seneye onu 1.000.000’a satabilir.CS: Doğru. Projenin başında, buranın kullanım değerinin yüksek olması gerektiğini söylemiştim. Birisi buraya gelip yerleşince burada yaşamaya devam etmeli; yapılar ranta girmeden, alınır satılır bir meta haline gelmeden. Ancak birkaç nedenden ötürü, mutlaka dediğin gibi olacak. Bunlardan biri, Tekfen’in yaptığı projelerin altyapısı çok kuvvetli olduğu için prim üretmesi. Muhtemelen burası da kaçınılmaz olarak o noktaya gelecek; bu işin tabiatı oldu artık. Yine de konuşalım, konuşmamız gerek. Ama yine de bir noktada, burada sabit kalacak insanın da çok olacağını düşünüyorum. Burayı sevip bırakmayacak kullanıcılar olacak.Bizim Karma Evler projemiz mesela, öyle oldu. Kimse çıkmıyor, çıkan da şehri terk edecekse ya da Göktürk’ten başka bir yere taşınacaksa gidiyor. Bir konutun boşalma ihtimali olduğunda öbürü bir tanıdığına haber veriyor. Dolayısıyla böyle bir şeye de evrilebilir; ama dediğim gibi 1.500 daire var, mutlaka el değiştireni olacaktır.HE: Bu çokluk içinde, Karma Evler’deki gibi bir topluluğu oluşturmanın araçları neler olabilir?CS: Bence onun aracı; açık alan, boş ve yorumlanabilir alan, dikte eden alan değil. Bu nasıl bir alışkanlık, değişir mi değişmez mi bilmiyorum ama bence kendi kendini eyleyen alanlar bırakılmalı. Sokak gibi mesela… Aktivite alanlarında aktif olman gerekiyor, ancak böyle olunca kelimenin tam karşılığı yerine getirilmiş oluyor. Diğer türlü, sana söylenen, tarif edilen hikayeyi gerçekleştirmen gerekiyor; spor yapmak için “oraya” gitmek zorunda kalıyorsun. Şuradan yürüyüp başka biriyle karşılaşıp sohbet edip gitmeyi bertaraf ediyorsun.HE: Peki ya konutların içleri? Oradaki yaşam kurgusu için nasıl bir senaryo öngördünüz?CS: Konutta plan şeması çok ilginç bir şey. Ben yıllar içinde konut projeleri yaptıkça gördüm ki ev hayatı ya da mekanın kullanımı değişmiyor. Hal böyleyken kalıpların değişmesi için de bir neden göremiyorum. Konutun salon, mutfak, oda, bir oda daha, üçüncüsü varsa bir tane daha, ıslak hacimler vs. ile gayet pragmatik, bir makine gibi çalışması gerekiyor. Bu proje özelinde iki şeyden dolayıböyle olmalı: İmalatın hızlı yürümesi ve ucuza mal olması gerekiyor.Her birimde yaşamları daha çok köşelere almaya çalıştık. Bunlar esasen konvansiyonel plan çözümleri. Keşke açık planlı, bölücülerle ya da insanların kendi çizdiği çizgilerle odalarını oluşturduğu bir sistemle olsa bunlar, ama mümkün olamadı.HE: Bu projenin çevresini nasıl dönüştüreceğini varsayıyorsun ya da öyle bir dönüşüm varsayımı var mı aklında?CS: Çok değiştireceğini sanmıyorum. Çevresi zaten tuhaf bir biçimde çoğalmış durumda. Birim metrakere fiyatları aşağı yukarı buradakilere denk olan yapılar var. Kemer Country yapıldığı zaman Kemerburgaz’ı çok değiştirdi, başka bir tipoloji dayadı orada. Zekeriyaköy de öyledir mesela. Oraya ilk gelen olarak, başlangıcından itibaren bir tipolojiyi popülerleştirip prim yapmasıyla ve insanların oraya yerleşmesiyle yapı ya da yapı grubu yerin kimliği haline gelebiliyor.HE: Ama oralar daha tabula rasa alanlardı.CS: Evet onlar boş alanlardı, burasıysa uzun yıllardır şehrin merkezi. Ama lojistik merkez ve arkasında fabrikalarıyla, farklı bir programı varmış. Bence, çevreyi değiştirecek bir potansiyeli taşıması bir tarafa, değiştirme şansı bile yok; çünkü çevre zaten oluşmuş durumda. Biz başladığımızda boş olan arazilerde de inşaat başlamış. Yani alanın bir dönüşüm şansı yok. Bir konut projesi çevreyi ne kadar etkileyip değiştirebilir, çok emin değilim. Sosyal yapı olarak etkileyebilir belki ama burada böyle bir farkın olmasını istemem ben de. Estetik ya da plastik olarak etkiler mi, bilmiyorum. Belki çoğuna da çirkin geliyor, gelecek de. Prizma yapmışlar vs. diye… Hele içerde yaşamıyorsa, dolaşmıyorsa, dışarıdan bakıldığında böyle eleştiriler gelebilir. da jüri üyeleri arasında yer aldığı PROSteel 2016 Çelik Yapı Tasarımı Öğrenci Yarışması’nın sonuçları açıklandı…Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA)  ve Borusan Mannesmann tarafından Yapı-Endüstri Merkezi organizasyonuyla bu yıl 16’ncısı düzenlenen yarışmada öğrencilerden haftanın bir günü pazar yeri olarak kullanılacak, diğer günlerde ise kentin sosyal –kültürel ve sanatsal vb. etkinliklerine olanak tanıyacak bir mekan tasarlamaları istenmişti.Kolokyum ve ödül törenin 17 Haziran 2016’da YEM’de gerçekleştirileceği yarışmanın kazanan projelerini PROSteel’in websitesinde görebilirsiniz.Modernleşmeyle Başlayan Konut SerüveniMelda Bağdatlı – Atlas Tarih Dergisiİstanbul Modern’de açılan Geç Olmadan Eve Dön sergisi, barınma kavramına odaklanıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında kararlı ve naif, biraz da mecburi başlayan “modern konut” faaliyetlerinin bugünkü formuna evrilişini görmek istiyorsanız, sergi size mihenk taşlarını sunuyor.Modern belediyeciliğe ve imara, konuta dair düzenlemeler hepi topu 160 yıldır hayatımızda. Koskoca imparatorluğun imar, nüfus, temizlik vesair faaliyetleri altı yüz yıldan uzun süre kadılık müessesesi, vakıf ve lonca teşkilatları idaresinde düzenlenmiş. Tanzimat sonrasında Avrupa usulü modern belediyecilik uygulamalarına geçme kararı alınınca, ilk şehremaneti de İstanbul’da kuruldu, 1854’te. Dersaadet Belediye Kanunu’nun oluşturulması ve İstanbul’un yirmi idari bölgeye ayrılması ise 1877’de oldu. 1923’ten hemen bir yıl sonra 1924-25 yıllarında Cumhuriyet’in ilk imar planı yeni başkent Ankara için yapıldı. Başkent, taşranın kalkınmasına öncülük edecekti ve imar planıyla da örnek olacaktı.Modernleşmenin imar hareketiyle ayrı düşünülemeyişini anlatıyor sergi. Kronolojide 1948’e denk gelen Bina Yapımını Teşvik Kanunu, giderek büyümeye başlayan imar heyecanını en iyi hissettiren işaretlerden biri olarak göze çarpıyor.Sergide bir koridor daha var ki, çok eğlenceli. Ev içinde çekilmiş anı fotoğrafları, dergilerden reklamlar, gazetelerden ilanlarla, kupürlerle bezeli. Amina Rezoug, ve Pelin Derviş’in hazırladığı “İdeal Evin Halleri”, mimarlık dergisi Arkitekt’in 1931-1980 yıllarına ait sayfalarından oluşan bir zemin üzerinde yer alıyor. Karşısındaki duvarda ise Hilmi Tezgör’ün sergi için hazırladığı edebiyat seçkisi var. Türkçe şiir, öykü ve romanlardan seçilmiş metinler bunlar. Yine Tanzimat döneminden başlayarak çağdaş edebiyata kadar uzanıyor. Ve konut tarihinin edebiyatımızdaki izdüşümünü gösteriyor. Serginin küratörü göre, insanın barınma serüveni binlerce yıl önceye giden tarihsel ve karmaşık bir konu. Bugün daha çok telaffuz ettiğimiz konut ve konut sorunu ise Endüstri Devrimi’ne ve Türkiye’de Tanzimat dönemine tarihleniyor.Sergi fikri nasıl oluştu? Ne kadar sürdü hazırlık süreci?VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci ayağı bu sergi. 2015 sonbaharında başlayan çalışma 2016 Mart’ında tamamlandı.Sergide, Tanzimat’tan günümüze uzanan bir kronoloji var. Apartmanlar, toplu konutlar, lojmanlar, tatil köyleri… Bu seçkiyi hazırlarkenki hassasiyetleriniz nelerdi?Tanzimat’la, biraz yüzünü Batı’ya çevirmeyle, biraz da birtakım koşulların getirdiği bir etkilenimle başlayan, yaşama tarzını, yaşama mekânını da etkileyen bir süreci ele aldık. 19. yüzyılda endüstriyelleşmeyle birlikte, bizde de konut dediğimiz, evden farklı olarak “çoklu ev” halinin ortaya çıkışının, birilerinin tanımadığı birilerine ev yapmasının başlangıcı da bu dönemlere denk geliyor. Ekonominin başka boyutlara evrilmesi ve beraberinde barınma meselesinde başka aktörlerin, mekânların ortaya çıkması ve kentleşme özellikle 19. yüzyıl ortasında hızlanıyor. Bütün bunlar konut meselesini direkt etkileyen unsurlar; pişirme öğesinden, saklama öğesine, yatma uyuma, ısınma ve yeme içmeye… Dünyada da aynı… Nasıl yüksek katlı binalar asansörün icadıyla geliştiyse konutlar da teknolojiyle, özellikle muhtelif tesisat sistemlerinin gelişimiyle değişime uğramaya başlıyor. Konutun dönemi itibariyle tarihsel olduğunu düşünüyorum.Ondan öncesine gidilebilir miydi, gidilirdi ama başka bir çalışma olurdu ve akademik detaylar içinde kaybolabilirdi. Dolayısıyla bir yerde durmak gerekiyor. Sergide asıl derdimiz serginin çok akademik ve konunun bilenine değil, aşina olanına da yakın durabilmesiydi. İşin ekonomik, sosyolojik boyutu var, tipolojisi var, barınma hali var… Mimarlar üzerinden, üsluplar üzerinden de ele alınabilirdi. Biz konuyu sistematize ederek herkesin izleyebileceği hale getirmek istedik. Ve meseleyi apartmanlaşma, kira evleri, toplu konutlar ve endüstrileşmeyle birlikte kentin yanı sıra kırsalda da devlet eliyle ya da kooperatifleşme ile konut yapma üzerinden ele aldık. Buraya ait bir sergi olmasının yanında dönemin modernizminin uluslararası hale gelen yayılmacılığına da buradan bir kesit açmak istedik. Gündelik hayatın değişimiyle ilgili bir kesit.Funda Uz ve Aslı Altay ile VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci sergisi üzerine konuştuk.Sergi farklı parçalardan oluşuyor, bu durumu sevdim. Bu parçalı duruma paralel bir şekilde, serginin ilettiği soruları da düşünerek merak ettiğim konular var; “Geç olmadan eve dön” sözü kim için kullanılır? Bu sözün ayrımcı bir tarafı var mı?Bence yok, çünkü bana da söylenmiş bir söz. Halen de söyleniyor. Cinsiyeti ya da yaşı yok.Aslı Altay: Cinsiyeti yok ama biraz çocuklukla ilişkilendirilebilir galiba.Aslında doğrudan onunla, aidiyetle, yerleşiklikle ve adresle alakası var. Dolayısıyla aidiyeti, ikameti ya da evi olan herkese diğeri tarafından söylenebilir.Aslı Altay: Tabi bu isimle ev fikrine geri dönmek de söz konusu. Serginin önerdiği mesele bu.Evet, bu da ikinci anlamı. Ev ve konut mefhumu üzerinde “Ev neye denir? Niye bu gayrimenkul içinde biz ev, konut ve emlaktan bahsediyoruz ama yaşanan yerlerden bahsetmiyoruz?” sorularını içeriyor. Yani sergi barınılan yerleri bir kez daha düşünmekle ilgili.Funda Uz: Bir arkadaşımın annesi dalga geçmek için “Konutta peynir bitti.” diyormuş kızına. Yani aslında biz mesleğin içinden olanlar barınma pratikleri üzerine üretiyoruz, akademik ortamda da çok tartışılıyor ama serginin başlığı evin anlamına yoğunlaşmak ifadesini taşıyor.Konut genel bir isimken evin özel bir yeri işaret ettiğini varsayıp kamusal ve mahrem olanı ayırıyor diyebiliriz o zaman. Sergide pek çok farklı konut sorunu üzerine yazılar ve sorular var. Bu anlamda “evsizlik” gibi bir konuyu da görmek isterdim…Konu, insanların barınma sorunundan ziyade konut serüveninin kendisi. Barınma ihtiyacından nasıl bir mekan yaratılır ya da bunun uzantısı olan ‘gezi hali’nde insanların oraya geçici barınak oluşturması, parkta yatıp kalkması buna dair denilebilir. Konu, konut ve barınma sıkıntısı olmadığı için buna değinmiyor.Ama sergide barınma hakkından bahsediliyor ve bu konu ister istemez aklıma geliyor.: Bahsettiğimiz aslında barınma hakkının yanlışlığı. O çok başka bir konu. Bence onlar, sapla saman. Birbirine çok karışmaması gerekiyor.Aslı Altay: Bir de şu var; pozitif anlamda son derece öznel bir sergi bu. Dolayısıyla ev-konut meselesini tabii ki başka biçimlerde işlemek mümkündü.’in bir mimar olarak konut da üretiyor olması bir yana, herkesin kendi bakışını ve katkısını yansıtabildiği bir ortak tartışma alanı oldu. Ama asla barınmaya dair herşeyi kapsama gibi bir iddiası yok zaten.Zaten Habitat vb. birtakım topluluklar bu konuları uluslararası ölçekte irdeliyor. Onlar yapıyor biz yapmıyoruz anlamına gelmesin tabii, ancak bu serginin konusu değildi, o konuya girdiğimizde başka yerlere gitme ihtimali çok yüksek ve bu durumda sergi çok dağılabilirdi. Serginin meselesi bir yeri bir yere sıkıştırmaya çalışmak; çünkü konut çok geniş bir alan. Bu nedenle baştan beri nirengiler alma ihtiyacı vardı. Yoksa barınma ve evsizlik üzerine de yüz farklı şeyle sergiye dahil olunabilir.’in başından beri işaret ettiği üzere hem çok çetrefilli bir konu hem de çok katmanlı. Pek çok disiplinde karşılığı olan bir mesele. Sergi bir en kesit alıyor gibi, bu kesit bir sürü katmanı aynı anda okumaya çalışıyor ve onun karşılığı olabilecek farklı görüntülerini bir araya toplayan bir kanvas gibi görüyorum ben. Üç boyutlu bir kanvas gibi. 19. yüzyıldan günümüze gelen bir sergi ama daha da geriye çekilip Çatalhöyük’ten de başlayabilirdi örneğin. Son yirmi yılı da alabilirdi. Yine bir sürü meseleyi tartışıyor olurduk her iki durumda da. Bunların hepsi birer seçim. Onları kritik eşikler olarak görmek ve projeksiyonu öyle tutmakla ilgili bir seçim bu. Sergiyle ilgili üretilecek eleştirilerde “Bu seçimi karşılıyor mu?” sorusunu tartışmak bence önemli. Ben bu soruyu karşıladığını düşünüyorum.Bir izleyici olarak serginin içinde aslında tam da bu durum hissedilebilir bir şey. Senin de başta belirttiğin gibi sergi çok parçalı bir yapıda. Kronolojik dizginin yer aldığı yüzeyin perfore olması zaten bu okumaların ve parçaların artabileceğine işaret ediyor. Yani bu bitmiş bir dizgi değil, artabilir, eksilebilir, değişebilir. Serginin görsel kimliğinde de durum böyle, bütünü görmeden parçalar arasında geziyoruz ve herkes kendi deneyimleriyle boşlukları dolduruyor, yeniden üretiliyor.Akıllı ev tasarımının karşısına mülteciler için geçici barınak tasarımını getirebilir miyiz? Sorularda herhangi bir hiyerarşi söz konusu mu?Sorularda herhalde böyle bir şey yok ancak o soruları daha çok kronoloji içerisinden İpek ve Funda çekip aldı. Bunlar epeydir sorulan sorular ve bir kısmının cevabı bugün de hemen verilemiyor. İstersek veririz ancak zamanla o cevap hayata geçmiyor.Mesela bugün akıllı eve dair de bir soru da soruluyor, mülteciler için barınak sorusu da soruluyor. Mimar olarak herhangi bir hiyerarşi olduğunu düşünüyor musunuz?Mimar olarak aslında böyle bir durum yok. Mimar kimliğimle değerlendirdiğimde her ikisi de benim için bir tasarım öğesi. Onun gerekçesi başka bir şey, fiziki karşılığı başka bir şey. Mülteci için barınak, başkası için akıllı ev, geçmişteki bir şato da birbirinden çok farklı şeyler değil. Mimarın işi her şeyi tasarlamak. Mimar olarak bunlardan birini reddetmek mümkün, mesela ben saray yapmam diyebilirsiniz. Ancak bu, mimari bir tercihten ziyade kişisel bir tercihtir. Bu aslında mimarinin sorusu değil.Bu şekilde ayırmak mümkün mü? Mimar kimliği diye belirtmek de rahatsız edici geliyor bir yandan. Bu tercihler neden mimarlığın konusu olmaktan ayrılıyor?Evet, mimar kimliği diye bir şey yok zaten. Kimlik var ve bir de mimarlık var. Bu insani bir sorun. Bu nedenle saray yapmam diyebilirsiniz. Sarayın elektrik hattını döşemem diyen bir elektrik mühendisi de olabilir. Sadece mimarlıkla doğrudan ilişkili bir şey değil. Saraya bitki dikmek istemiyorum diyen bir bahçıvan da olabilir. Oraya ekmek götürmem diyen fırıncı da olabilir. Dolayısıyla mimarlık ayrışmıyor. Hepsi bir meslek ve başka bir yerden de şahsi tercihleri var.Ben sorulara bir şey eklemek isterim. Başından beri zaman çizelgesini sorularla bitirmeyi düşünmüştük; çünkü o sorular bugünden geleceğe yazılan bir mektup gibi. Bugünün aklı ve koşullarıyla yarın için soruluyor. Biz de bilmiyoruz bunların yanıtını, zaman gösterecek cevapları ve sorular çoğalabilir de. Yarın tüm soruları önemsiz kılan bambaşka bir soru ya da sorun çıkabilir. Bunların üzerine düşündürtmek önemli, sorular kendi içinde bir cevap barındırıyor gibi değil de başka bir soruya eklemleniyor gibi tasarlandı. Aslı’nın tasarımında sorular birbiri içine kayıyor. Hangi sırada okunduğunu önemsizleştiren bir duvarda duruyorlar. Soldan sağa ya da yukarıdan aşağıya okunacak gibi bir diziyi kıran bir tasarımı var. O yüzden daha öncül daha önemli-önemsiz gibi bir ayrım olmadan ortaya atıldılar. Deniz Cem Önduygu’nun tasarladığı Hane Halkı Grafiği’yle de biz bu soruları soruyoruz ama gerçekler de bunlar dedirten bir yönü var.Bu, Aslı’nın önemli bir öngörüsü. Serginin geneline baktığımızda bunlar hep bir hipertext okumaya karşılık geliyor. Kafa karıştırıcı gibi algılanabilir ancak bu, aslında bugünün enstrümanı, dili ve kurgusuyla eşdeğer bir aktarımda. Hem konusu ve altyapısıyla hem de bunun şahane bir şekilde görselleştirilmesiyle böyle olduğunu düşünüyorum. Bilginin aynı anda onlu, yüzlü halde aktarımı ve bunun edinilmesi hipertext dediğim kavramı karşılıyor. Soruların çoklu bir şekilde iletilmesi ve görseller bu mantıktaydı. Bu dediğimi yeni jenerasyonlar daha iyi algılıyor, üst jenerasyonlar bunun daha düz yazı ve kompozisyon mantığında iletilmesini talep ederdi. Bu bugünün cümle kurma hali. Sunum olarak epeyce güncel. Sergi açıldığından beri çok farklı vesilelerle farklı yaş gruplarından insanlarla sergiyi gezme şansım oldu. O yüzden senin yorumuna katılıyorum. Daha genç insanlar daha kolay içine giriyor. Daha üst jenerasyondan birilerinin daha başka bir beklentisi olduğunu fark ettim. Mesela çocukların kurduğu ilişki de çok ilginç. Sergi tek seferde gezilip hazmedilecek bir sergi değil, zaman geçirip haşır neşir olmak gerekiyor.Kapı zillerinin bir hikayesi var mı?Onu Cevdet Erek tasarladı. Bir uyarı sistemi olarak yer verdi. Kapı gözleri ve ziller, sergide ses olsun demekten öte, dış dünya ile mahremin arasındaki sınırı işaret ederek ses ve göze dair olan irtibatı vurguluyor. Aslında, mahremle dış dünya arasındaki çizgiPencereler de öyle bence.Evet İdil’in videosu da öyle. Bu, Cevdet’le başlayarak İdil’le son bulan geçive toplama hali zaten.Benim sorularım da oldukça parçalanmış bir yapıda aslında. Sergide “çıkmacılar”ın da anlatıldığı bir kısım var.Devletin yasaları ve uygulamaları çoğu zaman muğlak ve olumsuz sonuçlar doğururken buna karşılık çıkmacıların aslında kanunsuz olan yapısı, malzemeyi yeniden kullanıma soktuğu için, olumlu bazı sonuçlara sahip. Konut meselesinin olumlu bir “anti” hali gibi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?O bir tür ekosistem; aslında çıkmacılar, kağıtçılar, çöpçüler, plastik şişeciler, bunların hiçbiri birbirinden farklı değil. Akvaryum gibi düşünebiliriz; büyük ve küçük balıklar vardır ve kendi ekosistemini çok rahat devam ettirir. Okyanustaki büyük balıkların çevresinde dolanan diğer canlılar gibi, yani onlardan sebeplenerek varlığını devam ettiren bir sistem. Bunların hiçbirinin gayesi “Biz geri dönüşümü devam ettirelim, dünyadaki karbon salınımını azaltacağız.” değil. Bunların hepsi bir geçim gayesi. Ancak bu gaye, bu tür şeylerde entelektüel bir forma sokulunca geri dönüşüm haline geliyor.Bana göre akıllı evin entelektüel yapısından farkında olsun ya da olmasın daha başarılı.Çünkü akıllı evler, sertifikalar vs. biraz deforme oldu. Çıkmacılar, kağıtçılar beni de çok düşündürüyor. Ehlileştirmek ya da tamamen kriminalize etmek uğruna bu pratikleri sistem dışına itmektense, esas mesele bu oluşumlardan ne öğrenebileceğimiz aslında.Funda Uz: Biz de bütün bu araştırma sürecinde çok şey gördük ve öğrendik. Bazı şeyleri biliyorduk, deşince arkasından çok acayip hikayeler çıktı. Çıkmacılar benim için böyle olan bir şey. Bu kadar organize ve büyük olduklarını hiç düşünmüyordum. Hatta sonra bir arkadaşım dedesinin böyle bir iş yaptığını söyledi. Yani geçmişinin de çok eski olması heyecan verici. Kentin içinde mikroorganizmalar olarak döngüyü korumada büyük bir rol üstleniyorlar farkında olmadan. Onları işaret ettiğin anda, sistematize hale getirdiğinde onu bozmuş oluyorsun. Sergi, ne bir durumu yüceltiyor ne de yeriyor aslında. Mimarın kendi rolü ve kimliği açısından da o dengeyi korumaya çalıştık. Serginin önemli sözlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum.Kronoloji neden 2012’de bitiyor? Funda Uz: Bir meseleyi anlamak için ona biraz mesafelenmek gerekiyor. Ben o yüzden kronoloji 2013’te bitiyor diye düşünmüyorum. Biz 2000’ler ve 2010’lar diye bakarken 2010’u var eden koşulların son vurgularını 2013’te yakalayıp sergiye koyduk. Burada bitsin gibi bir yaklaşımla da kesmedik. Bugüne kadar getirelim gibi özel çaba içine de girmedik. Zaman çizelgesine 1950’ler, 1960’lar şeklinde tanımlanan olgu yığınları olarak baktık. Özellikle irdelediğimiz yıllar ve kritik eşikler varsa onları zaten hemen karşı duvarda kanunlarıyla belirttik. Bir yasa çıktığında etkilerinin görülmesi zaman alıyor. O yüzden zaman çizelgesinin içinde bağlam yazıları, eşikler ve mimarların üretimleri var. O aslında bulutsu bir alan tanımlıyor. Hiçbir zaman böyle bir çizelge ve tam tarihler şunlardır demiyor. Tabi Gezi’yi buna dahil etmek istedik. TOKİ’nin önemli birtakım girişimlerini de dahil ettik ama özellikle 2016’dan bir şey koyalım gibi bir düşüncemiz olmadı.Kronoloji panosu için durum bu ancak diğer bölümlerde örneğin bir 2016 yapısı da var. Gezi’den de bahsediliyor. Yapı ve olgu olarak var.Eklemek istedikleriniz var Katkıda bulunan herkesten bahsetmek lazım. Aslı hem sergi tasarımında hem grafikte yer aldı. Pelin Derviş koordinatördü. Aslı ve Amina sürekli serginin içindeydi. İpek ve Funda zaman tünelini yaptı. Ceren Oykut desenleri üretti, Hilmi Tezgör’ün edebiyat seçkisi ise küratöryal metinler ve toplantılar sonucunda ortaya çıktı. Cevdet, ses ve zilleri yaptı. kronoloji üzerinden görsel bir özet çıkardı.İmar kanunları seçkisi ile son derece öznel bir dizi müdahale sergide sırt sırta geliyor ve bu bir gerilim hattı oluşturuyor bence. Bütün bu kanunlar nasıl yaşayacağımızın sınırlarını çizmekle uğraşırken, Hilmi’nin edebi seçkisi ve Ceren’in desenleri kişisel tetiklemeler üzerinden gelişiyor, daha insani ve dokunaklı bir okuma sunuyor.Ben de Hilmi’nin seçkisini kritik buluyorum. Seçilmiş metinler özellikle bizim zaman kronolojisinde işaret ettiğimiz bağlamlarla çok güçlü bir ilişki kuruyor. Yani sergi bunu göze sokmadan yapıyor. Biraz önce zaman geçirmek derken bunu söylemek istemiştim, çok çabuk tüketilen bir sergi değil. Evin anlamının zihnimizde yeniden ve yeniden kurulmasında edebiyatın rolü çok büyük. Bir yandan da radyodan radyo tiyatrosu gibi Hilmi’nin okuduğu metin bir sürü şeye bağlanıyor ve orada bir kapı zili çalıyor. Yani biz evde radyo dinlerken belki kapı çalardı ve babam işten dönmüş olurdu. Beni bir anda başka bir zamana ışınlayan bir ilişki kurmuştu sesle. Evin anlamı zihinde pek çok çağrışımla kuruluyor. Ne tek başına akademik bir metin, bir bilgi, ne tek başına edebiyat, ne onun görselliği, ne fotoğraf ne reklam. Hepsiyle birlikte kuruluyor.Evet her ziyaret ve her ziyaretçi için farklı şeyler çağrıştırıyor. Örneğin ben sergi üzerinde çalışırken Seydişehir’i görünce hiç hatırlayacağımı tahmin etmediğim anılar yüzeye çıktı. Kimi misafirler için de, kimbilir belki, kapı zillerine basıp kaçtıkları günleri anımsarken konut meselesi eve daha yaklaşıyor.Türkiye’nin Konut Macerası”Türkiye’nin yüzünü Batı’ya dönmesiyle beraber konut maceramız nasıl bir seyir izledi? Cevabı “VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi” kapsamındaki “Geç Olmadan Eve Dön” sergisinde. Bilgi, belge ve sanal arasındaki sınırların muğlaklaştığı sergiyi, küratörü mimar konuştuk.ERMAN ATA UNCU: Şehir turunuzda Instagram hesabınızı şenlendirmek için fotoğrafını çektiğiniz ArtNouveau binada acaba ilk kimler oturdu? Kentsel dönüşüm sonucu kirası astronomik düzeylere çıkan tipik 1960’lar apartmanı zamanında hangi kentsel planın bir parçasıydı? Televizyonda sürekli reklamları dönen yeni tip siteler, gökten zembille mi indi, yoksa belli bir tarihi gelişimin durakları mı? İstanbul Modem’in ev sahipliğindeki “Geç Olmadan Eve Dön”, mimarinin gündelik hayata en çok dokunduğu yerlerden birini, konut meselesini odağına alıyor. VitrA’nın Türk Serbest Mimarlar Derneği’yle işbirliğiyle düzenlediği ‘VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci ayağı “Geç Olmadan Eve Dön.” Her sene belirli bir mimari yapıyı odağına alan serinin Türkiye’nin hiç bitmeyen konut meselesine yaklaşımı, yüzümüzün Batı’ya döndüğü Tanzimat döneminden bayrağı alıyor, kooperatifçilik anlayışının tarihe karıştığı 2010’lara kadar götürüyor. Mimar küratörlüğünü yaptığı sergide belgeler, veriler Türkiye edebiyatından evle ilgili pasajlara yol veriyor. Cevdet Erek’in zillerle, elektrik kablolarıyla kurduğu düzeneği Ceren Oykut’un desenleriyle konuşuyor. Sorguç’la buluştuk, serginin çıkış noktasını, Türkiye’nin konutl macerasını konuştuk.Sergi fikri ilk olarak nasıl ortaya çıktı? Nasıl dahil oldunuz?Vitra Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin zaten yıllardır yaptığı serinin bir parçası bu sergi aslında. Bu seneki tema konut olarak belirlenince danışma kurulu da seginin küratörlüğü için beni aradı.Serginin hazırlığı tam olarak ne kadar sürdü?İlk konuştuğumuzda önümüzde kısıtlı bir zaman vardı. Herhalde Ekim gibi bana ulaşıldı, yaklaşık 15 gün sonrası için de bir sunum hazırlamam istendi. Normal koşullarda bu konu üzerine böyle bir sergi bence bir yıllık bir çalışmayı gerektirir. Bu yüzden o ilk sunum sonrasındaki altı ay, oldukça yoğun bir efor gerektirdi.Sergide Cevdet Erek, Ceren Oykut gibi sanatçıların çalışmalarıyla, belgelere dayalı araştırmalar arasında belirgin sınırlar yok, her şeyin iç içe girdiği bir düzen var. Sanatçılarla nasıl bir çalışma gerçekleştirdiniz? Araştırma sürecine onlar da dahil oldu mu?Bu benim ilk küratörlük deneyimim. O yüzden içindeyken nasıl ilerleneceğini tam bilmediğim bir süreç oldu benim için. Ama belki de mimarlığımın da etkisiyle ilk önce bir strüktür kurmam gerektiğini düşündüm. En çok zamanımı da o strüktürü kurmak aldı ve daha ilk sunumdan itibaren bu proejeye kimlerin dahil olabileceğini düşündüm. Genelde de süreci zonlara ayırarak ilerledim. Sosyolog, müzisyen, araştırmacı gibi farklı disiplinlerde çalışanlar üzerinden ne kurulabilir gibi bir şey vardı akımda. O strüktürü kurduktan sonra aslında yavaş yavaş bazı şeyler belirmeye başladı. Cevdet, Ceren ve Hilmi (Tezgör) zaten önceden beri tanıdığım insanlar. Akademik tarafta da İpek’le (Akpınar) Funda’yı (Uz) tanırdım eskiden. Ekipte daha önceden tanımadığım bir tek videoyu çeken İdil (Ergün) ve veri görselleştirmesini yapan Deniz) vardı. Tüm bu isimleri belirlerken o strüktür içinde nasıl yer alınabilir, ana tema etrafında nasıl birleştirilebilir gibi sorular üzerinde düşündüm. Önceden önemsediğim birkaç şey vardı: Bir tanesi, bu insanların ortak çalışma kabiliyetine sahip olup olmadığıydı. Diğeri ise ne yapacaklarından çok ne yapmamaları gerektiğini bilip bilmedikleri… Bu isimlerin hiçbiri hem disiplinleri hem de işe bakışları dolayısıyla beni sıkıntıya sokmadı. İş üzerine çalışırken de hepsine önceden bir metin verdim, bir de resmi olmayan konuşmalar yaptım. O da genel temayı belirleyen bir şey oldu. Onun dışında olabileceklere de fırsat tanındı tabii ki. Mesela Cevdet’te illa ses üzerine bir şey yapsın diye konuşmadık. Çünkü her ne kadar sesle ilgili çalışmalar üzerine yapışmış olsa da onun kavramsal olarak nasıl güçlü bir bakışı olduğunu biliyordum. Mimari kökenli olduğu için o bahsettiğim strüktür noktasında çok iyi anlaşıyoruz. Aslında herkes oturduğu koltuğa, deneye deneye yerleşti. Ama yerleşti. Ve son ana kadar, 31 Mart’a kadar herkes bifiil işin içindeydi. Sıçramalar da yaşandı… İnsanlar birbirlerinin alanlarına müdahil oldu bütüne dair bir şeyler söyledi. Ve bu da tam benim tercih edeceğim bir şeydi.Sergi İstanbul’un kozmopolit bir yapıya bürünmeye başladığı dönemle, 1890 sonrasıyla açılıyor. Bu tarihin öncesi ve sonrası arasında konut kavramı açısından nasıl bir fark var?Aslında o tarihle başlamasının çok pratik bir sebebi var. Nereden başlanması gerektiği kafamdaki en baskın soruydu. Çünkü malûm, konut binlerce yıllık tarihi olan bir mesele. Hem o hem de dokunduğu birçok yeri olan bir tema. Mimari tarafından tutabilirsiniz, ev içine dair bir şeyler yapılabilir, odağa eşya alınabilir, coğrafi ya da tarihsel bir açıyla yaklaşılabilir. Dolayısıyla meseleyi bir üst başlıkta toparlamanın yararlı olacağını düşündüm. Tabii ki sergideki haliyle de çok geniş bir mesele. Ancak bu başlangıç noktası en azından buraya ait bir şey söylemenin imkânını veriyor. Bir de aslında yerel bir çerçeve çizerken, buranın yüzünü Batı’ya döndüğü, pre-modernizm ya da modernizmin konut fikirleriyle tanışıldığı bir tarih bu. Tabii bir de 19. yüzyılın ikinci yarısının endüstri devrimine sahne olması da bir etken. Çünkü bu topraklar için de önemli bir tarihi dönem bu. Hem entelektüel hem de -Kırım Savaşı sonrası angajmanların etkisiyle- ekonomik olarak Batılılaşma hareketi söz konusu dönemde başlıyor. Konut dediğimizi de ayrıştırmak lazım. Odaklandığınız zaman kelimeler de üzerilerindeki tozları atıyor. Konut kelimesi, her zaman sadece eve işaret etmiyor, daha çoğul bir şeyi tanımlıyor. İnsanın kendi kendine yaptığı bir şey değil konut. Mesela Türkçe’de ev yapmak diye bir deyim vardır, konut yapmak gibi bir kalıp kullanılmaz. Dolayısıyla konut kelimesi daha farklı bir tipolojiye, yan yana ya da üst üste yayılan yapılara işaret eder. Bunun tarihi de kira evi ya da apartman dediğimiz yapıların, Batılılaşmanın etkisiyle Fransa’dan buraya gelmesine, sonrasında Cumhuriyet dönemindeki endüstrileşmeye ve barınma sorununu ortaya çıkartan göç yıllarına dayanıyor. İlk önce fiziki yapılar mı buraya geliyor, yoksa hayat değiştiği için mi fiziki yapılar buraya geliyor sorusunun cevabı bende hâlâ muğlak. Ama ben bunların daha çok Tanzimat’la başlayan Batılı hayatın fiziki tezahürleri olduğunu düşünüyorumSergiden ortaya çıkan başka bir sonuç da konutun hep sorun kelimesiyle beraber anıldığı…  Sizce nedir bunun sebebi?Tam da meselesiyle beraber kodlanan bir şey. Çünkü öyle konut olmaya başlıyor. Engels’in ‘Konut Sorunu’ diye bir kitabı vardır. Orada anarşistlerle bir polemiğe girer. O noktada sorun olarak renk vermeye başlıyor. Tabii bu, tamamen endüstri devrimi dönemine özgü bir durum olarak da kabul edilemez. Ancak o dönemde ortaya çıkar. Üretim faaliyetlerinin ve dolayısıyla sınıfsal düzenin de değişmesiyle beraber insanların çalışma gayesiyle hareket etmeye başlamaları barınma sorununu doğuruyor, malum. Bir de merkez ve periferiyle metropolleşme, dolayısıyla çalışanların konut ihtiyacı doğuyor. Bunun nasıl çözüleceği yüzyıllardır üzerine düşünülen bir şey zaten. Hatta daha da geriye gidersek ta Mısır piramtilerinde çalışan işçilerin barınma sorununa kadar götürülebilir bu durum. Ama oraya da gitsek konu dağılacaktı. Benim üzerine düşündüğüm nokta bunun sorun olarak başlayıp halen öyle devam etmesi… 19. yüzyıldan beri süregeliyor ve halen aynı soru soruluyorAynı zamanda barınma ihtiyacı dışında konutların yeterince ‘çağdaş’ olup olmadığı da bu sorunun bir parçası gibi görülüyor…Evet çünkü konut bir taraftan da sınıfsal ve sosyal statüyü simgeliyor. Geçmişte de böyleydi, bugün de… Emlak reklamlarından, yer seçimlerinin nasıl yapıldığından, konutların mimari karakterlerinden görüyoruz bunları. Nerede, nasıl bir evde yaşadığın, başlı başına bir tarif içeriyor. Modernizm de tam bu iyi mekân kurgusunun barınma meselesiyle kesiştiği noktada yer alıyor. Oradaki en büyük artılarından biri o. Her ne kadar modernist konut sistemi daha sonra Charles Jencks’in eleştirilerinin merkezinde olsa da, bugün hâlâ geriye dönüp baktığımızda modernizmin iyi mekân, iyi konut, iyi bir mimari ve endüstriyelleşmeden transfer seri üretimi kesiştirdiğini görüyoruz.Cumhuriyet tarihinin konut politikalarını incelediğinizde en büyük dönüşümün yaşandığı dönem sizce hangisi?Konutla ilgili en büyük çalışmalar 1950’lerde başlıyor. Daha öncesinin Zonguldak amele evlerini ya da Sümerbank konutlarını saymıyorum. Bunlar belli üretim mekânlarının yanında yapılmış işçi ya da memur lojmanları. Ama kentin içerisinde, onun dokusuna da işleyen, genleşmesini sağlayan ve yine Batı’daki konut kentleşme ideallerini barındıran birçok proje yapılıyor 1950’lerin başında. Bunların bir tanesi Emlak Bankası’nın yaptığı Ataköy projesi, bir diğeri de Levent projesi… Bu projeler hem kentin genişlemesinin işaretiydi hem de kentsel olarak bir şey diyordu. Tabii ki bugünden bakınca da, tarihi olarak da sorgulanabilir. Ama şehrin gelişimini ve yerleştiği yerleri düşününce bence çok yararlı yönleri olan hamlelerdi. Ataköy, havaalanının çevresini değerlendiriyordu. Levent ise Şişli istikametinde gelişen bir aksın üzerindeki uydukent teorisiyle kurulmuştu.Bugün TOKİ’nin toplu konut anlayışını o dönemin kooperatifçiliğiyle karşılaştırınca nasıl bir resim çıkıyor ortaya?Türkiye’de kooperatifçilik, kelimenin tam anlamıyla hayata geçmese de onun birtakım nüvelerini içeriyordu. Çünkü kooperatifçilik, adı üstünde biraz daha sözü ve katılımı fazla olan bir şey demekti. O kooperatifçilik içerisinde insanlar, gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, en azından yaşam tahayyüllerini dile getirebiliyorlardı. Neresinden bakarsanız bakın, sosyal bir tınıya sahipti. Birilerinin plana bakıp sizi ilgilendirecek kararların hepsini kendi kendisine aldığı, sonra da bir banka hareketiyle içine girdiğiniz yerler değildi bu dönemin konutları. TOKİ’de durum biraz böyle. Evrile evrile bu hallere geldi tabii ki. Ataköy ve Levent’i yapan bir hareketin TOKİ’leşmesinden bahsediyoruz. Dolayısıyla TOKİ’nin kentsel kaygısı o zamanki gibi yüksek değil. Mekân kullanımı ve üslupla ilgili birçok sorunu var. Tabii barınma ihtiyacı olanlar için ucuz konut yapmak, niyet açısından bakıldığında çok iyi bir şey. Ama TOKİ’de niyetin doğru, yöntemin yanlış olduğunu düşünüyorum.Bu proje bir mimar olarak sizin konuta bakışınızda bir değişikliğe yol açtı mıBen aslında çok konut üreten bir mimarım. Bizim ofisimiz yıllardır farklı ölçeklerde konut üretir. Tek ev de yapar, apartman da… Belli bir metrajı olan vaziyet planı ölçeğinde, ada bazında da konut üretiyoruz. Dolayısıyla konut, barınma meselesi gibi alanlar zaten üzerinde düşündüğüm konulardı. Ancak bu proje, meselenin biraz daha farklı noktalarını görmemi sağlamış olabilir. Dar zamanda bazı şeylere yoğunlaşıp o perspektif içerisinde hepsine biraz daha yoğunlaştığınız zaman mukayeseler çoğalıyor. Mesela halihazırda 1950’lerin konut projelerine meraklıydım. Türkiye’de o dönemde neler yapılmış, dünyada nasıl uygulamalar geliştirilmiş, bunlara zaten bakıyordum. Mesela bir önceki soruda TOKİ’yle Emlak Bankası’nın ilk döneminin mukayesesini zaten biliyordum. Ancak bu çalışmayla beraber o mukayeseyi teorize etme imkânı çıktı. Bence konut zaten mekânsal olarak konuşulacak en son konu. İki oda mı, üç oda mı, mutfağı, banyosu var mı? Mesele bunlar değil. Asıl mesele kent hayatı içerisinde konutu konuşmak.kent ve mimarlık hakkındaki görüşleri Maison Française Cityscape Turkey dergisinde…Yaşanabilirlik değeri üzerinden kent sorgusu pek de doğru değil…”Şayet mimar yapı ve çevresini tasarlayansa kentin içerisinde bir parçadan bahsediyoruz demektir. Dolayısıyla mimar bir kentin oluşumunun salt belirleyicisi olamaz. Yönetimler, kentliler, coğrafya, zaman kenti belirler ve kentinözelliğinin biricik halini oluşturur. Bir kentin yaşanabilir olmasını sağlayan sadece mimar değildir. Hatta çoğu zaman hiç değildir. Belli kentsel fragmanlar dâhilinde mimar kentin bir parçasının kullanımını etkileyebilir. Orayı yaşanabilir, zor yaşanabilir veya cazip kılabilir. Yaşam kalitesi, kentsel konfor, ortak alanlar, kamusal kesit ile olgunlaşır. Mimarın muhtelif ölçeklerdeki tekil çabaları bunlara katkıda bulunur. Bir de şunu ilave etmeliyim ki ‘yaşanabilir’ ne demek? Gayet göreceli ve toplumdan topluma farklılaşan bir değişkenin ortak kıstaslar altında değerlendirilmesi de ne kadar doğru? Mumbai benim için yaşanabilir bir yerdir ama kimisi için olmayabilir. Ya da sakin, huzurlu izlenimini veren sistemli bir Nordik kent herkes için yaşanır olmayabilir. Bilmediği ve yaşamadığı için de soru cevapsız kalabilir. Dolayısıyla kentlerin, modern zamanlar kurgusu, ideali gibi tek tipleştirici bir algının, bir yaşam kalitesi ölçüsünün, yaşanabilirlik değeri üzerinden kent sorgusunun pek de doğru olmadığını düşünüyorum. “Mimarın Özne Olarak Belirmediği Gibi Bu Sergi Bir Son Söz Söylememeli”VÇMD’nin son sergisinin küratörü geçmişten bugüne konutun hikayesini ve Geç Olmadan Eve Dön sergisini konuştuk.VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin’nin beşinci sergisi “Geç Olmadan Eve Dön” 30 Mart’ta İstanbul Modern’de açıldı. Küratörlüğünü mimar üstlendiği ancak kendisinin de sıklıkla vurguladığı gibi başarılı bir ekip işi olan bu sergi, Türkiye’de konutun serüvenini ele alıyor. İnşaatla yatıp kalkan bir ülke olan Türkiye’de konutu; içinde yaşayanları, inşa edenleri, ettirenleri, mevzuatını, tasarımını birlikte ele alarak anlatan böyle bir serginin geç de olsa hazırlanmasının oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Konut gibi geniş bir kavramı, ekonomi-politik yönü ile gündelik hayatı birbirine bağlayıp aynı zamanda sergi tasarımında da hem ayrıştırıp hem bir takım bağlar kurarak manidar bir başlıkla bizlere anlatan geçmişten bugüne konutun hikayesini ve Geç Olmadan Eve Dön sergisini konuştuk.Bahar Bayhan: “Geç Olmadan Eve Dön” başlığı bende Gezi döneminde Abdullah Gül’ün “artık herkes evine dönmeli” tweetini çağrıştırdı. Konut herkes için özel ve korunaklı bir mekan, önünde sonunda dönüp dolaşıp gelinecek bir yer, “yuva” olarak algılanıyor. Konutun aslında çok geniş bir kapsamı var, siz bu sergide konutu nasıl ele aldınız? Yola çıkış düşünceniz neydi? Nasıl bir tema çerçevesinde hareket ettiniz?Konut meselesi hakikaten geniş. VÇMD’nin danışma kurulundan aradılar bir gün beni, “Küratörümüz olur musun? Konumuz da konut.” dediler. Hiç tereddüt etmedim, başıma ne geleceğini bilmiyordum, hiç küratörlük deneyimim de yoktu. “Evet” dedim, bunun nedeni de küratörlük değil meselenin konut olmasıydı. Konut, hem kafamı hem mesaimi meşgul eden bir konu çünkü çok konut yapıyoruz; yaparken de hep üzerinde düşündüğüm bir konu. İlk gündeme geldiğinde, “Nereden başlamalı? Ne konuttur?” hikâyesi epey bir kafamı meşgul etti. Şöyle bir geriye gittim, öne gittim, bugünden baktım “Konut meselesi nedir?” diye. Çünkü hem zamansal olarak, hem de günümüze sıkıştırdığımızda çok geniş bir konu. Binlerce yıl önceden beri, yani Çatalhöyük’ten başlayarak bugüne kadar konut meselesi var. Bugüne geldiğimiz zaman daha da çetrefilleşiyor; konutun pazarlanması mı, tipolojisi mi, mimari tasarımı mı, bunun ekonomi-politik hali mi, barınma sorunu mu, kent mi, kır mı, yerel mi, tarihselci mi, modern mi… İnanılmaz bir şey. ! Dolayısıyla içinden böyle çıkılamayacağını anladım. Durumu sistematize etmek gerekiyordu. Bunu yapmak için de konuyu zamana çektim. Bu zamanı da mümkünse bir pasaj haline getirmek, bir noktada sıkıştırmak ama bununla birlikte de tarihsel kısmını bunun belirleyicisi haline getirmek istedim. Yani konut üst başlığı üzerinden bir zaman aralığı bulmak değil başka şeyler üzerinden bir aralık bulmak… O zaman “konut nedir?”, “ev nedir?”, “mahrem nedir?”, “hayat nedir?”, “barınmak nedir?” soruları üzerinden biraz yürüyünce İngilizcede House/Housing olarak ayrılan, “ev ve konut meselesinde ayrışma başlayabilir mi veya bunun meselesi nerede başlıyor?” diye sordum.Bundan yaklaşık iki buçuk, üç sene önce davetli bir konut projesi yarışmasında projeye hazırlanırken inzivaya çekilmiş, konut meselesi üzerine yalnız, uzun bir kuramsal çalışma yapmıştım kendi kendime. Aslında orada gördüğüm konut meselesinin endüstrileşme ile başladığıydı ki o vesileyle Engels’in Konut Sorunu kitabını yeniden okudum. Aslında o günden bugüne, aradan geçen bu kadar zaman içinde konut meselesiyle ilgili herhangi bir şey çözülebilmiş gibi görünmüyor. Bu da aslında bu sergi için veri oluşturdu bana. Azalta azalta ilerlemeye başlayınca coğrafya devreye girdi. Dünya desek başka bir mesele, akademik olabilir, yorucu olabilir, bir de burada yapıyorsunuz sergiyi, iki dilli yapıyorsunuz ama kesinlikle bu topraklarla ilgili olmalıydı. Bunun nedenlerinden bir tanesi de hatıraların buraya dair olması ve konutun, evin, yaşamın doğrudan hatırayla ve hafızayla ilgili olmasıydı. Bir taraftan bu mesele modernizmle de çok paralel gelişiyor. Endüstri devriminin akabinde Türkiye’de Tanzimatla (1839) veya Kırım’la (1853 Kırım Savaşı’ından sonra) batılılaşmaya dönük bir takım hareketler var. Buradaki politik angajmanlar yavaş yavaş konut dediğimiz şeyi oluşturmaya başlıyor.Mümkünse tek ev gündemimizden çıksın istedik. Çerçeve, birilerinin birileri için ev yapması ve aslında “mesele çözmek” üzerine kurulunca, sergide sol taraftaki kronoloji ortaya çıktı. Onun başlangıç noktası 19. yüzyılın ikinci yarısı oldu. Yani bir takım konut projelerinin tekil de olsa başladığı zaman; Tayyare Apartmanı, 19. yüzyıl ortasına geldiğimizde Doğan Apartmanı, Mısır Apartmanı diye izlenerek bir konut hikayesi ortaya çıkıyor. Bir de tabii konut, sanayileşmeyle beraber hız kazanmaya başlıyor çünkü üretim merkezleri, atölyeler, fabrikalar vs. çoğalmaya başlayınca bu ister istemez göçü, merkeze gelmeyi ve dolayısıyla barınma sorununu ortaya çıkarıyor. Zonguldak Amele Evleri gibi Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde, çalışanlar için de bir konut ihtiyacı doğuyor. Biraz aslında “nasıl başladı?” ve “nereye gidiyor?” sorularının içinde kaldı sergi. Dolayısıyla ilk elden konutun ekonomi-politiği üzerinden kurulmaya başlandı meseleBahar Bayhan: Bu serginin en güzel tarafı sanırım yapı üzerine olmaması.Çok uğraştık. Mimarı kenarda tutmak zordu. Vedad Tek’in evi veya Han Tümertekin’in konut projesi tabii ki var ama mimarı vurgulamak değil durum tespiti yapmaktı amacımız. Mimar bu büyük paketin içindeki aktörlerden sadece biri. Aslında mevzuatlar ve işveren baskıları ile günden güne de iyice aktörden çok figüran hale gelmeye başlıyor mimarlar. Konut sektöründe mimarın başat hale gelmesi günden güne imkansızlaşıyor. Dolayısıyla mimarların altını çizmemek, onu özne haline getirmemek, genel büyük bir mesele içerisinde sadece aktörlerden bir tanesi olarak gören göze işaret etmek yeterli diye düşünüyorum. Çünkü öteki türlü başka bir şey: Tipolojiye de girersin, üsluplara da, uçsuz bucaksız bir şey.“Bir sergi olduğu için mimarlardan başkalarına da bir şeyler söylemelidir, kıymetli olan tarafı da budur bence.”Bahar Bayhan: Sergideki zaman çizelgesi yalnızca konutlaşmaya değil Türkiye’deki kentleşme, imar faaliyetlerine dair de önemli ipuçları sunuyor. Bu çizelgenin üretimini biraz açar mısınız? Güzel bir ekiple çalıştığınızı biliyoruz. Biraz araştırma sürecinizden bahseder misiniz?Zaten ilk başta bu bahsettiğim kronoloji hikayesi kemikleşmeye başladı, sergi bunun etrafında örülmeye başlandı; neyin nereden başlayacağı, neyi içerip neyi içermemesi gerektiği. Onlar ortaya çıktıktan sonra sevgili İpek Akpınar ve Funda Uz’la bunun kurgusunu oluşturmaya başladık. Ama bu serginin en mühim şeylerinden bir tanesi bütün katılımcıların- koordinatör Pelin Derviş’in, küratör asistanı Amina Rezoug’un ve grafik olarak Aslı Altay’ın- herkesin başından sonuna kadar bu işe müdahil olması. Kimse kendine bir görev tanımı yapıp kenara çekilmedi. Herkes son ana kadar işin içindeydi, bu müthiş bir çalışmaydı. Dolayısıyla İpek ve Funda o kurguda yürürken Aslı Altay da grafik kurgusu için bir şey söyledi, Pelin zaten tam bir orta saha oyuncusuydu, ben de hiç terk etmedim. Dolayısıyla örneklemeler, cetvellerin ortaya çıkması, İpek ve Funda’nın metinleri oluşturmaları, belge bulmaları, araştırmaları vesaire, çok önemli bir kolektif çalışma vardı. Ama aynı zamanda çok dağıtmadık çünkü bir sergi bu neticede. Akademik bir tarafı olabilir ama bir sergi olduğu için mimarlardan, bu işin ehillerinden başkalarına da bir şeyler söylemelidir, kıymetli olan tarafı da budur bence. Mimari sözde de öyle bir şey lazım, herkesin konuşabildiği bir duruma getirmek gerekiyor.Bahar Bayhan: Güzel arşiv parçaları da görüyoruz aynı zamanda. Gökhan Akçura, benim eski dostumdur, bize çok desteği oldu, özellikle kronoloji kısmında belge olarak. Popüler tarih arşivcisidir Gökhan. Onun haricinde Funda, İpek, Pelin’in ve benim akademik çevreden istediklerimiz oldu. Serginin ikinci bölgesinde Metehan Özcan’ın da çok büyük desteği vardır. Teşekkürler bölümünde tek tek isimler var ama özellikle bu kişilerin kendilerini bu mesaiye ciddi şekilde addetmesiyle ilgili Metehan Özcan, Gökhan Akçura ve Cemal Emden’in adını ve Sivil Mimari Bellek Ankara’yı saymamız gerekiyor.Bahar Bayhan: Bu araştırma kapsamında Türkiye’nin konut serüveninde nasıl kırılmalar yakaladınız? Bu sergi izleyicisine ne söylüyor?Meslekten veya doğrudan ilgili olmayanlar dışında insanların ilgisi var mı acaba diye merak ediyorum. İstanbul Modern’de salonlarda çalışan arkadaşlara “sergiye göz atıyor musunuz?” diye soruyorum. İlgilendiklerini, merak ettiklerini, keyif de aldıklarını belirtiyorlar. Bu çok önemli çünkü konut meselesi hepimizin içinde yaşayageldiği, akşam işten gittiğimiz sabah çıktığımız bir mesele. Bunu da birileri projelendiriyor ve inşa ediyor. Aslında birileri sizin için bir şeyler yapıyor ve siz onu beğenerek/beğenmeyerek, isteyerek/istemeyerek içinde bir şekilde yaşıyorsunuz. Yaşadığınız, barındığınız bu yer gündelik hayatımızı belirleyen, hafızaya dair, çocukluğumuza dair, gelenek-göreneklerimize dair bir şey… Salt mimari olarak örneğin konutun tipolojisini konuşmak çok üstten bir konuşma hali. Konuşabiliriz tabii ama bunlar daha çok mimari terminoloji içerisinde kalıyor ve insan yaşamlarını daha tekdüze okuyarak, formüle ederek tipolojiler haline getiriyor veya atipik bir biricikleştirmeye dönüşüyor. Serginin ikinci bölgesinde bunun böyle olmadığının altını çizmeye çalışıyoruz. Çünkü hepsi benzersizdir, siz ne kadar mimari olarak onun kullanıcısı için bir şey kodlasanız da kullanıcıya içine girdikten sonra anlam ifade etmeye başlar. Mesela her gün yemek yiyen insanlar olarak gündelik hayatta oturup yemeği kavramsallaştırmayız. Konut da bunun gibi, onu kavramsallaştıranlar başka; mimarlar, sosyologlar, geliştiriciler vs. Ama önemli olan özellikle bu mesleklerden olmayan, eğitimi şu ya da bu olanların, çocukların konutla arasındaki ilişkisini kurabilmek. Bir ve iki diye sınıflandırdığımız bölümler de bu ayrım var. Birinci bölüm tamamen ekonomi-politiğe ayrılmış kısım; devlet politikaları, mevzuatlar, istatistikler, para, rant, yapıcılar vs. Hepsinin altında ekonomi-politik bir gerek var. İkinci bölge ise tamamıyla hayata dair.Serginin bölümleri arasında bağlar var. Mesela videodaki bir şeyi ikinci bölgede görebilirsiniz, ikinci bölgedeki bir şey aynı zamanda birinci bölgede yer alabilir. Altını çizmediğimiz muhtelif bağlantılar var. Tam bir strüktür var aslında, başından beri de derdim buydu. Bir çalışma grubu kurmanın ve bunun sağlıklı olarak yürümesinin sonuçlarından biri bu. Bir strüktür ve bu strüktürde her şey birbirine bağlı ama bu birbirine bağlama kaygısıyla oluşmadı.“Kullanıcının ve mimarın sözü azaldıkça yarık iyice keskinleşiyor; duvarın ortak zemini muhafaza edip mekanı kesmesi biraz onun metaforudur”Bahar Bayhan: Sergi tasarımında nasıl bir çalışma yürüttünüz? Sergi kurgusunda, konutun tarihinin kurgusundaki lineer durumun mekânın lineer olması ile bir ilişkisi var mı?Tabii, ben mimarlık yapıyorum, mekana bakarak şemalaştırmaya çalışıyorum. Aslında bunun iki ayağı var, dikkat ettiğim şeylerden bir tanesi frapanlaşmaması. Sergi sergi gibi de göstermesin kendini, kendisini en iyi ifade edebilir şekilde bir zemin hazırlasın, insanları da rahat hareket ettirsin. Mesela o duvarı havada yapmamızın nedeni aslında o ilişkinin zeminde birleşmesi ama göz seviyesinde kopukluğunu sağlamak idi. Reklamcılar emlak eklerinde Pazar günleri senin hayatınla ilgili bir şey söylerler, öyle satarlar; mutfak güzeldir, bahçede çocuklar, havuzun başında vs. Ama asıl gerçek duvarın öbür tarafındaki bizim kronolojideki ekonomi-politik kuvvetidir. Arada hiçbir zaman girilmeyen koca bir yarık olduğunu düşünüyorum. Bu kullanıcı ile yapanın arasında ve bunun talebi arasındaki kopuklukla ilgili bir şey. Gündelik hayatın aslında devredilmesi, kullanıcının sözünün azalması ve maalesef artık mimarın da sözünün azalması ile ilgili bir şey. Çünkü biz tasarım yaparken her ne kadar işveren ve gayrimenkul geliştirme boyutu olsa da masaya paftamızı koyduğumuzda “insan tefrişini nasıl yapar?” “mutfağını nasıl kullanır?” “ütü masasını nereye koyar?” üzerinden de gidiyoruz. Ama bu pazarlandığı zaman öbür taraftaki gibi pazarlanıyor. Kullanıcının ve mimarın sözü azaldıkça yarık iyice keskinleşiyor, barınak ve kullanma hali iyice boşalmaya başlıyor. İşte bu aslında bir zeminde birleşiyor sergi alanında; barınma ve gündelik hayat. Ama göz seviyesinde bizim bir sürü kesitlerimiz var.Duvarın ortak zemini muhafaza edip mekanı kesmesi biraz onun metaforudur, hemen arkasında mevzuatın olması, öbür tarafta tasvirlerin, edebiyatın, şiirlerin karşısındaki iç mekanla atışması ve seslerin araya girmesi hepimizin bildiği bir dünyaya ait. Zeminde birleşen ama gözümüzden ırak olan hikaye, mevzuat ve işin diğer boyutu. Daha pragmatik bir şey söyleyeyim, bu sergi Ankara’ya gidecek, mekanlar pek benzemese de, oraya da uymalı, orada da rahatlıkla kurulmalıydı. Bu gidecek oraya yerleşecek, biraz iki tarafa da adapte olması lazım, başka bir sergi olarak ortaya çıkmasın istiyoruz. Yani sergi kendi başına mekana uygun olarak dolaşsın istedik. Tasarımında ve son inceltmesinde Aslı Altay’ın emeği var ama ilk başta bizim kurduğumuz mekan oydu, tamamen onun üzerinden gittik. Serginin başlığı ve tasarımı “tak” diye elimizde bulduğumuz bir şey oldu.Bir izlek var ama o izlek çok önemli değil. Girerken bir metin karşılıyor sizi, çarparak zamana atıyor. Devamında Deniz Önduygu’nun sonda özet olmuş bir grafiği var. İstatistiklerin ve özellikle görselleştirilmiş verilerin çok önemli olduğunu düşünüyorum.Mimari üretim tamamıyla piyasa davranışlarının mekânsal brief haline gelip mimarın önüne konması ve mimarın bunlarla baş etmesiyle ilgili.”Bahar Bayhan: Orada spot sorular vardı, şu gözüme çarpanlardan bir tanesiydi: “Alternatif bakışlar ve taktiklerle yeni barınma eksenlerini geliştirmek mümkün mü? Türkiye’de yoğun bir konut üretimi var ve konutlar yapılı çevrenin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Ama mimarlar bu üretimin neresinde kalıyor sizce? İleriye yönelik, konutta mimarların tasarım gücünü görebileceğimiz durumlardan bahsetmenin mümkünatı var mı?Mimarlık meslek alanı, yapı yapma hali bence yavaş yavaş değişiyor. Konut da değişiyor, o da ayak uyduruyor bazı şeylere. İpek ve Funda’yla başından beri şöyle bir şey konuştuk; mimarın özne olarak belirmediği gibi bu sergi bir son söz söylememeli. “Bu budur, böyle olmalıdır” değil, yarını bilmiyoruz. Biz malum kesiti alırız, tespit yaparız ve her şey ortaya serilir. Dolayısıyla sorularla bitirmek istedik. Mimarın etkinliği meselesi de tamamen gündelik hayatla ilgili bir şey. Çünkü konut serüveni devam etmekle birlikte değişiyor. Ama değişiyor demek başka yerlere eviriliyor anlamına gelmiyor. Artık insanlar evi daha az mı yoksa daha çok mu kullanıyor bilmiyorum. Mesela şehirlilerin evinde daha az yemek pişiyor olabilir ama bu, evde yemek pişmeyecek anlamına gelmez ve pişecek de. Dolayısıyla bunlar çok kestirilebilecek şeyler değil, mekanların da bunda çok fazla etkisi yok. Yani “şehirli birisi şehrin merkezinde yaşıyor, dışarıda yer, mutfak yapmayayım bir tezgah yapayım” deyip bir tip geliştirerek siz o insanların alışkanlıklarını değiştiremezsiniz. İnsanların hayatları bir şekilde değişiyor, mimarlık da buna ayak uydurmaya çalışıyor veya seziyor. Çalışma haline dair de artık daha çok evde çalışacağı söyleniyor, bunlar tamamen varsayım ama gerçekleşiyor da. Bunun geçmişte de örnekleri var, tam da sanayileşmeden önce insanlar üretimlerini evde yapıyor daha sonra üretim fabrikaya çekiliyor. Aslında baktığınız zaman 100-150 yıl önceye göre üretim araçlarımız değişiyor; halı tezgahı yerine bilgisayarımız ve yazıcımız var diyebiliriz.Burada mimarın diyeceği bir şey yok mu? Ben mimarın çok etkin olacağını düşünmüyorum. Etkin olması için öncelikle mimarın üstünde piyasa ekonomisinin getirdiği işveren taleplerinin törpülenmesi lazım. Çünkü bir süredir bu programları belirleyen kişi mimar değil. Biz konut projesi yaparken oradaki konjonktüre, yerine bağlı olarak konutların kaç odalı olacağının yüzdesinin briefini alıyoruz. “Yüzde şu kadar 2+1 oluyor, yüzde şu kadar 1+1 oluyor çünkü bunlar şöyle satılıyor” gibi. Mimari üretim tamamıyla piyasa davranışlarının mekânsal brief haline gelip mimarın önüne konması ve mimarın bunlarla baş etmesi ve çözüm sunmasıyla ilgili. Mekânsal kurgu tercihleri zaten bir süredir mimarların elinde değil ve bu başka yerlere evirilerek tuhaf hallere de giriyor. “Bu kadar malzemem var elimde, bu kadar tabakta yemeğe ihtiyacım” var diyor, içeride de müşteriler oturuyor. Siz etini bol koymaya çalışın ama tabak azalacak. Siz ister dünyanın en iyi aşçısı olun, işverene “etini böyle koyunca daha lezzetli oluyor” dediğinizde “biraz başka şeyler koy da etin eksikliği hissedilmesin” diyor.Bahar Bayhan: Son olarak neler söylemek istersiniz sergiye dair? Buradaki meselelerden bir tanesi evin içi ve dışı ile ilgili. Sol taraf yapma hali, ekonomi-politik dediğim kısım; kooperatiflerin, sanayicilerin lojman olarak yaptığı, devlet iştiraklerinin değişerek yaptırdığı vs. Öbür tarafı ise olma hali. Bunun kesişme noktası İdil Ergün’ün videosu.Hilmi Tezgör’ün kronolojik bir iz oluşturmayan ama bir dönemi kesit alan 32 parçalık müthiş bir yazın seçkisi çalışması var. Aslında romanın ve hikayenin şehirle, evle ilişkiye girdiği bir bölüm. Bunu çok önemsiyorum çünkü kapının açılıp içerinin asıl anlaşıldığı yerler hikayeler ve romanlar. Aslında içerideki bütün ilişkileri, insanlar arasındaki, aile arasındaki ilişkileri edebiyatla öğrendik. Türk edebiyatı belli bir dönemde mahremin kilidini açtı. Ceren Oykut’un da okuyup altını çizdiği, ufak notlar aldığı ve bu metinlerle donattığı bir duvar oluştu. Cevdet Erek’in eve dair iletişim ve uyarı araçlarının, mekanizmalarının, mahrem belirleyici, iç-dış kesitinde mekânsal eşik oluşturan öğeleri tüm sergiye dağılmış ve yayılmış bir halde bağlayıcı, ilişkilendirici bir çalışma. Serginin sesli ve kendini de izleyen hali. Hilmi Tezgör’ün seslendirdiği gene sergide yer alan Oğuz Atay metninin portatif radyo ile yerleşmesi de Cevdet Erek’in kapsamı dahilinde bir ilmek. ‘Muğlaklık, en büyük zenginliğimiz’İstanbul Modern’deki “Geç Olmadan Eve Dön” sergisi, Türkiye’deki konut ve yuva serüveninin tarihine ışık tutuyorSergiyi konuştuğumuz akademisyenler, “Türkiyeliler olumlu anlamda tekinsizler ve ne olacağını hiçbir şekilde bilemiyoruz. Muğlaklık, en büyük zenginliğimiz. Ama bu çok olumlu bir şeye de, olumsuza da dönebilir” diyorlar.VitrA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) işbirliğiyle düzenlenen VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci sergisi, İstanbul Modern’de başladı. “Geç Olmadan Eve Dön” diyerek Türkiye’deki konut ve yuva serüveninin özel, resmi ve gayriresmi tarihine çarpıcı detaylarla ışık tutan sergi, sosyoloji, edebiyat, çağdaş sanat, tasarım, mimarlık ve ekonomi gibi farklı disiplinlerin yansımalarını üst üste getirerek, ilginç bir manzara üretiyor. Küratörlüğünü mimar  üstlendiği sergide Aslı Altay, Cevdet Erek, Ceren Oykut, Hilmi Tezgör ve Funda Uz ile Pelin Derviş, İdil Örgün ve İpek Akpınar gibi birçok imza bir araya geliyor. Bize de, sergiyi ve sergilediği Türkiye’yi kendilerine danışmak kalıyor…Bir gün bir telefon aldım, bana bu sergi dizisinin konutla ilgili bölümünün küratörü olup olmayacağım soruldu ve bu noktaya geldik. Proje, içi ve dışı, insani hikâyesi ilgimi çeken bir konuyla ilgiliydi. Bu mesai ile konu üzerine kimi keskinlikleri daha iyi gördüğümü söyleyebilirim.‘İpuçlarını tamamlayın’Pelin Derviş: Sadece pratik yaşamda üreten bir mimarı değil, yanı sıra kafa yoran, entelektüel derinliği olan Cem’e yöneldik.Aslı Altay: Serginin dışarıdaki grafiğinde, sanki tamamını hiçbir zaman göremediğimiz bir evin iç ve dış yerlerine dokunuyoruz, pencereleri, kapı girişleri, zilleriyle temas kuruyoruz. Evin tamamını hiçbir zaman göremiyoruz. Ama belli bir zaman ve yere de işaret etmiyor bu. Buradaki ipuçlarının tamamlanmasını izleyiciden bekliyoruz. Zira hafıza, bu sergiyi düşünürken ele aldığımız temel bir konu olarak önümüzde duruyor. Sergide Cem’in tasarladığı bir ‘zaman tüneli’ bulunuyor. Orada Ceren’in durduğu yerde, bu tünelin dış çeperi ve Cevdet Erek’in de aradaki gözetleme delikleriyle birlikte, Hilmi Tezgör’ün de yaptığı bir edebiyat seçkisi mevcut. Bunların nasıl beraber yaşayacakları, bizim çok ilgimizi çekiyordu. Ceren edebî metinleri okudu…Ceren Oykut: Ev ve konutu oluşturan elemanları düşünürken, ev, iç mekân nedir diye düşünürken, bu konunun içine girdikçe hareketin, akış ve hayatın kendisi diyebileceğim birtakım anlar oluştu. Evin bir anı, o anda yaşanan duygu gibi birçok detay belirmeye başladı. Karmaşık bir okuma süreciydi bu.Edebiyat konuta tanık’İdil Ergün: Sergide sunduğum videoda toplam dokuz tane ev var. 150 yıllıktan beş seneliğe, ahşabından yalısına, gecekondudan betonarmeye uzanıyorlar. Bunları seçerken daha çok izleyicilerin bir bağ kurabilmelerini istedim. Ya babaannesinin, ya komşusunun evi olur, kendi evi olur ama bir biçimde onlara hitap etmesini arzuladım. Bunu yaparken evin içi ve dışı arasındaki çelişkiyi de ortaya koymaya çalıştım. Örneğin bir evin içi çok güzel olabiliyor, ama baktığın manzara korkunç bir bina da olabiliyor…Hilmi Tezgör: Ben sergi için edebiyat metinlerini seçtim ve bunu yapmak hiç zor olmadı. Edebiyat hayatın ta kendisi olduğu ve hayata tanıklık ettiği için… Nasıl ki bizler insanoğlu olarak hep barınacaksak, kendimize bir barınma ve güvenlik alanı oluşturacaksak, edebiyat metinleri de bir şekilde bunlara hep eşlik edecek‘EKOLOJİK EV TARTIŞMASI’Funda Uz: Sergideki kronoloji-zaman tünelini İpek Akpınar ile yaptık. Sadece üretilmiş yapılar üzerinden bunu okumak da mümkündü ama biz daha çok, barınma pratiklerini kendi içinde farklı gruplara ayırmaya çalıştık. Örneğin afet konutlarıyla yurtlar ve lojmanlar, aynı bileşen içinde bir araya gelebildiler. Böyle bakınca, çok üst üste düşen üretimleri, kimi yıllardaki çeşit yoğunlaşmasını görmek mümkün. Kooperatifler, uydukentler, gecekondular da bunun içinde. Sergimizde, birtakım vaatleri sorgulama imkânımız da bulunuyor. Örneğin ekolojik evler. Bir şeyin ekolojik olması, aslında enerjiye nasıl bir yük getiriyor? Yurtdışında da karşılığı olan birçok üretim modeli, Türkiye’ye gelmiş gelmesine, ama çok da Türkiyelileşmiş. Buraya özgü başka pratiklerle beslenmiş, kimi zaman güçlenip, kimi zaman sönümlenmiş.‘BARINMADA NASIL BİR GELECEK?’İpek Akpınar: Sergide bu topraklarda devletin dönüşümünü de gözlüyoruz. En sonunda, Deniz Cem’in hazırladığı infografik üzerinden sorular soruyoruz. Bence en tartışmalı kısım da buydu: Barınma ekseninde nasıl bir gelecek olacak? İkinci bir kritik şey de, Türkiyelilerin ruh hali. Türkiyeliler olumlu anlamda tekinsizler ve ne olacağını hiçbir şekilde bilemiyoruz. Muğlaklık, en büyük zenginliğimiz. Çok olumlu ya da çok negatif bir şeye de dönebilir.Herkes berbat bir zamanda yaşadığımızın farkında. Ama sergide bence böyle bir şey yok. Berbat bir zamanda nasıl varolmamız gerekiyorsa, olabildiğince hem yakın, hem de uzaktan bakarak, bu sergideki gibi bir bakış getirilebilir kanımca. Burada olduğu gibi, bunların hepsi enerji alışverişleri. En azından yarın için birtakım küçük yatırımlar. Mimarlık tasarımı NoXX Apartmanı, dünyaca ünlü mimarlık ve tasarım portali Architizer’ın bu yıl dördüncü kez düzenlediği Architizer A+ Awards’un “Architecture + Brick” kategorisinde mansiyon ödülüne layık görüldü!“Tipoloji”, “Artı” ve “Ürün” ana kategorileri altında, yaklaşık 100 farklı alt kategoride verilen ödüllere, aralarında Yves Béhar, Paola Antonelli, Liz Diller, Joseph Altuzarra, David Rockwell, Rem D. Koolhaas ve Ian Schrager gibi dünyaca ünlü mimar ve tasarımcılardan oluşan 300’den fazla jüri üyesi karar veriyor. Architizer A+ Awards2016’nın kazanan projelerine Phaidon by Atlas yayınevinin çıkaracağı özel bir kitapta da yer verilecek.Mimarlık tasarımı 40iz konut yapıları ve Alantur Otel-Havuz ve Rekreasyon Alanı, Arkitera ”Türkiye Mimarlık Yıllığı 2015” seçkisinde yer aldı.Seçici kurul üyeliğini Burak Altınışık, Arzu Erdem, Kurtul Erkmen, Nevzat Oğuz Özer ve Haluk Zelef’in yaptığı yıllığa başvuran 122 projeden 39 tanesi seçkide yer almaya hak kazandı.Haber içeriğine buradan ulaşabilirsiniz…Mimarlık’ın kurucusu uzun yıllardır müzikle iç içe. Birçoğumuz onu, Açık Radyo da yaptığı programla tanıyoruz. Biz de yıllardır mimarlık ile müziği bir arada götüren Sorguç’la, bu başarısının sırrını konuştuk. Mimarlık hakkında bilgi verebilir misiniz?Mimarlık 2000 yılında kuruldu. 2005 yılından sonra iç mekan tasarımının yanı sıra mimari, projelendirme, kontrol ve danışmanlık hizmetlerini de bünyesine kattı. İşlerimiz arasında konut blokları, apartmanlar, ofis ve yönetim binaları, alışveriş merkezleri, tekil konutlar, rekreasyon, restorasyon, turizm ve eğlence yapıları var.Mimari süreçte sizi besleyen, güçlendiren ve ileriye taşıyan şeyler neler?Mimariyi gündelik hayatın bir alanı olarak görmek ve bu kabulle, hayata ve insana dair mekan oluşturma gayreti denebilir.Projelerinizi hangi kriterlere göre seçiyorsunuz?Gerek yapı, gerekse de kentsel ölçekte hata içermesi mümkün olan bir projenin gelişme ihtimali varsa mesafeli yaklaşıyoruz.Tasarımlarınız nasıl şekilleniyorZamanla, çalışarak, kendiliğinden…Zaman içerisinde birçok başardı projeye imza attınız. Bunlardan biri de Murathan Mungan’ın evi. Bu projenin ana fikri neydi, nasıl şekillendi?Arsa üzerinde 19601ardan kalma virane bir yapı vardı. Duvar bölüntüsüz, açık plan sistemi uygulayarak, yazarın tek başına yaşayacağı bir ev yaptık. Evin dış cephesi ise Murathan Mungan’ın doğup büyüdüğü şehir olan Mardin’in mimarisinden esinlenilerek şekillendi.Yeni projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?İki otel projemiz var. Yakın zamanda da yarışma ile kazandığımız bir eğitim ek yapısı bulunuyor. Ayrıca, her zamanki konut yoğunluğumuz içerisinde, 1500 haneli bir konut projesi ile iki apartman çalışıyoruz.Bu yoğunluk arasında bir de Açık Radyo’da program yapıyorsunuz. Peki Açık Radyo ile nasıl tanıştınız?Açık Radyo, 1995 yılında yayına başladı. İştar Gözaydın Savaşır ve Cüneyt Cebenoyan’ın, Simon Reynolds ve Joy Press’in Seks İsyanları adlı kitabını müzikli radyo programına uyarlamışlardı. İsmi de, ‘Erkekler, Kadınlar ve Rock’n Roll’ idi. 5 ay sonra ben de programa dahil oldum.Programınız hakkında bize bilgi verebilir misiniz?20 yıl içerisinde, bazen birlikteliklerle bazen de yalnız olarak muhtelif programlar yaptım. Şu an yaptığım ‘Ahtapotun Bahçesi’ adlı program, Cüneyt ile başladığımız ama yaklaşık 10 yıldır yalnız götürdüğüm bir program. Programda müzikal takıntı olmadan seçtiğim müzikler, sesler dönüyor.Dinleyicilerinizin tepkileri nasıl?Bu konuda yorum yapamıyorum. Bu kadar yıldır aldığım tepkiler, yakın çevremi dışarıda tutarsam, 40-50 kadardır herhalde. Radyo dinleyicisi çekiniktir. Hele ki, Açık Radyo dinleyicisi pek katılımcı denemez. Aslında bu da, bence fena olmayan bir dinleyici profili. Fakat söylenen o ki, programım dinleniyor ve takipçileri de varmış. Mesela geçenlerde, beni 10 küsur senedir terk etmeden dinlediğini söyleyen bir dinleyici ile tanıştım ki, onun ilk gençlik yıllarına tekamül eder bu rakam muhtemelenAçık Radyo dışında müzik ile ilgilendiğiniz başka bir platform var mı?Yıllarca Roll dergisinde müzik ve albüm yazıları yazıp, müzisyenler ile mülakatlar yaptım. Roll maalesef 10 yıldır yok. Yine o müzik yazıları ile uğraştığım dönem başka yayınlara, gazetelere de yazdığım bir dönemdi. 4-5 yıldır bu konu üzerine yazmıyorum ama başka yazılar yazıyorum, müziğin etrafından dolaşıyorum örneğin konserler, müzik ile ilişki kurduğum mühim platformlardan.Müzik ile ilgili farklı projeleriniz/hayalleriniz var mı?Vardı ama artık yok… Belli bir zamandan sonra olamayacağına ikna olmak ve kabul etmek gerekiyor çünküSon olarak mimarlık ve müzik arasında bir etkileşim var mı?Üst bakıştan belki ilişki kurmaya çalışmak durumu zorlar. Üretme süreci, olgunlaşma gibi ortak benzerlikleri var. Bu da onları etkileşimli kılabilir. Bir de koca bir mekan-ses külliyatı var malum. Demek ki bir etkileşim var veya bulunmaya çalışılıyor. Noxx Apartmanı’nda yapım sürecinde evrilen tasarım kararlarının temel dayanakları daha çok talepler, programatik gerekler ve İstanbul’a özgü bir parselasyonun imkânları herhaldeBaştan şunu belirtmeliyim ki, yapım süreci tam bir evrilme hali. Tasarıma dair kararları verenin, yani bildiğimiz anlamda mimarın, dayanakları pafta ile karşı karşıya kaldığında veya daha önce var olan nüvelerin yerini bulmuş gibi cisimleştiğinde ortaya çıkmayabiliyor. Yapının yerleşeceği kent parçası, ticari varoluşununtalepleri ve buna bağlı program, mimarisinin kabuğunu oluşturuyor. Bu kabuk metaforundan yola çıkarak yapıyı bir yemiş gibi tahayyül edersek, çekirdeği strüktür kabuk ile bu çekirdek arasında kalan ve yapıyı nedenselleştiren kurgu olarak görebiliriz. Burada kabuk, yapı yerine yerleştikten ve program itibariyle ekonomik gerekçesini tamamladıktan sonra (maliyet-geri dönüş-kâr) atılır. Meyvesi faydaya dönük kullanımdadır. İstanbul’a özgü parselasyon imkânlarından bahsedilebilir mi bilmiyorum. İstanbul’un parselasyon haritası, bir plan dahilinde üretilip etrafı donatılan, belli bir matematiğesahip bir şey değildir, bir nevi mülkiyet paylaşım haritasıdır. Mülkiyet paylaşımlarıda genellikle irrasyoneldir ve 1960’larda ortaya konan kat mülkiyeti kanunu ile toprak üzerinde fiziki karşılığını bulmuştur. Noxx Apartmanı’nda da karşılığını tam bulmayan bir bitişik nizam imar durumu söz konusu ve bu bir tasarım girdisi midir, evet. Fakat bunun bir imkân tanıdığını söylemek güç. Olsa olsa meseleyi kabul edip mimari ile geçmeye çalışmak, durum ile halleşmeye gayret etmek denilebilir. Noxx özelinde yapının malzeme kararları ile strüktürel ilişkileri, işveren-mimar ilişkisinin her iki aktör için de, karşılıklı olarak sağlıklı ilerlemesinin ve sonuçlanmasının teyidi. Burada sac ayağını tamamlayan kent ara kesitini de unutmamak lazım. Moneo’yaşapka çıkararak, “yer”kulak verilirse bir şeyler fısıldıyor olabilir. Rahat bir tasarım ve yapım evresinden de bahsedemeyiz ama anladığım kadarıyla “mimariye rahat batmalıdır”, rahatlık elini kolunu bağlamalıdır. Mimarinin ne yapacağını bilemez hali, sorunsuz halidir…Az çok mudur peki? Herhangi bir yapıda tektonik bir tutumluluktan çok şartların getirdikleri ile bağlamsal bir ilişki kurduğunda, çok daha cazip ve nitelikli bir sonuç ortaya çıkıyor sanki?İki zıddın bir araya gelerek birini tercih belirtmesi ya da diğerini dışarıda bırakmasıyla, iki zıddın bir üçüncü tarif oluşturma hali bana daha ilgi çekici geliyor. Çoğaltmamak, fazlalaştırmamak gayretinden çok “ifrata kaçmak” demekten daha çok hazzediyorum… Modernizm içinde şiaraddedilen “az çoktur”, süreç içerisinde muhtelif kapılara tutamak oldu. Ama kalıplaşarak tıpkı Adolf Loos’un “süslemecürümdür” ya da Marx’ın “din toplumların afyonudur” misali, yalnız (öncesiz ve sonrasız), düz okumaların kurbanı olan repliklerden. Modernizmi, işlevden öte “biçimi belirleyen başka liman yoktur”a indirgemek, malumumuz, mümkün değil. Ben modernizme koca bir kafa karışıklığını berraklaştırma evresi diye de bakıyorum… Peki “Berraklaştık mı?” Hayır. Kainat düzleminde belki daha da bulanıklaştı, karıştı ama bunun yanılgı olduğunu kim söyleyebilir… Postmodernizin içinde müzikte Philip Glass, Steve Reich, Terry Riley gibi Uzakdoğu felsefesi ile de karılarak oluşturulan minimalizmin mimari paralelliğine atıfla gene bu coğrafyalardan etkilenen John Pawson’ı anmak mümkün. Pawson “az çoktur”un içerisinde nerede durur? Modern olan bu isimler, görüneni saklayan bol bir duruş sergiler. Hikâyedeki, Doğulu ressamının yıllar içerisinde bir ejderhayı tek çizgi ile ifade eder kıvama gelmesi gibi açıklanabilir. Başka bir noktadan Peter Zumthor ise, modern olduğu tartışılır bir üretim biçimi ve yöntemi dahilinde başka bir az/çok ilişkisini önümüze serer. Bağlamsal ilişki dahilinde “yer”inde ve kaleminde durmayı bilir; tektonik tutumluluğundan da bahsedebiliriz belkiBezeme ve azaltma arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz? Cami çinilerinden Cansever’e oradan Semper ve Ockham’a uzanan bir çizgide, bu tür tektonik kararlara ilişkin çözümlerde giderek daha yapıştırmacı ve kolaycı bir anlayışa mı teslim oluyoruz ?Mimaride tektoniği, yerçekimi ve diğer tabiat güçlerine karşı “denge”de durmak ve bu güçler arasındaki gerilim olarak tarif edecek olursak, özellikle bugün bunu gizlemek ya da başka türlü bir “var”lık gibi ortaya koymak mümkün… GottfriedSemper süslemenin gerekçelendirilebilirliğinden ya da bezemenin sadece süsleme gayesinden ibaret olmadığından bahseder, insan eliyle oluşturulan mimaride bilinçli bir güzelleştirmenin nedenselliğini kabul eder. Ben bu noktada Cansever ile bir paralellik kurabiliyorum. Strüktür tabiatı gereği azalma eğilimindedir ve yapı tarihinin önemli bir kısmıda bunun üzerinedir, açıklıklar, narinleşmeler vs. Semper iskelet tektoniğini de dahil ederek,“giydirme kuramı” ile mimari konstrüksiyonun dört öğesinden biri olarak bahsettiği yapı kabuğunu tektonik kurgunun içine sokar. Bugün tektoniğin bileşkesi olarak strüktürel örüntülerden bahsetmek ve oluşan tektonik formun yapı ontolojisini gizlediğini de görmek mümkün. Ama Semper’i anacaksak, onun ilkel zamanlardan beslenen ve tektoniğin ilk sembolü kabul ettiği, dokumacılık temelli, farklı veya aynı iki malzemenin düğüm ve birleşimi üzerine kuramsallaştırdığı tektonik yorum, mimarlıkla kurduğu etimolojik bağlantı anlamında önemlidir. Özellikle günümüzün kompozit ve çok programlı yapıları için aklımızda tutmamız gereken bir kuram olduğunu düşünüyorum… Ockham’a atfedilen “şeylerin gerekmedikçe çoğaltılmaması”yönündeki tutumluluk ilkesi veya “basitin”diğerine tercihi ise, tektonik deyinceilk aklımıza gelen tarife işaret ediyor. Ockham’ın bütünün yani tümellerin çeşitli temsillerle zihnin ürettiği göstergeler olduğunu ve varolanın sadece tikeller olduğunu belirtmesi mimaride elemanların bütünü kurmasının zihin ürünü insani bir temsil, gösterge olmasına işaret edebilir.Bu,mesafeli bir paralellikte, Cansever’in “Vücuda getirdiğimiz biçimler, inancımızın mimarideki tezahürleridir”tarifiyle de ilişkilenebilir. Ockham’ın bizim elimizden tutacak kıymetleri bellediğimiz kimi kalıpları masaya yatırmak olabilir. Hem Semper hem de Ockham’ı anarak demek isterim ki,“az”ın eli sıkı tutmakla bir ilgisi yok. Çoğaltarak indirgemek veya “çok”tan az üretmek mümkün…Küratörlüğünü üstlendiği, ViTRA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD)’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin 5. sergisi “Geç Olmadan Eve Dön” 31 Mart’ta İstanbul Modern’de açılıyor.İnsan-mekan arakesitindeki en eski ve temel barınma/yaşama mekanı olan “ev”e odaklanan serginin çıkış noktalarını, epeydir cevapsız kalan konut sorununun kime ait olduğu; barınmaya, kente, mimari tasarıma ya da yaşanılan mekanlara dair bir sorun olup olmadığı gibi temel sorular oluşturuyor.”Geç Olmadan Eve Dön”, konuta dair yanıtsız kalan soruları cevaplamaya değil, soruların çıkış nedenlerini ve insanın aradığı cevapları, kent ve çevre dahilinde ortaya koymayı amaçlıyor.Sergi tasarımını Mimarlık ve Future Anecdotes Istanbul’un üstlendiği “Geç Olmadan Eve Dön” ziyaretçilerini konutun serüveni üzerine çıkardığı yolculuk 26 Haziran’a kadar sürecek.Otto Kapp von Gülstein tarafından tasarlanarak 1897 yılında faaliyete geçirilen Alman Lisesi’nin ihtiyaç ve kapasitesinin artması nedeniyle yeniden ele alındığı Özel Alman Lisesi Ek Yapıları Davetli Mimari Proje Yarışması sonuçlandı. Jüri üyeliğini Hüseyin Kahvecioğlu, M. Oğuz Sait Ali Köknar ve Yegan Kahya’nın yaptığı yarışmada birinci olan Mimarlık projesinin uygulama çalışmaları yakında başlayacak.Projenin Mimarlık imzalı tasarımında, ek yapıların, Galata’nın geçmişe dönük yapısal katmanlaşma ve kentsel üreme neticesi oluşmuş morfolojisinin bu zamana dair bir parçası olması hedeflenerek, okul binasına referanslı, kendi içerisinde rasyonel ama çevre yapılaşmanın irrasyonel strüktürüyle de farklılaşmayan bir tavırla hareket edildi. Komşu yapılarla çekmeye dayalı olarak oluşan mesafenin kentsel kuyuya dönüşmemesine, yapıların gün ışığıyla ilişkisine hassasiyetle yaklaşılarak, yapılaşma bitişik nizam ilişkide kurgulandı.Ek yapıların lise yerleşkesinin yanı sıra, kentsel dokuya yapılan bir müdahale olmasına dikkat çeken jüri üyeleri, projenin, hem tarihsel süreç içerisinde eklemlenerek, aşamalı olarak oluşmuş lise binasına, hem de korunması gereken diğer yapılara oldukça duyarlı bir yaklaşım sergilediğini belirtti. Kendi özgün yapısal kararlarıyla oluşturulan yeni kütlelerin boyutsal olarak mevcut yapılarla ilişki kurması, ancak koruma kararları açısından da gerekli mesafeleri bırakmış olması da projenin vurgu yapılan özelliklerinden bir tanesi…Mimarlık tasarımı ek yapıları, yapının tarihsel süreçteki gelişimine günümüzde eklenecek son halka olarak tanımlayan jüri üyeleri, yeni eklerin tamamen yer altında konumlanarak görünmez olması yerine, kontrollü bir şekilde yer üstünde kendilerini ifade etmeleri ve kentsel dokuyla ilişkiye girmeleri yönündeki tercihin güçlü bir düşünsel zemin oluşturduğunu ifade etti.İstanbul SMD’nin düzenlediği “Mimarlık ve … ” adı altındaki paneller dizisinin ilki 11 Ocak 2016’da Salt Galata’da “Mimarlık ve … Müzik” başlığıyla gerçekleşti. Mimarlığın farklı disiplinlerle ilişkisinin tartışılacağı oturumlarda, konukların çağdaş mimarlık ve kent hayatı üzerine kişisel deneyimleri ve gözlemlerinin izleyicilerle paylaşılması hedefleniyor.Moderatörlüğünü yaptığı panelin konukları Baba Zula grubunun kurucularından Murat Ertel, Bulutsuzluk Özlemi grubunun kurucularından Nejat Yavaşoğulları ve Nekropsi grubunun kurucularından Cevdet Erek’ti.Şişecam-Düzcam tarafından geçtiğimiz Ekim ayında düzenlenen ”Şeffaflığın Üstadları” gecesinde gerçekleştirilen Pecha Kucha etkinliği mimarlık dünyasının pek çok ismini bir araya getirdi.Gecenin en ilgi çeken sunumlarından birine imza atan “Trans-Parent” adını verdiği sunumunda cam malzemeye mimarlık, moda ve sinema gibi farklı bağlamlar aracılığıyla yaklaşarak, ‘izleme’ ve ‘izlettirme’ halleri üzerinden bir ‘şeffaflık’ okuması yaptı. , camı “Mahremi, sosyal ilişkileri, sırrı, suçu ve daha bir sürü durumu içeren arakesitte bir malzeme” olarak tarifledi. konuk olduğu “Sanatatak Sessions” söyleşilerinin ilki 23 Kasım 2015 Pazartesi akşamı IWSA’da (International Wine and Spirits Academy) gerçekleşti.Mimarlık yazarı Yağmur Yıldırım’ın moderatörlüğünü yaptığı “Avangart Dediğin Bugün Var, Yarın Yok Mu?” başlığını taşıyan söyleşide bugünün İstanbul’u, kentsel dönüşüm, modernite ve mimarlık eğitimi ile birlikte, mimarlık anlayışı, üretim biçimleri ve süreçleri gibi konulara değinildi…Hafele Gateway’in bu ay Mimar ile gerçekleştirdiği söyleşide, Mimarlık ofisinin iç mekan, dekor ve stant tasarımlarıyla başlayan kuruluşundan bugüne kadar geçen süreç üzerine konuşuldu. Seri üretim odaklı dünyada mimari detayların, hem tasarım sürecindeki hem de mimarlık tarihindeki yeri bağlamında ele alındığı söyleşide; detayın binayı olgunlaştırdığını belirten Sorguç, detaya ne kadar hakim olunursa binanın zaaflarının da o denli iyi çözülebileceğinin altını çiziyor. “Tüm kentler toprağın karşıtıdır” der John Zerzan.Bizler şehirleri kurmak, yerleştiğimiz yerleri yapısallaştırmak, yatay ve dikey büyütmek için programlandık. Gene biz günden güne battallaşan şehirlerin içinde yaşamanın yollarını bu büyüme hali ile paralel hareket ettirmekteyiz.Mimarlık ve yapı inşasının, yerleşik olma ile direkt bir ilişkisi var. Göçebelik ve gelip geçiciliğin  ise çevreye, doğaya verdiği hasar yerleşiklikle mukayese edilmez. Toprağa ekim, mevsimsel hasat, fayda amaçlı bazı hayvanların evcilleştirilmesi ile bu günden yaklaşık 12 bin yıl önceye tarihlenen tarım toplumuna geçiş evresi, kalıcı yapıların, yerleşikliğin de miladına işaret ediyor.Bugünü, bin yıllar öncesinin basit tarım toplumu ile karşılaştırmak mümkün fakat tabiat üzerindeki hasarın, tahakkümün geleneği öyle yakın zaman dahilinde dünden bugüne gelen bir süreç değil.

Tarım alanı açmak için mevcut bitki örtüsünü ateşe vererek yok etmek, suyu kanalize etmek tarım toplumu ile başlayan insan müdahaleleri. Nüfus, ulaşım kolaylığı, teknoloji ile bin yıllardır aynı tahribat pek de hesap edilemez biçimde birbirinin katı oranında artıyor.Araya bir çok dönem girse de endüstri devrimiyle gelen seri üretim ve buna bağlı seri tüketim, gündelik hayata dahil olan araçların bizlerin peyderpey kanıksadığımız, alışkanlık gösterdiğimiz vazgeçilmez, ihtiyaç kabul edilen konforlarımız bir başka milat oldu. Fiziki yapısını muhafaza eder gibi görünse de ölçeğini dramatik bir ivme ile arttırmış olmasa da çoğu kendine has mahalli yer de asri zamanlar dahilinde bu tahakkümün dolaylı aktörü konumunda. Artık yeryüzünde kente dönüşmeyen bir yer bulmak artık imkânsız. En ücra, bâkir algılanabilecek coğrafya parçası dahi gezegenin  herhangi bir kentsel parçası ile irtibatta. Konu etmeye çalıştığım binlerce yıldan beri gelen tarihin bugün içinde bulunduğumuz evresi, küresel bir kentsel evcilleştirme.Bu koca kent-gezegende  “yeşil yapı” yapmak ne kadar yeterli olabilir? Boş verelim, varoluşu tabiatla kavga ve ondan sakınma üzerine kurulu yapılaşma güdüsünün tarihsel arka planını. Bu koca ve uzun soluklu çerçeve içerisinde kullanım alışkanlıklarının, geçerli beğeninin, ihtiyacı sorgulanmaz öngörünün yapı tasarımına ve kurgusuna hâkimiyeti ne yaparsak yapalım, gerçek manada, çevreye hasar vermeyen bir yapı yapmamıza engel oluyor.Var olan ya da bolca konuşala gelen, kerameti kendinden menkul bir durum halini alıyor. Niyet dahilinde her ne kadar kollanan hassasiyetin asgari sonuçlarını göz ardı etmek mümkün olmasa da mekan kullanımı ve kaşelenmiş olan “gereksizin gerekliliği” lafının azameti altında eziliyor. Vicdanımızı bir nebze rahatlatıyor olmak yeterli olamıyor.Gerek bulunduğu yer içerisindeki dar alanında gerekse de küresel ölçekte  kaynağın asgari kullanımı, dönüşümü ile ortaya koymaya kalktığı tasarruf, mevcut yaşam şekilleri ile günden güne artan  konfor ve lüks için sağlanmaya çalışılan azami gerekliliklerle çelişiyorEngellenemez ve itiraz edilemez şekilde yapılı çevremiz yayıldıkça yayılıyor. Hepimiz günden güne artan nüfusun ve paylaşımın parçalarıyız. Gene hepimiz yerleşik ya da bazen yerinden olsa da yerleşmeye meyilli bir insanlık evresindeyiz. Yerleşikliğin tabiatı gereği de çevremizi evcilleştirme, kullanma ve tüketme güdüsüne sahibiz. Vicdanımız bizi rahat bırakmadıkça bulduğumuz çarelerle veya retorikle daha az müdahale ediyormuşuz görünmenin de kararsız bir durumu var.“Çevreye duyarlı sertifikalı yapı”, “yeşil bina” gibi kavramlar etrafında giden yapılar da bir tipolojiyi, bir tasarlama yöntemini işaret etmekten daha ötede tarif edilemez hale geliyor. Biçimsel dili de bu doğrultuda ortaya çıkabiliyor. Bu noktada bulunduğu yerden beslenen, belli bir ölçekte enerji kullanımının asgari halde kullanıma da yansıdığı örnekleri dışarıda tuttuğumu belirtmeliyim. İçerisinde şartlandırılmış atmosferi ile şartlandırılmış kullanımların at başı gittiği koca bir alışkanlıklar dünyası dolaştıran ve kendini bundan mütevellit “yeşil”, “sürdürülebilir” gibi sıfatlara indirgeyen yapılar ki asıl gayesinin önünde duran bir engel olarak kaynak kullanım alışkanlıklarını, şımarıklığını sürdürüle geldiği açık.”Vadiden bir şeyler eksildi ve asla eskisi gibi olmayacak…*Görsel: Carsten Höller / Berlin 2011Bireysel bellek dün ile bugün arasında bir bağ oluşturur. Kollektif bellek ise toplumsaldır. Dolayısıyla tarihsel. İnsan hafızası yani otobiyografik hafıza uzun soluklu, kısa soluklu, anlık gibi süreçler ile tanımlanırken kollektif hafıza gelenekler, mitler, dil, sanat ve gündelik hayatın aktarılmasına bağlı muhtelif temsiller ile tarihselleşiyor.Kişisel bellek zayıflaması, yitimi ile toplumsal, kollektif unutkanlık arasında bir uçurum gözükse de aslında birbirinden o kadar da kopuk olmayan ilişkiler. Kollektif bir hafıza oluşmamışsa ya da engellenmişse kollektif bilinç de oluşmuyorWilliam James’i analım: “Geleceğin yaratılması mevcut bir imgenin geleceğe dair imgeler ile bağlandırılması ise vasıflı ya da vasıfsız geçmişin imgesinin ortadan kaldırılması bu bağlantıyı ortadan kaldırır.” Yani hatıra ölür.İstanbul sur içi ve hemen çevresi yani tarihi yarımada ile ilgili tartışmalar, modellemeler hep ola geldi. Şu sıralar yöntem üzerinde gündeme gelen durum biraz daha ciddi görünüyor, ya da durum bugün mü bize bu kadar ciddi görünüyor? Yarımada tarihsel geçmişi dahilinde gerek anıtsal gerekse de sivil mimariye dair kıymeti tartışılmaz bir bölge. Neden? Çünkü ne kadar hasarlansa da elimizde, önümüzde olan bir belge. Mimari, kentsel mekan bunların birbiri ile ilişkisi sadece kendi alanı dahilinde değerlendirilebilecek konular değil. Yıllar boyu biriktirilen bilginin, tecrübenin kanıtları. Yapısal, mekânsal bilgi öyle bir bilgi ki size birçok şeyi söylediği gibi bir kısmını da zamana bırakıyor. Bunun mühim nedenlerinden biri yazı ile ifadenin yeterince dolaşımda olmadığı zamanlarda mimarinin bir bilgi ve giz aktarma yollarından biri olması. Kentlerin eski yerleşimleri, tarihi çekirdekleri -ki malum, sadece bu topraklara dair değil- dünyanın her yerinde turizm menşeeli bir sirkülasyona maruz. Korumacı bir bakış ile bunun en azından muhafaza etme niyetini ve gayretini içermesi kabul edilebilir. Ancak durumun bir simulasyon ve hatta simulakr silsilesi olması engellenemiyor. Bunun en önemli nedeni kullanım aşınımı. Turizm ve turist mefhumunun tarihe inmesiyle yapıların bu amaçla kullanımının da palazlandığına şahit oluyoruz. Dini yapılar hariç tutularak koruma adı altında kimi idari yapılar, okullar ve hatta saraylar otel; bir konak, mütevazi bir ev pansiyon haline dönüştü ve dönüşegeliyor. Hiç olmazsa böyle oluyor diyebiliriz ama kendi ortamı, çevresi ve mekansal gerekçesine bağlı mimari/kent arasındaki kesitte etrafıyla birlikte maalesef başka bir şeye evriliyor. Hal böyle olunca konu olan turizm endüstrisi söz konusu bölgeye iyiden iyiye angaje oluyor. Tabii ekonomisi de. Üstüne üstlük olası yeni yapıları da bu simülasyon dahilinde içinde bulunduğu dokusu referanslı tarif edince “bilgi” aldatıcı bir hale gelip kıymetini ve gerçekliğini yitiriyor.
Yıllardır kolektif ve tarihsel hafızaya dayalı koca mekânsal kütüphane zaman içerisinde “tarihi yarımada” tabiri altında soyutlanmış, kendini de kaybetmiş durumda. Şimdiki zaman artık tanıyamadığı, unuttuğu, bilmediği geçmişini telafisi mümkün olmayan bir oranda kaybetmekte.
Anıtlar ile unutkanlık aynı cümlede beraber anılabilir. Anıtlar veya anıt bellenen, anıt vasfına gönderilen yapılar bizi hatırlama yükümlülüğünden kurtarır unutma ihtimalimizi kaldırır. Ama asıl sakıncası “diğerlerini” unutmaya mahkûm eder. Alois Riegl sanat anıtları ile tarihi anıtların arasında bir ayrım yapılamayacağını, ikincinin birinciyi içerdiğini belirtir. Tarihsel bağlam içerisinde de ”eskilik değeri”nden bahseder. Bu tam da bizim birinci, ikinci, üçüncü sıralaması dahilindeki yapı sınıflamamız ile ne yapacağımızı bilemediğimiz kentsel mekan ve yapıların tarif edilememesine denk gelebilir. Eski-yeni, tekil belge-çoğul belge, yapı-kent ve ara yüzü arasındaki ayrımların üzerinde yeterince düşünülmezse, içinden çıkılmaz bir denklem halini alır.
Gelinen, tartışılan nokta itibariyle tarihi yarımada, kısmi eskiliğinden sebep külliyen operasyona gebe hale gelme ihtimalini taşıyor. Ayrıştırılan “anıt”lar yalnızlığı, biricikliği ile hayattan, tarihten, şehirden yalıtılıp turizm için birer odak noktası bellenmeye çalışılıyor. Bunun örneklerine hiç de yabancı değiliz. Gerek İstanbul gerekse de Anadolu’da muhtelif yerler “etrafı temizlenerek” kıymetlendirildiği düşünülen sözde koruma, ıslah örneklerine şahit.Bir yeni bilgi: Son iki yıl içerisinde insanlığın geride bıraktığı görsel yazılı ve işitsel izlerin toplamı insanlığın tüm tarihi boyunca yaratılanın iki katıymış. bizim kuşağın bir ayda ürettiği iz tarihte 250 yıllık, bir günde bıraktığı iz ise 8 yıllık birikime tekabül ediyor. bu tespit bambaşka bir yeri daha işaret ediyor.Tarihi yarımada surları yaklaşık 1000 yıllık bir zaman dilimi içerisinde yapıldı, eklendi, yıkıldı onarıldı. Bu yukarıdaki tespite göre bugünün 4 ayına karşılık geliyor. İçerisinde var olan dünyaya ilaveten yenileri katıldı. Bir de üstüne bugüne kadar, 700 yıl daha geldi ve bu şehrin bir biyografisi oluştu. Mesele tam da burada. Konu reel dünya ve yaşanan uzam olunca, görece kısa sürede, çok yol aldığımızı sanmak tartının ayarı, saatin zembereği ile oynamaktan farklı değil.Memleket ahvali ile mimarlık halleşebilir mi? Toplumsal bir çalkantının tanıklığındayız. Mimarlık da bu tür gerilimli, olağanüstü durumların dışında kalamaz. Gerek kentsel gerekse de mekânsal dönüşümün ekonomik ve politik en kuvvetli aktörlerinden olan mimarlık bu kesitten ayrı bir yerde kendi faaliyet çemberini kapatabilir mi? Kendini direkt açık etmese de, niyeti bu olmasa da ve hatta cehalet ya da umursamazca bunun farkında dahi olmasa, mekânsal inşa politik bir tavırdır. İçinde bulunduğu genel politik ortamdan da kolay kolay ayrışamaz.Mimarlık bir iştir ve dolayısıyla ekonomi ile dirsek temasındadır. Bu da mimarlığı başka bir açıdan gene politik yapar. Politika kelime kökeni itibariyle de konuşularak yapılan işe tekabül eder. Mimarlık da mimarın/ mimarların kendi kendine/birbirleriyle konuşarak yaptığı işin bir sonraki aşamasında çoklu diyaloğa dönüşmesidir. Mekân kullanımı ve insanların mekân dâhilindeki sosyal ilişkisi de mekânın dolayısıyla mimarinin politik olmasına sebep olur.Mimari politika ilişkisini biraz daha incelterek, tekilleştirerek sorabiliriz, yapı mı politiktir yoksa mimarı mı? Birbiri içerisine geçen ve neticede ikisini aynı yerde buluşturan bu ikilem tavuk-yumurta ilişkisinden farklı değil.Tam buna ulanabilecek bir diğer soru da mimarlık politikası ile siyasetin mimarlığının birbirinden nasıl ayrışabilir olduğu meselesi. Siyaset dâhilinde mimarlık, gündelik ve mevcut durum içerisinde, itki, dayatma, tabi olma veya farkında olmama gibi süreçleri içerebilir. Tafuri’nin “mimarlığa, etki alanına karışabilirsiniz ama inşasına karışamazsınız” olarak ortaya koyduğu çelişki bütün olarak siyasetin alanı dâhilinde yorumlanabilir. Mimarlık politikası ise daha uzun soluklu ve çoklu diyaloglara, oluşturulması gereken güçlü bir altyapıya işaret etmelidir.Siyasetin mimarlığı,gözünü anın sonuna diker. Hedefseldir. Temsil, genel geçer beğeni, olgunlaşmamış ve sorgulanmamış üsluplar, hibrit kurgular, çoğunluk psikolojisine dayalı etkileşimli muhafazakârlıklar, dar alana gönderme yapan ekonomik dayatmalar ve hedefler, yarınsızlık siyasetin mimari pistidir. Müziğin biteceğini, ritminin değişeceğini kollamaz. Farkına varmayan eşlikçiler de kollarından tutulup yarı teşne, yarı gönülsüz de olsa bu pistte anın ritmine katılır. Statüko dâhilinde davranan bir mimarın yapısı da ona ayak uydurur. Statükonun dayatması ya da göstermesi yönünde hareket edebilir, eder. Dolayısıyla dönem kültürünün bir pasajı, tanımı haline gelir. Menderes, Dalan gibi Belediye başkanları ve Proust misali kimi plancılar ile anılan bir kent tarihimiz var. Fakat tüm bunlar ulaşım, zon planları, lejandlar üzerinden tarif edilegeldi. Bugün ise bunların yanı sıra sivil mimariler ve bunların birbiriyle, kentle ilişkileri daha can alıcı bir noktada ve bir mimari tarif ediyor. Yapılı çevre bu minvalde yeniden ve muhtemelen çok uzun yıllar için tekrar oluşuyor.Çeşitli ölçekte kentlerde ve kırsalda da mekânın başka bir politizasyonun iyiden iyiye altının çizildiğine tanık oluyoruz. Yapısal veya değil alan tanımlayan, bunu biçimlendiren ve biçimlendirirken tarif eden bir “dönem kültürü”. Heidegger 1971 tarihli “ İnşa Etmek İskân Etmek Düşünmek “ adlı makalesinde kendi dilindeki iskân sözcüğünün kökeninden yola çıkarak bunun “varlık”, “sakinlik” “sakin olma” özünden geliyor olması ile gününe bir köprü kurar. Almancada böyle bir karşılığa denk gelen iskân, yani mimarinin, yerin, mekânın kullanıcı temelinde son durumu Türkçe kullanımda “izin” e karşılık gelir. Kelime kökeni itibariyle ise “yerleştirme”, “oturtma”. Bu da açık olarak bir erki, dayatmasını, gösterir. Yerli, oralı olması yeterli değildir. İcazete ihtiyacı vardır. Sakin ve bir varlık olmak yeterli olmaz. Coğrafi olarak da siyasi durumun harita dâhilindeki alanları, yerleri, bölgeleri bu ilişkide tersine dönüyor, bozguna uğruyor.Bu aynı zamanda merkezileşme ve bunun getirdiği kontrol güdüsünün mekânsal tezahürü. İktidar alanın teşkili, yeniden kurgulanma emeli ve belki de en mühimi alan kazanma veya kazanılmışı kaybetmeme itkisi. Muktedirin politikası, mekânın ve söylemin arkasına gizlenerek sembollerin, temsillerin gücü ile devamlılığı.Bunun örneklerine, süreçlerine ülke genelinde muhtelif yerlerde, muhtelif şekillerde epeydir tanık oluyoruz. Gündelik politikanın sürüklediği, siyasi alanın ite ite getirdiği mimarlık ve tarumar olan yaşam alanları alüvyonu günden güne balçıklaşarak yayılıyor. Üstelik tüm referansları, belleği ve bir sonrakini kıymetli yapacak var olanları da altına alarak. Bunu sadece belli bir tarihsel anıştırmaya verilen prim, taklit ya da bir üslup tercihiile sınırlamıyorum. Aslında hepimizin görüldüğü ve ama birbirini göremediği Panopticon.*Görsel: Jeremy Bentham / Panopticon – 18.yy“27 Ağustos 1965 tarihinde Le Corbusier Akdeniz kıyısında * (Cap Martin’de yazları yaşadığı ve inzivaya çekilme hayali kurduğu kulübesinin sahilinde) ayağa kalktı. Dimdik, dikey bir şekilde denize yürüdü. Sonra denizde sırtüstü yattı, yatay bir biçimde, ölmek üzere.“ AndreaWogenscky (Le Corbusier’s Hands)Wogenscky’nin Le Corbusier’nin son anlarını böyle kaleme almış. İşte bu “grid”dir.IannisXenakis’in 1975 tarihli solo perküsyon için çalışması “Psappha”, Sappho’nun şiiri üzerine ritmik bir strüktürdür. Kompozisyon grid temelinde başka dizileri de içeren bir örüntü.İşi basite indirgeyelim: Grid iki boyutlu bir modülasyondur. Şayet burada söz konusu cephe ise, mayası cephe elemanı ile tanımlıdır. Cephe elemanı yapı teknolojisi ile sınırlıdır. Eylem sınırlarından, gerekliliklerinden muaf bir öykünme ile ortaya geldiğinde aslını yitirir. Gridal güdü benzer olma ya da gündelik beğeniler dahilinde ortaya serildiği noktada varlık nedenini de sorgulatmaya başlar. Grid tam böyle bir algı ve davranma dahilinde kökenini unutup bir ekol kabulü ile yürüyen bir hal halini alır. Hatta anonimleşir.Peki gerek günümüz gerekse de geçmişin mimarisinin gride ihtiyacı var mıı Ya da grid’in mimari itkisi nedir? “Mimari geometrileşmeden ibarettir” der, AlvaroSiza. Demek ki grid bir bilinçtir. Buradan devam edersek grid sezgiyi bertaraf eder. Ya da kurgusu dahilinde sezgiyi üretmeye çalışır. Oysa sezgi kuraldışıdır. Beklenmedik olandır. Gridin rasyonalitesi sezgi ile baş etmek durumundadır. Dolayısıyla kişiselleşmesi belki imkânsız değil ama güçtür. Özelin genele gerekçelendirilmesini,  genelin ise özele gerekçelendirilmesini tarif eder. Grid soyuttur ama somutlaşma gayretindedir.Noktanın ölü pozisyonu çizgi ile eyleme geçer ama iki çizginin kesişiminde tekrar ölür. Grid harekettir ve durağanlık hissini yani hayatı ve ölümün kesişimini aynı düzlemde önümüze serer. Bu yüzden inkârı ya da geleneksel, alışıldık, kanıksanmış beğenisi tescillidir. Aynı zamanda döngüseldir. Kesişim noktasından tekrar hayata dönüşeceğini işaret eder. Görünen veya görünmeyen bir bütünün parçasıdır, tamamlanmış ve/veya tamamlanmaya muhtaç.  Bir bütünde tek defada kurulamayacağına göre tek defada kurulmaya ihtiyacı olan parçalara işaret eder.Günümüze dair visualfaçade/dinamik cephe alt katmanı itibariyle gridi kullanan bir piksel teknolojisinin uzamsal tezahürüdür. Teknolojisinin ilerlemesi paralelinde gridini günden güne saklar, ama yok edemez.SouFujimoto’nun2013 tarihli Serpentine Gallery Pavyon enstalasyonu,Sol LeWitt’inüç boyutlu gridal heykellerinden mülhem bir  illüzyon dahilinde kullanılabilirgrid- mekan olarak var olmuştur.Newyork’taMies’inSeagram’ı yapısal teknolojinin geldiği yerdedir ama olası devingenliğini, ihtimalini arzular.  Yukarıya ya da yanlara doğru üreyebilme ihtimalini taşır.  Mies için grid, eril ve dişinin bir arada temsilidir.Seagram’ın hemen yakınlarındaki Norman Foster’ınHearstTowerbinasisehrin gabarisine yetişmeyeçalışansündürülmüş bir hermafroditgriddir (diagrid)AldoRossi’nin San Cataldo Mezarlığı gridin ruhani, zamansız yönünü işaret eder.Steven Hol için ise grid  mistik ve ihtimal olarak devam etmeye meyyal Georges Vantongerloo’nun heykellerinin post-modern bir gayretidir.Corbusier’ningridipragmatik bir gaye ile dillendirilse de modulor ile oluşturmaya çalıştığı formatın, numeriğin bir grafiğidir.Sedat Hakkı’nın, bilhassa Zeyrek’te gördüğümüz gridi ise kendinden önceki yapı teknolojisinin strüktür imkanlarına artık muhtaç olmayan bir teknoloji dahilindeyönü aşikar geleneksel bir atıftır.Peter Einsenman’ıngrid’i katmanlaşan, hücreleri gridden oluşan bir grid-bozum’dur.Kentsel ölçekte ızgara/kartezyen, arkeolojik alanda kazı /tanı yöntemi olur.  Merkezsizdir. Yönsüz ve/veya çok yönlüdür. Grid her yola gelir. Yol dediğimiz de bir araçtır. Bir yerden bir yere ulaşmak gayesini taşır. Dolayısıyla yükü vardır. Olsa olsa güzergâhında ya bastırıp gidilir ya da oyalanılırDoğuş Yönetim Binası Cepheleri HakkındaBurada bizim gridimiz sürecin bir parçası oldu. İçine zaman kaçtı.İşlek bir yol üstü ofis cephesinin cam yüzeylerini içerde tutmak, kurulu bir strüktürün ortak paydalarını yakalamak ve iç partisyonlara esnek, ne zaman nereye gideceği belli olmayan bir mekân akışına yol vermek gayesi gridal paterni teşkiletti. Pragmatik bir güdü ve yapının içeriye ve dışarı ile oluşturduğu ilişkinin faydasına dair bir makine aksamı gibi kuruldu. Grid yararcıdır. Burada olduğu gibi yönünüze bağlı size siper olabileceği gibi cepheyi dokusal kılması yanı sıra tasarıma dair alt faydaları da gerekçelendirirse ondan iyisi yoktur.Bana ise hep henüz hiç bilmediğimiz ya da farkında olmadığımız, belki de bu dünyaya ait olmayan başka bir geometri ihtimalinin gizemini taşıtır.Şehir, mimarlığın tekil örnekleri ile neden mutlu olamaz? Abdi Güzer ile bir sohbet dahilinde konunun geldiği yer, hep etrafımızda dolaşan ve çoğu zaman da mimarlar ile bedenselleştirilen meseleyi dert edinmeme sebep oldu. Dertlenmeni bir içerleme değil. Mimar olmam ya da mimarlık ile bir ilgisi yok. Mimarlığı,olumsuzlayan bir sorudan kurtarmaya niyetim de yok. Bir yapının, mimarinin güzelliğini toplumsal mutabakat dahilinde değerlendirenleyiz. Fakat bir mimari iyilikten, mekan kalitesinden, mimari olup olmadığından bahsedeceksek Vitravius’dan beri değerlendirmeye dair muhtelif reçetelerimiz var. da jüri üyeleri arasında yer aldığı PROSteel Çelik Yapı Tasarımı Öğrenci Yarışması 2015’in sonuçları açıklandı… Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) ve Borusan Mannesmann’ın ortaklaşa düzenlediği PROSteel 2015 Çelik Yapı Tasarımı Öğrenci Yarışması’nın bu seneki konusu “Rekreasyon Alanında Sosyal Odak Tasarımı” olarak belirlenmişti. Türkiye’deki en köklü öğrenci yarışması unvanını elinde tutan yarışmada katılımcılardan kent parkları, doğal parklar, kıyı şeridi gibi rekreasyon alanlarında açık, yarı açık ve kapalı mekânlardan oluşan, ana mekân ve servis mekânları bulunan bir “Sosyal Odak” tasarlamaları istenmişti.Kazanan projeleri PROSteel’in websitesinden görebilirsiniz.

http://www.prosteel.org/

Başlangıcına dair rivayetler muhtelif. Modernizmin görünür, hissedilir, bugün daha dolaysız ilişki kurabildiğimiz hali 19. yy sonlarına mesnetlense de hızını 20. yy başında alıyor. Müzik başlasın: AlbanBerg, Arnold Schönberg, Bela Bartok, Dmitri Shostakovich benzeri uzayıp gidebilecek modern besteciler, kompozitörler listesi dahilinde yapılan yüzyıl başı çalışmaları ile Fransa nıenşeili Musique Concrete’iu yeni dünya tasavvuru modern dünya ile at başı gidegeldi. Modernizm’in, dönem müziğinin alanına dair yorumları, birbiri arasındaki sıçramaları, okuma paralellikleri yüzyıldır iki mecranın birbirini tamamlayan parçalar. Geleneğin normalleştirici etkisine karşı modernlik lehine açılmış cephelerden biri. Çapı değiştirmek gayesi ile pergelin bir ayağını modernizmden kaldırmadan diğer ayağı müzik dahilinde şöyle bir savurarak 1950’lere denk gelsek önümüze, menşei bu kez tam da modernizmde bulunabilecek bir başka müzik türü çıkıyor: “Rockabilly” öncülü 1950’ler rock’n roll’u. 1960’lardan itibaren ise rock. Modern dünyanın bir tasviri olarak endüstrileşmenin şehirleri, mekanları ve toplumsal yapıyı değiştirmesinin tezahürünü, yüzyıl başı modern kompozitörlerden daha net, daha direkt ‘rock müzik’te görüyoruz. İngiltere ile palazlanmış sanayileşme ve neticelerini aynı cümle içerisinde geçilince rock müziğin 60’lardan itibaren ana kolu olan bu topraklar daha anlaşılır oluyor…İç mekân yaşamın bedenleşmiş halidir. İlk elden nasıl bir mekanda yaşayacağımızı belirleyebildiğimiz gibi bunu zamana da bırakabiliriz. Yaşadıkça mekan bize, biz mekana uyarlanırız. Bir bütünü parçalayıp ayrı ayrı sorunsal bellediğimiz bütüncül mimari mesele dahilinde, iç mimari diye telaffuz ettiğimiz, olası çözümün bir alt öğesi. Bir vücut arazında nasıl ki neden olan etkenleri ve doğan hasarları bir bütün dahilinde değerlendirmek ve iyileşme sürecinde bir bütünü kollamak söz konusu ise mimarlık ve iç mekan tasarımında da benzer bir süreç, niyet söz konusu. İç mekan tasarımının ait olduğu yapıyı gürbüzleştirdiği ya da sağalttığı gibi, hastalıklı bir hale getirmesi de mümkün. Tefriş ya da malzeme ile mobilya döşeme dediğimiz şey kendisine yer bulan bir mekandan, zemin, tavan, duvardan, mekan tanımlayan başka bir belirleyiciden, ayrı düşemez. Bir koltuk manzaraya, manzara pencereye, pencere cepheye tabidir. Koltuk manzara ile beraber davranır. Tersinden gidersek manzara koltuğun yerine karar verir. Bu ilişkiyi sağlayan ve ortalarında yer alan pencere mimari bir elemandır ve cephe etkendir.İç mekan tasarımının yapının tektoniğinden sıyrıldığı bu nokta, ‘iç mimari’ ile ‘dekorasyon’un birbirinden ayrıştığı nokta. Yaklaşık 100 yıl önce Adolf Loos’un dile getirdiği ve aslında bağlamından koparınca var olan kıymetini yitiren, sapan “Tezyinat cürümdür” repliğinden mülhem bir açılıma girmek çok mümkün ama ben Loos nezdinde, konunun nispeten politik temelli reddiyesinden ise dekorasyon ve süslemenin atbaşı giden karmaşasından dem vurmak islerim. Çünkü Loos’un eleştirisi dekorasyon için değildi. Fakat, bugün bizim iç mekan dahilinde buralarda rastladığımız, dekore etmek güdüsü ile süslemek… Dekorasyonun tabi olduğu yapısal angajmanın seyreltildiği yerde ya da yapının bu alanı terk ettiği noktada iç mekan tasarımı ilişiğini kaybediyor, üçüncü boyut eksilip ikinci boyutta tasarlanır hale geliyor. Kaybolan hacim yüzeysel ve nesnesel illüzyon ile dirilmeye çalışıyor.Ölçek büyütelim. Kentsel dönüşüm diye tabir edegeldiğimiz ‘yenileme’ projeleri ile de benzer bir yakınlaşma var. İç yüzey ile beden arasında takınılan tavır aynı. Kaplamalardan ve malzeme çoğaltmalarından ibaret kütleler, adeta iki boyutlu dekore edilmiş bir iç mekan yüzeyi gibi.Bunun birkaç nedeni var. En başatı kentsel dönüşümden anladıklarımız, daha doğrusu kentsel dönüşüm yorumumuz. Kaldırılan yapının yüksekliğinin ve kapladığı alanın artırılarak kat be kat çoğalan metrekaresi içerisinde sıkışılıp kalman kütle kurgusu. Bir diğeri ise kütlesel ve kentsel hassasiyetinin dikkate alınmaması, hatta bundan bihaber olunması. Dolayısıyla ortaya çıkan bu kalıbın iç mekan duvarları gibi giydirilme gayesi, refleksi.Yüzey olan kaplama bir zarftır. İçini ya gizler, korur ya da merak uyandırır, dikkat yoğunlaştırır. Benzer olarak bir yapı zarfı da onun derişidir. Gayelerinden biri içeriyi korumak olsa da, aslen bünyesini, fiziğini dışa döndürür. Varlığına dair bir tanımlama öğesidir. Bu kez koltuğun dışarı ile ilişkisinin sorunlu olan ara-yüzüdür.Artık binaların, apartmanların, evlerimizin dekorasyonu sokaktan başlıyor, bizi karşılıyor. İç-dışbirliğibolsa gerek. İşin tuhafı yenilenen her yapı, gıcırlaşan her mekan çoğu gören göz için dahikıymetini, görsel değerini sadece yenilenmiş olmasından alıyor.Bir yapı herhangi bir ihtiyacı karşılamak için parçalardan oluşan düzenekler bütünü müdür?Diyelim ki öyle. Bir ihtiyaçtan bahsediyorsak o halde zaman kavramını da işin içerisine dahil etmemiz gerekiyor. Bugün ihtiyacımız olan yarın olmayabilir. Ya da bugünkü ihtiyacımız yarın başka bir hale dönüşebilir.Zamanı son ile mekanı sınır ile tanımlamak. Zaman informaldir kabulüyle zamanı formal, biçimsel hale getiren mekan da zamanın bir ölçeğidir. Dolayısıyla mekanları tanımlayan ihtiyaçlar bu ölçeğin birimi ise, bu mekanları kullanan gündelik hayat, ibresidirModern zamanlar anlık gereksinim ve beklentileri değil mekansal ihtiyaçların denenmiş ve çalışan değerleri, yani nesnelliği üzerine kurgulanırken bugün böyle bir kurgudan bahsetmemiz güç.Geçtiğimiz yüzyıl başı modern hareketlerinin kuramcıları mimarinin insanlığın kurtarıcısı olduğu düşüncesindeydi ve altından da çok sular aktı. Hatta belki iki yakayı birbirine bağlayan köprünün varlığı bile tartışılır. Mimari artık yeni yaşam kiplerinin yerleşmesine, oluşmasına ayak uyduruyor.Jacques Attali’nin yaklaşık 20 yıl önce, belki biraz fantezi kategorisinden ortaya attığı, insanların yapılı çevrelerinin Lego bir dünyadan oluşacağına dair öngörüsü aslında kelimenin altına giren bir ironiyi barındırıyordu: L’ego. Üretim formüllerinin, ekonominin malum tarihsel akışı, mekânsal kurguyu ve farklı bellenen mekânsal tanımların yan yana gelmesini de dolaysız etkileyen bir süreç. Konuyu tekrar modernizm pasajına sıkıştırmak istemem ama işlev/mekan, insan/kullanım sürdürülebilirliği ilişkisi yumuşak kırın.Modern öncesi için bizim coğrafyamız dahilinde karma kullanıma dönük yapılardan bahsedebiliriz. Örneğin külliyeler buna örnek teşkil edebilir. Seküler bir tespit dahilinde farklı kullanımların bir aradalığının yapısal örnekleri. Bu kullanımların ihtiyaçlar çeşitliliğinin yanı sıra çevresi ve kendi çerisinde kurduğu geçirgenlik en az bu çoğulluğu kadar önemli. Mevcudiyeti bir din etrafında, kurulmuş ve herkes için ulaşılabilir bir ruhanilik iken özellikle 20. yy. başı komüniteryan ütopyalar benzer amaç etrafında bu kez herkes tarafından ulaşılabilir bir üretim ve arka planı formülü içerisinde çoğalıyor.İşlevin, kullanım tiplerinin bir aradalığı kadar bütününün akışkan şeması, bulunduğu yer ile ilişkisi ve nüfus edilebilmesi bir açıdan da buralarda, dilimizden düşmeyen “mekanın kamusallaşmasına işaret ediyor. Fakat mekânsal kurgulanınız ve aralarındaki ilişkiler halen modernizmden devraldığımız aksak adını dahilinde ilerliyor.Dar alan mekanları içerisinde yaşadığımız dönüşüm dahi bunun açık göstergesi. Şehir hayatı ve çalışma alışkanlıklarımız, ev kullanımımızı da iş yerlerimizi de epeydir etkiler halde. Çalışma ve mahrem mahal kullanım alanlarımızın bundan etkilenmemesi mümkün değil. Dolayısıyla bu etkilenimin mekansal tezahürünü dünün ve/veya yaşanmış alışkanlıkların süre geldiği izleri üzerinden kurgulamamız beşeri ve morfolojik bir mesele olarak önümüzde uzanıyor.Mimar Prof. Dr. Abdi Güzer’in hazırlayıp sunduğu “Kalebodur ile Mimarlar Konuşuyor” dizisinin bu ay ki konuğu Mimar Güzer ile Sorguç ofis mimarisi, Türkiye’deki yeni nesil mimarlık anlayışı ve uluslararası mimari konularında keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.NoXX Apartmanı 2015 Mies van der Rohe Avrupa Çağdaş Mimarlık Ödülleri’ne aday gösterildi… Avrupa Birliği Çağdaş Mimarlık Ödülleri olarak da anılan Mies van der Rohe Ödülleri 2015’te yarışacak projeler belli oldu. Ödül programı için bu yıl toplam 420 proje seçilirken, Türkiye’den 21 proje finale kalmak için yarışacak. Finalistler, 2015’in Ocak ayında açıklanacak.

http://www.arkiv.com.tr/mimar/cem-sorguc/3106

Mimarlık tasarımı NoXX Apartmanı, Dünya Mimarlık Festivali (WAF) kapsamında düzenlenen ve mimarlık dünyasının en önemli ödüllerinden biri olarak kabul edilen WAF 2014’de “Konut Yapıları” kategorisinde finale kalma başarısını gösterdi.Londra merkezli i2i Events Group tarafından 1-3 Ekim tarihleri arasında Singapur’da gerçekleştirilecek olan Dünya Mimarlık Festivali Ödülleri’nde finale kalan projelerden oluşan kısa liste açıklandı. Mimarlık tasarımı NoXX Apartmanı, “Konut Yapıları” kategorisinde finalde yarışacak projelerden biri oldu.Bu yıl 7. kez organize edilen, son 3 senedir de Singapur’da gerçekleştirilen Dünya Mimarlık Festivali Ödülleri’ne 50’nin üzerinde ülkeden çok sayıda proje başvurdu. Yarışma bünyesinde finale kalan projeler, festival süresince “Yapı”, “Proje” ve “Peyzaj” ana kategorileri altındaki 27 alt kategoride, aralarında Richard Rogers, Rocco Yim, Julie Eizenberg, Enric Ruiz Geli ve Peter Rich gibi mimarlık dünyasının önde gelen isimlerinin de olduğu jüri karşısında yarışacaklar. Jürinin seçtiği kategori birincileri, festivalin son gününde Dünyanın En İyi Yapısı/Projesi Ödülü için yarışacak. Böylece büyük ödülü alan proje, 3 Ekim 2014 tarihinde açıklanmış olacak.World Architecture Festival 2014 Official Website Shortlisted Entries / Housing Category22 Mayıs 2014 Perşembe günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da düzenlenen “2. Akıllı Ev ve Akıllı Yapı” konferansında ”Akıllı Yapının Geleceği” başlıklı panelde konuşmacılar arasında yer aldı. Mimarlık tasarımı NoXX Apartmanı, Türkiye’nin en önemli mimarlık ödülleri olan 14. Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde Yapı Dalı Başarı Ödülü’ne layık görüldü…Mimarlar Odası’nın her iki senede bir düzenlediği 2014 yılı Ulusal Mimarlık Ödülleri, 11 Nisan 2014 tarihinde, Ankara’da, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapılan bir törenle sahiplerini buldu. Mimarlık tasarımı NoXX Apartmanı, bu yıl rekor sayıda projenin başvurduğu Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde Yapı Dalı’nda ödüle layık görülen dört projeden biri oldu.NoXX Apartmanı’nın Yapı Dalı Başarı Ödülü’ne layık görülmesindeki temel kriterler, Ulusal Mimarlık Ödülleri Seçici Kurulu tarafından “içinde konumlandığı çevreyle ilişkisi bağlamında yüzyıl başı yapı karakterine göndermede bulunması, alışılagelmiş apartman tipolojisi karşısında malzeme seçimi ve strüktürel elemanlar ile sergilediği yalın tavrı ve oluşturduğu temsil değerler” cümleleriyle özetlendi.Türkiye’deki mimarlık kültürünün gelişmesi için Mimarlar Odası tarafından 14. kez düzenlenen Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde Seçici Kurul, bu yıl toplam 209 eseri değerlendirmeye aldı. Organizasyonda her yıl olduğu gibi bu sene de “Mimar Sinan Büyük Ödülü”, “Mimarlığa Katkı Ödülleri”, “Anma Programı” ile “Yapı”, “Proje” ve “Fikir Sunumu” kategorilerinde ödüller sahiplerine sunuldu.Mimarlık tarafından projelendirilen, Cihangir semtinin dar ve çıkmaz sokaklarından birinde yer alan NoXX Apartmanı, bulunduğu konumda konvansiyonel yöntemlerle betonarme inşaat yapmanın güçlüğü ve inşaatın kısa sürede tamamlanma zorunluluğu gibi nedenlerle, bölgenin nadir kalan yüzyıl başı yapı karakterine de bir atıf niteliğinde çelik strüktürle inşa edildi.Yapının toprak altında kalan kısmı betonarmeden, diğer katları ise çelik konstrüksiyon katmanlar halinde kuruldu. Çelik strüktürle kompozit formatta tasarlanan konstrüksiyon, sıva, boya veya kaplama malzemesi kullanılmayarak hem içerden hem de dışarıdan okunur kılındı.da konuşmacılar arasında yer aldığı “Vitra ile Venedik Mimarlık Bienali’ne Doğru” paneli, 28 nisan 2014 tarihinde, 18:00-21:00 saatleri arasında, Beyoğlu’ndaki Pilot Galeri’de gerçekleşti.Mimarlık ekibinden Sezin Ergene, Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK) tarafından açılmış olan TASARLA-TAK programı kapsamında yapmış olduğu ürün tasarımı ile üç eşdeğer ödülden birine layık görülmüştür. Ayrıca Kadıköy Belediyesi tarafından Yapex Restorasyon Fuarı’nda bez çantalar üzerine basılarak kullanılan tasarım, aynı zamanda TAK katalogunda da yer almıştır.İnşaat&Yatırım Dergisi / Mayıs 2013Gündemde olan Gezi Parkı konusu ile başlayacak olursak, dünyada ilk kez mimari bir yapının toplumsal harekete dönüştüğü vurgulanıyor, orada gerçekleştirilecek proje ve yaşananlar konusunda bir mimar olarak ne düşünüyorsunuz?Taksim Gezi Parkı’ndaki mesele, oradaki kamusal alanda gerçekleştirilecek olan projenin, yerin asıl kullanıcısı ve sahibi olan kamunun katılımı, hatta bilgisi olmadan gerçekleştirilmek istenmesidir. Oradaki toplumsal hareketin çıkış noktası budur. Ben kişisel olarak böyle gözlemliyorum. Kamusal alanların, kamunun bilgisi dışında gerçekleştirilemeyeceği kanaatindeyim. Bu tarz uygulamalar yüzeysel değil, derinlemesine tartışılması ve bilgi verilmesi gereken konulardır. Taksim gibi sadece bölgenin değil tüm İstanbul hatta ülkenin tamamı açısından önem taşıyan noktalarda gerçekleştirilecek olan projeler için daha titiz bir yol izlemek gerekir.“Önemli lokasyonlardaki mimari projeleri uygularken yöntemsel bir sorunumuz var”Bu tarz projeleri uygularken yöntemsel bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum. Bunu hem bir mimar hem de şehrin yaşayanı olarak paylaşıyorum. Projeden rahatsızlık duyan kesim yüzde 1 dahi olsa, dikkatle dinlenmesi gerektiğine inanıyorum“Mimarideki yöntemsel sorunumuz yeni değil”Mimarideki yöntemsel sorunumuz yeni değil. Bu 10 – 15 yıllık bir problem değil. Ülkemizde kamusal alanlarının yapılaşması onlarca yıldır konuşulmadan, tartışılmadan yapılıyor. Okul, hastane, meydan gibi alanlar inşa edilirken, düzenlenirken hiç bilgilendirilmiyoruz. Oysa, kamunun ortak kullanımına açık alanlar inşa edilirken yarışmalar düzenlemeli, tüm kent halkı o konuda ısrarla bilgilendirilmeli; halkın fikri, ihtiyaçları, eleştirileri dikkate alınmalıdır.“Kamusal projeler, mimari yarışmalar ile bilimsel olarak incelemeli”Kamuyu ilgilendiren projeler gerçekleştirmeden önce mimari yarışmalar düzenlemeli; proje ve bölge bilimsel olarak incelemelidir. Proje kime hizmet edecek, bölgenin mevcut nüfusu kaç kişi, yarın nasıl bir artış kaydedecek, lokasyon olarak nasıl bir ilerleme izleyecek, kent halkı projenin bulunduğu alandan ve projeden neler bekleyecek? Bu sorular bilimsel bir platformda yanıtlanmalı. Bu da en sağlıklı, etaplar halinde gerçekleştirilen bir mimari yarışma ve mutabakat ile sağlanabilir.“Gezi Parkı gibi kentin bir parçası olmuş alanların kendine has bir kimliği var”Taksim özeline inecek olursam; Gezi Parkı’nı bağlamları farklı başka bir meydan algısı ve bilgisi ile ortadan kaldırmamız ya da yorumlamımız gerektiği görüşüne katılmıyorum. Park, meydan içerisinde atıl kalıyor, zaten kim kullanıyordu yaklaşımını doğru bulmuyorum. Yeterince kullanılmıyor olabilir ancak kentin bir parçası olmuş ise üzerinde dikkatle durmalıyız. Genelde bu ölçekteki meydanlar bir kamusal ya da idari yapı çevresinde odaklanmış sivil mimari örnekleri olarak hayat bulur; ancak meydan dediğimiz alanı öyle kısır bir tanım içerisine hapsedemeyiz. Taksim’i illa bildik bir meydan vasfı içerisinde konumlandırmak zorunda değiliz. Böyle bir yapılaşmayı Taksim’de ya da kendi özelliğini kazanmış diğer meydanlarımızda hayata geçirmek zorunda değiliz. Çünkü her meydanın biricik ve kendine has bir kimliği olduğu açıktır. Burada tutucubir koruma bakış açısı algılanmasın. Dokunulmaması, yeniden tasarlanmaması değil, bunları bilerek ve yöntemi şeffaf/katılımcı hale getirerek ele alınmalıdır.“Ülkenin kamusal yapıları yanlış bir yöntem, hatta yöntemsizlik ile uygulanıyorGezi Parkı’nda olanlara ne isim verirseniz verin; orada yaşananlar bir toplumsal hassasiyettir. Yaşananlar birkaç ağacın özelinde, ülkenin tüm kamusal alanlarının projelendirilmesi ve bunu yaparken de toplumun bilgilendirilmemesine, yanlış bir yöntem hatta yöntemsizlik oluşturulmasına da bir tepkidir. Bunu aşmanın basit bir yolu vardır. O da, ülkenin tüm kamusal alanlarının projelendirilmesinde, etaplar halinde uygulanacak mimari proje fikir yarışmalarıdır.Bu noktada size mimari proje yarışmalarına dair görüşlerinizi sormak isterim?Tüm kamusal alanların düzenlenmesi mimari yarışmalar ile yapılmalı. En azından bu uygulanırsa ortaya hem bir yöntem konulmuş olur. Hem de evveli ve devamı katılımcı ve açık bir süreç izleyen ve tabii ki “dostlar alışverişte görsün” art niyetini içermeyen uygulanacak yapı konusunda daha sağlıklı bir uzlaşma ortamı sağlanır. Ayrıca projenin uygulanacağı bölgenin ihtiyaç, talep ve beklentilerine daha doğru cevaplar bulunabilir.“Mimari düzenlemelerde en önemli nokta, proje yapılmalı mı, yapılmamalı mı sorusunun yanıtıdır?İlgili idari birimler, belirlenen bölge için şehrin o noktasında bir sıkıntı var ve biz burada bir şey yapmak istiyoruz, dediği anda öncelikli olarak kamuya bilgi vermeli, bunu hızla yaymalıdır. Alınan reaksiyonlara göre gidişata yön vermelidir. Burada en temel nokta ise, söz konusu alanda birşey yapılmalı mı, yapılmamalı mı sorusunun yanıtıdır? Bence bu ilk ve en önemli etaptır.Yarışmalarda nasıl bir yol izlenmelidir peki?Belirlenen nokta için her şeyden önce bir yapı yapılmalı mı, yapılmamalı mı, bunu sorgulamalıyız? Ardından, orada sözü geçen yapı cami olabilir, okul olabilir, hastane olabilir; o amaca yönelik bir bina yapılmalı mı ya da ne yapılmalı diye sorgulanmalıdır. Özellikle İstanbul gibi önemli bir kente proje kazandırılacaksa yarışmanın mutlaka etaplar halinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Görüldüğü üzere bunların hiçbiri ülkemizde uygulanmamakta, sorunlar tamamiyle bir yöntemsel hatadan kaynaklanmaktadır.“Binalara karşı maalesef duyarsız bir yakın geçmişimiz var”Ülkemiz mimarlıkla daha yeni meşgul olmaya başladı. Binalara ve şehre karşı maalesef duyarsız bir yakın geçmişimiz var. Bu yönde bir uyanış olduğunu söylemek mümkün, ortak alanların kullanımı konusunda artık ülkemizde bir hassasiyet söz konusu“Binalara karşı başlayan duyarlılık mimari açıdan umut veriyor”Binalara karşı duyarlılık hızla yerleşmeye başlıyor. Bu, mimar olarak aslında bana umut veriyor. Çünkü insanların binalara, kamusal alanlara, şehre olan hassasiyetinin artması gelecek nesillerin yaşayacakları kentleri yaratma açısından son derece önemli. Mimarinin ve planlamanın odak olduğu son yaşanan güncel olaylar söz konusu kentlerin çok uzağındaki insanların da kulağına bir anlamda kar suyu kaçırıyor. Hem yaşadığın hem de yaşamadığın kentler için söz sahibi olmalısın, algısı yaratıyor.“Kamusal projelerde mimarlar ya da kent yöneticileri tek başına karar vermemelidir”Kamusal alan projelendirilmesi sadece mimarların ya da kent yöneticilerinin tek başına karar verebileceği alanlar değildir. İnsanların ortak kullanımında olduğu için, çok geniş bir karar mekanizması olmalıdır. Bu tarz uygulamalar dünyanın gelişmiş ülkelerinde yarışmalar ile belirlenir; hükümet ve yerel yöneticiler tek başlarına “tamam” diyemezler. İşte bunun için, çok katmanlı ve aktörlü bir mekanizma altında düzenlenecek mimari yarışmalar çok önemlidir.“Şeffaf bir kentsel kurulum formülüne ihtiyacımız var”İstanbul gibi şehirler, Taksim gibi lokasyonlar için bence tüm ülke halkının söz hakkı vardır. Sadece Taksim ya da Avrupa yakasında oturanlardan ibaret sayamayız. Buralarda gerçekleştirilecek olan tüm projelerde daha demokratik ve şeffaf bir model uygulanması gerekmektedir. Bir anlamda şeffaf ve katılımcı bir kentsel kurulum formülüne ihtiyacımız var.Bu açıdan yerel yönetimleri ve yerel yönetimlerde mimarların etkinliğini nasıl gözlemliyorsunuz?Türkiye’de yaklaşık 70 bin mimar olduğu biliniyor. Ancak mimarların yerel yönetimler içerisindeki etkinliği oldukça az. Gerçi İstanbul Belediye Başkanı mimar, daha ne olsun diyeceksiniz; ancak ben kendisini mimar değil başkan olarak görüyorum. Dolayısıyla konumuz dışı. Elbette mimarların daha aktif olduğu bir yerel yönetim anlayışı kentlerin sağlıklı yapılaşmasına katkı sağlayacaktır. Ancak yine de sıklıkla söylediğim gibi kentleri oluştururken bir iki unsur yeterli değildir. Yaşayan çevrenin ve diğer kişilerin de katkı sunduğu bir platformda kararlar alınmalıdır.Mimarinin son 15-20 yılını değerlendirmenizi istesek…Son 10 yılda mimaride önemli bir değişim olduğu ortada. Açıkcası bu sadece mimarlıkta değil, farklı disiplinlerde de ortaya çıkan bir durum. Sadece ülkemize özgü değil, uluslararası platformda da benzer bir değişim söz konusu. Bunda son yıllardaki global iletişim oldukça etkili. Türkiye ise buna kolay uyum sağlamış durumda, bunu sağlamada ülke olarak hızlı hareket etme kabiliyetimizin etkili olduğunu düşünüyorum“Mimarlık yapma formülü değişti”Dünyada ve Türkiye’de bir anlamda son 15-20 yılda mimarlık yapma formülü değişti. Cumhuriyetdöneminden bu yana gelen bir mimarlık anlayışı var, kabul. Ancak bunların tekil örnekler olarak kaldığını görüyoruz. Son yıllarda durum öyle değil inşaat ekonomisi, yapı – tasarım yaklaşımı değişti.Mimarlık yapma formülü değişti, dediniz. Bunu biraz açar mısınız?Artık tüm dünyada tasarımlar çok hızlı yapılıyor. Bu dijital teknolojinin etkilediği bir durum. Eskiye oranla daha hızlı hareket edebiliyor olmak düşünce tarzınızı da değiştiriyor. Buna bağlı olarak da mimarlık yapma formülü değişiyor. Yavaş yavaş kendini ulusal etkiden uzak, dünya diline bırakmış bir mimari anlayıştan söz etmek mümkün. Artısı eksisi tartışılır.“Bireysel farkları içerisinde barındıran genel bir mimarlıktan bahsetmek mümkün”Günümüzde yerellik yerine bireysel farkları içerisinde barındıran genel bir mimarlıktan bahsetmek mümkün. Artık, 5 binayı yan yana getirip coğrafyasını size vermezsem binaların nerede olduğunu bilmeyebilirsiniz. Türkiye de son 10-15 yılda bu potanın içine girmiş durumda.“Artık mimarlar yaptıklarının arkasında duruyor, eserini göstermek istiyor”Mimarlar önceden sakin, içine kapanık, çizen, ağır başlı insanlar olarak tanımlanırdı. Şimdi bu tablo değişmeye başladı. Artık mimarlar yaptıklarının arkasında duruyor; ortaya çıkardığı eseri göstermek istiyor, daha titiz projeler hayata geçiriyor. Bir mimarlık ofisi yapı tasarlamanın yanı sıra işletme yeteneklerine de sahip olmalı diye düşünüyorum. Buna bir anlamda gelişmiş ülke bazında mimarlık ofisi işletmesi adını verebiliriz belki. Ülkemizde bunu gerçekleştirebilen ofis sayısı henüz çok az.Mimari alandaki ödülleri nasıl değerlendiriyorsunuz?Mimarlık sektöründe çok önemli ödüller var. Bu tarz ödüllere yönelik başvuruları destekliyoruz. Ancak bu işin ekonomisi üzerinden giden ödül mekanizmalarına dahil olmak istemiyoruz. Bu konuda seçici olmak gerektiğini düşünüyorum. İşin ekonomisi üzerinden giden ödüllerin derdinin her zaman mimarlık olduğunu düşünmüyorum açıkcası. Bir bölümü, şık bir şey yapıp, satılabilir olmasını amaçlıyor. Bu arada da bir ödül mekanizması ile işe renk katmak isteniyor diye düşünüyorum.“Mimarlığın bir görünen bir de görünmeyen kısmı vardır”Mimarlığın bir görünen yüzü var, bir de görünmeyen… Derdiniz o popülerlik ise işin görünen kısmına öncelik verirsiniz. Ancak birde oynamadığınız, mimarlığı aşkla yaptığınız kısım vardır. Bu ikisi arasında fark var. Kötülemek istemiyorum ancak ödüllerin, işin görünmeyen kısmını da bulması gerektiğine inanıyorum. Ben ödül mekanizmasını reddetmiyorum ancak derdi gerçekten mimarlık olmayan bu tarz bir ödül sistemini de pek haz ettiğimi söyleyemem. Benim mimarlığım öyle bir mimarlık değil en azından, benim projelerim oraya çalışmıyor.Yabancı mimarların Türkiye’deki projelere katılımı konusunda ne düşünüyorsunuz?Bir dönem yabancı mimarlar Türkiye’deki projelerde daha çok yer alırdı, şimdi nispeten azaldı. Bana böyle geliyor da olabilir. Bu düşüşün bir nedeni de hizmet bedeli olarak yeterli karşılığı alamayışlarıdır. Türkiye’deki mimarlık hizmet ücreti ile yurt dışındaki mimarlık ücretleri arasında nerdeyse 5 kat fark var. Biz, Türkiye’deki mimarlar olarak emeğimizin ve katkımızın karşılığını ne yazık ki her zaman yeterince alamıyoruz. Son yıllarda ülkemizde yabancı mimarlara sadece konsept mimarisini uygulatma yönünde bir trend var. Yabancı mimar konsepti hazırlarken, yerli mimarlar ise tüm detay ve yapı çözümlemelerini yapıyor. Bir anlamda tüm yükü Türkiye’deki mimar üstlenirken etikette reklam amaçlı yabancı mimarı adı geçiyor. Oysa ülkemizde, konsepti hazırlayan mimarlardan daha başarılı işler çıkarabilecek çok sayıda mimar olduğuna eminim.Mimar gözüyle kentsel dönüşüm çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?Kentsel dönüşüm konusunda niyetin sorgulanıp paylaşılması gerekiyor. Mevzu medyada, kamuoyunda uzmanlar ile tartışılmalı. Nerelerde yapılacağı, teknik detayları, ortak alanların neler olduğu, park-bahçe oranı, şehrin mevcut morfolojisi, kentsel dönüşümden sonra nasıl olacağı, bunlar hepsi tek tek ele alınmalıdır. Gerçekleştirilen bir iki çalışmanın hüsran izi verdiğini gördük. Hataların hangi noktalardan kaynaklandığı dikkate alınmalı.Türkiye’deki mimarlığı uluslararası alanda nasıl görüyorsunuz?Mimarlığımızın uluslararası alanda daha fazla hareket edeceğini düşünüyorum. Ayrıca global pazardaki başarılı projelerin iyi noktaları, çevresel ve kamusal hassasiyetleri, ülkemiz projelerinde daha çok yer bulacaktır.Mimarlığın en temel sorunları sizce nelerdir?Yersiz mevzuatlar, yönetmelikler… Bunların büyük bir kısmından kurtulmak ya da en azından mimari bazlı hale getirilebilmek gerekiyor. Garip kurallarımız, yorumlamanın güç olduğu öyle mevzuatlarımızı var ki… Mesela 7-8 katlı binada saçak yapmak zorundasınız , oysa böyle bir zorunluluğa ne gerek var? İzah etmek zor… Mimari olarak bu tarz sıkıntılarla mücadele etme imkanınız yok. Yönetmelik olmalı elbette ama yönetmeliklerin ciddi problemleri var, bunlar aşılmalı“Mimarlığın sorunları inşaat ekonomisinden kaynaklanıyor”Söz konusu sorunların büyük bir kısmının inşaat ekonomisinden kaynaklandığını düşünüyorum. İnşaat ekonomisi dediğimiz şey, suistimale oldukça açık bir ekonomi. Sizin derdiniz binayı en işlevsel şekilde konumlandırmak iken, inşaat ekonomisinin etkilediği kişi/birim bunu öncelikli hedefi olarak görmez. Hatta inşaat ekonomisinin getirdiği kötü niyet ile hareket ediyorsa durumbambaşka bir hale geleceği için, sizi de kısıtlamaya başlar.İSMD üyeliğiniz var…Evet, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği üyesiyim ve yönetiminde yer alıyorum. İSMD’nin formülü, pratikte bina yapan mimarların bir araya gelmesi üzerine kurulu. Ben hem Mimarlar Odası üyesiyim hem de İSMD’liyim. Oda’nın ve sadece mesleki değil tüm sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi gerektiğine inanıyorum. Oda’nın üstlendiği bir misyon var, bunu mimarlık mesleği adına da geliştirmesi gerekiyor. Örneğin kentsel dönüşüm, çok önemli bir mimari konu; Mimarlar Odası bu konuda daha da aktif olmalı, işin hukuki ve toplumsal hassasiyeti yanında fiziki bir tavır da sergilemelidirAkademik yönünüz de var, mimarlık eğitimini, genç mimarları nasıl değerlendiriyorsunuz?Gençler konusunda oldukça olumlu bir izlenime sahibim. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde atölye hocalığım devam etmekte. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde de bir dönem atölye hocalığı yaptım. Burada edindiğim izlenimler genç mimar adayları hakkında bana ipucu veriyor. Mimarinin tecrübeyle ayrışacağını düşündüğüm için genç kuşakla ilgili hiçbir önyargım yok. Her kuşağın kendini ifade etme tarzı var, dolayısıyla mesleki anlamda farklı kaynaklardan besleneceklerini düşünüyorum. Kabul, bahsedildiği gibi belki gerçekten daha az kitap okuyan, yazılı basını daha az takip eden bir kuşak var karşımızda. Ancak oldukça pratik zekalı ve üretken olduklarını görüyoruz; farklı kaynaklardan beslendikleri çok açık. Bildiğimiz bilinçlenme ve bilgilenme yöntemlerinin değiştiğini de kabul etmeliyiz.Bunun mimari yansımalarının çok başarılı olacağını düşünüyorum.Mimarlar, genç meslektaşlarının sahaya inmemesinden yakınıyor, buna katılıyor musunuzKesinlikle katılmıyorum. Bence mimarlık sadece bina yapmak değildir. Ben, bina yapan biri olarak mimarlığın böyle algılanmasından rahatsızım. Mimarlık sadece bina yapmak üzerine kurulamaz. Mimarlığın bazı ifade yöntemleri var; bu yazarak olabilir, çizerek olabilir, animasyon ile olabilir, bunun sosyolojisini yapabilirsiniz. Ancak genç mimarları sahaya inmiyor diye eleştirmek pek anlamlı değil açıkcası. Ben mesleği çeşitlendiren çok renkliliğin iyi bir şey olduğunu düşünüyorum.Gezi Parkı ve Taksim’den konuştuk, AKM’nin yıkılmak istenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?AKM niye yıkılmak isteniyor anlamıyorum? Yıkmak yerine başka bir yol denenebilir diye düşünüyorum. Bir bina çürük olabilir, öncelikle onarma yolu denenmelidir. Döneminin en kaliteli malzeme ve bilgi teknolojisi ile yapıldığı açık. Yıkılması şart olan bir yapı değil bence. Ancak fonksiyonelliğini arttıracak, daha güçlüve güncelleştirilmiş bir bina haline getirilebilir. İyi tasarlanmış her yapının kendini ayakta tutan bir statiği, duruşu vardır. Bunu anlamamız ve buna göre davranmamız gerekir. Eski binaları, güncel mevzuata uymuyor, tehlike arzediyor diye yıkalım! Bu doğru bir yaklaşım değil; o zaman Ayasofya ya da Sultanahmet’i ne yapacağız?Son olarak kurucusu olduğunuz Mimarlık hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Mimarlık 2001 yılında kuruldu. Mimarlık ve iç mekan tasarımı alanlarına yönelik üretimler gerçekleştiriyoruz. Nişantaşı’nda bulunan ofisimizde profesyonel mimarlardan oluşan 10-12 kişilik bir ekip yer alıyor. Biz Mimarlık ekibi olarak; fiziki konum, zaman – yapım maliyeti ekonomisi, kullanıcı ve fonksiyonel kriterlerin doğru, estetik ve bilimsel şartlar doğrultusunda paralel ele alınarak, üslup ve genel geçer eğilimlerin baskısı altında kalmadan, çağdaş, teknolojik, çevreye duyarlı bir tasarım anlayışı ile ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Bu bilinçle hareket eden ekibimiz; birbirinden çok farklı ölçekteki konut yapıları, eğitim yapıları, karma kullanıma yönelik projeler, kentsel tasarım projeleri, kültürel yapılar, ofis yapıları, renovasyon ve restorasyon projeleri, turizm ve konaklama yapıları, ticari yapılar, endüstriyel yapılar ve yarışma projelerinin üretimine imza atmakta.

https://www.arkitera.com/gorus/agaca-ciksak-yerde-kalmazdi-pabucumuz/

Büyük büyük laflara, derin görünen manalara gerek yok. Her sey gayet açik.“Bir kaç ağaç” ve bir kentsel mekanın sosyal ilişkileri, politik dengeleri, özgürlük kavramının tazelenmesini, kuşak çatışması denen mesnetsiz tek taraflı güvensizliği nasıl baş aşağı ettiğini gördük. Daha evvelinde araçsallaşan ama bu kez en azından nüvesi mekan olan bir silkelenmeyi, dikkat çekmeyi bu topraklarda ilk defa gördük. Angajmanın değil “haysiyet direnişinin” mekan ile nasıl tava geldiğini de gördük.
Organize bir hal içermemesiyle, kollektif ve duruma ait sözel, sanatsal üretimleriyle belki de geç kalmış situasyonist bir tavrın vücut bulmuş sekline de şahit ve dahil olduk. Kamusal alanların bilgi, bellek ve yaşayanları ile tariflenmesi gerektiğini şayet anlatamamışsak da umarım hissedilebilmişdir. Gelinen noktada mimarlara, plancılara çok daha fazla is düşecektir, düşmelidir. Toplumsal hassasiyet ve haysiyeti bireysel bir haysiyet sorunu haline getirmenin de kapıları aralanmıştır. Gazın evlerin içine kadar girmesiyle en mahrem mekanlarımızın dahi yeri geldiğinde kamusal alanın bir parçası olduğunun da imgesidir.İTÜ Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı “Mimarlık Tasarım Kuram” dersi kapsamındaki panellerin ikinci ayağı da katılımı ile 29 Nisan Pazartesi günü Saat: 9:30 – 12:30 arasında Taşkışla’da gerçekleşti. Panelde yanı sıra, Bülent Tanju ve Ayşe Şentürer de yer aldı. Koleksiyon ve İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin (İstanbul SMD) uzun soluklu ortak çalışması “Koleksiyon / İstanbul SMD Mimarları Ağırlıyor” projesi  Mimarlık’ın konuk olacağı dokuzuncu sergi ile devam ediyor. 27 Şubat 2013 Çarşamba günü saat 18:00′de Koleksiyon Büyükdere Merkez Kampüsü’ndeki Koleksiyon Galeri’de açılışı yapılacak sergi Mimarlık’ın çalışmalarını mimarlık ve tasarım meraklılarıyla buluşturacak. C Mimarlık tasarımı Doğuş Holding Yönetim Binası ve Göktürk U4 konut yapısı 2012 yılı Arkiv Seçkileri arasında yer aldı…Amacı, Türkiye’de 2012 yılı içinde üretilen mimarlığı kayıt altına alıp, bir kaynak oluşturmak olan ARKİV Seçkileri projesi, ARKİV üzerinden yürütüldü. Değerlendirmeyi, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’ni temsilen Çağla Akyürek Elmas, Türk Serbest Mimarlar Derneği’ni temsilen Ekin Çoban Turhan, İzmir Serbest Mimarlar Derneği’ni temsilen Tufan Arkayın, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi İpek Yada Akpınar ve Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer Yılmaz’ın oluşturduğu seçici kurul gerçekleştirdi.2012 yılında uygulaması bitmiş olan 98 projenin incelendiği değerlendirme çalışması neticesinde aralarında  Mimarlık tasarımı 41 proje seçkilerde yer almaya değer görüldü.2010 yılında yayın hayatına başlayan Konsept Projeler dergisi her sayısında farklı tasarımcı ve mimarlara yer vermekte. 2012 Mayıs sayısı içinMimarlık ile görüşmek isteyen dergi ekibi geçtiğimiz günlerde ofisimizi ziyaret etti. ve Tolga Yağlı ile yapılan röportajda, ofisin çalışma ortamı, gözde projeleri ve süreçlerinin yanı sıra kaçınılmaz olarak müziğe değiniliyor. Örnek proje imajları ile röportajın detayları bu hafta itibariyle yayında. Belirtmekte fayda var, derginin tüm sayılarına ana sayfasından erişim mümkün.